• 28 June 2018, Thursday 22:08
HüseyinAçar

Hüseyin Açar

Seçim mi Geçim mi?

Milas’ta yayınlanan yerel bir gazete olan Önder Gazetesinde spor muhabiri olarak uzun bir dönemdir çalışıyorum. Zaman zaman da gazetemizde köşe yazarlığı da yapmaya çalışıyorum. Yaşadığımız Günler başlıklı köşemde, özellikle ilçemizdeki sanatsal ve kültürel faaliyetlerle ilgili yazılar yazarak Milas’ın tanıtımı için doğru işler ve güzel çalışmalar yapanları hem kutluyor hem de çalışmalarının önemini anlatıyorum.

Ayrıca, Taraftarın Sesi başlıklı spor sayfasındaki köşemde de ilçemiz Milas’taki spor etkinliklerinin duyurulması ve değerlendirilmesi adına yazılar kaleme alıyorum.

Gönül ister ki bu iki farklı alandaki yazdığım yazılarımı sürekli olarak her hafta sözünü ettiğim gazetemde yazabilsem.

Köşe yazarlığı yapmak haftalık sürekli yazılar yazmak sanki bana biraz zor bir iş gibi geliyor. Bu arada ilçemizde çıkan günlük ve haftalık gazetelerde bu işi yapan isimler de var.

Nedense ben sürekli olarak yazamıyorum.

Bazen her şeyle ilgili çok şey var yazılacak diye oturuyorum bilgisayarın başına, otur Allah otur aklıma gelmiyor yazacak bir şey. Bazen olmadık yerde olmadık zamanda şu konuda bir yazı yazayım diye düşünüyorum, uygulamaya geçince yine kös kös düşünüp duruyorum.

Neyse, ben de aklıma geldikçe ya da ilham bana uğradıkça duygu ve düşüncelerimi kâğıda dökerim ne yapayım yani. Kâğıda dökerim diyorum da, bu da lafın gelişi bir söz, bu dönemde lafları yazacak kâğıt mı kaldı.

Malum ya ‘ekranlı iletişim’ çağındayız ….

Şimdi gelelim işin özüne, 24 Haziran Pazar günü ülkemizde önemli bir seçim için sandık başına gittik. Ülkemizi yönetecek olan isimleri partileri ve Cumhurbaşkanını oylarımızı vererek seçtik. Seçtik diyorum ama, ben bu yazıyı yazdığımda henüz günlerden Cuma’ydı.

Umut ediyorum bu seçimler güzel ülkem Türkiye için güzel günlerin bir başlangıcı olur.

Seçim demişken bir de geçim var.

O da oldukça zor bir iş. Bir hafta önce 1,5-2 liradan satılan soğan ve patates her ne hikmetse bir hafta sonra seçimlere da çok az bir süre kala aniden fiyat patlaması yaparak 5-6 liraya yükseldi.

Soğan ve patates önemli iki sebze, üstelik de mutfaklarımızın vazgeçilmez ikilisi. Hani Zeki Alaysa (merhum) ile Metin Akpınar gibi ya da başka bir örnek verelim -bu arada da onları da anmış oluyoruz- sessiz sinemanın unutulmaz isimleri olan Lorel ve Hardi gibi …

Örnekleri çoğaltabiliriz Nokta ile Virgül, beyaz ile siyah vb….

Soğan ve patates deyip geçmeyelim, bir evin en temel ihtiyaçları olan bu iki güzide yiyeceğimiz de sonunda zam şampiyonu oldu.

Bu zammı yapanları kutlamak gerekiyor. Üreticide farklı Pazarda çok daha farklı bir fiyatla satılan patates ve soğanı yememizi kimse engelleyemeyecektir.

Seçim de geçim de zor iş anlaşılan.

Hani, rahmetli sanatçımız Barış Manço şarkısında ne diyordu: Patates, soğan, patlıcan … Gelin patlıcanı da patatesle soğandan ayırmayalım, fiyatını da artırarak patlıcanı da onurlandıralım ...

 

Çok demokratik bir aile

Son olarak, çok demokratik bir aile dedirten bir konuyu sizlerle paylaşıp yazımızı noktalayalım.

Olay İzmir’de yaşanmış ve gazetelere de yansımış.

İzmir Karşıyaka’da, Efe Gün isimli 14 yaşında bir gencimiz ailesine, “Ben evde cins bir karınca ya da tarantula cinsi bir örümcek beslemek istiyorum” demiş.

Aile, haklı olarak bu isteğe karşı çıkmış ve olmaz demiş. Sen misin olmaz diyen, gencimiz ben bu güzide hayvanları evde mutlaka beslemek istiyorum inadını sürdürüyor. Ailemiz ise inatla olmaz olmaz diyor.

Sonra ne mi oluyor. Aile ile gencimiz arasına arabulucu giriyor. Eğitim Koçu arabulucu, ismini yazmıyorum isteyenler konu ile ilgili ayrıntıları gazetelerden öğrenebilirler…

Uzun pazarlıklar sonucunda arabulucu, aile ile genci uzlaştırıyor. Gencimiz karınca ve tarantula beslemekten vazgeçiyor. Bu iki sevimli hayvan yerine özel bir tür olan bir kertenkeleyi beslemeyi kabul ediyor. Ailemiz ise genç kardeşimizin internet kullanımına vize koyup kertenkele beslemesine izin veriyorlar ve internet kullanımını sınırlandırıyorlar.

Bu sevgili hayvansever genç kardeşimiz, internetinin sınırlandırılmasına razı oluyor. Nedenini ise sadece hayvanları çok sevmesi olarak açıklıyor.

Konu oldukça ilginç geldi bana. Bilmem siz ne düşünüyorsunuz …….

İşte bizim, ailesi ile böylesine güzel sevgiler için pazarlık yapabilecek gençlere ihtiyacımız var diyorum.

Kendimi bu aile yerine koyuyorum da, bu cesareti bizler gösterebilir miydik acaba?

Hiç sanmıyorum.

İyi ki bizim çocuklar, “Evde timsah, yılan ve benzeri hayvanlar beslemek istiyorum” demediler …

Deselerdi ne yapardık kim bilir?


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık