• 22 April 2019, Monday 10:18
ZekiSarıhan

Zeki Sarıhan

Botan Yöresinde Bir Hafta-2 ŞIRNAK!

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Suriye ve Irak topraklarıyla sınır olduğu yerde garip bir ilimiz var: Şırnak. Şırnak adı, bende hep “Şırrak!” sesini çağştırırdı. Hani birinin yüzüne aşk edilen şamarın çıkardığı ses… Gerçi 10 Nisan günü öğleden sonra Cizre’den minibüsle 55.000 nüfuslu bu kente geldiğimde ortalık sakindi. Yol boyunca yapılan kimlikleri toplayıp bilgisayarda sorgulayan polislerden, devlet binalarının çevresine çekilen yüksek beton bariyerlerden başka bir olağanüstülük görünmüyor ama tabii yapısı bakımından yaşanılmaya özenilecek bir kent görünüm de vermiyor. Kim bilir geçmişte insanlar, hangi ihtiyaçları nedeniyle 1350 metre yükseklikteki bu dağ sırtına yerleşmişler. Tarihi bilinmeyen Şırnak, 1930’da ilçe, 1990’da da Turgut Özal hükümeti tarafından güvenlik gerekçesiyle il yapılmış. Hendek savaşlarından sonra da nerdeyse tamamen yıkılıp yeniden yapılmış. Eski Şırnak evleri tek tük göze çarpıyor. Nüfusun önemli bir bölümü kenti terk etmiş. Devlet, evleri yıkılanlara kira yardımı yapıyormuş, şimdi de yeni evlerin parasını ödeyip geri dönmelerini bekliyor.

Yukarı caddede CHP İl Örgütünün önünde minibüsten indiğimde içeride beni önceden haberdar edilmiş ilçe başkanı Osman Yeren ve birkaç arkadaşı bekliyordu. Dairede masa ve sandalyelerin olduğu iki oda var ama Şırnaklılar, yer minderlerinde oturmayı tercih ediyorlar. Böyle bir oda da düzenlemişler. Sohbet başladıktan bir süre sonra, CHP üyelerinden biri yanımıza bir seccade sererek dört rekât ikindi namazını kıldı. Dört rekât, çünkü Şafi mezhebinden olan bölge insanları, mezheplerinin gereği olarak namazların yalnız farzını kılıyorlar.

CHP’liler, kendilerinin en çok “dinsiz” suçlamasından şikâyetçiler. Oysa gezim sırasında beş vakit namazını kılan bir hayli CHP’li ile karşılaşacaktım. Şafi bir kız Hanefi bir erkekle evlenmiş. Çok da dindar imiş. Fakat erkeğinin namazlarını sünnetiyle kılmasına hiç alışamamış. “Namaz kılmasından memnunum ama bununki de bitip tükenmek bilmiyor!” diye şikâyet etmiş.

Bana nerde kalmak istediğimi sordular. Odadaki minderin üzerinde uyuyabileceğimi söyledim fakat parti üyelerinden esnaf Yaşar Ürek’in önerisini kabul ederek onun evinde gecelemeye karar verdim. Yeni doğum yapmış ve doğum iznini kullanmakta olan eşi Ayşegül Hanım’ın donattığı nefis sofradan kalktıktan sonra epey sohbet ettik ve birkaç yıl önce yapılıp satın alınmış bu modern evin balkonuna çıkıp kırmızı ışıklar içindeki Şırnak’ı seyrettik. Karşıdaki geçidin bir yanında Gabar, diğer yanında Cudi Dağları uzanıyordu ve her ikisinin üstünde bembeyaz karlar ışıldıyordu.

11 Nisan günü, Osman ve arkadaşlarıyla gene parti binasında buluştuk. Önce caddenin hemen öteki kaldırımından çıkılan HDP binasına gittik. İçeride 15-20 kişi oturuyordu. İl Başkanı Zeki İrmez, KHK ile görevden atılmış öğretmenlerden, Yakup Barkın ise Demokratik Bölgeler Partisi İl Başkanı. Hoş peşten sonra toplu bir fotoğraf çektirdik ve ben başında poşu olan birine bunu nasıl sardığını sordum. Gösterdi. Çok da kolaymış.

Buradaki kalabalık, bir taziyeye gidecekmiş, biz de “Şırnak hakkında size gerekli bilgileri verir” denilen Şırnak Toplumsal Çalışmalar Derneği Başkanı, 30 yaşlarında liberal bir entelektüel olan Osman Bayık’ı müdürü olduğu etüt merkezinde ziyaret ettik. HDP’nin Belediye Başkan adayı olup seçimi kaybeden Hişar Osal da oraya geldi. Şırnak’ta geçmişte yaşanan acı olayları anlattılar. Burada anlatılanlar, devlet sözcülerinin anlattıklarından epey farklı. Evleri yıkıp yeniden yapmak için hendek siyasetine göz yumulduğundan tutun da işkencelere varıncaya kadar birçok olay sıralanıyor…

OYLARIN ÜÇTE BİRİ TAŞIMA!

Şırnak’ta son Belediye seçimlerini AKP adayı Mehmet Yaka, Yüzde 61.72 gibi yüksek bir oyla kazanmış. Hişar Osalın oyu yüzde 35.04’te kalmış. Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 72.1 gibi yüksek bir oy almış ve milletvekilliklerinde HDP’nin oyu 70.2 iken, nasıl olmuştu da bir yıl sonra Şırnak’ta AKP büyük bir zafer kazanmış? Anlatılanlar doğruysa, Şırnak’a askerî araçlarla büyücek bir seçmen kitlesi taşınarak oy kullandırılmış. “Kullanılan oyların üçte biri HDP’nin, üçte biri AKP’nin, üçte biri de taşınmış seçmenlerin oyları” diyenler oldu. Seçim sonucunu, kazanan başkanın iş adamı olmasına ve Şırnaklılarla bağlarının güçlü olmasına yoranlar da oldu. Her halükârda AKP devleti, burada HDP ve hapse attığı Selahattin Demirtaş’ın yüzüne “Şırrak!” diye okkalı bir şamar atmış!

Şırnak adının nerden geldiğini sorup durduysam da tek bir yanıtla karşılaştım: Bu ad “Şehri Nuh”tan geliyormuş. Söz yuvarlana yuvarlana düzleşmiş ve “Şırnak” olmuş! Burayı tufandan sonra Nuh’un kabilesi kurmuş. Yörede herkes, bunu kendileri için bir kimlik gerekçesi sayıyor ve buna inanıyor. Şırnak, Âdem’den sonra insanlığın yayıldığı ikinci merkezmiş. Doğuya efsaneler hükmeder. İnsanlığın tarihiyle ilgili bilimsel bulgular burada henüz aydınlara bile ulaşmamış!

Osman Yeren’in “İstersen seni bizim köye götüreyim” demesini de fırsat bilip “Ben zaten bir köy görmek istiyordum” dedim. (18 Nisan 2019)

Gelecek yazı: CUDİ DAĞI İLE KARŞI KARŞIYA

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık