• 15 July 2016, Friday 3:29
ZekiSarıhan

Zeki Sarıhan

“Kim var imiş biz burada yoğ iken?”

Zeki SARIHAN

İnsanoğlu, ezelden beri bu dünyada kendisinden önce yaşamış olanlar bulunduğunun bilincindedir.

Tabduk Emre, Yunus Emre’nin eline bir tas şarap vererek bunu insanoğlunun ayak basmadığı bir yere dökmesini ister. Yunus gezer dolaşır, insanların ayak basmadığı bir yer olmadığını düşünerek tası tepesine diker. Gerçi bu hikâye, insan gönlünün ayak altında kalmayacak kadar yüce bir yer olduğunu vurgulamak için söylenmektedir ama yeryüzünde insan ayağı değmeyen bir yer olmadığını da anlatır.

Az buz değil, yüz binlerce yıl…

Köyümde dolaşırken attığım her adımda buralarda bizden önce yaşamış olanların ayak izlerine bastığım duygusuna kapılırım. Sanki onların seslerini duyarım.

17. yüzyılın güzellikler ozanı Karacaoğlan da bunun bilincindedir.

Şöyle söyler: 

“Karac’oğlan der ki bakın olana

ömrümün yarısı gitti talana

sual eylen bizden evvel gelene

kim var imiş biz burada yoğ iken”

Geçtiğimiz bayram tatilinin bana kazandırdığı en büyük değer, tatilden dönerken çoktan beri görmeye niyetlendiğim Hitit Krallığının Başkenti Hattuşa’yı görmüş olmamdır.

Hattuşa, Ankara-Samsun karayoluna 15-20 kilometre uzaklıkta Sungurlu’ya bağlı Boğazkale’dedir. Çorum’a uzaklığı ise 82 kilometredir. Bir başka Hitit yerleşim yeri olan Alacahöyük’ü ise yıllar önce görmüştüm.

Peki, bu kadar zamandır Ankara’dan Karadeniz yönüne giderken veya Karadeniz yönünden Ankara’ya dönerken niçin arabanın direksiyonunu kıvırıp Hattuşa yönüne dönmedim? Çok mu acelem vardı? Paşaya kelle mi götürüyordum?

Bunun bir nedeni eşek kafalı olmamsa, diğer nedeni de ben –aklımda neden böyle kalmışsa- Hattuşa’da yalnız kayalık vadide bir Yazılıkaya olduğunu sanmamdı. Oysa Hattuşa kocaman bir kentmiş. Bir kısmı ayakta olan yedi kilometrelik surlarıyla, yeraltı geçitleri ve aslanların beklediği kapıları, tapınak kalıntıları ile bir açık hava müzesi. İçindeki Boğazkale’de muhteşem bir müzesi de cabası.

Bir kavimler kapısı olan Anadolu’nun bu bölgesinde bilinen en eski halk Hattilermiş. Hattuşa’da bulunan en eski buluntular Milattan Önce 3.000 yılına tarihleniyor. Hititliler, Milattan önce 2.000’in başlarında bunların üzerine gelmişler. Önce küçük krallıklar, sonra da Hitit İmparatorluğunu kurmuşlar. Yerli halkla kaynaşmışlar. Komşu devletlerle savaşmışlar. Topraklarını Suriye ve Irak’a kadar genişletmişler. Demiri işleyerek Anadolu’nun Demir Çağı’na girmesini sağlamışlar. Benzeri bütün milletlerde olduğu gibi kâh yenmişler, kâh yenilmişler. Tarihlerini, yasalarını, inançlarını yazıya geçirmişler.

Hitit devleti kaç yıl hüküm sürmüş dersiniz? Tam 422 yıl. Hititlilerin devletleri için dünya durdukça var olacağını düşünmüş olmaları olasıdır. Ama dünya halâ duruyor ve onların Kaşkalar tarafından başkentlerinin yakılmasından ve devletin yıkılmasından beri 3.216 yıl olmuş. Anadolu’da bu özgün uygarlığı kuran hemşerilerimizin nereye gittiği belli değil. Belki de diğer halklarla karıştılar. Genlerini bugünkü Anadolululara aktardıkları düşünülebilir. Anadolu’ya daha sonra kimler gelmiş? Kimler silahlarını şakırdatmışlar? Kaç uygarlık merkezi yerle bir olup üstünde baykuşlar tünemiş?

Hattuşa’da ilk araştırmayı 1834’te Fransız Gezgin ve Arkeolog Charles Texier yapmış ama buranın Hititlere ait olduğunun anlaşılması epey daha sonra. Yazılarını 1915’te çözmüşler. Dillerinin Hint-Avrupa Dil Grubundan olduğunu anlamışlar. Bu dilin sözlüğü bile var. O dönemde Anadolu’da Luvice başta olmak üzere başka diller de konuşuluyormuş. Tanrıların sayısı ise pek çok.

Bütün bu bilgileri internette ve ansiklopedilerde bulabilirsiniz. Bunlar içinde benim dikkatimi çeken bir konu oldu: Hitit, malum imparator tarafından yönetiliyor. Fakat bir imparatorluk Meclisleri de varmış. Pankuş adlı bu meclis, bugünkü Türkiye’nin tek adamlı yönetim biçiminden farklı olarak kralı bile denetlemekteymiş. Meclis üyeleri görüşlerini özgürce söyleyebiliyorlarmış!

Boğazkale’de birkaç otel var. Müşterileri var mıydı, bilmiyorum. Fakat kalede ve tapınaklar bölgesinde bazalt taş parçalarına oydukları Hitit motifleri satmak için uğraşanlar, bu yıl yabancı turist gelmediğini söylediler. Yönetimin uyguladığı iç ve dış politika buradaki hatıra eşya satanları bile etkilemiş. Ne demişler: Bir kötünün yedi köye zararı varmış.

(13 Temmuz 2016)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık