• 12 August 2020, Wednesday 9:52
ZekiSarıhan

Zeki Sarıhan

HÜKÜMET NE ZAMAN GİDECEK?

Umarım “Hükümet ne zaman gidecek?” demek suç teşkil etmiyordur.  Hiçbir hükümetin iktidara kazık çaktığı görülmemiştir. Nice hükümetler geldi geçti, bir varmış bir yokmuş oldu. Şimdi onların yerlerinde yeller esiyor. Bu hükümet de bir gün tasını tarağını toplayıp gitmek zorunda kalacak.

Ama ne zaman?

Çok yakında mı? Yoksa şimdilik gidici görünmüyor mu?

Ankara dışında yaşayanlardan bazıları, biz Ankara’da oturanları hükümetin burnu dibinde yaşıyor, her şeyden haberdar olduğumuzu sanıyorlar. Oysa hepimiz gazeteler ve televizyonlar gibi aynı haber kaynaklarına bağlıyız. Hepimiz ne biliyorsak oralardan öğreniyoruz.

Siyasetin nereye doğru gittiği, hükümetin ne zaman sonunun geleceği ve yerine kimin oturacağı özel bilgi kaynakları gerektirmiyor. Ancak nereye gitmekte olduğumuz sağlıklı yorum gücümüze bağlı. Olan bitene bakarak yorumlarda bulunmamız mümkün.

HÜKÜMET ZOR DURUMDA

Bazı verilere bakılırsa hükümet zor durumda. İşsizlik almış başını gidiyor, çalışanların ekmeği küçülüyor. Hükümet partisi içinden kopmalar var. İktidar, nerdeyse bütün milletlerle kavgalı. Ülkede kutuplaşma had safhada. İktidar, şimdiye kadar hiçbir iktidara karşı görülmedik derecede nefret toplamış durumda. Hukuk ayaklar altında. Partizanlık ve kayırma hiç bu kadar yaygın olmamıştı. Türkiye’nin her tarafından insanların oturduğu İstanbul Belediye seçimlerinde hükümet büyük bir şok yaşadı. Hâlâ bunun şaşkınlığı ve mahcubiyeti içinde. Siyasette ülkeye öncülük yapan büyük kentlerin belediyeleri muhalefetin eline geçmiş durumda.

Bütün bunlar, hükümetin kullanılma süresinin bitmekte olduğunu gösteriyor.

NE VAR Kİ…

Ne var ki Hükümet, iktidarda kalmak için bütün yolları deniyor. Propaganda bunun başında geliyor. Gazeteler ve televizyonları elinin altında bulunduruyor. Sosyal medyayı bile susturacak tedbirler peşinde. Adalet sistemini muhalefeti susturmak ve gözdağı vermek için kullanıyor. Seçilmiş belediye başkanlarını görevlerinden alıyor. Meclis etkisizleştirildi. Devlet, kararnamelerle yönetiliyor.

Bütün bunlar, hükümetin serbest seçimlerle de gitmeye yanaşmayacağının işaretleri. Seçim sistemleri ile de oynuyor. Kendisini iktidarda tutacak seçim kanunlarını hazırlıyor. Hangi partilerin seçime katılabileceği, hükümet kurma usulleri bile onun yetkisi içinde sayılıyor. Hani bir genel seçimde AKP azınlığa düşmüştü ve tek başına hükümet kuramıyordu, hatırlarsınız. Allem edip kallem edip koalisyon hükümeti kurulmasına izin vermeyerek yeni seçimler yaptırmıştı.

Bu uygulamalar onun, ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak kararında olduğunu gösteriyor. Ayasofya’nın yeniden büyük tantanalarla camiye çevrileceği kimin aklına gelirdi? Fanatik İslamcılardan gelecek yüzde yarım ek oy bile iktidarın ömrü için hayati önemde. Önümüzdeki dönemde bunun için başka hangi yollara başvuracağını bilmiyoruz. Bir kez daha belirtmekte yarar var: Başvurmayacağı yol yoktur!

YAKINDA GİDİCİ OLSAYDI

Hükümetin ömrünün iyice kısaldığının belirtileri yanında şimdilik bunun erken olduğu yolunda gelişmeler de var. Bu konudaki en önemli gelişme iki partinin hükümet politikalarıyla bütünleşmesidir. Milliyetçi Hareket Partisi ile Vatan Partisi. Deva ve Gelecek Partisinin iktidar partisinden kopardığı ve koparacağı parçayı MHP ve Vatan partisi telafi etmiş gibi görünüyor. Vatan Partisi’nin oy gücü yoksa da,  bütün çalışmalarını hükümet politikalarını desteklemeye hasretmiş durumda.

Bu iki partinin yöneticilerinin politikadan anlamadığını söyleyemeyiz. Onlar hükümetin ömrünün sona ermekte olduğunu görselerdi bu trene atlamazlardı. Barolar Birliği gibi bir kuruluşun başkanı bile bütün geçmişini inkâr ederek hükümet tarafına geçmiştir.

Şimdi soru, hükümeti onun tarafına geçerek takviye etmekte olanların yanlış ata oynayıp oynamadıkları. Siyasi tarihte, bunun da örnekleri var. Ordu Milletvekili Atıf Topaloğlu, 1960 yılı başlarında büyük bir basiretsizlikle üyesi olduğu CHP’den istifa ederek Demokrat Partiye geçmişti!

Muhalefetin 18 yıldır bu iktidardan gına getirdiği malum. Fakat sağlıklı bir iktidar değişikliği için sabırlı olmak gerekir. Değil 18 yıl, ömrünün 40-50 yılını devrim ve demokrasi için harcamış olanların da canı vardı…

Gelecek pek çok bilinmeyenle doludur. Sen hak ve adaleti, demokrasiyi, bilimi savunmaya devam et, gerisi gelir.

Gün doğmadan neler doğar!   

 

 

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık