• 30 March 2017, Thursday 19:58
ZekiSarıhan

Zeki Sarıhan

Anayasa Oylaması konusunda Köylülerime Açık Mektup

Zeki SARIHAN

Köylü arkadaşlar,

Bir köylü çocuğu olmakla övünürüm. İlk gençlik yıllarından beri aklım fikrim hep köylülerimdedir. Onların refahı ve özgürlüğü benim dünyaya bakış açımı belirliyor. Sizler yanlış bir karar verdiğinizde de bunun, içinizde yaşadığınız şartlardan kaynaklandığını, bunun anlayışla karşılanması gerektiğini söylemişimdir.

16 Nisan’da anayasa oylamasının Recep Tayyip Erdoğan için yapılacağını herhalde biliyorsunuz. Oylamada evet çıkarsa o tek yetkili bir başkan olacak. Hem cumhurbaşkanı, hem başbakan, hem parti başkanı konumuna geçecek. Cumhurbaşkanı seçildiğinden beri zaten herkesin gördüğü gibi fiilen de öyle davranıyor. Bu kanunsuz durumunu kanuni hale getirmek istiyor.

Diğer köylerimizin çoğunda olduğu gibi Beyceli köyünde son birkaç seçimdir Erdoğan’ın partisine oy veren köylülerimizin çoğunlukta olduğunu ve bunun nedenini biliyorum. Hatta seçimleri değerlendiren yazılarımda bunları belirttim. Bu tercihin nedeni, son 15 yıldır, köylülerin yaşamlarının eskisine göre kolaylaşmasıdır.

Gerçi refah seviyesinin artışı İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bütün ülkelerde görülen bir durumdur. Üretim arttı, teknoloji gelişti. Bizde bu refah artışı 1950’li yıllarda çarıktan kara lastiğe geçmemizle başladı. Köylere yollar yapıldı, evlere sular getirildi, ilaç ve gübrenin kullanılmaya başlanmasıyla tarla ve bahçelerimizin verimi arttı. Elektrik hatları çekildi. Haberleşme cep telefonuyla kolaylaştı. Emeklilik, hastaya bakım parası, sağlık hizmetleri gelişti. Köylüler şehirlerde iş imkânı buldu. Bunlardan bir kısmı şehirlere yerleştiler. Ellerine para geçti, çocuklarını okutmaya başladılar. Bu nedenle benim bu mektubum yalnız halen köylerde oturanlara değil, kentlere göçmüş köylülerimi de kapsıyor.

Köylülerimizin tek partili dönemde çektiklerini biliyorum. O dönemde muhalefet partilerine izin verilmediği için hükümeti denetleyecek kuvvetler yoktu. Köylünün refahının artması neden 1950’den sonra oldu? Çünkü o tarihte Türkiye çok partili hayata geçti. Partiler iktidara gelmek ve iktidarda kalmak için birbirleriyle yarıştılar. Bunun adı, kuvvetler ayrılığına dayanan demokratik parlamenter sistemdir.

Ben gene de şu 15 yıllık dönemde durumunuzun iyileşmeye devam etmesinden büyük bir memnunluk duyuyor ve bunda iktidar partisinin hizmetlerini ona oy veren köylüler gibi teşekkürle karşılıyorum. Yapılan büyük yolsuzlukları da unutmadan…

 

BU SEFER İŞİN RENGİ BAŞKA

Fakat arkadaşlar, şimdiki işin rengi başka. Recep Tayyip Erdoğan 15 yıldır kazandığı seçim başarısından gurura ve hırsa kapılarak, ülkeyi tek başına yönetmek istiyor. Bu sisteme son vererek daha önce yerden yere vurduğu şeflik sistemini getirmek istemesine izin mi vereceğiz?

Bu büyüklenme, tarihte hiçbir insana hayır getirmedi. Sana yapılan sosyal ve ekonomik hizmetler karşılığında şimdi senin hürriyetin isteniyor. Unutma ki hürriyetsiz ekmek, ekmeksiz hürriyet olmaz. 50 yıl önce il merkezine kadar tarihi yol yürüyüşünde yaptığın gibi “Hayır” diyerek gene örnek ol. Unutma ki bu yürüyüşü başkanlık sistemi altında değil, demokratik parlamenter sistemi öngören, hak ve özgürlükleri güvence altına alan 1961 Anayasa’sına dayanarak yapmıştın.

Erdoğan’ın tek yetkili adam olmak istemesinin nedeni, köylülere daha çok hizmet etmek değil. Çünkü bunu yapması için önünde hiçbir engel yok. Fındık fiyatlarının yerde sürünmemesi için başkanlık rejimi mi gerekiyor? Meclis’in çoğunluğu kendi partisinden. Hükümet kendisinden. Ordu ve polis kendisine tam bir itaatle bağlı. Hâkimleri istediği gibi tayin ediyor ve değiştiriyor. Sürü sürü gazetesi, televizyonu var.

Buna rağmen, eski padişahlar gibi her sözünün kanun olmasını, ayrıca Ortadoğu ülkelerinin derebeyi olmak istiyor. Böyle bir hırs, Türkiye’nin başını belaya sokabilir. Başka ülkelere yapılacak seferlerde ölecek olanlar zenginlerin değil, işçinin ve köylünün çocuklarıdır.

Köylüler de memleketin geleceğini düşünmek zorundadır. Çünkü hepimiz aynı geminin yolcularıyız.

 

SONRADAN PİŞMAN OLMAMAK İÇİN

Sevgili hemşerilerim, Demokratik rejimi önyargılarınıza feda etmeyin. Yapılacak yanlışı düzeltmek kolay olmayacak ve belki de kurulacak yeni tek adam rejimi, sonu gelmez bir kargaşanın sebebi olacak.

Bu herhangi bir seçim olsaydı sana böyle bir açık mektup yazmazdım. Bu referandumda evetler fazla çıkarsa Türkiye’nin rejimi tamamen değişmiş olacak.

Ben sana şimdiye kadar hiç yalan söyledim mi? Evet oyu verir de bu kötülüğe hizmet edersen, ileride “Zeki Hoca uyarmıştı!” dersin ama iş işten geçmiş olur.

(24 Mart 2017)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık