• 10 October 2019, Thursday 16:16
ZekiSarıhan

Zeki Sarıhan

“İÇİMİZ YANA YANA!”

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan Hükümeti’nin Cumhurbaşkanlığı sıfatıyla Meclise sunduğu sınır ötesi harekât tezkeresine CHP yönetimi de “evet” oyu vermiş! Böylece Meclis’te grubu bulunan beş partiden dördü AKP, MHP, CHP ve İYİ Parti, yakında başlaması gereken (aslında başlamış da olan) bu savaşa onay vermiş oldu!

1991’de ilk Körfez Harekâtında ABD’nin isteğiyle Irak’a savaş açılmasını isteyen tezkereye o zamanki Meclis direnmişti. CHP’lilerin yanı sıra 100’e yakın iktidar partisi milletvekilinin hayır oyu vermesiyle Türkiye bir bataklığa gömülmekten kurtulmuştu. Demek ki o zamanlar çok daha uzağı gören ve basiret sahibi bir Meclisimiz vardı… Aradan geçen yıllar içinde ne oldu da iktidar partisine mensup milletvekillerinin tümünden ve iki milliyetçi partiden başka CHP yönetimi de bir savaşa “evet” diyor. Gerçi bu, savaş konusunda CHP’nin ilk ayıbı değildir. Bundan önceki birkaç tezkereye de CHP yönetimi “evet” deme gafletinde bulunmuştu.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun oylama öncesi yaptığı Parti grup toplantısında savaş siyasetinin mimarı hükümete eleştiriler yöneltmiş olmakla birlikte “içimiz yana yana evet diyeceğiz!” demesinden bu “evet”in kerhen verilmiş olduğunu da anlıyoruz. Geçen tezkere oylamalarından bildiğimize göre CHP milletvekillerinin çoğu, “hayır” diyerek veya oylamaya katılmayarak bu tarihî hataya ortak olmamışlardı.

Askerî harekât biçimi ve Hükümetin ABD ile ilişkilerini eleştirmenin “evet” oyu karşısında hiçbir önemi yoktur. Savaşın şahinleri, Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi Eşbaşkanı, CHP’den alacaklarını almışlardır…

AK KOYUN KARA KOYUN

Ak koyunla kara koyunun belli olduğu tarihî dönemeçler vardır. İnsanlık tarihi birçok olayda insanları ve kurumları bu bakımdan sınamıştır. Birinci emperyalist paylaşım savaşının yaklaşmakta olduğunu saptayan Birinci Enternasyonal partilerinin çoğu, savaş çıkınca emperyalist milliyetçiliğe ayak uydurarak hükümetlerinin yanına geçmişler, böylece milyonlarca insanın ölümünün manevi sorumluluğunu da üstlenmişlerdi. Savaşa karşı çıkanlar ise devrim yapmışlardı.

Bir süreden beri ideolojik üstünlük sağcı milliyetçiliktedir ve CHP bu politikalara karşı mücadele bayrağını açacak, savaş istemeyen halka önderlik yapacak yerde, hükümetin kendisini vatan hainliği ile suçlamasından korkmuş ve ona ayak uydurmayı tercih etmiştir. Şüphesiz bu “evet” kararı, CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu iktidarın hışmından koruyacak değildir. O gene Erdoğan’ın dilinde “Bay Kemal” olarak kalmaya devam edecektir.

CHP Genel Başkanı, Grup toplantısının sonunda niçin evet diyeceklerini açıklarken buna bir gerekçe uydurmuş, “Yüreği yanan anaların hatırına” gibi ne anlama geldiği belli olmayan bir cümle sarf etmiştir. Buna kendisinin de inanmadığı ses tonunun düşüklüğünden anlaşılmaktaydı. Anaların yüreklerini hiç değilse bundan sonra soğutmak için savaşa karşı çıkmak gerekmez miydi? Bu savaşta iki taraftan ölenler olmayacak ve bunların anaları çığlık çığlığa, savaşı çıkaranlara beddua etmeyecek mi?

Yerel seçimlerden beri toplumdaki karşılığı artmış olan CHP, savaş politikalarına destek vererek mi iktidar olacaktır? Böyle bir iktidarın kime ne hayrı vardır?

“Atatürk’ün partisi” olmakla övünen CHP yönetimi, hiç değilse bu konuda kurucusunun politikalarına sarılsaydı. Mustafa Kemal Paşa, daha 1917’de Enver Paşa’nın hışmından korkmayarak emperyalist savaştan çıkılmasını önermiş, savaşların millette yarattığı yıkımı gördüğü için “yurtta ve dünyada barış” ilkesini savunmuştur.

Cesaret! Biraz daha cesaret! Adalet Yürüyüşü’nde olduğu gibi… (9 Ekim 2019)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık