• 10 September 2016, Saturday 3:49
ZekiSarıhan

Zeki Sarıhan

Kapağı solmuş kitap …

Zeki SARIHAN

‘Pirene dağlarının bir yüzünde ahlaksızlık sayılan bir davranış, öteki yüzünde ahlaklı sayılır’ diye kim söylemişse doğru söylemiş. Bu sıradağların bir yüzü İtalya, diğer yüzü Fransa’dır.

Değer yargıları yalnız ülkeden ülkeye değil, aynı ülkenin içinde bölgeden bölgeye, dünden yarına da değişiklik gösterir. Her siyasi iktidarın da bir değerler dizisi vardır. Kimi devlet malını yağlamayı ve rüşvetle ihale dağıtmayı kendisi için hak ve marifet görür, kimimiz bunu ahlaksızlık sayarız.

1973’te yazmaya başladığım Kurtuluş Savaşı Günlüğü kitabımın birinci cildinin yazımını 1982’de bitirdim. Kitabıma güveniyordum. O zamanlar Milli Eğitim Bakanlığı Yayımlar Dairesi kitap yayımlıyordu ve Kurtuluş Savaşı ile ilgili kitapları da vardı. Bu kitabın Bakanlık tarafından yayımlanması gerektiğini düşündüm. Bir dilekçe ile başvurdum. Fakat dilekçeme bir yanıt gelmeyince onu kendi imkânlarımla Öğretmen Dünyası Yayınlarından bastırdım.

Fakat Bakanlık acaba bu kitaptan satın alarak diğer ciltlerinin yazımını ve yayınını desteklemez miydi? Hiç değilse Tebliğler Dergisi’nde başka birçok kitap için yaptığı gibi tavsiye edemez miydi?

1 Ağustos 1982 tarihli bir dilekçe ile bu isteğimi bildirdim. İsteğim kabul görmedi.

1984’te gene kendi imkânlarımızla ikinci cildi yayımladık. İstiklal Marşı tarihini anlatan Vatan Türküsü kitabım da o yıl yayımladı. O tarihlerde devlet Atatürk’le yatıyor, Atatürk’le kalkıyordu.

5 Ağustos 1984’te bakanlığa yeniden başvurarak Kurtuluş Savaşı Günlüğü’nün ilk iki cildi ile Vatan Türküsü’nün Tebliğler Dergisi’nde tavsiye edilmesini önerdim. Yanıt bir yıl sonra geldi. 20 Ağustos 1985 tarihli Yayınlar Dairesi’nin yazısında, bu kitapların Talim Terbiye Kurulu tarafından eğitim ve öğretim açısından uygun bulunmadığı bildiriliyordu!

Varsın öyle düşünsünlerdi. Ben çalışmama devam etmeliydim. Nihayet 646 sayfalık üçüncü cildi de hazırladım ve Ocak 1986’da gene kendi imkânlarımızla yayımlamayı başardık.

Kitap 1990’da Afet İnan Tarih Araştırmaları Ödülü’ne değer görüldü. Şimdi artık kendimi daha da güçlenmiş hissettim ve belki bu sefer basarlar diye Bakanlığa bir kez daha başvurduysam da bu isteğim de reddedildi.

Türk Tarih Kurumu, bu ödülden sonra, henüz yayımlanmamış dördüncü ciltle birlikte Kurtuluş Savaşı Günlüğü’nü kendi yayını olarak basmaya karar verdi ve ilk cildi 1993’te bastı. (Son cilt 1996’da basıldı.)

HEY ALLAHIM, SEN NELERE KADİRSİN!

Bu tarihten bir süre sonra bir arkadaş, Milli Eğitim Bakanlığı önünde camlı kitap teşhir yerinde benim kitabımı gördüğünü söyledi. Merak edip baktım. Kitabımın Tarih Kurumu yayını olan birinci cildi orada tahtına kurulmuş oturuyordu…

“Hey Allahım sen nelere kadirsin!” dedim içimden. Kitap orada yanına diğer ciltleri de alarak yıllarca durdu. Güneş kapaklarını iyice soldurana kadar…

Benim çok inatçı olduğumu söylerler. İnat her zaman iyi değilse de bazen işe yarar.

1982’de ilk cilt yayımlanınca yeni ve daha ayrıntılı kronolojiler yayımlanıncaya kadar bunun 20 yıl ömrü olduğunu düşünmüştüm. 34 yıl oldu, yenisi çıkmadı. Dört ciltlik Kurtuluş Savaşı Günlüğü, şimdi üniversitelerin tarih bölümlerinde kaynak kitap olarak okutuluyor.  O tarihlerden beri Kurtuluş Savaşı hakkında yayımlanmış hemen hiçbir kitap yoktur ki sayfalarının altında gösterilen kaynaklar içinde bu kitap yer almamış olsun…

Bu yazıyı benim bir baltaya sap olduğumu kanıtlamak için yazmadığımı lütfen kabul edin. Bazı kişi ve kurumların nasıl önyargılarla hareket ettiklerini eleştirmek istedim.

(3 Eylül 2016)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık