• 25 July 2016, Monday 19:42
ZekiSarıhan

Zeki Sarıhan

Asıl şimdi konuşma zamanı

Zeki SARIHAN

15 Temmuz başarısız darbe girişimiyle Türkiye olağanüstü şartlar yaşadı ve olağanüstü bir biçimde yönetilmeye başlandı. Darbeye karıştığı belli olan ve bu şüpheyi üzerinde taşıyan binlerce kişi sorguya alınarak tutuklandı ve tutuklanıyor. Listesi daha önce hazırlandığı anlaşılan on binlerce memur devlet hizmetinden çıkarıldı. 20 Temmuz günü yapılan Milli Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu kararıyla bütün ülkede üç ay süreyle olağanüstü hâl ilan edilerek yapılan ve yapılacak olanlar anayasal bir güvenceye alındı.

Hükümetin başında olduğu düzeni darbecilere karşı koruma refleksi eşyanın tabiatına uygundur. Ancak, bu darbe girişimine katılmadığı gibi onu lanetleyen iktidara muhalif kesimlerin de olağanüstü uygulamalardan zarar görmemek için kendini koruma refleksi de harekete geçmek zorundadır.

Gerek darbecilerin iktidarı ele geçirebildiği, gerek darbelerin bastırıldığı dönemlerde iktidarların yaptıkları hukuksuzluklar ve halka verdikleri zararlar son 60 yıllık siyasi tarihimize kara bir leke olarak yazıldı. İktidarı böyle bir lekeden ve halkı da hak etmediği zararlardan korumak için sağduyuyu harekete geçirmek şarttır.

Bunları şimdi dile getirmenin tam zamanıdır. Değilse iş işten geçmiş olur ve uğranılan zararlar hiçbir şeyle telafi edilemez.

 

1.Güvenlik güçleri, sorguladıkları kişilere hiçbir biçimde insan onuruna yakışmayan, işkence ve aşağılama gibi bir harekette bulunma hakkına sahip değildir. 

 

2.Kanunun suç saydığı hareketlere kalkışanlar dışında hiç kimse dilinden, siyasi ve dini inancından ötürü suçlanamaz ve ayrıma tabi tutulamaz. Kimseye kanunun belirlediklerinin dışında ceza verilemez.

 

3.Hiçbir memur, hakkında somut ve kanıta dayanan bir suçlama olmaksızın ve usulünce sorgulanıp savunması alınmaksızın memuriyetten çıkarılamaz. Aksi halde 12 Eylül rejiminin 1402 sayılı yasa ile işlerine son verdiği memurlara yaptığı gibi pek vahim hatalar yapma ihtimali vardır.

 

4.Yasalar, herkes için eşit uygulanmalıdır. İşe alma, işten çıkarma, soruşturma ve yargılamada kimseye ayrıcalık yapılmamalıdır. Partizanlık suçtur.

 

5.Basın-Yayın özgürlüğü sağlanıp güçlendirilmeli, hükümet kendi yandaşlarını besleme yoluna gitmemelidir. TRT Kurumu hükümetin değil, devletin kurumu haline getirilmelidir.

 

6.Türkiye Cumhuriyeti bir kanun devleti ise cumhurbaşkanı mevcut anayasaya sadık olmalı, kendini onun üstünde saymamalı, partiler arasında tarafsız konuma çekilmelidir. Bunu yapmadığı takdirde olağanüstü halin halkın güvenliği için değil, iktidar partisinin güvenliği ve güçlenmesi, ülkenin yalnız bir kişinin keyfi emirlerine göre yönetilmesi için ilan edildiği sonucu çıkar ve bunu yapanlar Türkiye tarihinde çok olumsuz bir adla anılırlar.

 

7.Devletin din esasına göre yönetilme projesinin ülkemizin başına ne belalar açtığı son darbe girişimiyle yaşanmıştır. Fetullah Gülen hareketine bağlı eğitim kurumları kapatılır ve kaynakları kesilirken, buna alternatif olarak yaratılan dinci vakıflara devlet kaynaklarının aktarılmasından vazgeçilmeli, laik okula ve devletin inançlar karşısında tarafsızlığına dönülmelidir.

Tekrar etmek zorundayım. Şimdi yurttaşlık haklarını savunmayı bilen insanlar olarak konuşmanın ve yazmanın zamanıdır.

Ülkenin yönetiminde hepimizin söz sahibi olması gerektiğini unutmayalım.

(21 Temmuz 2016)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık