• 21 April 2021, Wednesday 9:30
ZekiSarıhan

Zeki Sarıhan

KÖY ENSTİTÜLERİ KAZASI!

Köy Enstitülerinin neden kurulduğu ve neden kapatıldığı, doğru dürüst anlaşılamamış ve anlatılamamıştır. Bunun nedeni, Enstitücü aydınların çoğunun tek parti dönemi hayranı olmalarıdır.

Enstitüleri Tek Parti Dönemi’nini olumlamak için kullanmaktadırlar.

Gerçekte Köy Enstitüleri bir rejim kazasıdır. Rejimin değerlerini köye ulaştırmak için hükümetin arayışları ile İsmail Hakkı Tonguç gibi halkçıların uzlaştığı bir kurumdur Köy Enstitüleri. Köy çocuklarının yatılı okullara alınması, burada hem öğretmenlik, hem iş eğitiminden geçirilip köylere gönderilmesinin rejime bir zararı yoktur. Aksine köylü ne kadar zenginleşirse devletin onlardan alacağı ve burjuvaziye aktaracağı para da artardı.

Gerçekten de Köy Enstitülerinde 1940’lı yılların rejimini benimsemiş gençler yetişmiştir.

Şu farkla ki, Enstitülerde istenmeyen bir şey daha olmuştur. 1940’larda ülkede iki akım vardı. Milliyetçilik, daha çok hükümet çevrelerinde, üniversite gençliği arasında ve klasik liselerde yayılırken, Köy Enstitülerinde sosyalizm eğilimi gelişmeye başladı. Bunun çok yaygın olduğu söylenemez ama düzene isyan “Yeter beyim paşam dediğin yeter!” dizelerinde de ifadesini bulduğu gibi, bazı öğrenci yazılarında yer aldı.

Bu durum fark edilmeye başlanınca kıyametler koptu. “Biz Enstitüleri bunun için mi açmıştık? diye sorgulamalar başladı. Okulların kapatılmasına gidilmedi. Yöneticileri değiştirildi, sistem üzerinde sıkı bir denetim uygulandı ve okulların programları değiştirildi. Enstitüler, klasik öğretmen yetiştirme sistemine eklendi. Böylece, dönemin Tek Parti iktidarı, bir rejim kazasının önüne geçerek derin bir nefes aldı.

Kemal Tahir, hapishanede yazdığı “Bozkırdaki Çekirdek” kitabındaki kahramanlarınının ağzından, Enstitüler yoluyla yeni bir Türkiye kurma heyecanı taşıyan eğitimcilere mealen “Boşuna umutlanmayın, bu hükümet size bunu yaptırmaz” diyordu. Yanılmadığı birkaç yıl sonra anlaşılacaktı. Tek Parti yönetiminin hayranı olan aydınlar, onu enstitü düşmanı olarak suçladılar.

Rejimin kurumları bileşik kaplar gibidir. Bu kaplarda su düzeyi aynı olur. Su düzeyi farklı olan bir kap varsa orada bir arıza var demektir ve arıza farkına varılınca düzeltme yoluna gidilir. Enstitülerin sistem açısından bir arıza olduğu anlaşılınca durum “normal”e döndürülmüştür.

Köy Enstitülerinin kalkınmacı eleman yetiştirdiği için kapatıldığını ileri sürenler, enstitüleri anlamaktan çok uzaktır. Bu nedenle bugün Enstitü benzeri eğitim kurumları açılabileceğini ileri sürmektedirler. Birkaç yıl önce AKP hükümetinden enstitüleri yeniden açmasını isteyen safdiller bile vardı. Meslektaşım Mustafa Pala’nın son yazısında anlattığı gibi açtıkları özel okula “Enstitü Koleji” diyen ve enstitülerin anısından para vurmaya çalışan açıkgözler bile türemiştir.     

Eğitim tarihimizde Köy Enstitüleri, olumlu bir deneydir fakat artık köy nüfusu ve köy okulları çok azaldığından ve artık enstitü mezunlarının işlerini görecek çeşitli meslek okulları bulunduğundan bu okullar artık açılamaz. Şimdi artık bütün eğitim sisteminin laikleştirilmesi ve bilimsel esaslara göre yeniden düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Bunu da geleceğin halk iktidarı yapacaktır.

 

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık