• 25 January 2024, Thursday 20:12
ZekiSarıhan

Zeki Sarıhan

İsveç’in NATO Üyeliği: TÜRKİYE BURJUVAZİSİNİN BAĞIMLILIĞI

TBMM’nde İsveç’in NATO üyeliğine onay çıktı. Meclis’te en çok üyeye sahip AKP, CHP ve MHP bu üyelik için olumlu oy kullandı. Ret oyu kullananlar ise devede kulak oranında.

Bu durum, Türk burjuvazisinin 1945’te İkinci Dünya Savaşı bittikten sonra kapağı emperyalist bloğa atmış olmasının bir devamı. Huylu huyundan vazgeçmiyor! Onları bu yoldan döndürmek de kolay görünmüyor. Bu, ülkeyi yöneten şirketlerin bir tercihi. Ekonomisi dışarıya bağlı ülkeler politik ve askeri yönlerden de bağlı olmak zorunda.

Altaylardan at sırtında gelip Viyana kapılarına kadar dayandığımız günler çok gerilerde kaldı. Belli ki, ulusal ekonomimizi kurulamamış. Kurmak mümkün değil miydi? Niçin mümkün olmasın? Bütçe bilim ve teknolojiyi geliştirmek yerine, saraylar yapmaya ayrılmasa, alınan krediler üretici yatırımlarda kullanılsa, üretim gücü halk yararına harekete geçirilse, ekonomisiyle, siyasetiyle, kültürüyle tam bağımsız bir ülke kurmak mümkündü. Bunu yapan ülkeler yok değil.

Devletler, gerekli olduğu zamanlar, uluslararası örgütler kurabilir. Çeşitli alanlarda iş birliği yapabilir. Ancak bu kuruluşlarda efendi ve serf ilişkilerine izin verilemez. NATO, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliğine karşı kurulmuş, ABD’nin emrinde bir askerî örgüttür. Bütün Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, ülkemizi bu hâle düşüren burjuvaziye karşı büyük bir öfke duysak yeridir.

Fakat öyle olmuyor. Şaşkına döndürülen seçmenler, ya o ya bu burjuva partilerine oy veriyor. Tam bağımsız Türkiye anlayışı Kurtuluş Savaşı’nın ve 1968’li devrimci gençliğinin hedefi olarak tarihte kalmış görünüyor.

İslamcı Burjuvazi, 31 Mart 1909 olayından beri, kendine biçtiği görevine devam ediyor. Onların bugünkü temsilcileri, 1960’lı yıllarda Amerikan 6. Filosuna karşı namaza duran bir gelenekten geliyor. Amerika ve Avrupa Birliği ile ilişkileri, tam bağımsızlık hedefine yönelmiş değildir. Silah almak için bir cilveleşmekten ibarettir. “Aile içinde” bir tartışmadır.

Ya CHP’ye ne demeli? Atatürkçülük söylemleri, tam bağımsız Türkiye’yi hedeflemiyorsa, neyi hedefliyor? Tek Parti döneminin de eleştirilecek yanları vardı, fakat NATO’culuk ve Amerikancılık Atatürkçülükten de esaslı bir sapmayı kanıtlıyor.

NATO ve Amerikan karşıtlığını nerdeyse Rusya hesabına yapan bir akım da bizleri aldatmaya adaydır. 1968 gençliğinin koyduğu NE AMERİKA NE RUSYA, TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE” hedefi bugün de yürürlüktedir. Hele Rusya’nın bozuk bir sosyalizmden de vazgeçip ikinci bir kapitalist-emperyalist olduğu günümüzde Rus taraftarlığının hiçbir mazereti bulunamaz.

Meclisteki oylamada sosyalist Kürtlerin NATO’nun genişlemesine olumsuz oy kullanmaları ise düşündürücü bir durumdur. Çünkü o parti, milliyetçi-sağcı blok tarafından yıllardır, emperyalistlerin Türkiye’yi bölme projesi olarak suçlandı. Meclis’te temsilci bulundurmalarına, hatta siyaset yapmalarına karşı büyük bir tahammülsüzlük devam ediyor. Batı, Türkiye’de hangi partiyi tercih ediyor?  Galiba, hangisi olursa olsun, yeter ki emperyalist sisteme göbeğinden bağlı bulunsun!

Türkiye’nin kendini toparlayabilmesi, dünya halkları ile dayanışma halinde, emperyalizmle bağlarını koparması için daha 40 fırın ekmek yememiz gerektiği açık. 

 

    


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık