• 31 May 2016, Tuesday 19:46
ZekiSarıhan

Zeki Sarıhan

“Okulum ben geldim!”

Zeki SARIHAN

M. Fethi Savaşçı’nın Öğretmenlik Şiirleri güldestelerine girmiş, “Okulum Ben Geldim” başlıklı bir şiiri vardır. Şiire ad olmuş yalnızca bu dize bile yıllar yıllar sonra okulunu ziyaret eden ak saçlı birinin duygularını temsil eder. Belki 50, belki de 60 yıl sonra okulunu ziyaret eden bu eski öğrenci, okul izin verirse içeri gireceğini söyleyerek bu kez çok uslu olacağına, sıralara mürekkep dökmeyeceğine, pabuçlarının çamurunu dışarıda sileceğine söz verir. Bu kez kara tahtaya öğretmeninin karikatürünü çizmeyecek, kızların saçını çekmeyecek, musluklardan kimseyi ıslatmayacak, çatıdan serçe yavrularını almayacak, merdivenlerine dama çizgileri çizmeyecektir. Özetle, şiirin son dizesinde okulu bir daha üzmeyeceğine söz verir…

Ülkemizde “Mezunlar buluşması” etkinlikleri yıldan yıla artarak sürüyor. Mezunlar dernekler kuruyor, genellikle dirsek çürüttükleri okullarda yılda bir kez buluşuyor, eski anılarını tazeliyor. Yaşlanmayı kendilerine kondurmadıkları halde birbirlerinin saçsız başlarına veya beyazlaşmış saçlarına, kırışıklığın arttığı yüzlerine, ağırlaşmış hareketlerine bakarak, artık o çocukluk ve geçlik günlerinin çok gerilerde kaldığını anlayarak hayıflanıyorlar.

Samsun ilinin Lâdik Ovasının kıyısında 1940’ta Akpınar Köy Enstitüsü olarak açılan, 1954’te İlköğretmen Okulu adını alan ve halen Anadolu Lisesi, Fen Lisesi, Sağlık Meslek Lisesi adlarıyla üç ayrı okul olarak öğretime devam eden Akpınar, 76 yıldan beri binlerce öğretmeni köylere saldı. Eğitim Enstitülerine, Yüksek Öğretmen Okulu aracılığı ile fakültelere geçen binlerce kişiye kaynaklık yaptı. Bu okulun da bir mezunlar derneği var. Yılda bir kez de Akpınar’da bir araya geliyorlar. Öğrencilerin okul kurulurken kendilerinin yaptığı birkaç yapı yıkılmış ve yeni başka yapılar yapılmış olmakla birlikte 30-35 yapının bulunduğu bu küçük “köy” iyice boy atmış ağaçlarıyla, sokaklarıyla, ilk müdürün soyadını taşımaktan daha derin bir anlam çağrıştıran “Biriz” çeşmesiyle yerli yerinde duruyor. Bel kalınlığında buz gibi Akpınar Suyu, yamacın dibinden gürül gürül kaynamaya devam ederek Tersakan Irmağının kaynağı olan Ladik Gölü’ne doğru ağırbaşlı yolculuğuna devam ediyor.

Bu kez 28 Mayıs günü, İstanbul, Samsun, Ordu, Giresun, Amasya’dan hemen hepsi okulun Öğretmen Okulu döneminde okumuş yüzlerce Akpınar mezunu, konferans salonunda okulun önemiyle ilgili konuşmaları dinledi. Fotoğraf sergisini gezdi, geleneksel etli pilav ve ayranla karnını doyurdu. Arkadaşlar birbirlerinin koluna girerek sınıf arkadaşlarını sordu. Ölenlerin sayımı yapıldı!

Ankara’dan bu yıl sekiz kişi gittik. Aynı şubede okuduğumuz arkadaşlardan yalnız altı kişi vardık. İkisiyle yalnızca merhabalaşabildim. Ahmet Kabar ve Muzaffer Şenyurt’la. Ortak anılarımızı birbirimize aktardık. Ders gördüğümüz sınıflardan birine girdik.  Öğretmenlerimizle kavgalarımızı yad ettik. 1963’te beşinci sınıflar adına mezunları uğurlama konuşmamın içinde, “Siz 17 Nisanların Işığında çamurlu köy yollarına düşeceksiniz” cümlesinde “17 Nisan” geçtiği için müdürün konuşmamı nasıl yırtıp çöpe attığını temsil ettim. O zaman Köy Enstitüleri devlet tarafından lanetlenmiş kurumlar sayılıyordu.

Hayır, hayır! 1958-1964 yıllarını içine alan ve hayatımın diğer evreleri gibi fırtınalı geçen Akpınar, öyle üç beş paragrafla geçiştirilebilecek gibi değil. 14 yaşında İmam Hatip okuluna gidemeyince parasız yatılı bu okula gelen herkesten dindar bir köy çocuğu olarak nasıl olmuştu da, özgürlük ve eşitlik ülküsüyle donanmıştı, atanacağı köyü bayındır ve aydınlık bir köy yapma kararlılığıyla mezun olmuştu?

“Okulum ben geldim” dedim içimden. “Türkiye’nin yeni bir uyanışa gözlerini açmaya başladığı yıllardı. Dünya görüşüm büyük oranda sende okuduğum yıllarda biçimlendi. Beni sevdin, korudun. Fazla ileri gittiğim zaman, zarar görmemem için kolumdan geri çektin! Delikanlılık onurumu kaç kez yaraladın! Olsun, hepsi çok gerilerde kaldı. Ben affettim okulum, sen de beni bağışla.”

Bunu etraflıca anlatmalıyım. Yazmaya başladım bile. Bereket versin belleğimi zorlamıyorum. Orada 1958’den başlayarak altı yıl boyunca tuttuğum günlükler elimin altında…

(29 Mayıs 2016)

(Fotoğraf, 24 Mayıs 1964’te Samsun Kız Öğretmen Okulu ile Akpınar’da yapılan, ‘’Çocuğun eğitiminde okul mu, aile mi önde gelir?’’ konulu münazarada Akpınar ekip başının konuşmasını gösteriyor.)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık