• 08 February 2021, Monday 8:36
ZekiSarıhan

Zeki Sarıhan

VAHDETTİN GAYRET

Salgın nedeniyle sokağa çıkma yasağının başladığı günlerdeydi. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin süper marketlerde motosikletli kurye görevlendirmesini ve bunlardan birinin siparişlerimizi teslim etmesini konu alan bir teşekkür notu paylaşmıştım.

Yenimahalle taraflarında oturan sosyal medyadan tanıştığımız emekli fizik öğretmeni Vahdettin Gayret, evinde yalnız olduğunu, sokağa çıkma yasağı nedeniyle markete bile gidemediğini yazarak nereye başvurması gerektiğini sormuştu. Yenimahalle Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Kartal’ı arayarak Vahdettin’in telefonunun vermiş ve yardım etmelerinin mümkün olup olmadığını sormuştum. Mehmet, Vahdettin’e gençleri göndermiş, ihtiyaçları karşılanmıştı.

Vahdettin Ciddi bir okur. Paylaştığım yazılarla en çok ilgilenenlerden. Yanlış bir sözcüğüme hemen işaret eder. Ben teşekkür ederek gerekli düzeltmeyi yaparım. Vahdettin de notunu siler. Bu kısa notlarını büyük harflerle yazar. Tek gözünün iyi görmediğini bu nedenle büyük harfle yazdığını da belirterek özür diler! Vahdettin, bir yazıyı paylaşırken onu okuduğunu anlatmak için en vurucu cümleyi de not eder.

NERELERDESİN VAHDETTİN?

Onu bir süre sosyal medyada göremeyince merak edip aradım. Acaba yazılarımı artık beğenmiyor muydu? Meğer büyük bir insanlık dramının üstüne basmışım. Nefes nefese anlattığına göre banyodan çıkarken düşmüş! İki gün kımıldayamadan çırılçıplak ıslak zeminde kalmış. Zatürreye yakalanmış! Bütün vücudu uyuşmuş. Telefona bile uzanamıyormuş!  Yalnız yaşayanlar için böyle riskler olduğunun bir kanıtı.

Sonra nasıl olmuşsa Ankara’da yaşayan yeğeni eve gelmiş. Onda evin yedek anahtarı varmış. Vahdettin’i ambulansla sanatoryuma kaldırmış. Akciğerleri biraz toparlandıktan sonra da bir hasta-yaşlı bakımevine geçmiş. Bana oradan yanıt veriyordu. Burundan bütün gün oksijen veriyorlarmış!

Yakınlarımızın cenazesine bile katılamadığımız böyle bir durumda Vahdettin’i ziyaret etmemiz mümkün görünmüyordu. Zaten hiçbir ziyaretçi de kabul etmiyorlarmış. Neyse ki güvenilir ellerdeydi. Geçirdiği bu kaza ve çektiklerinden üzüntümü belirtmekle yetinebildim. Bu serüveni dostlarıyla paylaşmamasını da yadırgadığımı söylemeden edemedim. İnsanlar böyle günlerde lazımdı.

SANA KİTAP GÖNDEREYİM

Birkaç gün sonra yeniden arayıp durumunu sorarken, “Okuyacak kitabın var mı?” diye sordum. “Hepsi evde kaldı” deyince ona kitap gönderebileceğimi söyledim. Önce kendi kitaplarımdan elimde fazla bulunan on kitabımın adını yazarak bunlardan hangilerini istediğini sordum. Dokuzunu okuduğunu, yalnız Millî Mücadele’de Maarif Ordusu’nu okumadığını, gönderirsem memnun olacağını söyledi. Bir de Kurtuluş Savaşı Kadınları’nı hemşirelere okutabileceğini söyledi. Bu iki kitapla birlikte kitaplığımdan onun için seçtiğim bir on kitabın daha adını saydım. Bunların da altısını okumuştu.

Kargo ile gönderdiğim kitaplar ertesi gün eline geçince kendisi aradı. Büyük boy 584 sayfalık Maarif Ordusu’nu okumaya başlamış, Bu ona 20 gün yeterdi. Kitap hakkında övgülerde bulundu. Kurtuluş Savaşı Kadınları’ndan gönderdiğim iki nüshayı birer hemşireye verdiğini ve kitabı okuduklarında birer özet istediğini söyledi. Bu özette kitaptan seçilmiş bir metni kabul etmeyeceğini, tanıtımı kendi cümleleriyle yapmalarının şart olduğunu söylemiş. Hemşireler kitabı okumakta sıraya girmişler…

NESLİ TÜKENMEK ÜZERE…

Vahdettin’in, kitap okuma ve okutma konusundaki sorunlarımıza bulduğu öğretmence çözüm dikkatimi çekti. Bu görüşmemizde bir olay daha anlattı. Yenimahalle’de oturduğu apartmanın önünde 10-11 taksicinin bağlı olduğu bir taksi durağı varmış. Kurtuluş Savaşı Kadınları kitabını bunların hepsi sıra ile okumuşlar. Öyle ki servise çıkma sırası gelen şoför, “Kitaptan 18 sayfam kaldı. Onu bitirmeliyim” diye sırasını bir başka arkadaşına vermiş! Vahdettin ciddi bir insan olmasaydı anlattıklarına inanmazdım.

Bir de demez mi? “İşleri bitince kitapları tastamam” iade edeceğim…

Kelaynakları bile korumaya aldılar. Ancak ne çare Vahdettin Gayretlerin nesli tükeniyor…

Bu yazıyı paylaşmadan önce kendisine ilettim. Bir iki düzeltme yaptı. Sonra isteğim üzerine cep telefonundaki resim galerisinden konuya uygun düşer diye torununa Şeker Portakalı kitabını okuduğu fotoğrafı gönderdi. (30 Ocak 2021)

zekisarihan.com

 

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık