• 05 April 2023, Wednesday 14:43
ZekiSarıhan

Zeki Sarıhan

Gene Muharrem İnce NE SAĞCI NE SOLCU...

Eskiden, ülkenin sorunlarıyla ilgilenmeyen, siyasi bakımdan kafası boş insanları alaya almak için "Ne sağcıyız ne solcu, futbolcuyuz fotbolcu" ifadesi kullanılırdı.

Syasetin sağ ve sol kanatlarında kendlerine yer bulamayan Muharremm İnce, bir süredir yaptığı gevelemelerden sonra nihayet nerede olduğunu ilan etti. "Ne sağda, ne solda ortadayız" dedi. (Habertürk'te Mehmet Akif Ersoy'un 3 Nisan 2023 tarihli programında)

Muharrem İnce, gençler tarafından destekleniyormuş. Öyle söylüyor. Eğer günümüz gençliğinin tutumu bu ise hem bu gençlerin geleceği ve hem Türkiye için yazık demektir. Bu durum Tayyip Erdoğan döneminde yetişen gençliğin hali pürmelalini gösterir. Bununla övünmek değil, dövünmek gerekir.

Muharrem İnce, alacağı oylar konusunda yüksekten atmayı çok seviyor. Bu oyları alamayacağını kendisi de biliyor. Gerçeklik duygusunu tamamen kaybetmiş bir insanın dünya ve Türkiye sorunlarına bakışta hangi görüşü isabetli olablir? Siyasi partilerin seçim kazanma umutları beslemeleri ve bunu dile getirmeleri anlaşılabilir. Fakat bunu makul sayılabilecek bir dozda tutmak güvenirlik açısından şarttır. Seçim dönemini bir de seçim sonuçlarında ortaya çıkan rakamların izleyeceğini unutmamak gerekir. Siyasi geçmişimiz bu konuda ders verici bir söylem yaşadı. İşçi Pertisi ve son adıyla Vatan Partisi Genel Başkanı, istisnasız her seçim öncesi "Barajı aşıyoruz", "Altı ayla ik yıl arasında iktidardayız" gibi iddiaları çok tekrarladı. Parti üyeleri gerek kendi morallerini yükseltmek, gerek arkadaşlarına gaz vermek için bu iddiaları dile getirmekte bir sakınca görmediler. Fakat her seferinde değil yüzde 10 barajını açmak, en çok oy aldıkları seçimde yüzde yarım oy alabildiler ve bu da gördükleri en yüksek oy oldu. Oyları binde 20'lere kadar düştü. Böyle bir durumda gerek başarızlığınn bedeli, gerek taraftarlarına ve halka bilerek yalan söylediği için parti yönetiminin istifa etmesi gerekirdi. Parti başkanının cumhurbaşkanlığı adaylığı için gereken yüz bin imzayı değil toplamak 27 bin imzada kalmasını, izlediği politika kadar, yarattığı güven verici olmayan bu tip tutumlarına da bağlamak gerekir.

Kendine güvenen ve gerçeklere dayanan bir politikacının böyle şeylere ihtiyacı yoktur. Mesut Yılmaz'a Rize'den bağımsız aday olduğunda "Kazanacak mısınız?" diye sordullar. "Rizeliler oy verirse kazanacağım" yanıtını verdi ve kazandı.

İnce'nin iddialarındaki mantıszlıkların üzerinde de durmak gerekiyor. Şöyle diyor: "Erdoğan'la yol yürümüş Babacan ve Davutuğlu'nu yanına aldığı için CHP'liler Kılıçdaroğlu'na oy vermeyecektir." Sormak gerekmez mi? CHP'liler Kılıçdaroğlu'na bu nedenle oy vermeyeceklerse, dün seni Cumhurbaşkanı adayı yaptığı ve uzun yıllar birlikte yürüdüğünüz sana neden oy versin? Gerçek şudur ki, politika değişkenler alanıdır. Birliktelikler sürekli ayrılıkları içinde barındırır. Ayrı olanlar şartların gereği bir araya gelebilirler. Sen nasıl kişisel nedenlerle CHP'den ayrılıp ayrı bir parti kurduysan, Babacan ve Davutoğlu da Tayyip Erdoğan tarafından dışlanmışlardır ve Erdoğan'ın tek adam rejimiyle mücadele etmek için ayrı partiler kurmuşlardr.

HALK İNCE'DEN NEFRET EDİYOR

26 Mart günü "Muharrem İnce'ye Açık Mektup" başlıklı bir yazı paylaştım. Bu yazının gördüğü ilgi, İnce için itibarsızlık çanlarının çaldığını gösteriyor. Facebookta pek az yazımın gördüğü ilgiye kavuşan bu yazıyı 358 kişi beğenmiş. tam 100 kişi paylaşmış. 115 kişi de yorum yapmış. Yorumların içinde ona hak veren, tutumunu benimseyen kimse yok. Yazıyı paylaşanların paylaşımı da onlarca beğen ve paylaşım almış. Yorumlarda herkes ona veryansın ediyor. İnce'nin kariyer hastalığından, Millet İttifakı'nı, özellikle CHP'yi bölmeyi görev bildiğinden, Türk siyasetinin onu lanetle anacağından, halk içine çıkamayacağından söz ediliyor. Geçen seçimde ona oy verenler bin pişman. Biri bu yorumları ona iletse de seçmen gözünde nasıl görüldüğünü gösterse belki düştüğü durumu görür diyeceğim ama onun bundan ders almayacağını da Mehmet Akif Ersoy'la yaptığı programındaki iddialarından anlıyorum.

İnce'nin en son sarıldığı ip olan "Atatürkçülük"ün de sahte, bir çaresizliğin ifadesi olduğu, CHP içinde Kürt düşmanı arkaik bir kesime oynadığı anlaşılıyor. Bu o kadar açık kı, "Selahattin Demirtaş'ın cezaevinden çıkmasını istiyorum" bile diyemiyor. Demirtaş'ın bırakılmasını istediği eski sözünü bile yutmak zorunda kalıyor.

Muharrem İncce'nin adaylıktan vazgeçmeyişi karşısında Erdoğan çevresinin etekleri zil çalıyor. Seçim gününe kadar başka bir gereekçe yaratamazlarsa seccade edebiyatı ve İnce'nin aday olması sarıldıkları son daldır.

Bundan sonra muhalefet İnce'nin kapısını çalmaktan vazgeçmelidir. Zira onun bu demokrasi cephesine katacağı bir değer yoktur. Gittiğii her yerde de sorun çıkarır. Ne sağcı ne solcu olmayandan bir şey çıkmaz... (5 Nisan 2023)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık