• 28 April 2018, Saturday 19:15
YılmazKaya Aylanç

Yılmaz Kaya Aylanç

23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?

Yılmaz Kaya AYLANÇ

Ben ve benim yaş grubum TBMM’nin kuruluş günü olan 23 Nisan’ı, okul yıllarımızda ve sonrasında da çok büyük bir coşku içinde kutlardık.Mazot kokulu sınıflarımızın pencerelerini ve her yeri (gramofon kağıtlarını öğretmenimizin öğrettiği gibi katladıktan sonra açarak elde ettiğimiz) kıvır kıvır rengarenk süslerle süslerdik.Hepimizde büyük bir heyecan ve coşku olurdu.Okulumuzu baştan aşağı süslediğimiz gibi bir sınıfımız da, ayrıca özel bir konuda kendini donatırdı.Ya asker olunur, ya zeybek olunur veya hakim, doktor veya çeşitli mesleklerin giysileri ile o gün bayram kortejinde yerimizi alırdık.Tabii yavru kurtlar ve trampet takımı olmadan olmazdı.Tüm bunlar çarşıdan pazardan hazır alınan şeyler değil, günlerce evlerde bulunan malzemelerin özellikle annelerimiz tarafından elde yapılması ile olurdu.Çok heyecanlı, çok coşkulu ve çok mutluyduk.

Yine o günlerde bize bu bayramı armağan eden büyük insan, kurtarıcımız, kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk için kimse kötü bir şey söylemediği gibi, herkes O’na saygı duyar ve en önemlisi severdi. Resimlerine bakınca, sözleri mikrofonlardan haykırılınca, o zamanın teknikleri ile ince bir ses olarak çıkan 10. Yıl veya benzeri tören ve toplantılarda yaptığı konuşmalara ait kendi sesi dinletilince gözler sulanır, nefesler sıklaşırdı.

23 Nisan Çocuk Bayramını, TBMM kuruluş törenlerini hep aynı coşku, heyecan ve mutluluk ile kutlardık.

Ta ki Cumhuriyete, kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Cumhuriyetin kurumlarına ve ilkelerine karşı olanlar demokrasinin nimetlerinden yararlanıp seslerini yükselttiği ve güçlendiği yıllara kadar. Aşağıladılar, küçültmeye çalıştılar, itibarsızlaştırmak için her yolu denediler ve denemekteler.Şimdi öyle bir yere geldiler ki Cumhuriyetimizin hikayesini noktalayıp yeni bir hikaye yazmak için sistemi bile değiştirmekten çekinmediler.Bu ülke için ulus olmak, laik olmak, hukukun üstünlüğüne sahip olmak, itibarlı bir devlet olmak adına olan her şeyi ve onun kurumlarını yok ederek tek bir kişiye tabi bir yönetim anlayışı ile Osmanlı’ya dönme hayallerinin peşinden ülkemize çok fazla zarar vermekten bile çekinmediler.

Gelinen noktada bu güzel anlamlı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını unutturmak için Peygamberimizin doğum günü kutlamaları adı altında “Kutlu Doğum Haftası” bile icat ettiler.

1989 yılından itibaren Diyanet tarafından organize edilen ve hicri takvime göre kutlanan hafta her yıl doğal olarak miladi takvime göre 10 gün kaymaktaydı. 1994 yılından sonra kutlama miladi takvime göre sabitlendi ve 20 - 26 Nisan tarihlerinde kutlanmaya başlandı.Daha sonra, 2008 yılında tarihte bir kez daha değişiklik yapıldı ve 14 - 20 Nisan tarihlerinde kutlanmaya başlandı.13 Nisan 2010 tarihinde yayınlanan bir genelge ile kutlamalar devlet çapında bir resmiyet kazandı. 2011 yılından itibaren ise Milli Eğitim Bakanlığı genelgesi ile okullarda kutlanması zorunlu hafta olarak etkinlikler programında yer aldı. Zaman içinde bu etkinlikler belli bir dini örgütlenmenin propaganda alanı haline geldi.Öyle ki, açıktan devlet tüm imkanları ile bu örgütü desteklemiş, devlet katında itibar sahibi yapmış, bunu da halka bu ve benzeri vesileler ile göstermekten çekinmemişti. Resmi kurum ve kuruluşları bu kutlamalara kanalize etmekten, okulları ve çocuklarımıza ve devlet memurlarına törenlere resmen katılmaları talimatını vermekten çekinmediler. Bu törenlerde şimdi mücadele ettiklerini söyledikleri o gudubete, o zaman “bitsin bu hasret gel”, “ne istedin de vermedik” deyip yollarına methiye düzmekten, devletin neredeyse resmi bayramı ilan etmeye vardıracak eylemleri yapmaktan çekinmediler.

İnsan çabuk unutuyor. Ne yazık ki!

Bu dönemlerde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda nerdeyse yok denecek kadar az etkilikle ve devletçe yasak savma şeklinde göstermelik kutlama yaparken, okullar kendi içlerinde nerdeyse sessizce çok abartmadan kutlamaya çalışırken, halkın genel manada, bayramı istediği gibi özgürce kutlamasını çeşitli bahane ve zorlamalar ile engellenmeye çalıştılar

Bunlar unutulacak, unutturulacak konular değil.

Artık çocuklar, Atatürk’ü ve yaptıklarını okullardan daha çok ailelerinden öğrenmeye, bayramlarını yine aileleri ile yaşamaya başladılar.Bazı müfredatlarda Atatürk ve onun adıyla özdeşleşen tarihsel olaylar bir sayfaya indirildi veya adeta tamamen yok sayılmaya başlandı.

Peki ne oldu da birdenbire “kutlu doğum haftası” yok oldu? Uzunca süredir miladi takvime göre yapılan hafta ve etkinlikler birdenbire tekrar hicri takvime göre neden yapılmaya başlandı?

Burada da mı aldatıldınız, kandırıldınız?

Bir kez daha yanlış hesap Bağdat’tan döndü sayın iktidar.

Hepsini bilerek ve isteyerek yaptınız ve yapmaktasınız.Cumhuriyeti, kurucusunu ve ilkelerini yok etmek için her fırsatı kullanmaktan çekinmediniz.Buna bayramlarımız da dahil.

Ancak yanlışlar bir gün eskir, ölür ve yok olur.Ardında kötü anılar bırakarak. Doğrular ise her zaman tazeliği, güzelliği ve sonuçları ile yaşamaya devam eder. Ne kanunlar ile, ne genelgeler ile sevgileri yok edemez, doğruları değiştiremezsiniz.Onlar, dünya durdukça durmaya, yaşamaya devam edecektir.Sizden önce de vardılar, sizden sonra da var olacaklar.

Baskın bir seçimle yanlışları yaşatmaya devam ettirme arzuları ne yazık ki hüsranla son bulacak ve bu karanlık dönem biterek güneş ufukta yeniden doğacak.

Ve biz bayramlarımızı yeniden büyük bir coşku ve heyecan ile tüm yurtta devlet ve vatandaş el ele kutluyor olacağız.

Çocuklarım, bugün 23 Nisan.Türkiye Büyük Millet Meclisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından açıldı.Ve bu Ulus, devletini resmen kurmadan demokrasiye bağlılığını gösteren en büyük hamlesini yaparak Meclisini kurdu ve halkın, devletin kuruluşuna katılımını sağladı.Bu büyük günü de siz çocuklara, yarının büyüklerine bir bayram olarak armağan etti.Bu bayramı yaşatacak olan da sizlersiniz.

Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan …

Yaşasın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı!

(21.04.2018)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık