- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 28 April 2018, Saturday 19:15
- 3346 kez okundu
Yılmaz Kaya AYLANÇ
Ben ve benim yaş grubum TBMM’nin kuruluş günü olan 23 Nisan’ı, okul yıllarımızda ve sonrasında da çok büyük bir coşku içinde kutlardık.Mazot kokulu sınıflarımızın pencerelerini ve her yeri (gramofon kağıtlarını öğretmenimizin öğrettiği gibi katladıktan sonra açarak elde ettiğimiz) kıvır kıvır rengarenk süslerle süslerdik.Hepimizde büyük bir heyecan ve coşku olurdu.Okulumuzu baştan aşağı süslediğimiz gibi bir sınıfımız da, ayrıca özel bir konuda kendini donatırdı.Ya asker olunur, ya zeybek olunur veya hakim, doktor veya çeşitli mesleklerin giysileri ile o gün bayram kortejinde yerimizi alırdık.Tabii yavru kurtlar ve trampet takımı olmadan olmazdı.Tüm bunlar çarşıdan pazardan hazır alınan şeyler değil, günlerce evlerde bulunan malzemelerin özellikle annelerimiz tarafından elde yapılması ile olurdu.Çok heyecanlı, çok coşkulu ve çok mutluyduk.
Yine o günlerde bize bu bayramı armağan eden büyük insan, kurtarıcımız, kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk için kimse kötü bir şey söylemediği gibi, herkes O’na saygı duyar ve en önemlisi severdi. Resimlerine bakınca, sözleri mikrofonlardan haykırılınca, o zamanın teknikleri ile ince bir ses olarak çıkan 10. Yıl veya benzeri tören ve toplantılarda yaptığı konuşmalara ait kendi sesi dinletilince gözler sulanır, nefesler sıklaşırdı.
23 Nisan Çocuk Bayramını, TBMM kuruluş törenlerini hep aynı coşku, heyecan ve mutluluk ile kutlardık.
Ta ki Cumhuriyete, kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Cumhuriyetin kurumlarına ve ilkelerine karşı olanlar demokrasinin nimetlerinden yararlanıp seslerini yükselttiği ve güçlendiği yıllara kadar. Aşağıladılar, küçültmeye çalıştılar, itibarsızlaştırmak için her yolu denediler ve denemekteler.Şimdi öyle bir yere geldiler ki Cumhuriyetimizin hikayesini noktalayıp yeni bir hikaye yazmak için sistemi bile değiştirmekten çekinmediler.Bu ülke için ulus olmak, laik olmak, hukukun üstünlüğüne sahip olmak, itibarlı bir devlet olmak adına olan her şeyi ve onun kurumlarını yok ederek tek bir kişiye tabi bir yönetim anlayışı ile Osmanlı’ya dönme hayallerinin peşinden ülkemize çok fazla zarar vermekten bile çekinmediler.
Gelinen noktada bu güzel anlamlı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını unutturmak için Peygamberimizin doğum günü kutlamaları adı altında “Kutlu Doğum Haftası” bile icat ettiler.
1989 yılından itibaren Diyanet tarafından organize edilen ve hicri takvime göre kutlanan hafta her yıl doğal olarak miladi takvime göre 10 gün kaymaktaydı. 1994 yılından sonra kutlama miladi takvime göre sabitlendi ve 20 - 26 Nisan tarihlerinde kutlanmaya başlandı.Daha sonra, 2008 yılında tarihte bir kez daha değişiklik yapıldı ve 14 - 20 Nisan tarihlerinde kutlanmaya başlandı.13 Nisan 2010 tarihinde yayınlanan bir genelge ile kutlamalar devlet çapında bir resmiyet kazandı. 2011 yılından itibaren ise Milli Eğitim Bakanlığı genelgesi ile okullarda kutlanması zorunlu hafta olarak etkinlikler programında yer aldı. Zaman içinde bu etkinlikler belli bir dini örgütlenmenin propaganda alanı haline geldi.Öyle ki, açıktan devlet tüm imkanları ile bu örgütü desteklemiş, devlet katında itibar sahibi yapmış, bunu da halka bu ve benzeri vesileler ile göstermekten çekinmemişti. Resmi kurum ve kuruluşları bu kutlamalara kanalize etmekten, okulları ve çocuklarımıza ve devlet memurlarına törenlere resmen katılmaları talimatını vermekten çekinmediler. Bu törenlerde şimdi mücadele ettiklerini söyledikleri o gudubete, o zaman “bitsin bu hasret gel”, “ne istedin de vermedik” deyip yollarına methiye düzmekten, devletin neredeyse resmi bayramı ilan etmeye vardıracak eylemleri yapmaktan çekinmediler.
İnsan çabuk unutuyor. Ne yazık ki!
Bu dönemlerde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda nerdeyse yok denecek kadar az etkilikle ve devletçe yasak savma şeklinde göstermelik kutlama yaparken, okullar kendi içlerinde nerdeyse sessizce çok abartmadan kutlamaya çalışırken, halkın genel manada, bayramı istediği gibi özgürce kutlamasını çeşitli bahane ve zorlamalar ile engellenmeye çalıştılar
Bunlar unutulacak, unutturulacak konular değil.
Artık çocuklar, Atatürk’ü ve yaptıklarını okullardan daha çok ailelerinden öğrenmeye, bayramlarını yine aileleri ile yaşamaya başladılar.Bazı müfredatlarda Atatürk ve onun adıyla özdeşleşen tarihsel olaylar bir sayfaya indirildi veya adeta tamamen yok sayılmaya başlandı.
Peki ne oldu da birdenbire “kutlu doğum haftası” yok oldu? Uzunca süredir miladi takvime göre yapılan hafta ve etkinlikler birdenbire tekrar hicri takvime göre neden yapılmaya başlandı?
Burada da mı aldatıldınız, kandırıldınız?
Bir kez daha yanlış hesap Bağdat’tan döndü sayın iktidar.
Hepsini bilerek ve isteyerek yaptınız ve yapmaktasınız.Cumhuriyeti, kurucusunu ve ilkelerini yok etmek için her fırsatı kullanmaktan çekinmediniz.Buna bayramlarımız da dahil.
Ancak yanlışlar bir gün eskir, ölür ve yok olur.Ardında kötü anılar bırakarak. Doğrular ise her zaman tazeliği, güzelliği ve sonuçları ile yaşamaya devam eder. Ne kanunlar ile, ne genelgeler ile sevgileri yok edemez, doğruları değiştiremezsiniz.Onlar, dünya durdukça durmaya, yaşamaya devam edecektir.Sizden önce de vardılar, sizden sonra da var olacaklar.
Baskın bir seçimle yanlışları yaşatmaya devam ettirme arzuları ne yazık ki hüsranla son bulacak ve bu karanlık dönem biterek güneş ufukta yeniden doğacak.
Ve biz bayramlarımızı yeniden büyük bir coşku ve heyecan ile tüm yurtta devlet ve vatandaş el ele kutluyor olacağız.
Çocuklarım, bugün 23 Nisan.Türkiye Büyük Millet Meclisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından açıldı.Ve bu Ulus, devletini resmen kurmadan demokrasiye bağlılığını gösteren en büyük hamlesini yaparak Meclisini kurdu ve halkın, devletin kuruluşuna katılımını sağladı.Bu büyük günü de siz çocuklara, yarının büyüklerine bir bayram olarak armağan etti.Bu bayramı yaşatacak olan da sizlersiniz.
Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan …
Yaşasın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı!
(21.04.2018)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.