• 13 July 2019, Saturday 8:49
YılmazKaya Aylanç

Yılmaz Kaya Aylanç

Nereye gidiyoruz dersiniz?

Kimsenin dur diyemediği, denetleyemediği, karşı çıkışların azarlandığı, hatta kanun gücüyle korkutulmaya ve sindirilmeye çalışıldığı, hataların üstlerinin kapatıldığı, savurganlığın ve müsrifliğin devam ettiği, ülkenin büyük çoğunluğunu oluşturan dar gelirlilerin göz ardı edildiği, ‘sadece ben bilirim dönemi’ni en ağır şekilde yaşadığımız zamanlardayız.

Öyle ki bir olası muhalif için fetö soruşturmasına konu edileceği haberleri ve yazıları ortalıkta uçuşurken, iktidar yanlısı ağır toplardan biri televizyondan ilgili savcıyı uyararak hata yapacağını söyleyebiliyor ve savcı soruşturmayı hemen kapatabiliyorsa nasıl bir hukuk sistemindeyiz tasavvur ediniz. İnsan yine de sormadan edemiyor, hukukun üstünlüğü mü, üstünlerin hukuku mu?

Aynı rahip Branson ve diğer pek çok örnekte olduğu gibi.

Ülke ekonomisinin yerle bir olduğu bu dönemler, pazar yerlerinin gittikçe sessizleştiği zamanlar. Bamyanın yazın bu zamanı 18 liradan satılmaya çalışıldığı zamanlar. 

Hatırlar mısınız 31 Mart seçimlerine birkaç hafta kala açılan tanzim satışları. Kışın yaz sebzelerinin neden bu kadar pahalı olduğunu devlet tartışıyor. Bir nakliyeciye, bir kabzımala bir çiftçiye saldırıyordu. Seçimden sonra birden duman gibi konu yok oldu. Bunca zarar halkın sırtına bindi. Hesap sorulabildi mi?

Tabii ki hayır.

Ne farkı var iki buçuk milyar dolar verip alacağımız silahları da eğer Amerika istemez ve uzlaşılırsa bir kenara koyuveririz deniveriyor. Sorumluluk var mı?

Tabii ki yok.

Ben saymakta zorlandım: Gerek partili Sayın Cumhurbaşkanı, gerekse damat Maliye ve Hazine Bakanı veya başkaca hükümet yetkilileri bir yıl içinde kaç kez ekonomik program açıkladılar.

Her neyse, sayının çok önemi kalmadı, asıl olan sonuç.

Sizce sonuç alınacak bir çözüm üretildi mi?

Tabi ki hayır.

Nerden biliyoruz?

İnsanın kefen parasını harcamak zorunda kaldığı gün o insanın işlerinin yolunda gittiği gün müdür?

Tabii ki değildir.

 İşte bir ülke içinde TCMB yedek akçelerinin hazineye devredilmesi talebi ve uygulaması da bir ülkenin son çaresi değil midir?

Hem de ‘en son çare’ olsa gerek.

Bu kararlar nasıl alınıyor, ülkenin seçilmişleri bu kararları tartışabiliyor mu?

Tabii ki hayır.

Tartışsa bile saraydan ne deniyorsa o oluyor.

Buna hayır diyecek bir kurum ve kişi var mı?

Tabii ki yok:

Bu demokratik ülkeler için normal bir durum mu?

Tabii ki değil.

Bu durumda seçtiğimiz vekillerin bir anlamı ve yetkileri kalmış mıdır?

Görünür durumda kalmamıştır. 

Peki kim yetkili?

Tek yetkili, Partili Cumhurbaşkanı.

Her istediğini yapabilir mi?

Tabii ...

Şüphen mi var, TCMB başkanını neden bilmiyorum ama gece yarısı görevden almadı mı?

Peki neden?

Sanırım iki nedeni olabilir. Birincisi, kesin faizleri, ekonominin doğal şartlarını bir tarafa bırakıp indirmesi talimatı verdi, ancak başkan bu talimata uymadı. İkinci neden ise veya buda üzerine tuz biber olan yedek akçeleri alma isteği.

Demokratik ülkelerde bu işler böyle mi olur?

Tabii ki hayır.

Herhangi bir rektör, okulun bahçesinin herhangi bir yerine istediği zaman imar planı, ruhsat gibi gerekli yasal zorunluluklar yerine getirilmeden yurt yapacağım diyebilir mi? O okulun öğrencilerinin ağaçları kesmeyin diye düşüncelerine biber gazı sıkılır mı?

Hayır demekten sıkıldım ama Tabii ki hayır.

Bir demokrasi kurum ve kuruluşlarının dengesi kadar, karar alma konusundaki angajmanları ile de değerli değil midir?

Tabii ki evet.

Bütün bunların sonunda hepinizin bildiği gibi güçler ayrılığı ve dördüncü kuvvet medya, evrensel ölçekte olması gerektiği gibi midir?

Maalesef tabii ki hayır.

Peki ne olacak memleketin hali?

Güzel soru. En kısa ve demokratik yoldan parlamenter sisteme geri dönerek tek adamlı rejime son vermek. Ulusun temsili olan Cumhurbaşkanlığını tarafsız formata geri döndürmek. Demokrasinin tüm kurum ve kuruluşlarını, tüm paydaşlarını olması gereken yere koymak ve çalışır hale getirmek. Dördüncü güç değil sadece, hiç kimsenin ve kuruluşun yalakalık yapmasına olanak sağlayacak yapılarda ve uygulamalarda bulunmamak.

Böylece ülke insanının refahı ve mutluluğu için ve halkın ortak edildiği bir yönetim anlayışını tesis etmek.

Ülkeyi kuruluş ayarlarına geri döndürerek, gericiliği ortadan kaldırarak Cumhuriyet hükümetlerinin oluşmasını sağlamak.

O zaman faiz için talimat vermeye gerek kalmayacaktır. (08.07.2019)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık