- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 16 April 2019, Tuesday 16:22
- 3009 kez okundu
Nereden nereye. Milli irade diyerek sandık demokrasisi kavramını oluşturan irade, sandıktan çıkan milli iradeye karşı ne yapacağını bilemez bir durum yaşamakta. Oysa seçim kanunu oldukça açık. Bu kanun, on yedi yıllık tek parti iktidarı elinde büyümüştür. İtiraz edecek bir durumu olamaz olmamalı.
Seçmen listeleri yine kanuna göre askılara çıkmış, itirazlar yapılmış ve düzeltmelerden sonra son halini almıştır. Kesin listeler oluştuktan sonra YSK başkanı 22 Ocak tarihinde açıklama yaparak listeler konusunda mükerrer veya hatalı seçmen kaydı bulunmadığını, herkesin müsterih olması gerektiğini söylemiştir.
Sandık kurulları oluşturulmuş, değişen seçim kanunu gereği her sandık başına başkan olarak iktidarın atadığı bir memur ve yanına yine iktidarca atanan başkan yardımcısı bir vatandaş konmuştur. Ayrıca her siyasi parti her sandığa bir üye atamıştır. Böylece iktidar, ikisi devletçe atanmış ikisi de Cumhur ittifakı üyesi olmak üzere her sandık kurulunda dört üye iktidar tarafından atanmıştır. İktidar sandık kurullarına bir itirazda bulunmamış bu safahat da geçilmiş.
Seçim sonuçları sandık kurulları tarafından sayılıp ilçe seçim kurullarına teslim edilmiş. Hakimlerden oluşan ilçe seçim kurulu başkanlıkları yine iktidar tarafından oluşturulan başkanlıklardır. Burada da iktidar tarafından bir itiraz söz konusu olmamıştır.
YSK, görev süreleri bittiği halde bir yıl uzatılarak bu seçimde de görev yapmaları iktidar tarafından sağlanan bir kuruldur. Burada da sanırım iktidar tarafından bir sıkıntı bulunmamaktadır.
Seçim sürecinin tamamı iktidar tarafından dizayn edilmiş, güvenliği iktidar tarafından sağlanmış ve bu konuda şaibe olabilecek her şey ortadan kaldırılarak milli iradenin doğru tecellisi sağlandığı iddia edilmiştir.
Öyle ki iktidar yöneticileri farklı farklı kişilerden seçimin şaibesiz olacağı, en iyi seçim sisteminin bizde olduğu, seçim güvenliği konusunda kimsenin kuşkusu olmasın türünden beyanatlar ile “bu seçimde şaibe var diyen bilin ki hile yapıyordur” diyebilecek kadar seçim konusunda millete güvence verme gayretlerini her noktada ortaya koymuşlardır.
Ve seçim günü gelip çattığında halk büyük bir olgunluk ile seçimde siyasilerin sağlayamadığı sağduyuyu ve seviyeyi sağlamış, birkaç olay dışında sakin bir seçim günü yaşatmıştır.
Halk görevini eksiksiz yapmıştır!
Sırada, sandıkların sayılarak seçim sonuçlarının ilan edilmesi ve kazanan yerel yöneticilerin mazbatalarının verilerek görevlerine başlamaları bulunmaktadır.
İlk gol Anadolu Ajansı’ndan seçim gecesi saat 23:00 sularında gelmiştir. Bu saate kadar Doğu Anadolu’da daha önce kapanmış ve sayımı yapılmış sandık sonuçlarından çok daha fazlası İstanbul için sisteme girildiği bilgisini yayınlamış ve iktidar partisinin önde olduğu bilgisini ilan etmiştir. Ancak geçen sürede farkın kapanmakta olduğunu gördüklerinde, ki bu Ankara için de geçerlidir, nedeni bilinmez bir biçimde (şu ana kadar bu konuda bir açıklama yapılmamıştır) sandık sonuç bilgilerini halkla paylaşmayı durdurmuştur. Tam bir skandal olan bu durum karşısında suskunluğunu saatlerce sürdüren ajans ertesi gün tekrar sonuçları revize etmiş ve uzunca bir süre sonra Millet İttifakı adayının önde olduğunukamuoyu ile paylaşmak durumunda kalmıştır. Devlete ait olup halkın vergileri ile yaşayan bir kurum olarak Anadolu Ajansı, çok önemli bir konu olan seçimlerin sonuçlarının paylaşılması sırasında yapmış olduğu bu uygunsuz hareket sonrası hiçbir açıklama yapmayarak sınıfta kalmıştır. Buna müdahale etmeyen yetkililer de aynı vebali taşımak durumunda kalmıştır. Bu yazı yazılıncaya kadar ne sorumlular bir açıklama yapmış ne de sorumluluk sahibi mevkilerden bir istifa haberi gelmiştir.
Seçimlerin sonuçlarından tek yetkili olan Yüksek Seçim Kurulu’dur (YSK). Öyle ki kararlarını kabul etmek zorundasınız. Bu kararlara karşı kendinizi savunmanız imkansız. Hak arayacak başka bir kurum ne yazık ki yok. O ne derse odur. Bu durumunda bir zaaf olduğunu belirterek seçimler konusundaki duruşuna değinmek istiyorum.
Demokrasi bir kelimeden ibaret değildir. Bunun en önemli ayaklarından biri serbest, özgür, yasal ve tarafsız seçimlerdir. Seçimlerin eşitlik kuralında hazırlıklarının olması (seçmen listeleri, adaylar, sandık başkan ve kurulları v.b.), gizli oylamanın yapılması, açık sayımın sonuçları önceden belirlenmiş yasal şartlar ve çerçevelerde ilan edilmesi ve de kazanana hakkının en hızlı şekilde teslim edilmesidir.
Peki bu yerel seçimlerde bu böyle olmuş mudur?
2014 seçimlerinde kabul edilmeyen itirazların bu kez özellikle İstanbul’da kabul edilmiş olması YSK açısından seçime gölge düşüren konulardan biri olmuştur. Daha önce sandık kurulu üyelerince geçersiz oyların itirazen tutanak altına alınmış olanlarına itiraz edilebilir derken, şimdi itiraz tutanakları olmayan geçersiz oylarıda saymayı ne yazık ki kabul etmiş, daha önce kendi koyduğu kuralı bu seçimde iktidar lehine bozmuştur.
Burada durulmuş mudur? Hayır! Seçime girmelerinde sakınca görülmeyen kimi adaylar için seçim sonrası kazandıkları halde mazbataları KHK’lı oldukları nedeniyle verilmemiştir. O halde sormazlar mı:Neden seçime soktunuz?
Seçmen listeleri önceden belirlenmiş seçim takvimine göre askıya çıkmış, gerekli itirazlar yapıldıktan sonra tekrar askıya çıkmak suretiyle kesinleşmiş. Seçim yapılmış şimdi onlara itiraz edenlerin itirazlarını gündeme alarak ve gereğini yaparak YSK bir konuda daha seçimlerin üzerine gölge düşmesine neden olmuştur.
Bu seçimler özelinde YSK’nın sınıfta kalmasına neden olan bir diğer olayda, iktidar partisinin seçimlerin yenilenmesine dönük ancak verilmeyen itiraz dilekçesini vermiş gibi bundan bağımsız olan Beylikdüzü seçimlerine ait geçersiz oyların sayım sonuçları kararını erteleyerek iki dilekçenin birlikte değerlendirileceği açıklamasını yapmıştır. Bu bugüne kadar görülmemiş bir hata olarak tarihe geçmiştir.
Yine İstanbul özelinde itiraz sonuçlarının ivedilikle alınması için gerekenleri ne yazık ki yapamamış, sayımların on iki gündür devam etmesine (halen devam etmektedir) neden olmuştur.
Bu arada sayım tutanaklarına göre önde olan adaya mazbatasını vermeyerek sadece İstanbul’da değil tüm ülkenin bu konuya kilitlenmesine neden olmuştur. Taraflı tarafsız halkın moralinin bozulmasına, seçimlere olan güvenin zedelenmesine neden olunmuştur.
İktidarın kaybetmesini bilmemesinden bir hayır çıkmış, ülkemiz ve muhalefet partisi yeni bir lider çıkarmıştır. Bu yaptıkları ile, taraflı tarafsız herkes tarafından Sayın Ekrem İmamoğlu’nun tanınması sağlanmış olup ayrıca mağdur olan taraf olarak vicdanlarda da yeni başkan olması tescillenmiştir.
İktidarın YSK üzerinde kurmaya çalıştığı baskı ve bunun sonucunda seçimlere gölge düşme riski ülkemizi içerde ve dışarıda demokrasimizi sorgulatır duruma düşürmektedir. Kağıt üzerinde kazandığı görülen ve vicdanlarda da bunun böyle olduğuna inanılan adayın mazbatasını alması ülkeyi rahatlatacak ve kör topal demokrasimizin devamı yönünde endişeleri bir nebze olsun azaltacaktır.
Yirmibeş yıldır İstanbul’u, on yedi yıldır ülkeyi yönetenler seçimle geldiklerini unutmamalıdırlar. Seçimle gelmenin önemini, vesayetlere karşı oluşlarını her fırsat da anlatan iktidarın ilk kez kaybettiğinde ortaya koyduğu mızıkçı tutum kabul edilebilir olmamıştır. Yenilmeyi hazmetmek ve kazanana koltuğu bırakmakta zorlananların demokrasiden bahsetmeleri çok inandırıcı gelmemektedir.
Devletin tüm olanaklarına sahip olan, her türlü yetki konusunda hiç sıkıntısı bulunmayan ve seçimlerin ve sistemin savunuculuğunu yapan iktidarın ilk yenilgide oyun bozanlık yapması kendi seçmeninden bile karşılık bulmamıştır.
Bu denli şartları zorlaştırmanın, maç bittikten sonra yeni kurallar koymanın nedenini bugün yeterince bilemiyorsak da sonraları kamuoyunun gündemine mutlaka gelecektir.Hep birlikte öğreneceğiz.
Bizden demesi şudur ki, bunca yıl seçim sonuçlarınının saat 19:30’larda bile ilan edilmişliğini büyük bir olgunlukla karşılayan ve sonuçları kabullenip yaşamaya devam eden bu kadirşinas halka bunu yapmayın.
Sizin yenildiğinizi kabul etmenizden, muhalefetin de yıllar sonra kazandığını görmesinden en kazançlı çıkanın ülkemiz olduğunun kabul edilmesi, gelecek açısından son derece önemlidir.
Bu seçimde sınıfta kalınmıştır. Zararın neresinden dönülürse kârdır deyip, normale çok hızlı bir şekilde dönmek gerekmektedir.
Kaybedersek de kazanırsak da olan ülkemize ve bu ülkede yaşayan biz vatandaşlara olacaktır.
Parti başkanının aynı zamanda Cumhurbaşkanı olmasının bu seçimde de ne kadar sakıncalı olduğu görülmüştür. Kendisinin % ile belediye başkanı olması, referandumun Q’e I geçmiş olması unutulmuş, “I ile belediye başkanı olunama” anlamına gelecek konuşmayı yapmış, sonrasında düzeltmek durumunda kalmışlardır.
Hak edene hakkını vermezsek huzur olmaz, gelecek olmaz.
Her türlü darbeden arınmış bir ülke istemek her vatandaşın hakkı, bunu sağlamak da her siyasetçinin görevi olmalıdır.
Kazansa da kaybetse de!
(12.04.2019)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.