- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 16 December 2017, Saturday 18:27
- 3426 kez okundu
Yılmaz Kaya AYLANÇ
Yapılmak istenen, olması arzu edilen veya bu yönde yürütülen çabalar sonunda başarılı olunsaydı, bundan böyle mahallelerimizdeki camilerimizde, günde beş vakit namaz öncesi ve sonrası siyaset yapan birer imamımız olacaktı.
İmamların siyaset yapması neden istenir?
Hani biz laik, demokratik sosyal bir hukuk devletiydik!
Hani kişiler değil ama/ancak devlet laik olur deniyordu!
Hani Atatürkçü olmuştuk!
Görüldüğü üzere, Atatürkçü olan falan yok. Alttan, üstten, ne taraftan bakarsanız bakın iktidar anlayışında değişen bir şey yok.
Yıllarca beraber yürünüp büyütülen, her imkanın sunulduğu bir yapı, gün gelip ters düşülünce, zararı onlardan daha fazla ülkemiz ve masum pek çok vatandaşımız çekmiş oldu. Onlar ne dedi “aldatıldık ve kandırıldık”. Hesabı nereye verdiler, Allah’a!
Peki değişen ne oldu? Dünkü cemaat gitti yerine başkası geldi. Yani bu yakada değişen bir şey yok.
Dinin toplum üzerindeki hakimiyeti tarihsel süreç içinde pek çok kez kullanılmış ve iktidar aracı olarak uygulama görmüştür. Günümüz toplumlarının uygarlık veya gelişmişlik normlarını ortaya koyan en önemli kriterlerden biri ve belki de en önemlisi o toplumun yaşam kurallarını laik bir yapı altında modern hukuk kuralları çerçevesinde ortaya koyup koymadığıdır. Bu önemli ayraç, toplumların demokratikleşme ve modern çağdaş yaşamın gelişmesi ve yaşaması için kaçınılmaz bir yol olmuştur. Buradan uzaklaşıldığı zaman ortaya totaliter bir anlayış ister istemez hakim olabilmektedir.
Bu nedenledir ki, kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, devletin temel kuruluş felsefesinde laiklik ilkesini, çok önemli ve değiştirilemez bir madde olarak anayasamıza koymuştur. İkinci maddede kendini bulan bu ilke, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddeler arasındadır. Bu ilkenin zaman zaman tartışıldığı olmuş, ancak toplumun önemli kesiminin ve dahi pek çok siyasetçinin sonrasında olabilecek sorunların altından kalkılamayacağı öngörüsü nedeniyle her seferinde geri çekilmiş, bir tartışma konusu olarak kalmıştır. Devletimizin en temel taşlarından olan ve din işlerini devlet işlerinden ayıran, her bireye özgür ibadet hakkı tanıyan, devletin kararlarını dini anlayışa göre değil tarafsız, özgür, çağdaş, evrensel hukuk normlarına göre çıkarılmış yasalara göre düzenleyen bir anlayışı ifade eden laiklik taşı eğer yerinden çıkarılacak olursa, bunun telafisi mümkün olamayacaktır.
Günümüz devlet yönetimlerinin gözler önündeki yaşamları, gelişmişlikleri ve gördükleri itibarlar düşünülürse, bu din yaklaşımlı anlayışın ülkeye ve millete hayrından çok kişisel ikbal ve iktidar anlayışına hizmet etmesi beklentisinden başka olumlu bir şey görünmemektedir. İktidar sahipleri bu anlayıştan uzak durmalılar.
Bakınız Atatürk’ten 100 yıl sonra Suudi Arabistan kadınlarına, bırakın yönetimi özgürce paylaşmayı, şoför olmak hakkını daha yeni lütfetmiş bulunmaktalar. Yine aynı ülke, spor müsabakalarını kadınların izlemesine yeni izin vermiş durumdalar. Özellikle kadınlarımızın bunu anlaması çok önemli.
Basit bir konu olmadığını düşündüğüm, devlet memuru olan imamların siyaset yapmalarının önünü açacak, bu isteklerinin yasal dayanağını oluşturacak işlem ise 25. Maddenin iptal edilmesi ile gerçekleşecekti. Buna uygun olarak, Diyanet İşleri personel yasasının bu maddesinde konu edilen personelin siyaset yapmasını yasaklayan ve yaptığı kesinleşen personelin iş akdinin sonlandırılmasını emreden maddenin iptal edilmesi istenmişti.
Fakat, Eskişehir 2. İdare Mahkemesinin bu maddenin iptalini, AYM dünkü oturumunda başvuruyu esastan görüşerek oy birliği ile ret kararı verdi.
Cumhuriyetimiz için hayati önemde olan bu karar, bizleri mutlu ettiği gibi mutlaka kimilerini çokça rahatsız etmiştir. Ancak biliyorum ki denemekten, tekrar yapmaktan, bu yola gitmekten asla vazgeçmeyecekler. Bizler bunun bilincinde olmak ve uyanık durmak durumundayız. Cumhuriyetin temel niteliklerine her vatandaş sahip çıkmak durumundadır.
Din, kişilerin özgürce, kimsenin etkisi altında kalmadan ve kimse için yapılmadan, yaradan ile aralarında olmalıdır. Devlet yönetimi referanslarını dinden almamalı, devlet görevlileri siyaset ile uğraşmamalı.
Doğrusu bu!
Aksi halde bunu gündeme getirenler hiç düşünmüyor mu? Tabii ki önce imamların çoğu kendilerinden olacaktır, yani iktidarın imamları. Peki sonra başkasının imamları olurlarsa ne olacak? Yine aldatıldık, kandırıldık mı diyecekler.
Ülke ne olacak? İnsanların umutları, hayalleri, mutlulukları ve gelecekleri, yani çocuklar, çocuklarımız? Suriye, Irak, Libya, Cezayir v.b ülkeler gibi mi?
Bunun olmamasının tek yolu laikliktir. Gerçek laiklik !
O nedenle de imamların siyaset değil, insanlar arasında kardeşliğe, barışa, dinin devletle ilişkisine değil, kişinin Allah ile ilişkisine dönük çalışmalarını yapmaları yeterli olacaktır.
Bir son söz daha.
Anadolu’daki camiler de Batı’daki camiler gibi sadece dini vaazları konu etmeliler ve din konusu dışına çıkmamalılar.
Kışlaya, okula ve camiye siyaset girmemeli. Girilen yerlerde neler olduğunu görüyoruz.
Toplumsal barış ve kardeşlik ile ülkemizin bekası için son derece önemli olan bu ve benzeri konuların kırk kere düşünülüp bir kere yapılması doğru olacaktır.
Ahiret işlerinin dinin kurallarına göre, dünya işlerininse demokrasinin kurallarına göre yapılmasını sağlamalıyız.
Şaşırdığımız durumlarda, Atatürk ne demiş ve nasıl yapmışsa ona bakmamız yeterli olacaktır.
(14.12.2017)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.