- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 04 November 2017, Saturday 17:59
- 3443 kez okundu
Yılmaz Kaya AYLANÇ
Alkışlamak, genellikle ve öncelikle mutabık olduğunuzu, takdir ettiğinizi, onayladığınızı, tebrik ettiğinizi belirtmek için yapılan bir harekettir. Aksine protesto etmek için de zaman zaman kullanılmaktadır. Biz burada öncelikli ve genellikle olanı konuşuyor olacağız.
Çocuğumuz diplomasını alıyor alkışlıyoruz. Arkadaşımız başarısından dolayı takdirname alıyor alkışlıyoruz. Bayramlarda resmi geçit yapılıyor alkışlıyoruz. Sevinci paylaşıyor, başarıyı kutluyor oluyoruz.
Parti yöneticimiz konuşuyor alkışlıyoruz. Yani mutabıkız; “sana katılıyorum”, “dediklerin doğru”, “yaptıkların için bravo” demek istiyoruz. Olabilir. Çok doğal değil mi?
AMA: Aynı yönetici aynı konuda farklı görüş bildiriyor artık nedense ve aynı topluluk yine alkışlıyor. İşte ben bunu konuşmak istiyorum.
Bir kişi her şey olabilir mi? Olmak isteyebilir! Ancak bu, bir ülkeyi yönetme talebinde olan bir kişi ve tüm yetkileri elinde toplamak isteyen bir talebi var ise ona bu onayı verecek olanların tekrar tekrar düşünmeleri gerekmez mi?
Yine alkışa gelelim. Tek yönetici karar verip yapar ve karşısındakiler coşku ile alkışlar. Aynı yönetici yaptığının yanlış olduğunu düşünür ve bunu açıklar, karşısındaki kalabalık bu kez daha da coşkulu alkışlar. Tek yönetici daha önce yaptığı yanlışın ihanet olduğunu söyler, kalabalık inanılmaz bir coşku ve gözyaşları içinde alkışlamaya devam ederler. Öyle ki bu durum dalga dalga aşağıdaki yöneticilere doğru hızla yayılır. Herkes daha fazla itiraf ederek, “Evet yanlış yaptık, berbat ettik” derler ve onların da alkışlayan bir kalabalıkları vardır ve her seferinde daha fazla alkışlarlar. Bu böylece devam eder gider. Böylece hataların karşılığı, bildiğimiz ve beklediğimiz istifa etmek, ayrılmak, yargılanmak gibi bir bedel ödemek değil, aksine itiraf edip, Allah’a havale edip, aldadıldık-kandırıldık deyip alkışlanarak, önce yaptığının tam tersini yaparak yola devam etmek olur.
Yapanlar belli bir görüşün, grubun, öğretinin içinden gelerek amaçlarına uygun davranıyor olabilirler. Ama onları alkışlayanlar arasında hiç mi farklı düşünenleri olmaz. Gel aday ol alkışla, şimdi istifa et yine alkışla. Hatta salya sümük ve bela okuyarak amin nidaları altında basın toplantısı düzenle, onu da alkışla. Tehdit ediliyorum de, onu da alkışla ...
“Tarımı batırdık, her şeyi ithal eder olduk …” Alkışlar.
“Sanayi, ithalata bağımlı halde ve her ihracat, fazlası ile ithalat demek …” Alkışlar.
“Doğa, HESler ve ÇED raporundaki rahatlama ile orman içlerinde madenler, deniz kıyılarındaki apartmanlar ve villalar ile berbat edilmiş durumda …” Alkışlar.
“İşsizlik had safhada, özellikle üniversiteli işsizler aldı başını gitti …” Alkışlar.
“Ege’de bizim olan adaları verdik …” Alkışlar.
Eğitimde bakan “çağ atladık” derken tek yönetici “değiştirin, kaldırın” dedi … Alkışlar.
Enflasyon 5’lere inecekti, Merkez Bankası daha yeni, son rakamı da yükseltmek zorunda kaldı: 8,5! Alkışlar.
Dış politikada maalesef her yöne döndük yine de karar veremedik. 15 gün önce kanki, 15 gün sonra kavga-dövüş, ama biz yine alkışladık.
Bu örnekleri artırmak mümkün. Burada üzerinde durmaya çalıştığım konu alkışlayanlar. İnsan bir şeye inanır ve destekler. Bunun için de alkışlar. Ancak beyler, sevgili halkım, değerli büyüklerim, okumuş profesörlerim, aklı başında akademisyenler, sayın basın, medya, doktorlar, avukatlar, hakimler; Allah aşkına okumuşu cahili biraz düşünmeye davet ediyorum sizleri. Kendinizi olmasa da çocuklarınızı ve sevdiklerini düşününüz.
Bu ülke kolay kurulmadı. Her açığı kapatmak için elektrik faturası içine atılacak konular değil bunlar. Yaşın yanında kurular da yanmakta.
Biraz düşününüz lütfen, doğru bir gecede yanlış, yanlış bir gecede doğru olur mu? Benim onurlu milletim. Hem doğru hem yanlış alkışlanır mı? Biri ‘anya’ya diğeri ‘konya’ya gider. Biz nereye gideceğimize karar vermiş ve Atatürkümüzün gösterdiği yoldan giden bir ülke olmalıyız.
Yanlış’tan dönüp sadece doğruları alkışlamalıyız ki, tek yöneticiler kendilerine onay veriyoruz sanmasınlar. Onlara doğru yolu doğru alkışlarla gösterelim.
Doğru ALKIŞLAR dileği ile.
(02.11.2017)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.