- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 11 May 2020, Monday 10:27
- 3663 kez okundu
Yaklaşık dört ya da beş haftadır maske ile yatıyor maske ile kalkıyoruz. Koronavirüs ile mücadelede katedilen yol nerede ise yarıyı geçti (hastalık ile mücadelede pik noktası geçildi-basın), biz daha ilk günlerde ortaya çıkan maske sorununu ne yazık ki çözemedik.
Peki nereden çıktı maske sorunu?
Her konuda tek yetkili olan sayın Cumhurbaşkanımız, belediyelerin ve STK’ların vatandaşa ücretsiz olarak maske dağıttığı günlerde ve aynı zamanda ticari olarak satılıyordu da, “maskeyi biz dağıtacağız” diyerek diğer kanalların maskeyi halka ulaştırmalarının önünü kesti.
Bunun üzerine Ticaret Bakanı sayın Pekşen hemen akabinde bir açıklama yaparak “maskeyi uygun fiyatlarla kentlerin belirli yerlerinde satışa sunacağız” dedi. Sanırım Sayın Cumhurbaşkanından izin almamış olacak ki, Cumhurbaşkanından ikinci bir açıklama ile maske satışları yasaklandı.
Maske neden çok önemli hale gelmişti? Çünkü Bilim Kurulu’nun tavsiyesi ile maske takmak birçok yerde zorunlu hale getirilmişti. Maskeniz yoksa toplu taşıma, kendi aracınız gibi ulaşım araçlarına binemiyor, marketlere alışverişe giremiyorsunuz.
Peki satışı yasaklanan, başka kurumların bedelsiz vermesi engellenen maskelere nasıl ulaşacaktık?
Sayın Cumhurbaşkanımız bu konudaki yeni açıklamalarında “maskeler PTT tarafından şubelerde dağıtılacak” dedi, vatandaş PTT önlerinde uzun kuyruklar oluşturdu.
Olmadı!
Sonra “vatandaşa gönderilecek şifre ile eczanelerden alınacak” dedi, vatandaş önce şifre almak için PTT önlerinde uzun kuyruklar oluşturdular. Sonra mesaj beklemeye başladılar. Günler birbirini izlerken şifreler gelmeye başladı, önce eczanelerde maske olmadığı, gelip bittiği gibi açıklamalar ile eczaneler önünde uzun kuyruklar oluştu, hem eczacı hem vatandaş mutsuz oldu ve halâ maske her vatandaşa ulaştırılamadı.
Yine olmadı!
Bir daha değiştirdik yöntemi, bu kez “çalışanlar işyerlerinden alacak maskelerini” dediler. Hemen sorular gelmeye başladı, işyerleri nerden temin edecekti.
Sonuç olarak vatandaşın tamamına maskeyi düzenli bir şekilde maalesef dağıtamamış olduk.
Bu, büyük devletliliğimize yakıştı mı? Tabii ki hayır. Ama bu arada, dünyanın en gelişmiş devletlerine maske, N95 maske, tulum, solunum cihazlarını uçak uçak göndermeyi sürdürdük.
Bu yardımların üzerine yazılanları burada konu etmeyeceğim. Ancak şunu merak ediyorum. Bir baba, evdeki çocukları açken başka çocuklara öncelikle yardım etmeyi neden düşünür? Üstelik yardım ettiği bu çocukların aileleri çok çok zenginse!
Bu çocukların babalarından bazı örnekleri paylaşmak isterim.
ABD, GSYİH tutarı yaklaşık 18.5 trilyon dolar, kişi başı GSYIH yaklaşık 57 bin dolar, Enflasyon yüzde 2’ler civarında, 160 milyonluk bir iş gücüne sahip, işsizlik yaklaşık yüzde 5’ler civarında (temel ekonomik göstergeler TÜİK).
Türkiye, GSYİH yaklaşık 800 miyar dolar, kişi başı GSYİH yaklaşık 10 bin dolar civarı, enflasyonda TÜFE oranı yaklaşık yüzde 11’ler civarı seyretmekte, işsizlik oranı yaklaşık yüzde 13’ler civarı (temel ekonomik göstergeler TÜİK).
Yine maske ve diğer sağlık gereçleri yardımı yaptığımız birkaç Avrupa ülkesine ait GSYİH rakamlarda şöyle:
Almanya 3,3 trilyon dolar, İngiltere 2.8 trilyon dolar, Fransa 2,4 triyon dolar ve İtalya 1,8 triyon dolar civarındadır (temel ekonomik göstergeler TÜİK).
Aynı Avrupa ülkelerinin kişi başı GSYIH rakamları da yaklaşık şu şekildedir:
Almanya 50 bin dolar, İngiltere 42 bin dolar, Fransa 43 bin dolar ve İtalya’da yaklaşık 38 bin dolar değerlere sahiptir (IMF).
Bu Avrupa ülkelerindeki işsizlik rakamları ise Almanya yüzde 4,3 civarı, İngiltere yüzde 4,8 civarı, Fransa yüzde 10, İtalya yüzde 11,5 civarındadır (The World Bank).
Yardım ettiğimiz zengin ülkelerin bazı temel ekonomik göstergeleri aşağı yukarı böyle.
Şimdi soru şu, bu ülkelere yardım etmemizin temel nedeni nedir?
Üstelik bu yardım malzemelerinin bazılarına baştan ulaşamayan yüzlerce sağlık çalışanımız virüsün bulaşması sonucu hastalanmışlar, bunlardan bir kısmı da ne yazık ki şimdi aramızda değil. Allah rahmet eylesin, sevdiklerine baş sağlığı dilerim.
Yine zengin ülkelere uçak dolusu gönderdiğimiz malzemelerden bazılarına şu an halâ ulaşamayan vatandaşlarımız bulunmaktadır.
Bu vatandaşlarımız bir biçimde elde ettikleri maskeleri (ki çoğu yasak olmadan belediye veya STK’lardan almışlardı) sabah takıp işlerine gidip akşam evlerine geldiklerinde yıkayıp sabah tekrar aynı maskeyi takmak zorunda kalmaktadır. Oysa bu maskeler dört saat civarı kullanılabilen maskeler.
Tüm dünyayı saran bir sağlık sorununun yaşandığı ortamda kendinden kat be kat zengin olan ülkelere kendi vatandaşına sunamadığın hizmeti sunuyor olmanın bir nedeni olmalı. Bu neden nedir?
Anadolu tabiri ile doluya koyuyorum almıyor, boşa koyuyorum dolmuyor. Şimdi mutlaka birçoğunuz buna bir neden bulacaksınız belki de. Hani gençliğimizde bazı bildiklerimiz vardı, cebinde doğru dürüst yemek parası olmaz ama filtreli yabancı sigara içerdi. Bunu gösteriş yapmak hava atmak için yaparlardı. Şahsen bana göre enayice bir hareketti. Sonra da gelir bizden borç isterdi. Genellikle vermez, bazen de veren arkadaş aşağılayıcı bir şeyler söyleyerek verirdi. O da bu lafları sineye çekmek zorunda kalırdı. Ama bu bir devlet. Bizim devletimiz! Üstelik emperyalist zengin devletlere karşı verdiği savaş ile kurulmuş ve tam bağımsız özgür bir ülke olarak dünya devletleri arasında yerini almıştır. Bu şeref ve onuru taşımak ve ilelebet yaşatmak her vatandaşın görevidir.
Bu yapılan yardımın üzerine bize birkaç tatlı söz söyleyip, sonrasında diğer her konuda bildiklerini yapmaya devam edeceklerinden hiç şüphem yok.
Aynı devletler arasında; arkadaşlık, kankilik, ebedi dostluk olmayacağı, olanın yeri geldikçe çıkarlara göre davranmak olduğunu herkes bilir. Bu konuda sayısız dersler ile doludur tarihimiz. Bazıları da çok vatandaşımızın kanına mal olmuştur Kore savaşında olduğu gibi.
Bir maskeden nerelere geldik değil mi?
Nasıl gelmeyelim, vatandaş devletinin verdiği söz üzerine hayatını devam ettirmek için bir şey beklerken, onu, başka hem de kendinden çok daha fazla olanaklara sahip ülke vatandaşlarına verdiğini gördüğünde bir burukluk yaşıyor ve soruyor: Böyle davranmanın amacı ne olabilir ki?
Basiretli bir iktidarın, dar zamanda daha çok vatandaşın yanında olmasını beklemek her vatandaşın en tabii hakkıdır.
Daha kapanan binlerce esnafın hayatını nasıl devam ettirebildiği bir muamma. Devlet bu konuda da henüz yeterli tedbirleri hayata geçirebilmiş değil.
Asıl gerçek tusunami ise salgının önemli ölçüde bastırıldığı ve tekrar günlük hayatlarımıza döndüğümüzde, tek konumuzun ekonomi (midelerimiz) olduğu günlerde sorunlarımız çok daha büyük olacak. Alınması gereken önlemler de bu oranda büyük ve hızlı olması gerekecek. Bunu başka bir yazımda etraflıca yazacağım.
Şimdilik burada ülkeyi yönetenlere bir hatırlatma olsun.
Maske verilecek dendiği zaman ertesi günü bu konu tüm imkanlar seferber edilerek yerine getirilmeli. Gerekirse belediyeler ve tüm STK’lar da seferber edilerek. Onlar da bu ülkenin demokratik kuruluşları ve içindekiler de onurlu vatandaşları. Ancak bunu yapabilmek için parti şapkasının çıkarılarak en azından bu sorunlar atlatılana kadar Cumhurbaşkanlığı şapkası giyilmelidir.
Bu sorunlar dar bir danışman ve bildik, tanıdık ekiple olacak işler değildir. Bu sorunlar ancak devlet (devleti yöneten iktidar) ile vatandaşın işbirliği ile olabilir. Maske deyip geçmeyelim…
(2 Mayıs 2020 tarihinde büyük ölçüde tamamladığım yazımı 4 Mayıs Pazartesi akşam saatlerinde ÖNDER’e göndermek üzereyken, uzmanlar maskelerin burnun üzerine tam oturmasını sağlayacak şekilde ‘telli’ olması gerektiğine dikkat çekmeye başlamışlardı … Oysa vatandaşa dağıtılan maskelerin hemen hemen tamamına yakını ‘telsiz’ idi … Ve en son dakika: Nihayet, ‘tavan fiyatları belirlenmek üzere’ değişik tipte maskelerin satışına izin verileceği açıklaması geldi … Ne diyelim, hayırlısı …)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.