- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 06 January 2018, Saturday 19:06
- 3529 kez okundu
Yılmaz Kaya AYLANÇ
Güzel ve sakin konuşurken birden hiddetlenen ve karşısındakine hayat hakkı tanımayan bir ses ve görüntü. Sonrasında hesap soran, hakkı sadece kendi dağıtırcasına istediği kadar istediğine veren bir yaklaşım.
Bir yandan milletin hizmetkarıyız ifadesi, diğer yandan ‘sadece benim dediğim doğru’ anlayışı.
Devlet ve tabii temsil edenler bu görüntüde olmamalı.
Hatayı kendileri yapınca Allah ve Millet affetsin deyip yola devam, başkası yapınca davaların savcısı olayım.
Koca koca insanlar ve ünvanlar ve de kendilerine yasalar ile tanınan geniş haklar, yapmaya çalıştıkları düzenlemeler için çalışırken, birden kimseye sormadan, danışmadan haber vermeden ‘ben bu teog’u kaldırıyorum’ özgürlüğü.
Sorumluluk yok, özgürlük çok …
İnsanlar düşüncelerini ortaya koyamaz olmuş, mutabık olmayan herkes neredeyse vatanını sevmeyen kişiler, ülkenin iyiliğini istemeyenler, hatta ‘bize karşı olanlar devlete karşı olandır’ denilir olmuş.
Oysa onlar ile yıllarca birlikte olup onlara yolu açanlar kendileri, semirtenler kendileri, devletin kılcal damarlarına kadar girmelerine neden olanlar kendileri…
Bugüne kadar hep mağduruz dediler, ama deniz bitti ve olmak ya da olmamak noktasında olduklarını düşünüyorlar sanırım. O nedenle baştan beri birlikte oldukları kişiler ile yollar bir bir ayrılıyor. Öyle böyle değil kullanılan dil kavgada söylenmez ama söylüyorlar.
Bir iktidar kavgasıdır büyüyerek devam ediyor…
Oysa gerçek mağdurlardan bahsedeyim sizlere, sessiz çığlığa tercüman olayım.
Dişten tırnaktan artırıldı, dershane kurs derken evlatlar sayısız sınav, uykusuz geceler, ana-babaların fedakarlıkları omuzlarda ağır bir yük daha bu yaşlarda. Girerler sınava bir de ne görsünler kazanamamışlar. Normal düzende tabii olabilirdi. Oysa sorular çalınmış o kişilerin çocuklarına verilmiş, sıfır hata ile tam puan alıp takdir toplayanlar istedikleri okullara yerleşmiş. Diğerleri, ne yapalım onlar daha çok çalışmış benim kapasitem bu kadarmış deyip boynunu bükmüş.
Başka bir aile Anadolu’nun uzak köşelerinden canla başla çalışıp askeri liseye girecek ama puan tutmamış, kazanamadın oğlum demişler, harp okuluna girecek puan yine yetersiz, sağlık olsun başka sefer deyip göndermişler.
Kim kazanmış? Sorular ellerine verilen ağabeyler tarafından çalıştırılan çocuklar.
Vaktiyle asker olup Atatürk’ün askeri olmayı hedeflemiş şerefli subaylar bir türlü general olamıyorlarmış, askeri şûrada ne oluyorsa genellikle belli görüşte olan subaylar general yapılıyor önleri açılıyormuş. Diğer subaylar, ne yapalım demek diğer arkadaşın durumu benden iyi ki deyip emekli oluyormuş.
Tıp fakültesini bitiren, daha sonra TUS sınavında uzmanlık kazanmak için canını dişine takan pek çok çocuğumuz puanı tutturamayıp pratisyen hekim oluyormuş. Bu sefer olmadı, tekrar deneyeceğim derken; başkaları, ellerine verilen sınav sorularını çalışıp istedikleri branşta uzman doktor oluyorlarmış.
Sadece okullar mı? Ya devlet kurumlarındaki işler…
Bir süre önce çıkarılan yasa ve destekleyen yönetmelikler ile devlet memurluğu işine alımda standartlar neredeyse ortadan kalktı. Yaş sınırı neredeyse yok veya üst yönetim görevlerde yok. Sınav sadece yazılı değil sözlü de var, yani mülakat. Orada sorulan soruları hiç duydunuz mu? Hiç birimiz bilemeyiz emin olun. Peki bu sınavı bizim çocuklarımız nasıl kazanacak? Tabii ki kazanamayacak.
Devlet bazı kişiler için memur olma olayını nasıl hülle ile hallediyor? Özel kalem gibi bazı memuriyetlere direk atama yapabiliyor, daha sonra bu arkadaşlar devletin başka kurumuna yatay geçiş yapıyor. Oluyor bir güzel 657 sayılı kanuna tabi memur!
Nasıl? Güzel değil mi?
Buraya kadar gerçek mağdur olanları anlatabildim mi? Yine de pek çok eksiğim vardır eminim ki. Çocukları, gençleri bizim evlatları.
Şimdilerde 15 ile 35 yaşında olan çocuklarımız. Kiminin hayalinde doktor olmak, kiminin hayalinde subay olmak, hakim olmak, savcı olmak, öğretmen olmak vardı. Kim çaldı bu hayalleri?
Kimmiş mağdur?
Ve bu mağduriyeti yaratanlar (ki ele geçirilenler yargılanmaktalar) ve bu mağduriyet sonucu haksızca o mevkileri elde edenler halâ oradalar. Bu soruları çalanlar, bu soruları çalışıp diğer vatan evlatlarına karşı haksız üstünlük sağlayanlar, o mevkileri halâ işgal edenler!
Şimdilerde taşeron işçilerin kadrolara geçmesi konusu gündemde. Önce dokuz yüz bin civarında bir rakam telafuz edilirken, yılın son günü neredeyse meclisin ‘getirin bir saatte çıkaralım’ çığlığına kulaklar tıkanıp KHK ile ve 450 bin civarında işçi için yasa çıkarılıverdi.
Geri kalan ne olacak? Hani hepsi alınacaktı? Hani hiçbir şart olmayacaktı? Şimdi sınavda elli alan geçmiş sayılacak söylentileri var.
Yine birileri mağdur? Neden?
Bu mağduriyet nasıl giderilecek? Bir yandan bazı kişilerin mağduriyeti konu edilirken bizim yıllardır mağdur olan çocuklarımızın hakları ne olacak?
Devletin tüm vatandaşlarına karşı eşit mesafede olması temel evrensel bir ilke olarak orada durmakta.
Temennim bu ülkede her vatandaş eşit ve değerli olmalı. Liyakatı nispetinde eşit şartlarda hak eden, sırasıyla hak ettiğine kavuşmalı. Hiçbir vatandaş dili, dini ve dünya görüşleri ileri sürülerek ötekileştirilmemeli. Devlet tüm vatandaşlara eşit mesafede olmalı.
Gerçek mağdur, emeği ile kendi gücü ile bir şeyler yapmaya çalışan vatandaşlarımızdır.
Bir iktidar bu kadar çok vatandaşı mağdur edebilir mi?
(02.01.2018)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.