- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 14 May 2019, Tuesday 9:05
- 2699 kez okundu
6 Mayıs 2019 sadece bizim tarihimizde değil, demokrasinin kara günlerine örnek olarak, sanırım bütün dünyada tabii demokrasi olan bütün ülkelerde gösterilecektir.
Çoğunluğu Müslüman olan diye hep tekrarladıkları bir ifade de üstelik Ramazan ayının ilk iftar saatlerinde kul hakkı yiyerek oruçlarını açtılar.
Bu bana hemen şunu anımsattı, “başı secdeye gelenlerden zarar gelmez” diyenleri de çok dinledik. Tabii sonuçta bu ülkeye en büyük zararı onlar verdi.
36 gün sonra İstanbul seçimleri iptal edildi!
Neye dayanarak, hiç! Talimat ile.
Öyle denmemiş miydi: “Bu seçimler iptal edilerek YSK kendini aklamalıdır.”
YSK üyelerinin bir kısmı (sanırım) aldıkları talimat ile ellerinde hiçbir yasal dayanak olmadan, maddi ve ispatlanmış hiçbir kanıt olmadan ve önceki içtihatlarının tersine, talimat doğrultusunda oylarını vererek, demokrasi adına kara bir güne imza attılar.
36 günde en az yirmi dolayında ülkenin en iyi hukukçularını İsmail Küçükkaya’nın programında izledik dinledik. Hemen herkes seçim kanununu neredeyse ezberledi. Yukardan baktık iptal olmaz, alttan baktık iptal olmaz, sağdan soldan yine olmuyor ve ‘iptal edemezler’ fikri genel kanaat oldu.
Ancak gel gör ki kör kurşun gibi sıktılar demokrasiye, kana boyadılar gözümüz gibi baktığımız adaleti.
Şimdi daha iyi anlaşılıyor, neden görev süreleri bir yıl uzatılmıştı. Görev tamamlandı.
Kaybeden AKP adayı olduğu için seçim-sandık darbesi YSK eliyle yapılmış oldu.
Oysa tüm hukukçular söz birliği etmişçesine “bu seçimler bu nedenlerle iptal edilemez” demişlerdi. Böyle bir seçim sonucunu iptal ettirebiliyorsanız bundan sonraki seçimlere olan güven bir yerde, geçmiş son yıllardaki tüm seçimlerde artık bir şaibenin izini taşımakta. Bu izi silmek zor, neredeyse imkansız.
Her şey o kadar açık, kanunlar üzerinden gidildiğinde sorun yok, içtihatlar hem de çok yakında verilen emsal kararlar hepimizin gözü önünde ve çok taze olduğu halde YSK ne diyor, “Sandık kurullarının oluşumunda usulsüzlük yapıldı o nedenle seçimlerin iptali gerekir”.
Hangi seçimlerin iptali?
Aynı sandıklardaki muhtar seçimi mi? Hayır!
Aynı sandıklardaki belediye meclis üyesi seçimleri mi? Hayır!
Aynı sandıklardaki ilçe belediye başkanı seçimleri mi? Hayır!
Aynı sandıklardaki büyükşehir belediye başkanı seçimi mi? Evet!
Neden?
Yanıt yok!
Çünkü tek adam öyle istiyor.
Bu, milli iradenin gaspı değil midir?
Bu, demokrasiye vurulmuş bir darbe değil midir?
Halkın elinde kalan ve inanmaya devam ettiği son hukuk ve adalet kalesi olan seçimlerin tarafsızlığı ve adaleti de artık yok olmuştur. Son güvenilen kale de iktidarın kuklası mı olmuştur?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali için verilen karar mantıksız ve dayanaksız olmasının yanında, kendi gerçeğinde de birçok tutarsızlığı içinde barındırmakta. Aynı sandık kurullarının yönettiği seçimde diğer üç pusula iptal edilmeyerek geçerli sayılırken sadece büyükşehir seçiminin iptal edilmesinin izahı bulunamamakta. Madem iptal ediyorsunuz, en azından kendi içindeki çelişkiyi ortadan kaldırmak için tüm seçimlerin iptal edilerek yenilenmesi çok daha doğru olacaktı.
Ayrıca 16 Nisan referandumu ve sonrasında yapılan Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinde aynı sandık kurulları ile yapıldığı unutulmamalıdır. İstanbul seçimi iptal ediliyorsa, aynı gerekçeye uygun olarak iki seçiminde yenilenmesi yerinde olacaktır.
Adaletin ve güvenin bittiği bir ülkede geleceğe dair neyin yapılacağı artık soru işaretidir. Burada bir kentin belediye seçimleri ve o kentin yaşayanlarının tercihlerini yok saymaktan çok daha derin ve önemli etkilere gebe bir operasyon yapılmıştır ve bundan tüm ülke ve yaşayanlar zarar görecektir.
Sandık yenilgisinin hazmedilemeyişi sonucu tüm ülkeyi ateşe atmaktan tereddüt etmeyen bir anlayış ile karşı karşıyayız. Bu anlayıştan ne ülkeye ne de halka fayda gelmez. Her icraatları, her uygulamaları ile iktidarda biraz daha kalmak uğruna her şeyi yapabilir bir duruma geldiler. Bu da bir ülke için felaket demektir.
Ancak şunu da unutmayalım, aydınlığa en yakın an karanlığın en koyu olduğu andır.
Demokrasimize yaşatılan bu kara günün, gerçek bir demokrasiye giden yolun açılmasına neden olabileceğini unutmayalım. Bu yolun önünde hiçbir engelin duramayacağı bir rüzgar esebilir. Buda bizi özlediğimiz, hukukun üstünlüğünü gözeten, her bireyin adalet konusuna endişe duymadığı, yönetenlerin israf, lüks ve şatafat içinde olmadığı, ‘önce ülkem, halkım’ diyen iktidarların olduğu şeffaf, vatandaşını her konuda eşit bireyler olarak gören ve onları gözeten, her birine iş bulabilen, özgürlüklerin korkmadan yaşanabildiği bir demokrasiye de götürebilir.
Ben böyle olacağını düşünenlerdenim. Çünkü mevcut iktidarın ne yeni bir hikayesi ne de yeni bir çözüm önerisi bulunmamaktadır. Battıkça batan ve batarken de birçok şeyi beraberinde batıran bir durumdadır. Hayırlı olan bir an önce iktidarı bırakmasıdır. Buna neden olacak olanda sosyal demokrat belediyelerin göstereceği performans olacaktır.
Bu iktidar 2023’e kadar sürmez.
6 Mayıs karanlık bir gündü, 23 Haziran demokrasiye ve aydınlığa giden yolun başı olacaktır.
Gönüllerimiz 23 Haziran’da İstanbul’da buluşmak üzere.
Her şey çok güzel olacak! (06.05.2019)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.