- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 30 April 2019, Tuesday 9:26
- 3272 kez okundu
Evde Anne ve Baba, Sınıfta Öğretmen, Okulda Müdür, Mahallede Muhtar, İlçede Kaymakam ve Belediye Başkanı, İlde Vali ve Büyükşehir Belediye Başkanı, Partilerde Genel Başkan ve Yardımcıları, TBMM’de Meclis Başkanları, Yardımcıları ve Vekiller, Ülke yönetiminde Cumhurbaşkanı ve Bakanlar topluma örnek olmak durumunda olan makamlar. Bir ülke bu makamları işgal eden kişilerin rol modelliği ile genel anlamda değerlendirilir. Ülkenin geleceği bu makamları dolduran kişilerin yapıp etmeleri ve söylemleri ile geleceğe taşınır. Ülke bu kişilerin değerleri ve değer yargıları ile çocuklarını yarınlar ile buluşturur.
Peki sizce ülkemizde bu konuda durum nedir?
Eminim ki pek çok kişi çok farklı şeyler söyleyebilecektir. Bunlarda da kendine göre doğru pencereler açıp gönül rahatlığı ile görüşünü savunabilecektir. Savunurken de hangi kampta olduğuna göre düşüncelerini beyan edecektir. Aklı, kalbi ve vicdanı tersini söylese de. Çünkü vicdanının sesini dinlerse genellikle kendi kampında hain kişi ilan edilebilir ve yalnızlaştırılabilir. Ya da elde ettiklerini kaybedebilir!
Peki evrensel ahlaki ve demokratik kurallar ne olacak? Onlar ne anlama geliyor?
Çocuklarımıza neyi öğreteceğiz?
Kazanmak için her şey yapılabilir mi?
Bu yöntemle birkaç zafer kazanabilirsiniz belki, ancak gelecek kazanılabilir mi?
Adalet olmalı, hukuk olmalı, hak yerini bulmalı denildiğinde bir toplum neden buna karşı direnir? Yuhalar, taş atar, laf atar!
Bu fabrikalar hepimizin, Cumhuriyetin kurduğu, oğlunun kızının çalıştığı, senin ürününü satıp ekmek paranı kazandığın, artığını hayvanlarına yem ettiğin bu fabrikaların satılmasına karşı çıkan adam ve sen O’na karşısın! Hatta ona yumruk, yetmiyor taş atıyorsun. Nasıl bir ruh halindeysen o da yetmiyor kaya parçalarını öldüresiye arabasına atıyorsun. Burada duruyor musun?
Hayır! Buda yetmiyor sana, yakman gerek O’nu ve bağırıyorsun “yakın o evi”. Çocuklar tüm olanları seyrediyorlar. Dinliyorlar, görüyorlar. Babamız, anamız, dayımız, amcamız, teyzemiz, halamız, komşularımız yapıyorlarsa doğrudur deyip yarın ne yapacaklarını Allah bilir. Sonuçta önlerinde örnekler var.
Adalet için yürümüştü onca yolu. Küçücük bedeniyle örnek olmaya çalışmak, ülkesinde hukukun üstünlüğünü savunmak ve hak yerini bulsundu mesajı. Herkes için adalet diyordu. Adalet istediklerinden biri, uzattı yumruğunu suratına. Bir diğeri “yakın” diye bağırdı. Yakın diye bağıran, kaya parçalarını öldüresiye arabaya atanlar kadınlarımızdandı, muhtemelen ana idi onlar. Böyle olabilir miydi bir insan, bir kadın, hele ki bir anne. Demek ki önceki örnekler ne hale getirmişti O’nu ve onun gibileri.
Yetkililer konuştu sırayla. Dinledikçe, aklı selim kafalar, ne diyordu acaba demekten alamadı kendilerini. Arkadaşlar ile başlayan, mesaj alındı ile biten bir yatıştırma hamlesi dendi. Ancak bolca acabalar ile.
En yetkili ağızlardan bir bakan çıktı ekranlara, bu linç girişimini yaşayanların tam tersine şeyler söylüyordu. İnsan Allah Allah demekten kendini alamıyordu. Olayları yaşayanlar “biz gideceğimizi bildirdik, hatta Milli Savunma Bakan koruması da bizi aradı ona da söyledik. Şehit evini de aradık” demelerine karşın sayın bakan tam tersini günler boyunca tüm ekranlarda söyledi. Tüm iktidar yanlısı basın yazdı. Öyle ki “ne işin vardı orada” demeye kadar götürdüler işi. Sanırsınız kabahat linç edilecek olanlardaydı. Nasıl örnek oluyordu halka bu olaylar. Kime inanacağız diye kafalar karıştı kahvelerde. Mahalle baskısı bırakmıyor ki insanları rasyonel düşünsün.
Ya bir diğer muhalefet partisi veya iktidarın kan kardeş ortağı, hatta kendi deyimi ile kankası olan genel başkan. Söylediklerini dinlerken tv’lerin bip sesi çıkarması gerekli. Açıkça amasız, lakinsiz kınanması gereken bir linç girişimi karşısında topluma örnek olacak bir şahsiyetin söyledikleri çok ilginçti. Bunu duyan partiliyi bir daha ki sefer kim tutar diye düşünebilirsiniz.
Peşin hüküm verilmişti bir kere. Çünkü Cumhurbaşkanı “gaz sıkışması” deyivermişti. Birde ekledi “ne işi var orada” demeye getirdi. Kimlerle kol kola olduğunu bileceksin. Ben dahi gitmeden şehit ailesi ile görüşüp öyle gidiyorum” açıklamasını yaptı.
Acaba sayın Cumhurbaşkanı gerçekten tüm ülkenin cumhurbaşkanı olsaydı, aynı zamanda bir partinin Genel Başkanı olmasaydı da yine aynı açıklamayı yapar mıydı diye düşünüyorum.
Alışmadık, bu gidişle alışamayacağız da partili Cumhurbaşkanı’na!
Oysa Cumhurbaşkanı her yurttaşa örnek olacak bir duruşta olmalıdır. Sadece bir kısım yurttaşa göre değil. Bir çok kişi yaptıklarından, söylediklerinden ister istemez kendine vazife çıkarabilir. Siyaseten söylenmiş sözleri görev kabul edebilir. Ya çocuklar ve gençler örnek almak için çevrelerinde bulunanlara bakmayacaklar mı, görmeyecekler mi, duymayacaklar mı?
O nedenle Cumhurbaşkanı’ndan başlayarak her sorumlu sorumsuz mevkide bulunan kişilerin, bu ülkeyi biraz olsun seviyorlarsa siyasetlerini ortaya koyarken yurttaşları bölecek, onları birbirleriyle karşı karşıya getirecek söylem ve eylemlerden uzak durmaları gerekmektedir.
Ülkemiz on yedi yıldır hiç olmadığı kadar kutuplaşmış ve ayrışmış durumdadır. Bundan uzun vadede kimseye yarar gelmez. Kimse bu sonuçtan ben kazandım diyemez.
Olan hepimize olur.
Her yaşanan olaydan sonra görmekteyiz ki partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi bu ülkeye yaramamış, bu elbise bize uymamıştır. Yine uzun vadede sistemi getirenlere de uymayacağı, ancak bolca tahribata ve yıkıma neden olacağı aşikardır.
Linç girişimi sonrası CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun söylem ve eylemlerini burada belirtmeden geçmek haksızlık olur. Onca söylenenlerden ve yapılanlardan sonra konuyu yargıya taşıma dışında polemik konusu yapmamış ve mağdur edebiyatına sığınmamıştır. Halkı bu anlamda tahrik edecek hiçbir konunun içinde olmamıştır.
Bu anlamda örnek bir davranışı sergileyen ender kişilerden biri olmuştur.
Bizi yönetenlerin şunu anlamaları önemli. Her sorun ve problem karşısında örnek alacakları bir dünya liderine sahibiz. Yaptıkları ve yazdıklarına bakıldığı zaman orada hemen her şeyin çözümünü bulmaktasınız. Yeter ki doğru ve samimi bakabilin.
Başka yerlerde çözüm aramaya ihtiyacımız yok.
Yeri gelmişken, 1. Dünya savaşı ve sonrasında Atatürk Cumhuriyeti sırasında ülkemize gelen ünlü Alman tarihçi Emil Ludving, Türkiye mucizesini şu şekilde ifade etmiştir: “1. Dünya savaşı sırasında geldiğimde ülkenizde her şey o kadar yavaş değişiyordu ki, çabuk demek zorunda kalıyordum her konuda. 1929 yılında geldiğimdeyse o kadar hızlı değişiyordunuz ki bu kez, yavaş demek zorunda kaldım.”
Bu bile bize, kimi örnek almamız gerektiğini göstermekte.
Lütfen topluma örnek olacak, ama iyi örnek olacak siyaset yapmaya özen gösterelim.
Samimiyetle! (24.04.2019)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.