• 31 December 2018, Monday 8:36
YılmazKaya Aylanç

Yılmaz Kaya Aylanç

Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …

Bir yılı daha geride bırakıyoruz. Önce kendimiz için, sonra ülkemiz için ve üzerinde yaşadığımız dünya için neler neler yaşandı. Ancak şunu söylemeliyim ki zamanın artık eskisinden çok daha hızlı geçtiği bir gerçek.

Yazılarımda ara sıra da olsa hayatın içinden portreleri, doğadan veya kentlerden bir kesiti de yazmayı hep istemişimdir. Ancak siyaset, demokrasisi bizim gibi henüz oturmamış ülkelerde o kadar gündemde oluyor ki, bunları yazacak zaman bulamıyorsunuz. Bu nedenle siyasileri tebrik edecek değilim.

Ülkemiz açısından baktığımızda seçimden seçime koşturan bir görüntüde çok yorulduğumuzu görüyorum. Siyaset ağzının sertleşmesi, toplumumuzu bölüyor, kamplaştırıyor olması da üzerine tuz ve biber maalesef.

Komşular ile olan, bitmek tükenmek bilmeyen ve terör odağı haline gelmiş sınırlar da işin cabası.

Yani anlayacağınız rahat ve huzur yok gibi.

Bu yılın ikinci yarısından itibaren hissedilmeye başlanan ve yıl sonuna doğru iyice hissedilen ekonomik daralma, kriz, küçülme, resesyon, stagflasyon, ne derseniz deyin sonuçta parasal hayatımızda da işler iyi durumda değil.

Ancak bu ülkenin kuruluşundaki maya öyle sağlam ki, “sallansa da yıkılmadı” deriz ya işte öyle. Kurumları ve devlet gelenekleri ile bugüne kadarki her olumsuz durumu atlattık. Atatürk ilke ve devrimleri ışığında tüm zorlukların üstesinden gelindi ve gelinecektir de.

Buna olan inancım tamdır.

Ama ne demiştim yazının başında, bu ülkenin denizleri, dağları, çiçekleri, sahilleri, bin bir lezzette yemekleri, en güzeli pırıl pırıl gülen çocukları var ve bunları yazamıyoruz. Birbirinden değerli sanatçıları, bilim insanları, genç yetenekleri var. Her şey bir bulutun gölgesinde gibi karanlıkta ve görmezden geliniyor ve hak ettiği değeri bulamadan geçip gidiyor.

Buna insanın gönlü razı olmuyor.

Gün geçmiyor ki bir başarı hikayesini görmeyelim. Bu, ya genç bir bayan bilim insanımız, ya henüz daha lisede gelecek vaat eden genç mucitlerimiz, ya daha belki on yaşında dünyanın en önemli okullarına davet edilen balerinlerimiz. Ya da dünyanın en iyi öğretmeni …

Dünyanın en güzel coğrafyasında, parlayan bir kutup yıldızı gibi durduğumuzu görmezden gelmeyelim lütfen.

Bugüne kadar ne olduysa da hâlâ ayakta olduğumuzu da öncelikle bu ‘Cumhuriyet’e ve onu kuran iradeye borçlu olduğumuzu hiç unutmayalım. Mümkünse onu geliştirmek ve daha yükseğe taşımak için birlik ve beraberlik içinde el ele vererek çalışalım.

Bölünmekten, kutuplaşmaktan, ayrışmaktan, doğru bir gelecek çıkmaz.

Her şeyde, sevgi ile yaklaşıldığında daha verimli ve başarılı olunduğunu düşünenlerdenim.

Lütfen biraz sevgi, biraz anlayış, emin olun çok zor değil. Üstelik kimse son yolculuğunda bir şey götürmüyor!

Demokrasi, özgürlük, adalet, iş ve aş hepimizin hakkı olan şeyler. Bunların hepimizin, bu ülkede yaşayan her bireyin hakkı olduğu ve bundan eşit oranda yararlanması gerektiği unutulmamalıdır.

Her şey ve her yer siyaset olmak zorunda değil sayın siyasetçiler.

Mutluluğun peşinden maviye koşacak neşe içindeki çocukların bu ülkeye ve dünyaya çok daha fazla katkıları olacağını bilmelisiniz.

Bu ortamı sağlama görevinizi asla unutmayınız.

Bütün bunları ummak, umutla geleceğe bakmak yaşamın devamının ta kendisidir.

İyi ki umutlarımız var!

Mutlu, sağlıklı, huzur dolu, özgür yarınlar dileklerimle yeni yılınızı kutlarım sevgili okurlarım …

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık