- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 14 December 2018, Friday 7:58
- 3240 kez okundu
Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm ancak gündem nedeniyle bir türlü yazamadığım bir konuda bu kez sizlerle beraberim sevgili okuyucularım.
Bazen hepimizin başına gelir ve “nasıl olur” diye hayıflanırız. Ya da “nasıl olur ya” diye hayretimizi ifade ederiz. İşte öyle bir şey.
Bunlardan biri diye başlıyorum.
Fındık üreticisisiniz. Tüm yıl ürünleriniz için uğraştınız, diktiniz, budadınız, çapaladınız, ilaçladınız, gübrelediniz, topladınız. Çocuğunuz gibi baktınız ve hasat zamanı gelip de iyi bir paraya satınca yapacaklarınızı hayal ettiniz sıcak soba başında. O gün gelmeden sizleri ve hükümeti uyaran muhalefet, bu iktidarın fındık üreticisini, bazı şirketleri kollama pahasına ziyan ettirecek dedi. Sonunda hasatlar yapıldı, ürünler toplandı, gel gelelim devlet fiyat açıklamadı. Tüm yılı borçla geçiren üreticinin önemli kısmı, ürünlerini bulduğu fiyatlara tüccara ya da şirketlere sattı. Büyük zarar eden üretici, tepkisini çok geç de olsa kimi ürününü yollara döke döke, kimi fındıklarını balta ile kese kese dile getirdiler. Ancak onlar ve tüm üreticiler için çok geçti. Zarar geri getirilemezdi, tüm söylenenlere rağmen iktidarı dinledin ve kaybettin!
Çay üreticisisiniz. İktidarı yollarda karşılayıp birlikte horonlar çektiniz. Yüksek yargının da katıldığı çay toplama partileri düzenlediniz. Muhalefet, bu iktidar üreticiden yana değil derken dinlemediniz. Yine bir hasat yine bir hüsran ve yollara, denize dökülen bir yılın emeği. Yazık değil mi? İktidarı dinledin zarar ettin!
Pancar köylüsüydün. Sen eker biçer ürününü fabrikaya satar geçinir giderdin. Fabrika atığını alır hayvanlarına yedirirdin. Oğlunu fabrikaya çalışmaya gönderirdin. O da geçimini fabrikadan sağlar, evlenir çoluk çocuk yaşayıp giderdi. Bir gün iktidar, buraları satacağım dedi. Muhalefet satamazsın, bunlar Cumhuriyetin fabrikaları, onlar oraların, oradaki çiftçinin yurttaşın ekmek teknesi, olmaz dedi. Sen oyların ile fabrikalarını satan iktidarı ödüllendirdin. O da sözünü tutup senin her şeyin olan şeker pancarı fabrikalarını sattı. Muhalefet o kadar söylemesine rağmen sana kendini dinletemedi. Şimdi ürünün elde kaldı, fabrika almam dedi, hayvanın yemsiz, oğulların da işsiz. Oldu mu ya? Atamızın efendisi olan köylümüz. İktidarı dinledin yaşam kanalların kesildi!
Orman köylüm, çiftçim. Yapmayın etmeyin dedi muhalefet. Oy vererek ülkemize doğamıza zarar vermesini engelleyin bu iktidarın. HES (Hidro elektrik santrali) yaparak, güzelim akarsuları kurutarak toprağın ve doğal hayatın dengesini bozdular. Orman içlerinde taş ocağı açacakları için doğal yaşamı ve ormanları yok etmekteler. RES (Rüzgar enerji santralleri) yapmak için sınır tanımayan, doğaya saygısı olmayan işler yapmaktalar. Şimdi de JES (Jeotermal enerji santrali) yapmak için ne zeytin ne de başka dinledikleri bir doğallık var. Bunlar için bazı konularda ÇED rapor zorunluluğunu bile kaldırabildiler. Ne için? Her şeye rağmen para kazanmak için. Bedeli ne olursa olsun. Şimdi Hatice ninem, Ahmet amcam üzgün. Muhalefet ise çok söyledi, bunlara yetkiyi vermeyin, bunların doğaya da saygıları yok diye. İktidarı dinledin doğanı yok ettin!
Dar gelirli vatandaşlarım. Biliyorum derdiniz çok. Kıt kanaat da olsa bir uğraş ile geçinmek değilse de karnınız doyuyordu. Kimseye muhtaç olmadığınız gibi kimse önünde başınızı eğmiyor, kazandığınız para ile geçinmeye çalışıyordunuz. Sonra ne oldu ise köylümüze, sen üretme ben ithal ederim diyen iktidar sana işyeri açacağına, onurlu bir hayat sürdüreceğine sana hazineden para yardımı yaparak yaşamanı istedi. Sen de evet dedin, en azından bir kısmınız. Oysa verilen bu para diğer vatandaşlarımızdan alınan paraydı, yani komşunuzun. Muhalefet doğrusunun bu olmadığını, çalışarak yaşamanın doğru olduğunu söylese de pek itibar görmedi. Sen oyların ile iktidarın doğru yolda olduğunu ima ederek ödüllendirdin. Şimdi gelinen ekonomik çalkantı içinde seni bırak, çocukların iş bulamaz durumda kaldı. Daha acısı bu çocuklar geleceklerinden umutsuz. Sosyal yardımları ekonomik kriz nedeniyle ya kesilmekte ya azaltılmakta. Yine iktidarı dinledin, yine hüsran!
Sen ekonomik kriz ile boğuşurken, ödeyemediğin elektrik, doğal gaz faturaları ile cebelleşirken, evladına yatacak devlet yurdu bulamayıp yetkililerin önerisi ile tarikat yurtlarına bırakırken, başarılı okullarda okusun diye çocukların daha fazla çalışırken, imam hatip okullarına dönüştürülen okullarda okumaya zorlanırken, iş bulamadığı için gencecik evlatların yurt dışına çıkma arayışlarında zaman harcarken, şanslıların asgari ücretle yaşamaya mecbur bırakılırken, özgürlüklerin her geçen gün daha da sınırlanırken, medyada tarafsız yayıncılık neredeyse kalmamışken, ülkenin kurucusu olan Atatürk’e hakaret edilmesinin fikir özgürlüğü olduğu söylenirken, Diyanet işleri başkanı, kurtuluş savaşında “keşke yunan galip gelseydi” diyen zavallıyı ziyarete giderken, andımızı bile okullarımızda ya söyleyemez veya sessizce söylemek zorunda kalırken, sen ve milyonlar geleceğinden endişe ederken, tüm bunlar konusunda muhalefet seni uyarırken nedense sen iktidara oy verdin.
O da saray yaptırdı, makam araçlarını yeniledi, ballı ihaleler ile bazı müteahhitleri ihya etti, gelir garantili yol, köprü, geçit, şehir hastaneleri ve havaalanı yaptı, ülkenin idari sistemini değiştirdi, büyük bir koruma ordusu oluşturdu, yazlık saray için büyük bir inşaata başladı, “şehirlere ihanet ettik” deyip, etmeye devam etti, doğaya hiç acımadı, üretimden yana değil ithalattan yana oldu, lüks, ihtişam ve şaşaa içinde yaşamını sürdürmeye devam etti.
Tüm bu yetkiyi oyunla sen verdin. Şimdi üzülmekte ve kızmaktasın, haklı olarak.
Nasıl bunlara onay verdiysen şimdi DUR diyecek olan da yine sensin.
Adaletten, özgürlükten, eşitlikten, adilce paylaşmaktan, üretmekten, ekip biçmekten, ormandan, çağdaş eğitimden, tarafsız basından, onurunla yaşamaktan, ülkenle gurur duymaktan, Ata’nın izinden gitmekten ve barıştan yana isen, bu gidişe DUR demelisin … (06.12.2018)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.