- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 23 July 2018, Monday 19:23
- 3059 kez okundu
Yılmaz Kaya AYLANÇ –
Gazi Mustafa Kemal Atatürk kurduğu Cumhuriyet ile yeni bir devlet yarattı.
İnsanlar aynı, ama artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.Vatandaş olunuyordu artık. Hakları olan. Kadınların erkekler ile eşit oldukları bir ülke kurulmuştu.
Saltanat kaldırılıyordu artık.Tek bir adamın iki dudağı arasında olamazdı ülkenin ve vatandaşların gelecekleri, kaderleri.
Halifeliğe son veriliyordu.Dini temsil etmeye, onun gücünü kullanmaya bir kişi nasıl yetkili olabilirdi.Allah ile kul arasına girilebilir miydi?
Laiklikle tanışmıştı halk. Din tüccarlığı yapılmayacaktı artık. Yobazlar tarikatlar eliyle halkı gasp edemeyecekler, üzerlerinden para kazanıp güç devşiremeyeceklerdi. Çünkü devlet laik olacaktı. Yani her dine aynı mesafede, yani ne devlet işlerine din ayar verebilecekti, ne de dine devlet yeni ayetler yazabilecekti. Ancak bunca yıllık yanlışların düzeltilmesi ve ne dediğinin anlaşılabilmesi için Kur’an-ı Kerim Türkçeye tercüme edilecekti.
Kadı değil, hakimler yargılayacaklardı.Yargılanırken sadece vatandaş olması önemli olacaktı, erkek veya kadın olması, yerli veya yabancı olması, müslüman olup olmaması önemli değildi. Artık medeni kanunumuz olacak ve din hukuk alanımızdan tamamen çıkacaktı.
Kıyafetler de çağdaş ülke insanlarının kıyafetleri olacaktı.Yunanlıların kullandığına benzer fesler atılmış, yerine şapka giyilir olmuştu serpuşlu.Etekler, bluzlar, ceketler, pantolonlar, kravatlar, ayaklarda gücü yeten için çarıktan ayakkabıya giden bir yolda yürünüyordu.
Türkçemiz Latin harfleri ile yazılacak ve okunacak, çağdaş ülkelerde olduğu gibi soldan sağa yazılacaktı.Arap kültür bağları kesilecek, Cumhuriyet kendini, kendi tasarımlarıyla ifade edecekti.Ülkedeki tüm eğitim tek elden idare edilecekti.Milli Eğitim seferberliği ile çağdaş ve bilimin önemini kavramış genç nesiller yetiştirilecekti. Halk okuma yazma seferberliği ile cehaletten bir an önce kurtulacaktı.
Madem çağdaş dünyada yer alacaktık, o zaman onlarla aynı ölçüleri, saati ve takvimi kullanmalıydık, öyle de oldu.
Lakap ve ünvanlar kaldırıldı ve artık herkesin bir soy adı vardı.
Bu Cumhuriyette kadın, ikinci sınıf değil, erkek ile aynı haklara sahip eşit bir vatandaştı artık.Seçebilen, seçilen.Bazı Avrupa ülkelerinden bile daha önce, Müslüman dünyasında ise ilk.
Sanat ise olmazsa olmazdı modern bir ülke için. Ulu Önder, “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” demiş ve sanata ve sanatçıya bu denli önem vermişti ...
Ülke üretmeyi öğrenecek, öncelikle tarımda yeter hale gelecek, hemen yanında sanayileşme hamlesi başlatılarak ülke kalkınması gerçekleştirilecekti.
Daha ilk yıllarda uçak yapan, lokomotif üreten bir ülke olmak o günün şartlarında hiç de kolay değildi.Fabrikalar ardı ardına açılmakta, yüzler gülmekte, geleceğe ümitle bakılmaktaydı. Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Anadolu Ajansı, İş Bankası, Alpullu Şeker Fabrikası, Bakırköy Çimento Fabrikası, Ankara Havagazı Fabrikası, Nazilli Basma Fabrikası, Eskişehir ve Turhal Şeker Fabrikaları, İzmit Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası, Nuri Demirağ Uçak Fabrikası, Zonguldak Taş Kömürü Fabrikası, Sivas Çimento Fabrikası, demiryolları, limanlar, karayolları, üniversiteler, halk evleri, Çocuk Esirgeme Kurumu, Merkez Bankası, Devlet İstatistik Kurumu ve daha niceleri.
Atatürk diyordu ki, “Her fabrika bir kaledir. Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın her hangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasında bütün bağımsızlığından mahrumiyet demektir.”
“Hasta adam”dan, genç ve saygın bir Cumhuriyete, ümmetten hakları olan eşit vatandaşlara uzanan hikaye böyle başlamıştı. Tüm dünyanın saygısını kazanan ve yurttaşlarının haklı gururunu damarlarında hissettikleri bir Cumhuriyetti bu. Öyle bir saygıydı ki bu, bir tek vatan evladı şehit olmadan Hatay ülke sınırları içine alınmıştı.
‘Onuncu Yıl Marşı’nda söylendiği gibi “Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan” denirken bazıları bunun sadece gerçek demiryolu olduğunu sanıp ölçerek karşılaştırma yapmaya çalışıyor. Cumhuriyeti anlamadıkları buradan belli, örülen sadece demir yolu veya kara yolu değildi, çağdaş bir ülke olmanın şartları ne ise onlardı yapılan. Fabrikalar, ekili tarlalar, limanlar, okullar, sanatsal faaliyetler, halkevleri ve daha ne gerekiyorsa.Yapılanlar, örülenler bunlardı.
Bir nesil yaratılmaya çalışılmıştı, devletiyle, bayrağı ile, bağımsızlığı, ekonomik kaynakları ve onuruyla.Tüm bunları NUTUK adlı kitapta topladığı gibi TBMM’ne 36 saatte okuyarak anlatmıştı Atatürk milletine. Ve bu hitabın sonunda da EY TÜRK GENÇLİĞİ diyerek emanet etmişti bu Cumhuriyeti ülkemizin gençlerine ...
Her şey ne güzel başlamıştı …
Dünyada parlayan bir yıldız olan Türkiye Cumhuriyeti ‘Ata’sının ölümünden sonra bugün geldiği noktada pek çok konuda çağdaş ve evrensel normlara göre daha olumsuz bir durumda bulunmaktadır.
Ekonomik olarak derseniz, Cumhuriyet yıllarında Amerikan dolarının Türk Lirasından daha değersiz olduğunu biliyoruz.
Sanayi derseniz, uçak ihraç eden bir ülkeden, bugün neredeyse zorla yerli otomobil yapmaya çalışan bir ülkeyiz.
Tarım derseniz, kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydik fındık, fıstık, kayısı, üzüm dışında tüm tarımsal ürünleri saman dahil ithal eder durumdayız.
Eğitimin, her haliyle bugünden çok daha iyi olduğunu düşünüyorum.Okul okul gibi, öğrenci öğrenci gibi, öğretmen öğretmen gibi ve tabii veli veli gibiydi. Şimdi okullara gidin bakın bahçede kim öğrenci, kim öğretmen, kim veli. Burada şunu yazmadan geçemeyeceğim, kaç tip ilkokul mezunumuz oldu 16 yılda? 5 yıllık, 8 yıllık, 4 yıllık ... Gerisini boş verin.
Sanat, daha yeni bazılarını kapatmaya dönük ya da zor durumda bırakacak kararları aldılar.Bunları yapamadıkları sanatçıları da karalamak, azarlamak, hatta savcı önüne çıkartmak da cabası oldu.
Atatürk adlı yapı ve benzeri şeyleri yıkma, onları kullanmamanın ise küçültme, yok sayma, unutturma çabası olması çok muhtemel. Bu ülke her şeyini O’na borçlu iken daha önce isminin verildiği stadlar yılıp veya yenileri yapılıp adlarına ….ARENA demiyor muyuz?
Ya Çankaya! Uygar dünya bu tip nitelikli mekanları gözü gibi korur, geleneğinin bir parçası yapar, gelecek nesillere ulaştırmak için çaba sarf ederken, bizde neredeyse görmezden getirilip unutulması için Cumhurbaşkanlığı Köşkü olan ve bu devletin kuruluşunun hikayelerinin yazıldığı en değerli mekanlardan biri yok ediliyor. Devletler her yerde gururla “kuruluştan beri” derken, biz ve çocuklarımız ne diyecek? Aynı ilkokul mezuniyeti gibi, Çankaya Köşkünü bilenler ilkokulu 5 yılda bitirenler, Parlamenter sistemi yaşamış olanlar, Atatürk stadında maç seyredenler, halk evlerinde saz çalmayı öğrenenler, üniversitede gururla okuyup mezun olanlar, Atatürk Hava Limanına ilk kez gelenler, Atatürk Orman Çiftliğinin eski halini bilenler. Bu listeyi uzatıp durabiliriz ... Bir müddet sonra bunları bilen olacak mı?İşte “yeni tarih” böyle yazılıyor diyorum.Yavaş yavaş, alıştıra alıştıra.
Bir hatırlatma yapmak isterim: Biz değimliydik insanı insan bilip insan yanıyla değerlendiren. Hiç yönetenler den duyar mıydık: “Kürdü, Çerkezi, Arabı, Arnavutu, Ermenisi, Yahudisi, Müslümanı, Sünnisi, Alevisi, Şafisi …” gibi açılımlar?..
“Helal otel, helal gıda, helal kurban” gibi ‘helal standartlar’ duyar mıydık?Bunların demek haramı da var. Babalarımız hep haram mı yediler?Ya da bunlardan almayanlar haram mı yiyorlar? Bunlara kim karar veriyor, bu yetki nereden alınıyor?
Bütün bunlar tabii ki kanuni.Mecliste çoğunluğu bulursanız çıkacak kanunları da yapma yetkiniz olur.Bu yetki var diye her şeyi kanun diye çıkarabilir misiniz?Her çıkan kanun doğru olur mu?
Kanun koyucu Meclisimizi oluşturan Millet Vekillerimiz seçildiklerinde yemin etmeden vekil olamıyorlar.Nasıl yemin ediuorlar?
“DEVLETİN VARLIĞINI VE BAĞIMSIZLIĞINI, VATANIN VE MİLLETİN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜNÜ, MİLLETİN KAYITSIZ VE ŞARTSIZ EGEMENLİĞİNİ KORUYACAĞIMA, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE, DEMOKRATİK VE LAİK CUMHURİYETE VE ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARINA BAĞLI KALACAĞIMA, TOPLUMUN HUZUR VE REFAHI, MİLLİ DAYANIŞMA VE ADALET ANLAYIŞI İÇİNDE HERKESİN İNSAN HAKLARINDAN VE TEMEL HÜRRİYETLERDEN YARARLANMASI ÜLKÜSÜNDEN VE ANAYASAYA SADAKATTAN AYRILMAYACAĞIMA; BÜYÜK TÜRK MİLLETİ ÖNÜNDE NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE AND İÇERİM.”
“Anayasaya bağlı kalacağıma” denile denile yapılanlar ile gelinen nokta bu …
Bir ülke ayrışarak doğru bir noktaya gelemez. Farklılıkların zenginlik olduğu durumlar var ama bu farklılıkların her birinin ayrı bir dünya yaratması ve bir diğerini rakip olarak görmesi de var. Bu kadar ayrışma bir devlet için çok fazla. Bu kadar ayrışmadan pek çok devletçik çıkar ki bunu ülkemizin bekasına göz diken, barış, huzur ve güven içinde kalkınmış güçlü bir Türkiye istemeyenler isteyebilir.
TBMM tavanında bulunan 16 avize tarihte kurulmuş 16 Türk devletini temsil etmektedir.
TBMM tavanında yeni bir avize koyacak yer bulunmamaktadır.
(17.07.2018)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.