- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 24 December 2018, Monday 8:10
- 2761 kez okundu
Daha fazla demokrasiye, daha çağdaş olmaya, daha özgür yaşamaya, gelecek endişesi olmayan bir hayata, daha iyi bir eğitime, gerçek bir hukukun üstünlüğüne, tarafsız ve doğru medyaya, adil bir gelir paylaşımına, daha iyi ve ücreti insanca bir yaşama yetecek çalışma hayatına, herkesin özellikle gençlerimizin iş bulduğu bir yarına, nezaketli ve sağduyulu bir siyasi hayata doğru gideceğimiz yerde halka, medya çalışanlarına veya milletin vekillerine, siyasi parti başkanına bağıran çağıran ülke yöneticileri görür olduk.
En son örneği de TBMM bütçe çalışmaları sırasında Milli Savunma Bakanı ile CHP Grup Başkan Vekili arasında yaşandı.
Mecliste hemen her şeyin konuşulması normaldir ve belki de en çok orada konuşulmalıdır halka dair konular. Çünkü yeri orasıdır ve orada bunların konuşulması ve sonuca ulaşılması için halk bu vekilleri en büyük organ olan TBMM’ye göndermiştir.
Ancak orada âdap, nezaket, üslup, halkın bu görüşmelerde beklediği başka bir konudur. Orası halka örnek olunması gereken bir yerdir. Orada bağırarak, azarlayarak haklı olamazsınız. Ve doğru bir örnek de olamazsınız.
Üstüne üstlük milyonlarca oy alarak, halkı temsilen orada halk adına bulunan bir vekile, atanmış ve bir göreve memur edilmiş bir kişi, sıfatı bakan da olsa bağıramaz.
Millete bağıramazsınız beyefendi! Milleti azarlayamazsınız beyefendi! Milletin vekiline “isminle” hitap edemezsiniz sayın bakan!
Her şeyin bir şekli şemaili var derlerdi büyüklerimiz. Hiç mi yol yordam bilinmez. Bilinmezse sorulur öğrenilir. Orası sizin önceki görev yeriniz olan yer değil. Oradakiler sizin astınız değil. Oradakiler sizin istediğiniz zaman bağırıp azarlayacağınız insanlar değil sayın bakan. Onlar halkın, milletin seçilmiş vekilleri. Birbirlerine bağırıp çağırabilirler ama siz bağıramazsınız, hesap sorar gibi parmağınızı sallayamazsınız, istediğiniz zaman azarlayamazsınız sayın bakan.
Bu iş neresinden bakarsanız zaten ters. Ki, zaman içinde yanlışlıklar hayatın pratiğinde de kendini gösteriyor. Bu sistem işte gün geldi atanmış birini milletin vekiline bağırttı.
Sayın Cumhurbaşkanı gerek grupta, gerek her yerde istediği gibi konuşuyor. Oysa konuşma yeri ve konusu itibari ile bazen Cumhurbaşkanlığı, bazen ise AKP Genel Başkanlığı sıfatı ile konuşmak durumunda. Ancak öyle mi? Kendisi herkese istediği tonda ve bağırıp çağırıp azarlayıp hesap sorar gibi konuşabiliyor. Ancak cevap verildiğinde, “ben Cumhurbaşkanıyım benimle öyle konuşamazsınız” deyiveriyor. Peki kendisine AKP Genel Başkanı olarak cevap nasıl verilecek? Ya da nerede hangi sıfatı ile konuştuğunu nasıl bileceğiz? İşte eşyanın tabiatına aykırı olan da bu.
Partili Cumhurbaşkanı olursa böyle olur.
Aynı şekilde bu ucube sistemde Cumhurbaşkanının atadığı ve bakan sıfatı ile göreve atanmış olan kişiler bir biçimde TBMM çatısı altında da zaman zaman olacaklar. Dün olduğu gibi. Vekiller de halk adına onlara hesap sorabilecek. Onlar da üslubu içinde cevap vermek zorundalar. Yoksa dün olduğu gibi milletin vekiline azarlar gibi ve çok çirkin bir şekilde ismi ile askeriymiş gibi hitap ederse olmaz. Bu durum halkımızı yaralamıştır. Sistemin getirdiği bu sonuç kabul edilemez.
Kaldı ki sayın vekil daha sonra mesaj yoluyla gerçekleri geç de olsa açıklamıştır. Sayın Bakan görevi gereği denetlemek zorunda olduğu cezaevini ziyaret etmiş, hiçbir şekilde Ergenekon ve Balyoz gibi davalardan hapiste olan şerefli askerlerimizi ziyaret etmediğini beyan etmiştir. Gün sonrası bu mağduriyeti yaşamış olan diğer askerlerimizden de bu iddiayı destekleyen pek çok mesaj basına yansımıştır.
Bir başka konu olan hastane ziyaretinde, Atatürk düşmanı bir hanımın ziyaretini tesadüfe bağlayan Sayın Bakan bu konuda oturmuş söyleşirken çekilen fotoğrafları Genelkurmayın resmi sitesinde yayınlanmıştır. Dediği gibi tesadüf olsa oturulup muhabbet edilmez, edilse resim çekilmez, çekilse ordunun resmi sitesine konulmaz.
Yani neresinden bakılsa doğru bir durum yok.
Benim üzerinde durduğum konu, bunları bilerek yapıyorsanız Sayın Bakan, neden ben böyle yaptım demiyorsunuz. “Onları (kumpastan zindanlara atılan askerleri) ziyaret etmedim, etmem uygun olmazdı. Atatürk düşmanı olan bayan ile muhabbet ettim, resim çekildim size ne” dersiniz olur biter.
Bir diğer konu da, vekile askeri gibi seslenerek, halâ emir verebileceğini düşünerek bağırarak konuşmasıdır.
Bunlar bu görevleri yapanlara yakışmamıştır. Halk olarak da bizi son derece üzmüştür.
Ancak bunların ana nedeni olarak da ısrarla sürdürülmeye çalışılan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”dir. Nasıl sarayın bahçesinde hurma yetişmiyor, yetiştirmek için toprağı ısıtan sistemler kurarak zorlama hurma yenmeye çalışılıyorsa, bu sistem de bize uymaz. Ancak neresinden ısıtırsanız ısıtınız sürmez. Dere yatağına konut yapıp sonra burayı su basıyor demekten ne farkı var.
Sonuç itibari ile her kızdıklarına, her karşı fikri söylene bağırmaya başlayan yönetim “bay kemal”den, “portakal mandalina”ya, oradan “Mehmet Ali”ye giden bir süreçte kızgınlıklarını sınır tanımaz bir şekilde sürdürmekteler.
Halk olarak zaten ekonomik sıkıntılar altında ezilerek yarın ne yapacağımızı düşünürken, bu tip siyasi huzursuzluklarla mutsuz bir toplum olmaya hızla gitmekteyiz.
Sayın yöneticiler, halk olarak mutlu olmak istiyoruz, çok şey mi istiyoruz …
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.