- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 01 April 2019, Monday 9:33
- 3165 kez okundu
Hani bir kişi olsa, bir şirket olsa diyeceksin ki “sonunda ölüm yok ya!”. Ama bir devlet bu durumda olunca, içinde milyonlarca insan ve binlerce şirket varlığıyla, konuya bu kadar basit bakamıyorsunuz. Milyonlarca hayal, binlerce beklenti. Hepsi de sizin yol göstermenizi, önlerini açmanızı, mutlu ve güven içinde yaşamayı bekliyor.
Geriye baktığımızda ister istemez “nereden nereye” diyesi geliyor insanın.
Her şeyi yol, köprü ve büyük binalardan ibaret sananlar halâ yanıldıklarını anlamadılar ise bu işte bir iş var diyor insan.
Kardeşim, dişten tırnaktan artırarak çok zor şartlarda yapıldı o fabrikalar. Çok zor şartlarda kara sabanla başlayan ve sonra zaferlerle taçlanmış bir seferberliktir tarımda kendi kendine yetmen. Bu da yetmez, ihracat yapıyor olman.
Yoktan var ettiğin sanayide uçak yapıp ihraç eder hale gelmen tam bir şahlanış, gerçek şahlanıştır.
Ama her şeyi yol, köprü ve büyük bina olarak görenler yıllar içinde elde edilmiş bu varlığı çok kısa bir zamanda nasıl da erittiler. Elde avuçta bir şey kalmadığı gibi, yapılan anlaşmalar ile bu ülke yıllarca sürecek bir borç sarmalının da içine itilmiş oldu.
O nedenledir ki tünelin ucunda ışık görmek son derece önemli.
Sorunumuz buyken, müthiş bir hamaset almış başını gitmekte. Bağırarak çağırarak kim neyi halletmiş bugüne kadar.
Halk çözümler beklemekte hemen her alanda.
İşsizler iş istemekte haklı olarak, evlerine para götürmek zorundalar. En tabii insan hakkı olarak kendi geleceğini idame ettirecek geliri bu devlet iş olarak kendisine gösterebilmeli.
Üniversiteliler, her dört tanesinden biri işsizliğe mahkum olarak okumakta. Okuyan gençlerin önemli çoğunluğu, okudukları branş dışında ya da ‘ne olursa yaparım’ tarzında çalışmakta. Üniversiteler eğitim kalitesi olarak dünya sıralamalarında alt sıralarda maalesef.
Emeklilerin nasıl yaşayabildikleri tam bir mucize. Avrupalı emekli gibi ülke ülke gezmek yerine temel ihtiyaçlarını karşılama kaygısı içinde. Şubat 2019 itibari ile açlık sınırının 2 bin 29 TL, yoksulluk sınırının ise 6 bin 609 TL olduğunu söyleyince emeklilerin hali daha iyi anlaşılıyor.
Bu arada çalışmaya başladıkları zaman emeklilik yasasının sonradan değişmesi ile emekliliğe hak kazandıkları halde yaşları tutmadığı için maaş alamayan ve kısaca EYT’liler denilen kesim ise daha da zor durumda. İş aradıklarında (ki zaten yok) yaşlısınız, emekli maaşı bağlayın artık dediklerinde de siz daha gençsiniz cevabı almaktalar.
Esnaf, bu ülkedeki en geniş kesim diyebiliriz. Çoğunlukla kendi başlarınadırlar, ellerinden tutanı, halini hatırını soranı pek olmaz seçimler dışında. Bugünlerde siftah yapmadan evine giden çok esnafımız var. Halleri nicedir? Dükkan kiralarını ödemek için bin takla atıp, sonunda pes edenleri daha sık görmekteyiz. Halâ tuttukları dükkana hiç kazanmasalar da stopaj denilen hilkat garibi bir vergiyi ödeme telaşındalar.
Sanayiciler, bu ülkeye en değerli katma değeri yaratan ve istihdamın bel kemiği. Ancak bugünlerde onların da halleri pek iyi değil. Özellikle finansman ihtiyaçlarını kabul edilebilir bir maliyetle karşılayamadıklarından şikayetçiler. Tabii daralan pazar da bunun üzerine tuz biber olmakta. Devletin politikalar üretmesini ve önlerini açmasını bekliyorlar.
Köylü yeniden köylü olmadan bu işin altından kalkmak zor olacaktır. Onları topraklarından koparan nedenler yüzünden ya şehirli oldular ya da mahalle yapıldılar. Köyündeki okulu kapatıp, taşırım (taşımalı eğitim) diyerek cazibe merkezini ortadan kaldırmak bir yarar getirmediği gibi orada olma nedenlerini azalttı. Tabii en önemlisi toprak bizi doyuran en önemli varlık iken onu ekip biçmek ve sonunda eldekini kaybetmek ikilemi yüzünden çiftçi ekmez oldu. Bugün şehirlerin bazılarında göstermelik tanzim yerlerinde zararına yapılan satışlar ile bu sorunun çözülemeyeceğini yoldan geçen herkes bilmekte.
Velhasıl herkes zor durumda ve çözüm beklemekte.
Sanırım iktidar da zor durumda. Çözüm üretmek konusunda oldukça kısır bir zaman yaşamaktalar.
Yeni bir hikaye yazmak konusunda da çok cesaretli değiller gibi. Bu zorlukların da seslerin yükselmesine neden olduğu gibi ...
Bağırmak inanın ki çözüm değil, olmadı ve olmayacak. Artık çözüm üretmenin zamanı. Bağırmadan çağırmadan.
Tünelin ucunda ışık görmek istiyor vatandaş, ışık! (25.03.2019)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.