- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 14 May 2018, Monday 19:06
- 3515 kez okundu
Yılmaz Kaya AYLANÇ
Görünen o ki bu sefer başka olacak gibi. Uzun zaman sonra, muhalefetin bu kadar doğru işler yaptığını görüyoruz. Öyle ki, bu doğruyu sadece kendi kurumsal yapısı içinde değil, tüm muhalif gruplarını arkasına katacak şekilde yapıyor.Bu sadece seçmeni, okur yazar takımını değil, bizzat on altı yıldır ülkeyi kesintisiz, sorgusuz sualsiz yöneten iktidarı dahi şaşırttı. Ne dedi sayın Erdoğan, “muhalefet bizi çıldırtmasa da şaşırttı.”
Özellikle ana muhalefet, söylem yerine eylem yaptığında arkasında geniş halk kitlelerini ve özellikle kendi partisinden olmayan kitleleri de bulmasını bildi.Adalet yürüyüşü ile başlayan bu süreç, İYİ partinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine sokulmaması yönünde yapılacak engellemeye dur demekle devam etti.Bizzat Cumhurbaşkanı ağzından YSK için “Cumartesi açıklasalardı bu on beşliler durumu doğmazdı”.
Bu ne demeye geliyor, olacak şey mi bu?Ülkede seçime gidiliyor, tarafsızlık yemini etmiş Cumhurbaşkanı başka bir liderin aday olmasını engelleme gayreti veya isteği içinde.İşte bu noktada ana muhalefet partisi CHP on beş milletvekilini partisinden istifa ettirip İYİ Parti’ye göndererek grup kumalarını sağlıyor ve bu oyunu bozuyor. Demokrasiden yana tüm kesimlerin alkışını alan bu hareket, partiye güven getirdiği kadar halk arasında partiye yeniden güveni de tetikliyor.
Daha sonra Cumhurbaşkanlığı ortak adayı ve milletvekilliği seçimleri için ittifak konusunda da yine ana muhalefet partisi liderinin yaptığı şu çıkış önemlidir. Aynı adalet yürüyüşünde olduğu gibi, “bu bir parti meselesi değildir, bu demokrasi meselesidir” deyip, parti bağını geri plana atarak demokrasiden yana olan güçleri ve kişileri yanına, arkasına ve aynı meydana toplamaya başlıyor. Burada bir önemli çıkış daha yaparak bu çalışmalar sırasında kişisel hiçbir beklenti ve çaba içinde olmadığını ve olmayacağını söylemiş ve bunu gösterebilmiştir.Cumhurbaşkanlığı ortak aday konusunda bu durum öylesine tavan yapmış ki ortakları kimi önerirse tamam diyecek duruma gelmiştir. Burada yapılacak bir hata bütün bu iyi gidişe dur diyebilecekken imdada bu kez İYİ Parti Genel Başkanı sayın Akşener yetişmiş “ben halkıma söz verdim aday olacağım” demiş ve ortak aday meselesi ve böylece sayın Abdullah Gül hatası başlamadan bitmiş, tren tekrar rayında yol almaya devam etmiştir.
Peki CHP’nin adayı kim olacaktır? Burada süreci sonuna kadar kullanma kurnazlığı CHP’den alışık olmadığımız bir taktik olarak karşımıza çıkmakta. Dikkat ederseniz, sadece kötüleme ve karalama için pek çok kanal ve yazılı basında yer bulan CHP bu kez adayı konusunda günlerce tüm medyada gündüz gece yer bulmuş, tüm olası adaylar enine boyuna konuşulmuş, CHP, o güne kadar hiç olmadığı kadar medyatik olmuştur. Bu, özellikle Anadolu’da iktidar yanlısı medya izleyicisi olan kesim için CHP’nin anılması, tanınması ve kimlere sahip olduğunun bilinmesi adına çok olumlu olmuştur.Öyle ki iktidar bile yok şu olacak, yok bu olacak diye günlerce CHP adaylarını konuşmuştur.Ve sonunda CHP, adayını -olması gerektiği gibi- kendi içinden, özgüveni yüksek, hitabeti kuvvetli, yarışma deneyimi olan bir adayı ve en doğru adayı çıkarmıştır.
Türkiye on altı yıl sonra soluk alabileceği, ışığı uzakta gördüğü bir yere doğru gitmenin mutluluğunu daha şimdiden yaşamaya başladı.Çevreme baktığımda herkeste bu iyimser yüzü görmekteyim. Yaklaşık seçim zamanı, 5685 gündür her an nereye baksak gördüğümüz o yüzleri, duyduğumuz sesleri, her şeyi bilen anlayışı ve her şeye karar veren iradeyi görmeyecek olma olasılığı bile insanları rahatlatmaya yetmiş gözüküyor.
Bunun adı ümit!
Son zamanlarda kimsede kalmamış, tükenmiş insani bir duygu.Yeniden bu duyguyu yaşamaya başlamak güzel.
İktidarın ilk kez, bir şeylerin değişebileceği, yolun her an bitebileceği duygusunu hissetmeye başladığını düşünüyorum. “Milletim TAMAM derse kenara çekiliriz” sözleri bunun en açık ifadesi bence.Suratlar asık, eski heyecan ve hareket yok artık iktidar partisinde.Yorgunluk, metal yorgunluğunun da çok üstünde.Bildikleri, kopya çektikleri, hazırdan yedikleri miras bitti bitecek.Ne yapacaklarını bilemez durumdalar. Bugüne kadar o kadar çok başka ülke işleri ile uğraştılar, hazırda olduğu için satıp satıp yediklerinden lüks içinde yüzdüklerinden hiç bitmeyecek sandıkları ekonomi şimdi onlara dur demek üzere. KHK ile ne faiz, ne enflasyon ne de döviz kurlarının düşmediğini gördüler.Bu durumda Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin çantada keklik olmadığını biliyorlar.Aralarında anlaşamadıkları çatlak sesler sanırım çoğalmakta.Bu nedenlerle devletin maddi manevi tüm imkanları elde olmuş olmasına rağmen yüzde birin altında oy alacak partilerin bile kapısına gidilir olundu. Sanırım sayın Erdoğan, hayatının en büyük hatasını başkan olma, Atatürk’ten büyük olma, yeni bir çağa adını yazdırma hevesi yüzünden sayın Bahçeli’nin teklifini kabul ederek yapmış oldu. Yolun sonu o zaman gözükmeye başladı.24 Haziran seçimlerinde de yol büyük olasılıkla bitmiş olacak.
Tabii burada seçimlere nasıl gidildiği de son derece önemli. OHAL altında seçimlere gidilmesi demokratik hayatın kabul edebileceği bir şey değil. Bunu içerden ve dışarıdan pek çok kişi ve kuruluş ifade etmekte. Ancak durum bu. Daha kötüsü iktidar, meclisten geçirdiği yasa ile seçimler sonrası yeni iktidar göreve başlayana kadar KHK çıkarma yetkisini de yasalaştırmış oldu. Bunu iyi niyetle izah etmek mümkün değil.Mevcut iktidar seçimleri kaybettiği zaman ne yapacağı konusunda pek çok spekülasyon ortalıkta dolaşmakta.Bunlara açıkçası itibar etmiyorum.Bu ülke kısa demokratik hayatında çok sancılı dönemler yaşadı.Ancak hepsinin sonunda sağduyu kazandı ve her şey yoluna girdi.Yine çiçekler vererek yerlerini yeni gelenlere törenle bırakıyor olacaklardır.Sayın Erdoğan da bunu açıkça ifade etmiş “milletim devam derse devam ederiz, TAMAM derse çekiliriz” demiştir.
Neden bu kez TAMAM diyorum.İktidarın karşısında bu kez sadece CHP yok.Hani yıllardır Anadolu’da, “bunlar komünist, gelirlerse dininiz elden gider” safsatası bitti.Çünkü aynı ittifakta Saadet Partisi de bulunmakta.Mevcut iktidara en başarılı muhalefeti sakin bir şekilde yapmaktalar. CHP dışındaki özellikle mütedeyyin kesimin dinleyebileceği bir ses sayın Karamollaoğlu. Söyledikleri ise nereden bakarsanız bakın son derece doğru şeyler.Son olarak dediği ve benim çok önemsediğim vurgusu ise “ben İslamcı değilim, müslümanım”.İktidara tokat gibi bir cümle ve sahibi CHP değil Saadet Partisi genel başkanı.Bunun Anadolu’da başka bir okuması olacaktır.Üç kez iktidarın ayağına gidip ittifak teklif ettiği Saadet Partisi neden bu tekliflere hayır demiştir?Parlamenter sisteme geri dönülmesini, yolsuzlukların, israfın, lüksün son bulmasını, komşular ile iyi geçinilmesini istediği içindir.Bu seçim yolun sonudur düşüncemi kuvvetlendiren argümanlardır bunlar.Ve hepsi de altına imzamızı atacağımız konulardır.Ve Saadet Partisi bunları istemektedir.Diğer ittifak partileri gibi.veya mevcut iktidarın aksine.
İyi Parti ise seçime sokulmamak için çok uğraşılmış bir ittifak ortağı.Kişisel çabasını da bu işe koyduğunuzda yine iktidarın engellemek için ve seçimi kazanmak için bu yarışta olmamasını istediği bir parti.Öyle ki YSK bile bu konuda gerekeni yapacakken CHP’nin yapmış olduğu bir çıkış ile mecliste grup kurmuş ve mecburen seçimlere dahil edilmiştir. Ancak bununla yetinmeyen Genel Başkan sayın Meral Akşener dört günde iki yüz bin üzerinde imza toplayarak Cumurbaşkanlığı yarışında seçmenine verdiği sözü de yerine getirmiş oldu. Halâ seçimlere girip giremeyeceği konusunda çeşitli spekülasyonlar yapılan İYİ Parti de parlamenter sisteme geri dönülmesi yönünde düşünmektedir.İktidar, özellikle ittifak ortağı MHP’nin oylarını büyük oranda İYİ Parti’nin alabileceği endişesini taşımaktadır.Gözlemlerimi ise sadece MHP’den değil, diğer partilerden ve özellikle kadınların oylarını alarak önemli bir başarıya imza atacak gibi görünüyor İYİ Parti.
Türkiye Cumhuriyeti en önemli virajı yaşamaktadır.İktidarın kazanması halinde geleneksel Atatürkçü rotadan çıkacak ve bir bilinmeyene doğru gidiyor olacak.Bu yol hem devletimize, hem halkımıza Atatürk’ün gösterdiği yoldan ayrılmanın bedelini yaşatacaktır. Ama halkımız sayın Erdoğan’ın da dediği gibi “TAMAM” der ve seçimleri kaybeden iktidar seçilmişlere koltukları devrederse ülkemiz tekrar Atatürk’ün çizdiği yolda içerde ve dışarıda barış içinde yaşamaya, üreterek büyümeye ve adilce paylaşarak hak ettiğini almaya devam edecektir. Bütün bunlar da, bozulan ancak tamir edilecek olan hukukun üstünlüğünü hedef alarak, adaleti tekrar tarafsız hale getirerek olacaktır. Sanırım parlamenter sisteme dönüşün yol haritasını da ittifak protokolünde göreceğiz.
Burada bazı kesimlere de milletim adına bir şeyler söylemek isterim.
Tüm devlet kurumları, seçimle gelecek yeni iktidara saygı duymalı, aldığı kararları harfiyen uygulamalı.Arkalarından kuyu kazmamalı, ya da kumpas kabili hareketlerden kaçınmalı.Başarısız olsun diye işi yokuşa sürmemeli, anlayışlı ve samimi olmalı.
Sayın iş adamları, işlerinize aynen devam etmeli, yeni iktidarın başarılı olup ülkemizi düzlüğe çıkarmak için aldığı kararları saygıyla karşılamalı, yapıcı olmalı. Çabuk zengin olma peşinde olmamalı. Malları karaborsaya düşürüp sayfalarca gazete ilanları vermemeli, on altı yıl dayandığınızdan daha iyi bir hayatı en az iki yılda yeni iktidara süre olarak verebilmelisiniz.
Değerli medya, tüm yaptıklarınıza yeni iktidar bir çizgi çekmeli ve eskinin hesapları peşinde olmamalı. Yeni dönemde yalakalık bittiği için sizlerden halkın DOĞRU haber alma hakkını korumanız ve tarafsız gazetecilik yapmanız beklenecek. Biliyorum hemen adapte olamayacaksınız ama gayret etmesi sizden anlayış iktidardan olacak.Samimi olun yeter.
Bizler de biraz sabır gösterip destek verdiğimiz takdirde yılların tahribatı giderilmeye, yaralar sarılmaya başlanacaktır.
Daha mutlu, yine kendi kendine yeten, daha önemlisi devletten yardım olarak üçyüz beşyüz lira çalışmadan para almak yerine bir şeyler üreterek onurlu bir kazanç sahibi olmak, adalete tam olarak güvenmek, komşularımız ve kendi içimizde bölünmeden barış içinde yaşamak, tüm bunları yaparken değerlerimize saygılı olmak, kurucumuz ve yol göstericimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda ve O’nun ilkeleri ışığında daha mutlu ve huzurlu yarınlara yürümek mümkün.
Yeter ki MİLLET “TAMAM” desin. Şimdi söz milletin… (10.05.2018)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.