- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 16 September 2018, Sunday 0:12
- 3039 kez okundu
Ne kadar kolay söylemesi!
“Aynı gemideyiz değil mi? … Aması falan yok, farklı mı düşünüyorsun, yoksa sen hain misin? …”
Buradan nasıl demokratik ve çağdaş bir ülke çıkar, endişelerim diz boyu.Çocuklarımız böyle mi büyüyecek? Ya bendensin, ya da hain! Ne kadar kolay değil mi?
Üretin diyorsun, hayır ithal etmek daha kolaylarına ve kârlı geliyor.
İthalata bu kadar bel bağlamayın, katma değeri yüksek ürünlere yönelinmeli, teknoloji ağırlıklı üretim stratejileri geliştirilmeli, buna dayalı teknik eğitim desteklenmeli diyorsun, ne kadar iyi okul varsa imam hatip okullarına çeviriyorlar.
Tarım bu ülke için çok önemli olduğu kadar, çoğalan dünya içinde sağlıklı tarımsal üretim önemli, çiftçi desteklenmeli, tarımsal sanayi büyütülmeli diyorsun, gdo standartları gdo lehine oluşturuluyor, tüm tarımsal ürünlerin ithalatı yapılabiliyor, çiftçiye verilen destekler ya verilmiyor ya da yeterince verilmiyor ve milyonlarca çiftçi kentlere göç ettirilip, tarımda dışa bağımlı hale getiriliyor ülke.
Eğitim, bir ülkenin insan kaynağına ve dolayısı ile geleceğine yapılan en değerli yatırımdır diyorsun, tam tersine çağdaşlıktan uzaklaşan, bilime ters gelebilecek yaklaşımlar, yaz boz tahtasına dönen sistemler, sınav sistemlerinde oynamalar, liyakatı düşük eğitmenler ve müfredat ile standardı ve kalitesi düşük nesiller yetiştirilmek için elden ne geliyorsa yapılıyor.
Kaynakları doğru yerlere harcayarak kalkınmayı doğru rotada yapmak gerektiğini aklı başında pek çok kişi söylemesine rağmen, gösterişli yapılar ve toprağa gömülen betonlar ile sadece kendilerine şan olsun dedirtircesine yok edilen milyarlar ile ekonominin gitgide kötüleşmesine neden olunan kararlar.
Her şeyi para olarak gören bakış açılarının doğru olmayacağı, ülke değerlerinin ve kuruluş felsefesinin göz ardı edilmesinin her şeyi alt üst edeceği bilindiği halde, bu konuda tersten ne lazımsa yapılmış olması, gelinen noktaya, sadece ekonomik değil, en çok ekonomi olmakla birlikte demokratik değerlerin, uygulamaların ve kurumların da değişmekte olmasının çok katkısı olduğu düşünülmekte.
Ülke bu ağır faturaları kaldıramaz, bu kadar lüks ve aşırı harcama gelecekte bizleri, tüm ülkeyi sıkıntıya sokar denirken, yüksek maaşlı danışmanlar, varken lüksünden özel binaların kamuya kiralanmaları, yine mevcutta var olan araç parkı yerine milyonluk lüks araçların alınmaları ve/veya kiralanmaları, tarifeli uçakların kullanılması yerine nerdeyse her yere özel jetlerle gidilmesi, şaşalı yemekler, gösterişli toplantılar ve yazlıkları ayrı kışlıkları ayrı her yere bir saray yaptırma ve bunları en pahalısından en gösterişlisinden tefriş etmek merakı büyüyen cari açığa tabii ki artıracaktı.
Vaktiyle milli vatan toprağı denildi, satılmasında mahsur görülmedi, su dendi sorun görülmedi, stratejik kuruluşlar dendi sorun görülmedi, haberleşme şirketleri dendi sorun görülmedi, finans kuruluşları bankalar dendi sorun görülmedi, milli tarımsal fabrikalar dendi sorun görülmedi. Sonunda yabancılar oldu pek çok şeyin sahibi.Yıllarca kazanılanlar kaybedildi, bu saatten sonra birdenbire milli ve yerli denmeye başlandı, neden dendiğini anlayamadık. Yerli ve milli olan her şeyi yok et, sonra milli ve yerli de!
Şimdilerde her yerde görüyor, okuyor ve duyuyorsunuz, aynı gemide miyiz? Bu geminin kaptanından yana mısın? Seçilmiş Cumhurbaşkanına biat ediyor musun?..
Bizim bildiğimiz gemi Atatürk tarafından kurulmuş, rotası belirlenmiş, ilkeleri konmuş bir gemidir ve başka gemi yoktur!
Bu gemi, kurucusu Atatürk’ün çizdiği yolda yürüyordu, sanıyorduk ki herkes bu gemideydi.Hukukun üstünlüğü, laiklik, harf ve kıyafet devrimleri, çağdaşlaşma adına ortaya konan devrimler, hilafetin kaldırılması en önemli hareketlerdi bu gemi için ve hepimiz bu gemideydik.
Değil mi?
Peki nasıl oluyor da bize inanmayanlar, bizden olmayanlar bu gemide olmayanlardır anlamına gelen açıklamalar yapılıp, üstüne üstlük farklı düşünenler diye niteledikleri, oysa kuruluşta konan ilkelerden yana olanlara hain anlamına gelen kelimeler sarf edilebiliyor.
Yukarıda sıralamaya çalıştığım on altı yıllık yanlışların gelindiği noktada tekrar rotaya girmekten başka çare yokken, yolları çok daha ayrıştıran haksız ve yakışıksız bu yakıştırmalar ülkemize yarar getirmez.
Bu ülkenin yolu Atatürk ilke ve inkılaplarının yoludur.Başka her yol bu ülkeyi değişik maceralar içine götürür ki bundan bütün ülke zarar görürüz.
‘Tam Bağımsız Türkiye’ derken, bize gösterilen çağdaş ülkeler standartlarında olmayı, ‘yurtta barış dünyada barış’ anlayışında politikalar üretmeyi, çiftçiyi memleketin efendisi yapan anlayışa geri dönmeyi, bilimden sapmamayı, ‘hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ demeyi, laik anlayışı ve hukukun üstünlüğünü devletin her kademesinde uygulamayı, önce ülkeyi yönetenlerin israftan kaçınmasını ve halka örnek olmasını gerçekleştirebildiğimiz zaman hepimiz aynı gemide olmuş olacağız.
Ve bu sayededir ki hiçbir problem için dış güçler dememize gerek kalmayacaktır.
Ve bu nedenledir ki birbirimize hain dememiz de gerekmeyecektir.
Bu millet her zorluğun altından kalkmasını her zaman bilmiştir.
Yeter ki doğru şeyler yapalım!
Bunun için de bu ülkenin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediklerini dikkatle okuyup anlayalım, yaptıklarını örnek alalım.
Unutmayalım ki, o dönemlerde pek çok ülke monarşiler ve faşist iktidarlar/kişiler tarafından yönetilirken O, bu ülkeyi parlamenter demokrasiye giden bir cumhuriyet ile yönetmeyi seçti.Kendi için değil halkı için var olma gayreti içindeydi.Devlet ve halk birlikte kalkınma modelini başarı ile uygulamaya koydu.
Ve az zamanda gerçekten çok ve büyük işler başardı.
Bugün bu ülkeyi yönetenler O’nun sayesinde yönetecek bir ülke bulduklarını unutmamalıdırlar.
Herkes bu ülkede Atatürk gemisindedir ve başka gemi yoktur.
Bu geminin adı TÜRKİYE CUMHURİYETİ.
Kurucusu GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’tür.
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.