- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 29 July 2019, Monday 9:33
- 3040 kez okundu
Masallarda söylenir ya bazen “az gittik uz gittik dere tepe düz gittik, bir de baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz” diye …
Ülkemizin son on yedi yılda katedebildiği mesafeye bakalım … Seksen milyon insan, sekiz yüz milyar lira gayri safi milli hasıla, dünyanın yirmi büyük ekonomisi içinde olan büyüklüğüne rağmen 2002 yılından bugüne bir arpa boyu yol gidemediğimizi görmekteyiz.
Böyle deyince iktidar sahipleri veya yanlıları alınganlık gösterebilirler, hatta kızabilirler. Ancak sonucu değiştirmez.
Bir arpa boyu gitmeyi bırakın, daha da kötü durumda olduğumuzu sokağa çıktığınızda anlıyorsunuz.
Bu kadar savurganlık ve lüks düşkünü yaşantıdan sonra, bir de üstüne “itibardan tasarruf olmaz” anlayışını eklersek kaçınılmaz bir sonuç.
Hani “enflasyonun nedeni yüksek faiz” dendiği gibi, ver talimatı indir faizi düzelsin hayat. Ama bir türlü olmuyor. On yedi yıldır her şey yapılabildi ama bu talimat verilemedi.
Ekonomideki sıkıntı muhalefet tarafından dillendirilince de “atılan mermilerin, bombaların kaç para olduğunu biliyor musunuz” diye savunma yapılıyor.
Allah aşkına şöyle bir geriye bakıp doğru yapılan şey var mı diye baktığında insan, ne yazık ki eğer yandaş değilseniz görmekte zorlanıyorsunuz.
Çıkarılan afların haddi hesabı yok, sonra bunların ödemelerinin defalarca affedilmeleri. Yinede tahsil edilemeyen milyarlarca vergi alacağı.
Kapatılan onca fabrika ve bu fabrikalarda işsiz kalan binlerce çalışan ve aileleri.
Mücevhere ve yata yapılan teşviklerin köylüye verilmemesi nedeniyle artık sürülemeyen binlerce dekar tarım alanı. Bu nedenle pahalılaşan tarım ürünleri. Bunların ithal edilmeleri nedeniyle de oluşan cari açık.
Bir defalık yurt dışından getirilecek paralara soru sorulmayacağı ve cüzi bir vergi alınacağı söylendiği halde bir türlü getirtilmeyen milyarlarca döviz.
Her iş adamı on, yirmi kişi ilave istihdam sağlasın talimatına rağmen her geçen gün artan işsizlik.
Yerli ve milli para kullanın diye talimatlar verildikçe bankalarda halkın artan döviz tevdiat hesapları.
Merkez Bankası’nın başkanını bir kararname ile görevden alacak kadar her şeye yetkili bir Cumhurbaşkanı. Ama faizi indiremeyen, hayat pahalılığını durduramayan, refahı toplum tabanına yayamayan bir iktidar aynı zamanda ...
Milli eğitimin bir türlü rayına oturamayışı, değişen bakanlar, müfredatlar, sınav yöntemleri, bir ileri iki geri ile matematikte on sorudan sadece birini, fen derslerinde ikisini yapabilen çocuklarımız. Sabah kalkınca imam hatip lisesine dönmüş yüzlerce okul. Neresinden baksanız tam bir başarısızlık.
Üniversitelerin ülkenin hiçbir sorununda ön alamayışları, dünya üniversiteleri arasında artık sıralamalara giremeyişleri.
Sayıları milyonlarla ifade edilen işsizlerimiz. Kar topu gibi büyüyen ve yarına dair hiçbir çözüm işareti olmayan işsizlik konusu. Her dört üniversiteliden birinin yaşadığı işsizlik.
Aralarına her gün bir yenisi eklenen kapanan işletmeler. Yanan fabrikalar, konkordato ilan edilen şirketler.
Çok uzun zamandır görmediğimiz ve özlediğimiz fabrika açılışları.
Aç yatan emekliler. “Hiç ütü yapmam, elektrikli araçları kullanmam ama yetmiş beş lira elektrik faturası geliyor” diye ızdırap içinde yaşamaya çalışan emekliler. Aldıkları zam yüzde beş ...
Yüzde on beş elektrik zammı daha hazmedilmeden yeni bir zammın geleceğini müjdeleyen elektrik üreticileri. Ve buna dur diyemeyen iktidar.
Kendilerine gelince yüzde kırk zammı yapıp bunu eleştirenleri de azarlayan iktidar yandaşları.
Talan edilen ormanlar ve çevre, oralara yapılan oteller, taş ocakları ve madenler ile yarınların hiç düşünülmemesi.
Kendilerinden olmayan herkesin potansiyel suçlu görülmesi, mülakat sayesinde devletin hiçbir kurumuna giremeyen başarılı gençler.
Liyakatın yok edilip, “benden olanlar”a hayat hakkı tanınan bir düzen.
Adaletin hiç olmadığı kadar bozulduğu yıllar. Adaleti tesis edecek kadroların yandaşlar ile doldurulduğu bir yapı. Bir türlü sağlanamayan adil yargılama. Yıllarca içerde tutulan insanlar ve sonra pardon denilen yargılamalar. Adaletin haksız yere yargıladığı masum insanların acı çektiği, hatta hayatlarını yitirdiği, genel kurmay başkanının hapse atıldığı, sonra kumpasmış denilen davalara neden olan alçak fetö kalkışmasının siyasi ayağına nedense hiç girilememesi.
Sınırda kampta ihtiyaçları karşılanmak suretiyle tutulması doğru olan ancak ülkenin kılcal damarlarına kadar girmelerine izin verilen Suriyeli mülteciler ve onlar için yapılan kırk milyar dolar seviyesinde harcama.
Tutmayan bütçe, başa çıkılamayan cari açık.
Ne tarafta olacağımıza karar verilememiş bir dış politika.
TBMM’nin işlevsizleştirilmesi, halk ile devletin irtibatının kesilmesi, hata yapana hata yaptın deme olanağının kalmadığı acayip bir sistem ile idare edilmeye çalışılan bir devlet.
Artık morali bozulan ve ümidi azalan bir halk.
Kimsenin uygun görmediği partili Cumhurbaşkanı.
Her istediğini her istediği makama atayan bir tek kişi.
Her şeye karar veren bir tek kişi.
Ne, nasıl olacaksa buna karar veren tek bir kişi.
On yedi yıldır düzelmeyen ve her geçen gün daha kötü olan bir ekonomi. Defalarca açıklanan şahlanış senaryoları sonrası hiçbir etkisi olmayan açıklamalar.
Bir türlü bitmeyen dış politika problemleri. Her gün yeni bir tehdit yeni bir sıkıntı.
Lüksten ve şatafattan ödün vermeyen iktidar.
Halk sıkıntı içinde.
On yedi yılda geçirilen tüm seçimlerde ve referandumda hep daha iyi olacak denen ama bir türlü iyi olmayan hayatlar.
Geriye baktığımızda iyi diyebileceğimiz hiçbir şeyin olmayışı. Hatta her şeyin daha kötü oluşu.
İyi olarak söyleyecekleri yollar, köprüler, geçitler, hava alanları ve şehir hastaneleri ise bu halkın sırtına vurulmuş kamburdan başka bir şey değil. Her biri yıllarca sürecek bir mali yük. Yapanlara haksız kazanç sağlayan birer para makinası ve bu parayı ödeyecek yoksul bir halk. Bununla övünmek akla mantığa aykırı, hesap ortada.
Sonuçta on yedi yıl döndük durduk birçok şey oldu gibi gözüktü ama gidilen bir arpa boyu yol yok maalesef. Ve diyebiliriz ki o günleri arar hale geldik.
Çıkın sokağa sorun inanmıyorsanız.
Bir arpa boyu yol alınmış mı, alınmamış mı? (19.07.2019)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.