• 29 January 2019, Tuesday 8:31
YılmazKaya Aylanç

Yılmaz Kaya Aylanç

Bu ne lahana turşusu …

Her halde Türkiye Cumhuriyeti böyle bir iktidar görmedi, görmez de. İktidarı bu kadar ender kılan şey, karşısındaki kitlenin hafızası olmadığını düşünerek her konuda her şeyi her yerde rahatlıkla söylüyor olması. Bunun yanlış, haksız, dayanaksız, doğru olup olmadığının hiç önemi yok !

Kendi yaptıklarına bu kadar muhalif başka bir iktidar gördüğünüzü sanmıyorum. İktidarların veya kişilerin özeleştirileri vardır. Ve bu erdemli, iyi bir davranıştır. Ancak özeleştiriyi konunun ağarlığına ve durumunuzun seviyesine bakarak yapar ve sonrasında istifa eder bırakırsınız. İktidar ise sanki eleştirdiği şeyleri başkası yapmış gibi en ağır eleştirileri yapıp, sonra bunu kendilerinin düzelteceğini vaad gibi söyleyerek yola devam edebiliyor. Bunu kurumsal olarak yaptıkları gibi kişisel olarak da yapmaktalar. Gayet normal bir davranış gibi, hatta kendilerine aferin dedirtircesine.

Siyaseten en büyük U dönüşünü fetullahçı terör örgütü ile ilişkilerinde yaşadılar. Kandırıldıklarını söyleyerek, Allah’tan ve milletten af dileyerek yola devam etmede bir sakınca görmediler. Siyasi taraf dışında herkesi cezalandırdılar.

Ekonomiyi ise üzerine taş konulamayacak bir hale getirmenin yanında Demokrat Parti’den sonraki en büyük dışa bağımlılığın mimarı oldular. Ancak yaşanan ekonomik sıkıntıların bedelini soğana kesmeyi büyük bir hamle olarak anlatmaya çalıştılar. Soğan depolarını basarak ekonomiyi düzelteceklerini her yerde anlatmaya çalıştılar. Poşet operasyonu bitti, şimdi sırada marketler var!

Ülkedeki tarımın bitirilmesi için ellerinden ne gelirse yaptıklarını onlar anlatmaktan bıkmadı ama halkımız halâ tam olarak anlamadı. Çiftçi artık çiftçilik yapamaz hale getirilmişken, çiftçinin kapısında traktörü, özel otomobili ve varlık içinde olduğunu anlatmak ve bununla gurur duymak gibi bir çarpıklığı rahatça yaşayabildiler. Öyle ki çiftçiye on altı yılda yaptıklarından sonra geleneksel pek çok ürünü ithal eder olduk. Dün ödemediğimiz dövizi artık her yıl tarımda da öder hale geldik. Bunu yaparken en stratejik tarımsal sanayiye ait fabrikaları ve tarım alanlarını satmaktan da geri durmadık. Her tarımsal sorundan sonra çözüm olarak gümrük vergisini sıfırlayarak ithal etmeyi çözüm olarak sunduk. Halk olarak da bu durumu izledik ancak bu politikalara destek vermeye de devam ettik.

Şimdi savunma sanayi fabrikaları satılmakta. Nasıl bir ihale yöntemi ile, bilen yok! Müşteri kim? Uzun süre bilen yoktu, dedikoduları sonrası belli oldu. Yabancı ortaklığı fazla olan bir akraba şirkete. Savunma da: Satmadık, işletme hakkını devrettik 25 yıllığına! Kaça? Bu devirden ülkemiz ne kazanç elde edecek? Hiç birine yanıtları olmadığı ortada. Katar ortaklı dünür şirketine, millet yiyemedi alın sizler yiyin demekten başka ne anlama geliyor bilen varsa anlatsın.

Hani tv’lerden “kıyıları yağmalayan kim”? “Ormanları yok eden kim”? “Paraya tapanlar, kapitalistler kim”?  diye bağırıp bu saydıklarını on altı yıldır yapan iktidar da, anlayan kim? Ne zaman bu halk anlayacak olanları?

Son bomba Sırbistan’dan ayçiçeği ve yağı almak için bir kanun çıkarıldı. Sırbistan’da ayçiçeği ekiliyor mu? Hayır! Neden oradan ithalat izni veriliyor? Kim ithal edecek? Hangi bedelle satın alınacak? Gümrük vergisi ne olacak?

Her şey kapalı kapılar ardında. Yüzlerce kez değiştirilmiş ihale kanunu ile, artık her şeyin tek kişi yönetiminde olan ülkemizde sorma ver, sorma yap, karşı çıkma hain olursun anlayışı ile yaşanmakta.

İktidarın tek kişisi soruyor, “bu kapitalizm var ya bu kapitalizm”! İşte onu yaratan sizsiniz sayın iktidar.

Gelir garantili yaptırdığınız tüm işlerle, dövize endeksli ihaleler ile, kapattığınız fabrikalar ile, yok ettiğiniz tarım ile, harcamaya, ithalata ve borca dayalı büyüme modeli ile siz bu duruma düşürdünüz bu ülkeyi.

Halâ yanlışlarda ısrar eden politikalara devam eden iktidar Osmanlı’dan miras kalan ticareti, sanayiyi övüyor. Ben size söyleyeyim Osmanlı’dan miras kalan sanayiyi: Hacı Bekir Lokumları, İskender bey döner, Ziraat Bankası, Altan şekerleme, Vefa bozacısı, Mehmet Efendi Kuru Kahve, Komili Hasan, Çögenler Helvacılık, Şekerci Udi Cemil, Hacı Şakir, Tuzcuoğlu Nakliyat, Konyalı Lokantası, Pandelli Lokantası, Badem Ezmeci Mehmet Halil, Koska Hacı Emin Bey, Eczacı Abdi İbrahim, Yenigün Reçelleri. Yere göğe konamayan Osmanlı’dan kalanlar.

Adını anmaktan imtina ettiği Cumhuriyetin on-onbeş yılından kalanlar ise, yapısal devrimler bir yana, yabancıların elinde olan madenler, demir yolları, karayolları, limanların ve bazı sanayi tesislerinin millileştirilmesi, yeni demir ve karayollarının, köprülerin yapılması, Ankara Radyosunun açılması, Kayseri Uçak fabrikası, Uşak ve Alpullu Şeker Fabrikaları, Ankara Çimento Fabrikası, İstanbul Otomobil Fabrikası, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Eskişehir Şeker Fabrikası, Sümerbank, Halk Bankası, İzmit Kağıt Fabrikası, Ankara, Sivas, Eskişehir ve Sivas buğday siloları yapımı, Bakırköy, Konya Ereğli Bez Fabrikaları, Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası, Antrasit Fabrikası, Kayseri Mensucat, Keçiborlu Kükürt Fabrikaları, Etibank, MTA Kurulması, Paşabahçe Şişe Cam, Nazilli Basma, Ankara Gaz Maskesi Fabrikaları, Ankara Çubuk Barajı, Gaziantep Buz Fabrikası, İlk Türk Gemisi Belkis denize indirildi, ilk Denizaltı yapımına başlandı, Malatya Bez Fabrikası, THY Bükreş seferine başladı, TMO kuruldu, Divriği Demir Madenleri işletmeye alındı, İzmir Klor Fabrikası kuruldu, Köylüye 1923-1938 yılları arasında 708 bin hektar toprak dağıtıldı. Tüm bunlar savaşlardan çıkmış, sermayesi olmayan, yetişmiş ve okumuş insan gücü olmayan bir devlet ve O’nu kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından yapılanlar. Hem de 10-15  yıl içinde.

Hepsini satıp, halâ Osmanlı’dan kalanları anlattıkları bir Cumhuriyet kazanımlarıydı bunlar. Şimdi hepsinin yerinde yeller esmekte ve halâ “Ah şu Kapitalizm” deyip dövündükleri anlayışa devam etmekteler.

16 yıldır ülkeyi 25 yıldır İstanbul’u yönetenler sanki bunca yıldır muhalefetteymiş gibi konuşabiliyor, halkın da bir kısmı böyle sanıyor ya!

Hani bir laf var bizde “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu”! (21.01.2019)

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık