• 14 January 2021, Thursday 9:12
YılmazKaya Aylanç

Yılmaz Kaya Aylanç

Ben … Ben … Ya bizler …?

Bir ülke düşünün ki her şeye bir kişi karar vermekte. Öyle sanıyorum ki demokrasi ile yönetildiği söylenen bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şey bu olsa gerek.

Oysa Cumhuriyet kurulduğu yıllarda özellikle mazlum halklar için örnek olmuş, emperyalizme karşı verdiği savaş ve kazanarak kurduğu devlet umut olmuştu.

Sadece işgalcilere karşı verdiği savaş mı örnek oldu, tabii ki hayır. Daha sonra ortaya konan devrimler ve bunların gerçekleşmesi için yapılan uygulamalar ile varılan sonuçlar da sadece mazlum halklar değil, var olan gelişmiş devletler tarafından bile hayranlıkla izlenmiş, başarılan işler alkışlanmış.

Kısa zamanda yoktan var olan ve hayranlık uyandıran işlerden bazıları şunlardı.

Eğitim. Çağdaş bir eğitime giden yolda yapılan harf devrimi sonrası halkın süratle okur yazar hale gelmesinin sağlanması ve diğer taraftan bilimsel eğitimin yapılacağı okulların açılması. Bunlar ilkokuldan başlayıp sanat okulları, öğretmen okulları ve normal liseler yanında, Dil Tarih ve Coğrafya gibi, Türk Tarih  Kurumu gibi değerli kurumlar.

Ekonomide tarımın öncülüğünde kendine ve çevresine yeten bir ülke yaratma yanında, sanayi hamleleri ile motor ve uçak yapımı dahil pek çok üretim tesisinin hayata geçirilmesi. Demir çelik tesisleri yanında ulusal maden işletmelerini bir çatı altında toplayan Etibank gibi, tekstilde Sümerbank gibi kurum ve kuruluşlar. Ve daha niceleri.

Devletin yönetilmesi ve geleceğe emin adımlar ile yürünmesi için laik bir devlet anlayışının tesis edilmesi ve bu nedenle Diyanet Başkanlığının kurulması. Daha pek çok kurum.

Unutmamak gerek ki her şeye imkanı olduğu halde ülkemiz kurucusu meclisin önemini her koşulda vurgulamış olup devleti kurmadan halkın meclisini kurmuştur. O nedenle TBMM bu ülke için çok ama çok önemlidir. Kurtuluş savaşını meclisle sürdürmüş olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sadece bu yaptığı ile bile ne kadar takdir edilse azdır.

“Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” ifadesi TBMM genel kurul salonunda meclis başkanlığı kürsüsünün üzerinde o günden bu yana yazmaktadır.

Peki kıymeti bilinmiş midir?

100’üncü yılına birkaç yıl kalmış olan Cumhuriyetimiz hiç olmadığı kadar yörüngesinden çıkmış bir düzeni yaşamaktadır.

Bugüne kadar TBMM’ni hiç bu kadar işlevsiz görmüş müydük?

Yeni düzende saraydan gönderilen talimatlar komisyonlarda ve genel kurulda iktidar ve ortağı partinin milletvekillerince eller kaldırılarak tartışılmadan kabul edilmekte. Aynı şekilde muhalefet milletvekillerince verilen halkın yararına bile olsa teklifler ise aynı şekilde reddedilmekte. Mecliste atanmış bakanlar, seçilmiş vekillere bağırabilmekte ve hatta yalancılık ile suçlayabilmekte.

Ya kurumlar, gün geçmiyor ki liyakattan uzak sadece sadakatı önemli insanlar tarafından yönetilmeye zorlanmakta veya işlevsizleştirilerek yok olmaya bırakılmakta. Yaşayacaksa da sadece ve/veya öncelikle iktidar için çalışması sağlanmaya çalışılmakta.

Sanayi, neredeyse tam bir montaj sanayi haline gelmiş, üretmek için ithal ara malı alamazsanız üretemez olan bir sanayi yaratılmış durumda. Almanya’dan motor gelmezse tank üretmiyorsunuz, Kanada’dan parça gelmezse insansız hava aracı yapamıyorsunuz, ABD’den motor gelmezse helikopterleri tamamlayıp Pakistan’a veremiyorsunuz gibi. Gerekli parçaları alamazsanız bir tane bile araç imal edemez bir sanayi yaratıldı. O nedenle de cari açığımız sürekli artan bir seyir izleyip ekonomimizi sürekli yıpratan bir unsur olarak yaşamımızda yer alıyor.

Tarımda ise yaşadıklarımız tam bir felaket. Kendi kendine yeten yedi ülkeden biriydik derken ülkenin tarım bakanının bundan gurur duyacağına “şehir efsanesi” diye aşağıladığı bir süreci yaşamaktayız. Ülkenin her geçen gün tarım üretimindeki alanları küçülür, çiftçisi borç batağında üretim yapamaz hale gelirken, iktidarın bulduğu çözüm “ithal ederiz” demek olmuştur. Veya Afrika’da çiftlik kiralayıp oralarda üretim yapmak gibi inanılmaz işlere girmek olmuştur.

Gelinen noktada ortak aklın yok olduğu, güçler ayrılığının dengelediği bir yaşamın olmadığı, her şeye karar veren tek bir kişinin olduğu Cumhuriyetimiz; geleneklerini kaybetmiş, kurumlarını yozlaştırmış, liyakatı ve adaleti yok etmiş, ekonomisi çok zor günler yaşayan, dostu az veya yok bir ülke haline gelmiş durumda.

Günümüzde bakanları atayan, şirketleri kuran (varlık fonu), kurumları satan/kiraya veren (tank palet fabrikası), rektörleri seçimsiz “böyle uygun gördük” diyerek görevlendiren, tüm ülkenin neredeyse karşı çıktığı projelere karar veren (Kanal İstanbul), ekonomiden anladığını söyleyerek “faiz sebep enflasyon sonuç” inadı ile Merkez Bankası’nda para bırakmayıp ekonominin çaresiz kalmasına neden olan (Merkez Bankası’nın 128 milyar dolar para kaybetmesi), büyükelçiliklere partili kişileri görevlendiren, üniversite mezunlarımızın iş bulamadıkları ortamda devlet kurumlarına yandaşlarını birden fazla görevlere atayan, halka “dövizi bırakın milli parayı kullanın” derken döviz üzerinden yap işlet devret ile garantili ihaleler vererek yıllarca halkın döviz borcu ödemesine neden olan, ormanlık arazilerin imara açılmasına bile karar veren tek bir kişinin yönettiği bir ülke olduk.

Öyle ki derdimizi anlatacağımız, hakkımızı arayacağımız veya bize de sorulan veya fikrimizin alınacağı hiçbir şey kalmadı. Geleceğimiz tüm ülke olarak sadece bir kişinin kararına kalmış durumda.

Ailede yapılacak birçok şeyi çocuklarımızın bile düşüncelerini alarak yapan bizlerin, geleceğimiz ile ilgili hiçbir konuda söz hakkımız bulunmamakta. Kararlar tartışılarak ve bilimsel süreçler gözetilerek alınmamakta.

Her şeye bir kişi karar vermekte.

Anımsar mısınız vaktiyle ne demişlerdi, “halk sandıkta oyu atar ve işi biter”, sonrasını biz biliriz anlamına gelen bir ifade ile demokrasi konusunda da ne anladıklarını ifade etmişlerdi.

Peki her şey onlarsa ve onlar karar veriyorsa biz, bizler ne olacağız ?


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık