- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 18 November 2017, Saturday 18:03
- 3749 kez okundu
Yılmaz Kaya AYLANÇ
Bir samimiyetsizliktir gidiyor. Koca koca insanlar, yıllarca ders vermişler, bürokratlık icra etmişler, siyaset yapmışlar ve ülke yönetmişler. En azından bunları yaptıkları iddiasındalar. Oysa gerçekte yaptıklarına baktığınızda şunu fark ediyorsunuz. Yapmıyorlar, yaptıklarını sandıkları, aslında bozmak. Yapmayıp bıraksalar her şey inanın daha iyi olabilir. Çünkü önce bozmak için birçok şey yapıyorlar, ciddi paralar harcıyorlar, sonra neden olmadığını anlamak için oldukça uzun bir zaman tüketiyorlar, bu da ülkenin her anlamda kaybetmesi demek, sonra yanlış olduğunu ya da olmadığını anlayıp düzeltmeye, pardon, başka bir şey yapmaya başlıyorlar. Yine ciddi bir bütçe, zaman ve emek. Olan hep ülkemize ve ülkem insanına oluyor. Geçense zaman; hepimizin zamanı. Bunun bedeli ölçülemez. O anın insanlarının hayalleri, umutları, harcadıkları, birbirlerine verdikleri sözleri ve geçen yıllar. Tüm bunlar neden yaşanıyor? Ülkeyi kimlerin ve nasıl yönettikleri işte bunun için bu kadar önemli. Sonunda her şey bireye kadar inerek ona iyi veya kötü bir hayat yaşatıyor. O nedenle yöneticilerimizi seçmemiz bu denli ciddi bir konu ve önemli bir iş. Toplumlar, özellikle bizimki gibi olan, yani seçilen kişinin özellikleri ve kültürünün, eğitiminin ve ideolojisinin ülke gidişini 180 derece ters çevirebilecek olması bu seçimin önemini ortaya koyuyor.
Yakın zamanda çok önemli bir konu gündeme geldi: ATATÜRK. Yıllardır en tepede bulunan yöneticiden bu konuda herhangi bir ‘Atatürkçü’yü tatmin etmeyi bırakın, mutlu edecek bir şey duyduk mu? Gördük mü? En önemli ulusal bayramlarımızda hastalanmadılar mı? Yurt dışı ziyaretlere gitmediler mi? Çelenk koymaları, halkın bayramlara katılmalarını yasaklamadılar mı? Okullarda ve stadyumlarda bayram yapmaya, caddelerde valilikler izin vermediği için (mazeret güvenlik) yürümeye hasret kalmadık mı? Bir numara “demokrasi bir tramvaydır, gideceğiniz yere kadar gider orada inersiniz” derse veya “bize göre demokrasi hiçbir zaman amaç olamaz” dediğinde o kişinin demokrasiden ne anladığını anlarsınız? Hele bu kişi daha önce siyasi tavrını değiştirdiğini ifade etmek için “gömlek değiştirdim” diye bir tabiri Türk siyasetine sokabilmiş biriyse. “Ben şahsen kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyerek Atatürk devrimlerine en büyük darbeyi bence indiriyorsa. Ve “bizim tek derdimiz var İslam, İslam, İslam (2015 Endonezya konuşması) diyebiliyor ardından da, TBMM’nde grup toplantısında “dindar bir nesil yetiştirmek hedefimiz” (1 Şubat 2012) diye bağırıyorsa. “Elhamdülillah müslümanım diyenlerin, şeriatçıyım demesi de gerekir” (21.11.1994 Milliyet s.17) dedikten sonra şimdi hangi gömleği giydiğini bir düşünelim. 10 Kasım 2017 tarihini bir dönüşüm, bir değişimin tarihi veya başkaca olumlu bir hâl olarak değerlendirip umutlu olanlar için ciddi kaygılıyım. Aslında değişen bir şey yok. Her şey eskisi gibi. Ne demişti daha önce tek yönetici “bir mücadeleyi iktidara getirme noktasında eğer benim emir komuta merkezim bana “papaz elbisesi giymen gerekiyor” diyorsa giyerim” (Milliyet gazetesi 1995). Dememiş miydi.! Halâ değişildiğini düşünüyor musunuz? Şimdilerde TBMM başkanı seçilecek Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adayı kim? Sn. İsmail Kahraman. Beyefendi neler dedi hatırlayalım. “Laiklik anayasada olmamalıdır” (TBMM 2014). “Cumhuriyeti kuran kadrolar dinsizdi” (Eskişehir 2014). Atatürk adını ağızlarına almayan, almamaya çalışan, mecbur olduklarında ise Gazi, Mustafa, Kemal gibi isimleri kullanmaya çalışan bir anlayış, 16 yıldır Atatürk’ün kurduğu ülkeyi, Cumhuriyeti yönetmektedir. Atatürk bu iktidar döneminde hiç hak etmediği bir karşılığı yaşamıştır.
Ancak, halkı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ünü hiç unutmamıştır, O’nu her şart ve zeminde sevgi ve saygı ile anmasını bilmiş, çizdiği yoldan emin adımlarla yürümeye devam etmiştir. O’nunla ilgili her şeyin karartılmaya çalışıldığı bu yıllarda, aileler çocuklarına Atatürk sevgisini evlerinde vermiş, şiirlerini öğretmiş resimlerini duvarlarından eksik etmemiştir. Atatürk, hak ettiği sevgiyi halkının kalbinde her zaman bulmuştur. Her şeye rağmen.
Şimdi birdenbire hepimizi az çok şaşırtan bir Atatürk benimsemesi görmekteyiz iktidardan. Alışageldik bir durum olmadığı için herkes farklı bir yorum yaptı. Bir pencereden bakıldığında takiye, gömlek ne derseniz deyin iktidar kanadında Atamızın yüzüne güneş geldi. Bu da bir şey. Oralarda ondan habersiz olanlar tanıma fırsatı bulacak. Haberli olup bağrında saklayanlar rahatlıkla ifade eder olacak. Tüm bu sürecin kazananı Atatürk olacak. Bir diğer pencereden bakıldığında, zorla olduğu ne kadar da belli. Ne söyleyeceklerini şaşırıyorlar. Sanırım, “daha düne kadar ne diyorduk veya neler demiyorduk şimdi ne oldu bize” dediklerini duyar gibi oluyorum. Beyler, siz boş verin düşünmeyi tek adam ne diyorsa altını doldurmaya çalışın yeter. Alışın artık bu duruma…
Hedefe varmak için her şeyin mübah olduğu anlayışlar, yöntemler, yollar vardır uygun bulmasak da. Bu iktidar yöneticileri bunu zaten vaktiyle söylemişlerdi. Sanırım şimdi Atatürk trenine binmekteler. Nerede ineceklerini hepimiz biliyoruz. Büyük bir hata yaptılar, % 35-38 ile iktidar olabilirken ve bunu belki daha da sürdürebilecekken, iktidar olmanın, her şeyi yönetmenin sarhoşluğuna kapılarak neden BAŞKAN olmayayım, benim neyim eksik dediler ve şimdi %50 + bir kişi olmak zorundalar. Yoksa rüya bitecek. Hem de çok hazin bir son ile.
Normala dönmek, yeniden evrensel hukuk ve yaşam şartlarını hedef alan, dünya ile barışık, Atatürk devrimlerinin takipçisi, üreterek büyüyen, adilce bölüşen, iktidar sahiplerinin kendi çıkarlarını değil halkın çıkarlarını düşündüğü, güçler ayrılığının yer aldığı saygın bir devlette yaşamak, Cumhuriyetimize ve kuruluş değerlerinin ışığında müreffeh bir TÜRKİYE için hepimizin düşünmesi ve sandıkta hep birlikte doğruyu yapmamız gerekmekte.
Bu doğru, ATATÜRK’ün açtığı çağdaş bilim yolunda yürümektir.
Samimiyetle.
(12.11.2017)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.