- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 19 August 2019, Monday 9:25
- 3371 kez okundu
Çok güzel bir kızdan bahsederler. Tabii güzellik sınırsız olunca tüm gençler onun için deli olurlar ve onunla evlenmek isterler. Rivayet odur ki bu istekleri gerçekleşmeyen gençler, kara çalmak için kötü yola düştüğünü ve babasının onu öldürmesi gerektiğini söylerler. Bir başka efsane de ise, sevdiği gence taşıyamayacağı yükü yükletip ölmesine neden olduğundan köylüler babadan kızını da öldürmesini isterler. Her ikisinde de güzeller güzeli sarı saçlı kızına kıyamayan baba onu gözden ırak yerlere götürür ve verdiği kazları burada gütmesini söyleyerek kaderine terk eder. Zamanla öldüğünü düşünen baba kızını bıraktığı yere gider ve görür ki kızı yaşamakta. Kendisinden bir tas su ister ve buz gibi derelerin aktığı yerden kızı uzanarak babasına su verir. Babası kızının ermiş olduğuna inanır. Efsane kulaktan kulağa yayılır ve günümüze gelir. Ülkemizin en güzel köşelerinden buz gibi suların aktığı, oksijenin en çok olduğu sayılı yerlerden olan bu efsanenin geçtiği yer ‘Kaz Dağları’dır.
Çanakkale ve Balıkesir illerinin kesiştiği yerde yer alan ve adına 14-16 Temmuz tarihinde Edremit Akçay’da festival yapılan bu doğa harikası bugünlerde yok edilmekle karşı karşıya .
Doğasever binlerce kişinin direnmeye devam ettiği bu yer ne yazık ki şuana kadar kesilen yüz doksan beş bin ağaç ve toprağın yüzeyinin tıraşlanması ile daha şimdiden canlılara yasak bölge olmuş durumda.
Yapan kim? Kanadalı altın şirketlerinden biri.
Aslında kim olduğunun bir önemi yok.
Kendi ülkesinin doğasının ölüm fermanına imza edenler kimler?
Binlerce vatandaşı doğasına, birlikte ve içinde yaşadığı dünyaya sahip çıkmak için mücadele ederken, bilmem ne uğruna bu yok edilişe onay veren insanları, makamları, mevkileri, yetkilileri anlamak mümkün değil.
Bir ülke kendi doğal zenginliklerini nasıl böyle heba eder ve geri dönülmez bir zararı kabul edebilir? İnanın bunu ne ben nede vatandaşlarımızın çok büyük bir kısmı anlamıyordur.
Anlasa, bilse bir tek bu izinleri veren iktidar bu sorulara yanıt verebilir. Onlardan da şimdiye kadar bu konuda doğru dürüst bir açıklama gelmedi.
Ülkemiz coğrafyası bir süredir tam bir talan içinde delik deşik edilmekte.
HES diyorsunuz binlerce ruhsat hiç düşünülmeden veriliyor. O güzelim pınarların aktığı, etrafının yemyeşil çayırları, bin bir renkli çiçekleri, börtü böcekleri ile tam bir doğa harikası yerlerimiz bir bakıyorsunuz kısa bir süre sonra suyu akmayan ve etrafının kavrulması sonrasında hayatın bittiği alanlara dönüşüyor.
Çok kısa sürede olan bir yok oluş, yerine konulması olanaksız bir yaşamı temsil ediyor. Ancak ne yazık ki göre göre, bile bile bu yok oluş hızlanarak devam ediyor.
Tabii sonrası iklim değişikliğinin çeşitli boyutlarını yaşıyor ve olan tabiat olaylarını Allah’a havale ediyoruz.
Aynı durumu plansız programsız JES’lerde de yaşamaktayız. Onca köylü, doğasever, aklı başında akademisyen ve bilim insanı dur demek için arazilerde mücadele ederken devlet, şirketleri koruyan tavrıyla ülkenin adım adım yok oluşuna seyirci kalmak bir yana adeta bu yok oluşu destekleyip hızlandırıyor. Güzelim Ege ovalarındaki incir, zeytin ve daha pek çok tarım ürünümüz ve doğal yaşamın göz göre göre yok oluşuna bu dönem yaşayanlar olarak ne yazık ki tanıklık etmekteyiz.
Devlet, ülkemiz doğasının yok oluşuna çanak tutan uygulamaları neden yapmakta? Neden bu konuda halkı ve doğayı koruyacağına şirketleri koruma yolunu seçmekte? Neden bir talimat ile bu yok oluşu durdurmak varken ya sessiz kalmakta, ya sen yaptın ben yapmadım gibi kayıkçı atışmasına dönüştürmekte ya da olur olmaz, ipe sapa gelmez açıklamalar yapmakta.
Şu ana kadar bu konuda tatmin edici hiçbir yanıt devlet kademelerinden ve devleti tek başına temsil eden ve yöneten Sayın Cumhurbaşkanından alınamamıştır.
Oysa sıradan bir tatil güzergahınızda seyrederken sağasola, ormanlara ve dağlara doğru baktığınızda kel bir çukurun olmadığı alan görmeden gidemezsiniz.
Ya bir taş ocağı veya çeşitli madencilik çalışmaları nedeniyle kesilmiş ağaçlar, tıraşlanmış orman veya makilik yüzeyleri rahatlıkla görebilirsiniz. Bedelinin bugün veya yarın ne olacağını bilmeden, katlanılan maliyeti görmeden, neye rağmen yapılan bu yağmayı göz yaşları içinde seyretmektedir vatandaş.
Vatandaşa, orada yaşayan insanlara rağmen bu yapılan bir zulümdür. Halka ve doğaya.
Ülkemizi yönetenler bir an önce bu zulme dur demelidir.
Doğa katliamları durdurulmalıdır.
Ama görünen o ki tam tersi olmakta. Şimdilerde 1. Derece doğal sitler iptal edilmekte, milli parklar millet bahçeleri adı verilerek kaderleri değiştirilmek istenmekte.
Sizin anlayacağınız her tarafta bir doğa talanıdır aldı başını gidiyor.
Sarı kızın Kaz Dağları gibi, Güzelbahçe Efem çukurundaki altın madeni, Aydın ovalarındaki jeotermal (JES) alanları, Sinop’ta nükleer santral için şimdiye kadar kesilen yaklaşık altı yüz elli bin ağaç,Munzur nehrine baraj, Eskişehir Alpu, Beylikova, Mihalıççık ve Sivrihisar’da verilen olumlu ÇED raporu, ya HASANKEYF, Salda gölü, güzelim Karadeniz yaylaları, burada ismini sayamadığım dünya harikası doğa parçaları …
Yok olduklarında geri gelmeyecek insanlık mirasları. Onları bize bıraktılar, bizde çocuklarımıza bırakmalıyız. Onlarında buralarda hakları var.
Bu konuda gereken hassasiyeti gösteren kişi, kuruluş ve derneklerin cesur ve fedakar insanlarına çocuklarımız için teşekkür ederim.
Para için değer mi ‘Sarı Kızlar’ı kaybetmeye? (14.08.2019)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.