- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 17 July 2018, Tuesday 20:27
- 2978 kez okundu
Yılmaz Kaya AYLANÇ –
Tek parti iktidarına 2002 Kasım Genel Seçimleri ile başladık.Koalisyonsuz, ekonomik tüm alt yapıların önceki koalisyon hükümeti tarafından yapılmış olması ve dünyadaki ekonomik durumun iyiye gitmeye başladığı yıllardı ve her şey yolundaydı iktidar için.Gerek Avrupa Birliği yolunda yapılanlar, gerekse bazı yasal düzenlemeler ile özgürlük havası, bazı aydınların da iktidarı desteklemeye başladığı yıllar oldu.
Bu seçimlerde oyların % 34,42’sini alan AKP, vekillerin 363’ününü kazandı. Seçimlere katılım % 79,13’tü.
Ardından Mart 2004 yılında yerel seçimler yapıldı.Halk belediyelerde iktidara güven oyu vermiş gibiydi.Oldukça başarılı sonuçlar aldı iktidar.Oyların % 41.67’sini, büyük şehirlerin de 12’sini kazandı.Seçimlere katılım oranı % 76,25 oldu.
Temmuz 2007 erken genel seçimleri iktidarın gücünü daha da pekiştirdiği bir seçim oldu.Oyların % 46,58’ini almış, oy oranını artırmış ancak vekil sayısı düşmüştü.Seçimlere katılım oranı % 84 olmuştu.Cumhuriyet mitingleri, e-muhtıra altındaki yıllarda yapılan seçim ile meclisteki sayısal gücü artırmanın yanında toplumun çeşitli kesimlerinde de teveccüh görmekteydi. Yeni Cumhurbaşkanını da bu meclis seçecek ve 367 kararı sonrasında 357 oy alıp seçilemeyen Abdullah Gül, 20 Ağustos’ta yapılan üçüncü tur oylamada Cumhurbaşkanı seçilecekti.
Ekim 2007 Referandum.Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan sıkıntıları bahane ederek ve başkaca bazı anayasa maddelerini bir torbaya koyan iktidar, konuyu halkoyuna sundu.Halkın yaklaşık % 68,95 Evet oyuyla Anayasa değişikliği yapılmış oldu.Artık Cumhurbaşkanı’nı halk seçecekti.
Mart 2009 yerel seçimleri.Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı önemli konulardan biriydi. İktidar partisi oyların % 62,50 sini almış, 10 büyükşehir belediye başkanlığını kazanmıştı.
Eylül 2010 Anayasa referandumu.Cumhuriyet mitingleri bu referanduma damgasını vurduysa da “YETMEZ AMA EVET” diyen liberal aydınların da desteği ile % 57,88 ile halk sistem değişikliğini getiren Anayasa değişikliğine evet demiş oldu.
Haziran 2011 Genel Seçimleri, Kürtçe propagandanın serbest olduğu, 25 yaşındaki vatandaşlara seçilme hakkı verildiği seçimler. 1965 yılında AP Süleyman Demirel başkanlığında girdiği seçimlerde % 50 üzerinde oy almıştı.Şimdi AKP yıllar sonra yine % 49,83 oy aldı. Yani her iki seçmenden biri tercihini AKP’den yana kullanmış oldu. CHP’nin yemin boykotu da bir süre sonra sona erecek ve vekiller yemin edecekti.Seçimlere katılım oranı % 83,16 oldu.
Mart 2014 Yerel Seçimleri, mevcut iktidarın oyların % 60’ı civarında oy alması ve 18 büyükşehri alması ile sonuçlandı.
Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçilmesi gerçekleştirildi. Oyların % 51,79’unu alan Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi.
Haziran 2015 Genel Seçimleri. Erdoğan Cumhurbaşkanı olmuş, AKP’nin başında Davutoğlu bulunmaktaydı.İktidar, oyların % 40,8’ini alarak parlamentoda 259 sandalyeye düştü. 2002’den bu yana ilk kez tek başına iktidar olacak çoğunluğu sağlayamamıştı. Koalisyon çalışmaları sonuç vermeyince erken genel seçimlere gidildi.
Kasım 2015 Erken Genel Seçimleri, AKP’nin, oyların % 49,5’ini ve vekillerin 317’sini alması ile sonuçlandı.
Nisan 2017 ülke tarihinin en önemli halk oylamasına sahne oldu.Artık sistem değişecek TEK ADAM rejimine geçilecek veya aynı kalıp PARLAMENTER SİSTEM devam edecekti.Sistem değişirse hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktı. Bu kadar önemli ve hayati bir konuda sonuçlar bir fazlası ile kazanılmış olacaktı. Bu tarihi hata toplumda ‘ilerde nelere sebep olacağı bilinmez’in altında yapılan halk oylamasında sistem değişikliğini savunan partiler -ki bunlar AKP, MHP, BBP idi- oyların % 51,41’ini alarak kazanmış oldular. Parlamentoda Anayasa değişiklikleri iki kez görüşülür ve 500 vekil sayısının 5’te 3’ü ile Cumhurbaşkanına gider, oradan iade gelirse bu kez vekillerin 367’sinin onayı olan nitelikli çoğunluk ile ancak kabul edilirken ve Cumhurbaşkanı isterse halk oyuna sunarken bu denli önemli bir konu -ki sistemi tamamen değiştirmekte- % 50+1 kişi ile değişmiş oldu. Seçim sonuçlarına ait tartışmalar sürse de Anayasa değişmiş ve yeni bir hükümet sistemi gelmiş oldu. Uygulama tarihinden itibaren artık her şeye Cumhurbaşkanı karar verecekti.
Haziran 2018’de de Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimleri birlikte yapıldı.Partilerin ittifak yasası çerçevesinde baştan koalisyon yapabildikleri ve de yeni sisteme göre seçilen Cumhurbaşkanlığı seçimi olarak da tarihe geçti.Bu seçimde birçok ilk yaşandı, bunlardan biri de ‘İYİ Parti’nin seçimlere girebilmesi için CHP’nin 15 vekilini bu partiye göndererek grup kurmalarını ve dolayısı ile seçime girmeleri sağlaması oldu.
Yine Cumhurbaşkanlığı adayları M. Akşener, T. Karamollaoğlu ve D. Perinçek yüz bin imza kuralını kullanarak seçimlere girmeye hak kazandılar. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, oyların % 52,6’sını alan R.T. Erdoğan kazanırken, Genel Seçimleri ise Cumhur ittifakını oluşturan partilerden AKP % 42,6 ve MHP % 11,1 ile meclis çoğunluğunu almış oldular. Seçimlere katılım oranı ise çok yüksek diyebileceğimiz bir oran olan % 87,5 oldu.
Kısaca özetlersek, tek partili istikrar yıllarında yapılan seçimler ve referandumlar şöyle gerçekleşti.
2002 Kasım Genel seçimleri, 46 milyon TL./ 2004 Mart Yerel seçimleri, 136 milyon TL./ 2007 Temmuz erken Genel seçimleri 387 milyon TL./ 2009 Mart Yerel seçimler 276 milyon TL./ 2010 Eylül Referandum, 93 milyon TL./ 2011 Haziran Genel seçimler, 327 milyon TL./ 2014 Mart Yerel seçimler, 446 milyon TL./ 2014 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimi, 194 milyon TL./ 2015 Haziran Genel seçimler, 531 milyon TL./ 2015 Kasım erken Genel seçimler, 354 milyon TL./ 2017 Nisan Referandum, 647 milyon TL./ 2018 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Genel seçimler 822 milyon TL.
2002 ile 2018 tarihleri arasında Türkiye 14 kez sandığa gitmiş.Gerek referandum, gerek genel seçim, gerekse yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri adı altında yapılan bu oy kullanmayı gerektiren işlemlerde partilere hazineden ödenen para 4.3 milyar Türk Lirası.Yani eski para ile 4.3 katrilyon.Bu seçim veya referandumlarda YSK’nun masraflarını burada belirtmedik.Yaklaşık 1.1 yılda bir seçim veya referandum yapılmış.Bu bir istikrar abidesi tablo olabilir mi?
Güya tek parti iktidarları, koalisyonsuz ve sorunsuz siyasi istikrar.Böyle denmedi mi?
Aynı, Tek adam rejimi gelirse tam istikrar olacak, koalisyonlar tarih olacak dendiği gibi!
Oysa daha seçim yapılmadan koalisyonlar yapılmak zorunda kalındı. Bir tarafta Cumhur İttifakı -ki AKP, MHP, BBP’nin dahil olduğu- diğer tarafta Millet İttifakı -ki CHP, İYİ Parti ve SP den kurulu- … Şu yapılmaya çalışılıyorsa, evet yapılan doğru. Kardeşim biz sizin ülkenizi iki partili bir sisteme götürüyoruz, şimdilik koalisyon gibi olsa da ilerleyen zamanlarda yorulacak, bıkacaksınız ve ister istemez iki grup olacaksınız.
Başka ülkelerde bilemem ama insanoğlunun tarihinde Anadolu pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir yerdir. Her zaman övündüğümüz farklılıklar ve çeşitliliğimiz zenginliğimizdir demiyor muyduk.Oysa şimdi insanlara ‘ya bu, ya şu’ dayatmasına doğru gidiyoruz.Bu durum bu topraklara uymaz.
Biz yine dönelim seçimler ve ekonomiye.
2002 yılından bu yana tek partinin söylediği, istikrar-kalkınma-güçlü Türkiye.
Geldiğimiz noktada tek adamın söylediği, istikrar-şaha kalkan Türkiye.
Amerikan doları 5 TL.ye gidiyor, Avrupa eurosu 6 TL.ye koşuyor, soğan 5 TL.patates 4 TL. domates 4 TL. havuç 5 TL. Mazot 6 TL.’ye gelmiş, ev kiraları büyük şehirlerde bin ile bin beş yüz TL. arasında en küçüğü, çeyrek altın 135 TL. civarında, her türlü gıdayı ithal eder olmuşuz, ithalat patlamış cari açık 57 milyar Amerikan doları, toplam ülke borcu 450 milyar Amerikan doları olmuş, bunun 200 milyar kısmı kısa vade yanı bir yıl içinde ödenmesi gerekiyor, mevduat faizleri yıllık % 17’ler civarında, kredi faizleri % 27’ler civarında, konut satışları % 40 azalmış, inşaatlar durmuş, konut kredi faizleri kısa bir süre için indikten sonra tekrar 1,4’lere geri gelmiş, araba satışları % 11 azalmış, kiralık boş dükkan sayıları her geçen gün artan bir tablo ortaya koyarken, iktidarın harcamaları her geçen gün artarken geldiğimiz tablonun hiç iç açıcı olmadığını belirtmek gerek.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının not düşürmelere başladığı, borsanın başını aşağıya diktiği bu tabloda dar gelirli ailelerin çok zor şartlarda yaşamaya çalıştığı, gelir adaletsizliğinin hiç olmadığı kadar makasın açıldığı günleri yaşamaktayız.
Bugüne kadar bir kesimden alınıp diğer kesime verilen bir yapının varlığı bu şekilde daha ne kadar sürdürülebilir ki? Vergi veren ve iş yapmaya çalışan kesimler bu zor şartların altında ya işlerini kapatmak veya daha az vergi vermek durumunda kalabilirler. Böyle olunca da, gelirler düştüğünde bu kesime aktarılan para da doğal olarak düşecek veya kesilecektir.İktidarın uyguladığı ve seçimlerde oy olarak geri dönen bu sistemde büyük bir zafiyet yaşanabilecektir.Tüm hesaplar bu noktada ters tepebilir iktidar için.
Sonuç olarak, yıllardır seçimlerle geçirilen ve tüm kaynakların tüketilip hoyratça harcandığı bir zamanın sonuna doğru gelmekteyiz.Halâ doğru yapılan bir ekonomik hareket görmemekteyiz. Sürekli olarak idari ve yapısal değişiklikler yapılarak yeni bir ülke yaratmanın peşinde olanlar bilmelidir ki, “aç ayı oynamaz” ...
Süratle ekonomiye odaklanarak, yağcıları, kumpasçıları, yalakaları, liyakatsızları bir yana bırakarak ve lüks ile ihtişam merakından uzaklaşarak, önce devletin tasarruf yapmasını sağlayarak doğru ekonomik tedbirler bir an önce almalıdır.
Ülkenin Cumhuriyet tarihi boyunca elde ettiklerinin bir bir satılarak yok edildiklerini görmekteyiz ve halkın bundan çok etkilenmediğini de görmekteyiz. Ancak halk yıllardır biriktirip elde ettiklerinin değerinin mum gibi eridiğini gördüğünde durum çok farklı olacaktır.
Elde ettiklerimizi kaybetmek insana çok acı verir.Kimsenin kaybetmesini istemem.Ancak ortada olanları da tüm gerçekliği ile görmek durumundayız.Cumhuriyet kabuk değiştirmekte. Bizzat Cumhuriyetin getirdiği kazanımlar kullanılarak yapılıyor bu. Maddi ve manevi olarak ...
Ekonomi kendi gerçek hikayesini yazar, ne kanunla, ne rica ile bu kuralları değiştiremezsiniz. Yapılması gerekenler bellidir ve bunlar çok daha fazla gecikilmeden, dev aynası veya yanlış veriler ve danışmanlar göz ardı edilerek bir an önce harekete geçilmelidir.
Yoksa hepimiz kaybedebiliriz…
(15.07.2018)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.