- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 18 December 2018, Tuesday 8:25
- 3433 kez okundu
Şaşırmak istemiyorum, her şeyin olabileceği bir ülkede yaşıyorum diye kendimi uyarıyorum ama ne var ki yine de şaşırmadan edemiyorum.
Neden? “Eşyanın tabiatına karşı” diyorum, “doğal hayatın akışına aykırı” diyorum da ondan.
Ordusu ile iftihar eden bir ülkeydik daha 20 yıl önce. Nereye geldiğimizi biliyor musunuz? O dünyanın gıpta ettiği ordunun genelkurmay başkanını terörist diyerek hapse attık. Sonra pardon diyerek salıverdik, oldu bitti.
Ergenekon, balyoz ve daha pek çok isim altında uydurma kumpaslar ile ordudan, üniversiteden, medyadan ve daha pek çok kesimden vatandaşımızı, değerli insanımızı hapislere attık terörist diyerek. Kimi kahrından, kimi hastalıktan, kimi de atılan iftiraya dayanamayıp intihar suretiyle şimdi aramızda bulunmuyorlar. Yaşayanlar ise ıstırap dolu o yılların acısı ile yaşamaktalar. Peki sonuç, yapanların yanına kâr kalmasa da, bu konuda irade gösterenler, pardon dedi ve hayat devam etti.
Hukuk, adalet ve bu konuda ehil insanlar yetiştirilmeli, tarafsız olunmalı, evrensel hukuk normlarına göre hareket edilmeli dendi. Yargı siyasallaşmamalı diyen pek çok otoriteye karşın ne oldu? A’dan Z’ye siyasallaşmış bir adalet sistemi olduğu kanaati bugün çok yaygın konuşulabilmekte. Amerika istediği için papazı, Almanya istediği için Die Welt muhabiri Deniz Yücel’i, Fransa istediği için başka bir gazeteciyi bir biçimde salıverdik.
Nerde o verdiğimiz sözler, hesap soracağız nidaları? Şimdi bunları ne soran var ne arayan.
Devlet tepeden tırnağa parti devletini andırır şekilde tek bir partinin, tek bir görüşün doğrultusunda yapılaşmakta.
Devlet memuru olmak için bizim çocukların hiçbir şansı olmadığını, çocuklar söylüyor.
Neden?
Daha önce yazılı sınav ve burada belli baraj üstü vardı. Ancak soruları çalanların çocukları giriyordu. Şimdi sorular çalınmıyor ama, yazılıdan sonra sözlü (mülakat) sınav var ve orada sorulan soruları gördüğünüzde çocuklara ister istemez hak veriyorsunuz.
Bu konuda en son örnek, hakim savcı alınmasında uygulanan kadrolaşma yöntemi, kadrolaşma tamamlanınca alelacele tekrar eskisi gibi 70 baraj puanı konması gündeme geldi. Bunu tüm akademik yapıda, devletin tüm kurumlarında görmek mümkün.
Beğenmediğinizi terörist, hain ilan etmek bir ülkenin geleceği açısından en derin yaralardan birini açmak demek. Bu yara kuşaklar boyu kapanmayacak bir yara açabilir ve ülkenin tüm enerjisini tüketebilir. Uzun bir süre doğru bir zeminde durmamızı zorlaştırır her açıdan.
Demokrasi ve özgürlükler derken, bu konunun ekonomi üzerinde bile ne denli önem arz ettiğini bizzat yaşamaktayız. Ne yazık ki bunu anlayacak bir yönetim şimdilerde mumla aradığımız şey.
Son olarak da bir sabah neye uyanacağımızı bilemez günler yaşamaya devam etmekteyiz.
Geçenlerde de bazı Sözcü gazetesi yazar ve çalışanlarını terör örgütü ile ilişkilendiren bir suçlama ile haklarında dava açılacağını öğrendik(!?)
Emin Çölaşan ve Necati Doğru adlı yazarların terörist ilan edildikleri iddiasına şahit olduk. Her halde aklımızla dalga geçiyorlar. Tüm ıstıraplar sonrası yeniden pardon da diyebilirler.
Böyle adalet olabilir mi? Emin abi fetöcü olabilir mi? Tabii Necati abi de!
Bu gazete ve yazarları en başından beri, iktidarın siyasal destek verdiği yıllarda fetöcülerin ve yapılanmasının ülke için ciddi bir tehlike oluşturacağı konusunda sayısız yazı yazmış, gazete de bunları yayınlamıştı. Bu yazarlara ve yazılarına karşı, en büyük karşı yazıları yazanlar ve tv programlarında söylemlerde bulunanlar dışarıda, ancak şimdi bu insanları terörist olarak nitelendirmeye çalışmak, resmen aklımızla dalga geçmek olmuyor da ne oluyor?
Terör örgütü ve lideri ile fotoğraf çektirenler, diz dize konuşanlar, ne istedilerse verdik diyenler hiçbir sorumluluk almazlarken, o günlerden bu yana bu örgüt ve yandaşları ile mücadele edenlere bu yapılanlar kabul edilebilir değil, doğru da değil.
Atılacaklar zindanlara, iddianame yazılana kadar, mahkemeler sürene kadar harap ve bitap düşecek insanlar, sevdikleri, yakınları da.
Sonra “pardon” denilecek.
Bu doğru bir yol değil!
Bu ülkenin temel sorunu olan demokrasi, gerçek demokrasi ve adalet, her vatandaşın vatandaşlık hakkı olarak sahip olması gereken unsurlar. Bunun pardonu olmaz!
Ve bir ülkede özgürlükler yoksa, adalet ve demokrasi de yoktur!
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.