- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 23 March 2019, Saturday 8:42
- 3373 kez okundu
Bir iktidar ki her türlü olanağa (meclis, yasalar ve devlet kurumlarına) ve demokrasilerde görmeye çok alışık olmadığımız yetkilere, ayrıca neredeyse tek ses medya desteğine sahip. Karşısında ise çeşitli nedenlerle zayıf bir muhalefet bulunmakta. Yani tam anlamı ile iktidarın bir eli yağda bir eli balda.
Peki neden bunları sıraladık. Böyle bir yapıda, yani karşısında hiç engeli olmayan ve nerdeyse sınırsız yetki ile donatılsanız her istediğinizi yaparsınız ya da yapabilirsiniz değil mi?
Bu durumda da hiç mazeretiniz olmadığından başarı kaçınılmazdır.
2002 yılında parlamenter sistem ile başlayan ve halen bize göre başkanlık sistemi (tek adamlık) ile devam eden iktidarın başarısız olması mümkün mü?
Tabii ki mümkün olmamalı !
Oysa gerçek tam tersi ve sonuç bir felaket!
Şimdi düşünüyorum olumlu ne yazabilirim diye. Nereye baksam içler acısı bir ülke haline döndük. Gurur duyduğumuz bir ülkemiz, onur duyduğumuz bir devletimiz, kör topal da olsa demokrasimiz, sesini her şeye rağmen duyurabilen sivil toplum kuruluşlarımız, gerektiğinde protesto mitingleri yapabilen sendikalarımız vardı.
Şimdi var mı?
Hiçbir şey eskisi gibi değil.
Devlet kurmadan meclisini kurmuş olan ve İstiklal harbini bu meclis ile gerçekleştirmiş Cumhuriyet, şimdilerde TBMM ne yazık ki işlevsiz bir hale getirilmedi mi?
Peygamber ocağı deyip kınalı gençlerimizi yolladığımız ve herkesin üstüne titrediği kimsenin toz kondurmadığı, dünyanın gıpta ile baktığı ordumuz kozmik odalarına girileli beri aynı ordu mu?
Bizim en iyi yaptığımız işlerden dedikleri eğitim en fazla bakan ve program değiştiren, müfredat ve sınav değişikliklerini takip edemediğimiz, sonuçları ile tüm istatistiklerde (pisa) dibe vurmuş durumda değil mi? Buna, dünya sıralamalarında yer bulamayan üniversitelerimiz de dahil. Yaz boz tahtası ile bir ülke çocukları eğitilebilir mi? Gelecek güven altına alınabilir mi?
Tarımda kendi kendine yeten iki elin parmaklarını geçmeyen ülkeler arasındayken on yedi yılda bir ülke her türlü gıdayı ithal eder hale gelebilir mi? Tarım politikalarında reform olarak ithal etmek gibi bir anlayış savunulabilir mi? Bu yolda üretici desteklenecek ve yapılan hatalardan dönülecek yerde bu konuyu gündeme getiren gazetecilere “böyle ıvır zıvır şeylerle uğraşmayın” denebilir mi? En son örneği 2018 yılında komşulara 45 kuruştan 247 ton patates ihracatı yaparken, bu yetmiyormuş gibi 2019 yılı Ocak ayında 63.3 kuruştan patates ihraç edip aynı yıl 56 cent’den yani 3 liradan patates ithal edilir mi?
Sanayide durum gittikçe daha vahim hal almakta. Son verilerde % 7’nin üzerinde düşüş gösteren sanayi bize göre can çekişmekte.
Sağlık yine en iddialı konulardan biriydi iktidar için. Gelinen noktada hastanelerin malzeme eksikleri, bulunamayan ilaçlar sürekli gündemde. Buna “Millet Hastaneleri” adı altında yap işlet devret modelli gelir garantisi ile millete yeni parasal yükler eklenmesi de ayrı bir konu.
Velhasıl on yedi yılda dört yüz elli milyon Amerikan doları borç.
Dört milyonu resmi yedi milyon işsiz (,5).
Yüzlerce ürünün ithal edildiği biten tarım.
Büyüyemeyen hatta küçülen bir sanayi (% -7,3).
On yedi yılda ülkeyi bu duruma getiren iktidarın artık söyleyecek bir çözümü olabilir mi?
Olsa şimdiye kadar yapmaz mıydı?
Ekonomide, sanatta, kentleşmede, özgürlükte, demokraside, tarımda, sanayide, eğitimde, birlikte yaşama kültüründe çok gerilere düştüğümüz aşikar.
Bu tablonun mimarı olan iktidarın söyleyecek sözü kalmayınca yerel seçimlerde ya “beka” veya “din” ağırlıklı söylemlere yöneldiler. O da yeterince tutmayınca “dörtlü çete” veya adayları “karalama” yoluna gittiler.
Bakalım bu strateji tutacak mı?
Ancak tutmasından çok daha önemlisi, toplumun ayrışmasına derinlik kazandıracak bu söylemlerin, seçim kazandırsa da ülkenin geleceğine hiçbir şey kazandırmayacağı ortadadır.
Toplumun; düşünmeden, anlamadan, sorgulamadan komşusunu, arkadaşını, iş arkadaşını, hatta akrabasını ötekileştiren bu yaklaşımın bu ülkeye yapılmış/yapılacak en büyük kötülük olduğunu/olacağını unutmayalım.
Oysa toplum büyük oranda siyasetçilerden ve bazı medya kuruluşlarından çok daha sağduyulu. Bu tahriklere kapılarak bir harekete kalkışmıyor olması şanslı olduğumuz taraf.
Oysa sayın bakanlarımızdan bazılarının yerel seçim çalışmalarında yaptığı açıklamalar yenilir yutulur cinsten değil. Örneğin Milli Savunma ve Milli Eğitim bakanlığı yapmış iktidar partisi üyesi, yerel seçim çalışmalarında belediye başkanına destek olmak için “vereceğiniz destek, yarın ruz-i mahşerde (kıyamet günü) beraat belgelerinden olacaktır” diyebiliyor! Başka bir iktidar milletvekili “iktidar partisine oy verirseniz Allah size mahşer gününde hesap sormayacak” diyebilmektedir. Düpedüz dinimizi siyasetlerine alt edebilmekteler.
Başka bir yerde iktidar, muhalefet adaylarına ve partilerine istediği sözleri söyleyebilmekte, karalayabilmekte, her aklına eseni meydanlarda ve tv kanallarında canlı olarak halka haykırabilmekte.
Savunma hakkı göz ardı edilerek, adeta linç edilircesine. Adaletin, “suç ispat edilene kadar suç değildir” anlayışı göz ardı edilerek. Savunma hakkı bile vermeden.
Tarih, adalet adına söylenmiş pek çok doğru sözle doludur. Biz uzun zamandır adalete hasretiz.
Sonuçta yapılacak olan yerel seçim, ancak genel seçim gibi geçti ve geçiyor diyebiliriz.
İktidar, ekonomide yaşadığı çözümsüz sıkıntıları sandıkta aleyhine oy haline gelmesin diye toplumu beka ve din ile ve olmazsa adaylara baskı ile seçimi lehine çevirmeye çalışmakta.
Muhalefet ise, yerel seçim olmasına rağmen on yedi yılda ilk kez psikolojik üstünlüğü sağlamış gözükmekte, ekonomide yaşanan olumsuzluklar ile iktidara yüklenerek bunu sandıkta oya dönüştürüp üstünlük sağlamaya çalışmakta.
Diliyoruz ki kazasız belasız bir yerel seçimi geride bırakıyor olalım.
Bu yerel seçimlerde alınacak sonuç ne olursa olsun, yaşanan ekonomik zorlukların altından kalkacak bir iktidar görmüyorum. Çoğunluk, muhalefetin oy üstünlüğünü elde ettiğinde ülkeyi erken genel seçime götüreceğini düşünüyor olabilir.
Ancak bunun tam tersi de yaşanabilir. Çözüm üretemeyen iktidar, çok daha kötü duruma düşmemek için erken genel seçimi kendisi de isteyebilir.
Sonuçta ekonomik olarak dibe vuran bir iktidarın, yerel seçimlerdeki yenilgiyi, iktidardan ayrılmak için kullanabileceğini ve iktidarı bırakabileceğini de göz ardı etmeyelim.
Belki iktidarın kurtuluşu budur, ülkenin de.
Olamaz mı? (19.03.2019)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
16.04.2020 Sizce …?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.