Gülçin Erşen

Geçen hafta sosyal medyada; Türkiye'nin özellikle ekonomi, toplumsal barış, insan hakları, demokrasi açısından içinde bulunduğu kötü durumdan söz eden ve artık düzeltilemeyecek duruma geldiğinin savunulduğu bir paylaşıma şu yanıtı verdim:

Bunlar acı gerçekler. Atatürk ve Cumhuriyet'i kuranlar, bu kadar karamsar olsaydı, belki ancak bir arpa boyu yol gidilirdi. Onlar, gerçekten bu ülkeye çağ atlattılar. Cesur ve "Barışçıl Savaşçılar" olmak zorundayız. Ama, insanların çoğu (aydın ve solcu geçinenlerden de) kıytırık sorunlar karşısında çaresizliğe kapılıyor. Şeytana ve onun temsil ettiği şeyler (şavaş, nefret, açlık, keder, aç gözlülük, sömürü, sefalet, bencillik, cehalet...) böylece kazanıyor ne yazık ki.

Son yerel seçimler; anlamı, amacı ve kapsamını aşarak; siyasi iktidara "Ya ülkeyi adam gibi yönet ya da ya da artık bırak" demenin; Atatürkçü ve yurtseverler başta, haksızlığa uğrayan, haksızlıklardan ve yolsuzluklardan rahatsızlık duyan, geçim sıkıntısı çeken milyonlara umut aşılamanın simgesi oldu.

#Türkiyeuyanıyor...

Yıllardır süren haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, yolsuzluk, hırsızlık, yalan, talan düzenine halk artık "Yeter!" diyor. Şimdiye dek hiçbir siyasi iktidar ülkesine bu kadar zarar vermemiştir.

Kurtuluş Savaşı'mızın yüzüncü yılında, yine ve yeni bir Kurtuluş Savaşı'na başlıyoruz; "barışçıl savaşçılar" olarak... 2023'te Türkiye Cumhuriyeti yeniden demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti olacak ve Kemalist Devrim, kaldığı yerden devam ederek, Türkiye'yi daha ileriye, aydınlığa, yükseğe taşıyacaktır.

Türk halkı, bunu başaracak genç, yetenekli, cesur liderler olduğunu gördü. Halka düşen görev, haklının yanında yer almak, yalnız kendisi ve yakınları için değil; ülkesi için de çalışmaktır. Kurtuluş, barış, adalet, gönenç hep birlikte sağlanacak; herkesin olacaktır.