• 03 April 2018, Tuesday 19:16
GülçinErşen

Gülçin Erşen

Anı misillemesi

Gülçin ERŞEN

Geçen hafta arkadaşım, meslektaşım, okuldaşım Mehmet Mahzun Doğan, whatsapp’tan iki siyah-beyaz fotoğraf göndererek bana sürpriz yaptı. Mahzun ile karşılıklı çökertme oynarken, çevredeki masalarda da pek çok kişi oturuyordu... Önce, Mülkiyeliler Birliği lokali mi diye düşündüm; sonra hemen anımsadım: Pencere Akşamları’ndan biriydi ve fotoğraf Pir Sultan Abdal Kültür Derneği lokalinde çekilmişti...

Mahzun o sıralar, Siyah Beyaz Gazetesi’nin kültür sanat sayfası editörüydü, Edebiyatçılar Derneği Sekreteriydi ve Pencere adında bir dergi çıkarmaya başlamıştı. Benim de bu dergide bir öyküm ve şiirim yayımlanmıştı. Mahzun’un dergiye girecek yazıları seçmedeki titizliğini göz önünde bulundurursak, şimdi bile bundan ötürü övünmekte haklı sayılırım. Ben de Pencere’nin şiirimin yer aldığı sayısını buldum; fotoğrafını çektim ve ona ilettim. Birbirimize ilettiğimiz fotoğraflar, yaklaşık 20 yıl öncesinin anılarıydı. Sonra, Mahzun ile ilk tanıştığımız dönemlerde, Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) Ankara’da lüks bir otelde verdiği yemekte, basın masasında çekilmiş fotoğrafımızı anımsadım. 25 yıl öncesinden kalan bu anıda da benim yanımda TZOB’un o zamanki Basın Danışmanı Kerem Kalenderoğlu, karşı çaprazımda da Mehmet Mahzun Doğan var. Diğer arkadaşların adlarını ve nerelerde çalıştıklarını bir ikisi dışında anımsamıyorum... Bu fotoğrafı da albümden çıkarıp kopyalayıp ilettim. Bu karşılıklı iletişmemize espiriyle “Anı Misillemesi” dedim ve facebookta da paylaştım.

Eskiden şair olmaya pek hevesliydim. 1995’te Mavi Kedi adlı şiir kitabımı yayımlamıştım. Bunu izleyen 3-4 yıl boyunca bazı edebiyat dergilerinde üç beş tane şiir, deneme ve öyküm çıktı. Ancak, yazar, çizer – sanatçı takımından tanıdığım bazı kişiler yüzünden bu işten ve ortamlardan soğudum. Yine de ara sıra (kırk yılda bir) şiirimsi bir şeyler yazıyorum. Mahzun’un Penceresi’nde yayımlanan aşağıdaki şiirim de en beğendiklerimden biridir. Yeri gelmişken paylaşayım...

 

GECE PERİSİ

Gece Perisi üflemiş

Yaldız tozlarını

Uyku kokusu dolmuş odama.

 

Koynumda yalnızlığımı emzirirken

Tutkularımı sallıyorum demir bir beşikte..

Bu karanlık soğukta açmam kapılarımı,

Ölüm bu zamanda bekler eşikte.

 

Yeterince sunmadım mı size kendimi

Ey acının sivri tırnakları, bileyli usturaları

Lime lime ettiniz beni.

 

Hep başkalarının yalnızlıklarını çalmaya çalıştım.

Kimsesizlikleri konusunda öyle bencildiler ki;

Başaramadım!...

 

Üstad,

Ruhum, dudaklarınızdan dökülen dizeleri

algılayabilecek kadar varsıl,

Cebim, kitabınızı satın alamayacak kadar yoksulken,

(Biliyorum; biraz fazla erken)

“Alın” dedim, “Sizlere birer tutam şiir”,

“Duygularınızı besleyin.”

Sesleyin yalnızlığımı;

“Sevgilim şiir kadar güzel bir şairdi” desin.

 

Gözlerin, göz göze gelmenin acemisi.

Tüm gizleri açık etmek zorunda mısın,

Bakışlarınla çocuk?

 

Bırakma avuçlarının arasından

Usulca okşa, sevgilinin yüreğini,

Henüz yaralı bir kuşken.

 

Sana bağlanmamdan mı korkarsın,

Hem anan, hem bacın, hem karın olmamdan?...

Çözüp atmak o kadar kolay ki beni...

O zaman fiyonksuz, dümdüz bir ip olur

tüm hislerim...

 

Mavi bir pegasus koşar ufuktan bana doğru,

Göğsümü batırırım boynuzuna,

kana bulanır geçmişim.

Geleceğin kanatlarına binerek uzaklaşır umutlar.

(23-24 Şubat 1998 / Ankara)

(1 Nisan 2018 / Güllük)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık