• 27 December 2017, Wednesday 20:36
GülçinErşen

Gülçin Erşen

Güncel siyasetten ruhsal kurtuluşa ...

Gülçin ERŞEN

Geçenlerde, Gazeteci Hüsnü Mahalli’nin konuk olduğu Halk Arenası programının bir bölümünü içeren videoyu seyrettim. Mahalli’nin özetle söylediğinin hemen hemen aynını ben de yılllardır sözle ve yazıyla anlatmaya çalışıyorum: Arap Baharı’nın hedefi Türkiye’dir!

 

Ülkemizin içinde bulunduğu ve yaşadığı tüm olayları, koşulları değerlendirdiğimde, “Bundan daha kötüsü Türkiye’nin Irak, Suriye gibi olmasıdır” diyorum. Allah korusun! Allah’ın koruması, 1. Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi, bir Mustafa Kemal Atatürk ve gerçek yurtseverler, onların insanüstü çaba ve çalışmalarıyla mı olur? O zaman öyleydi, ya şimdi?..

Diğer bir kaygım da şu: Eğer Türkiye’nin başına özverili, ileri görüşlü, bilgili, deneyimli, kendisinin ve yakınlarının çıkarını ülke çıkarlarının gerisinde tutan, gerçek yurtsever bir önder gelirse, onun da (Şili Devlet Başkanı Salvador Allende gibi) bir suikaste kurban gitmesidir.

 

ABD’nin (ve başını çektiği sömürgeci küresel güçlerin), komplo ve suikastlerle hedefe ulaşamadığı yakınındaki ülke Küba, uzağındaki de Türkiye’dir. Diğerlerinde, zaman zaman her şeyi yüzüne gözüne bulaştırmakla birlikte, ağır bir yıkıma ve karmaşaya neden olmuş ve istediğini büyük ölçüde elde edebilmiştir. Son günlerde ABD ve İsrail’in yaratmaya çalıştığı Kudüs kriziyle, Birleşmiş Miletler Genel Kurulu’ndaki oylama sayesinde, belki de 3. Dünya Savaşı’nın eşiğinden dönüldü.. Bu son olay iç ve dış politikayla ilgili birçok tartışmanın gündemi yine işgal etmesine neden oldu. Özellikle İslam ülkeleri, Araplar ve tarihsel olaylarla ilgili..

 

Gerçek İslam ve Tasavvuf

Çocukluğumdan bu yana, tarihsel ve toplumsal gerçekler ışığında kesinlikle emin olduğum şey; İslamiyet’in Türkleri (özellikle Halifeliğin Osmanlı’ya geçişinden başlayarak) geriye götürdüğü; buna karşın İslamiyet’e en büyük hizmeti Türklerin yaptığıdır. Türkler olmasaydı, büyük olasılıkla Haçlı Seferleri’nden sonra müslümanlık yeryüzünden silinip gidecekti. Gerçi Hz. Muhammed’in ve Kuran’ın İslam’ı ile günümüz müslümanlığının ne ölçüde örtüştüğü tartışmalıdır. Gerçek İslam, Anadolu topraklarında kök salan, buradan yayılan “Tasavvuf” yolundadır. O yüzden kendimi, (yobaz Emevi anlayışının etkisinde) “klasik bir müslüman” olarak değil; daha çok İslam’ın düşünsel ve mistik yönünü temsil eden, ibadeti gösteriş için ve zorunluluktan ötürü değil, ruhsal gelişim için yapmaya gönüllü bir “insan adayı” olarak algılıyorum. Çünkü, “müslüman olmak, gerçek bir insan olabilmekle eş anlamlıdır” benim için. Yalnızca, İslam dünyasında değil, genelde din adına yapılan, yaşatılan yobazlık, gericilik ve maddiyattan, tüm yozlaşmışlıklardan ancak bu yolla kurtulunabileceğine inanıyorum.

 

Hristiyan dünyanın Ortaçağ karanlığından çıkışını sağlayan aydınlanma devriminin ışığı İslam dünyasını da aydınlatmalıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün yapmak istediği ve bir ölçüde başarabildiği budur. Laiklik ilkesinin yaşama geçmesi kadar, insanlarca benimsenip içselleştirilmesi bu nedenle çok önemlidir. Çünkü, İslamiyet de özünde laiktir. İnsanın özgür (ve cüzzi) iradesiyle kendi yaşamını bilinçli ya da bilinçsizce yönlendirmesi nedeniyle, dünya bir “sınav yeri”dir ve “cennet - cehennem”, “günah – sevap” kavramları anlam kazanır.

 

Aralık ayında, İmam - ı Gazali ve onun başlattığı silsilenin altın halkası Mevlana Celalettin-i Rumi’nin birer gün arayla ölüm yıldönümleri var. Yazımın güncel siyasetten Tasavvuf’a doğru ağırlık kazanması bu yüzden olabilir. Dini yozlaştıran yobazlar, tüm insanlığı aydınlatan bu İslam düşünürlerinin de düşünce ve yaşamlarını, sapkın yorumlar ve yanlış bilgilerle iyice kirletmeden, okuyup araştırmak, bilmek, öğrenmek zorundayız.

Onları ve feyzaldığım tüm büyüklerimi sonsuz, sevgi, saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

Yeni yıl kutlanmaya değer olsun!

(24 Aralık 2017 / Güllük)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık