Gülçin Erşen

Bence, bir sanatçının egosu, yeteneğinin önüne geçerse, artık o sanatçı olma özelliğini yitirir. Bir sanat eserini üretmek (yaratmak), sergilemek / uygulamak (icra etmek) gibi; onu takdir edecek göze, kulağa, yüreğe sahip olmak da önemli bir niteliktir.
Son birkaç yıldır, Milas’ın tanınan, bilinen eski sanatçılarının yanında; yeni, genç yetenekli, yaratıcı sanatçılarını tanımak beni mutlu kılıyor. Onların çoğu aslında başka mesleklerden geçimini sağlıyor; amatör ruhla, ustalara, ünlülere taş çıkartıyorlar. Karya Tiyatro Atölyesi (Dağlar Uygur ve oyuncular), Pusula (müzik topluluğu), genç Görüntü Yönetmeni arkadaşım Emre Özsoy hemen aklıma geliverenler.
Öte yandan; Türkiye ve dünya çapında ünlenmiş, hatta ödüller almış bazılarının, son yıllarda sanatçılık niteliklerini yitirdiklerine tanık olmak üzücü…
Benim, bir sanatsever ve gazeteci olarak sanatçıları ve yapıtlarını izlemenin yanında, yazı, haber ve programlarla onları tanıtma, destekleme şansım var. Bugüne kadar bunu elimden geldiğince ve keyif alarak yaptım, yapmayı sürdüreceğim.
Örneğin; Cumartesi akşamı Tempooo Gym sahnesinde Dağlar Uygur’un yazıp yönettiği, Sabahattin Akan, Orkun Tepeköylü, Ahsen Akın, Cansu Akbaş, M. Özgür Kesken, Kaptan Yavuz, Y. Cenk Turgay, Eylem Güner, İsmail Şimşek, Irmak Özağaç, Abdullah Kavasoğlu, Seda Paksoy, Egesu Akdeniz, Emre Gümüşkesen, Sude Naz Karakoyun’un rol aldığı FİL ÇİMEN AT adlı oyunu, oğlum ile keyif alarak ve bol bol kahkaha atarak seyrettim. Güllük’ten gece ulaşım sorunumuzu çözüp, gelip seyrettiğime çok hoşnutum. Milas’ta oturanlara da hararetle öneririm.
Çünkü (lafı uzatmayayım, oyun hakkında da fazla ipucu vermeyeyim; Dionysos’un oyundaki repliğini yinelemekle yetineyim: )  “Dünyayı sanat kurtaracak”.