- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 03 September 2020, Thursday 10:28
- 10902 kez okundu
Kişiliğim ve mesleğim gereği, istediğimde insanlarla çok kolay, rahat iletişim kurar ve arkadaş olurum. Bana göre “Dostluk”, arkadaşlıktan daha üstün bir kavram; nedenini açıklayacağım. Ve dostlarımdan çok zor vazgeçerim. Eğer, bir kişiyi dostluktan çıkardıysam, geri dönüşü yoktur.
“Arkadaş”, o dönemde bulunduğunuz yer, koşullar, işiniz, okulunuz, üye olduğunuz dernek, katıldığınız bir gezi nedeniyle tanışıp, belli bir süre bir şeyler paylaştığınız kişidir. Bir arada olmanızı gerektiren koşullar ortadan kalksa da, aranızda bir ciddi sorun yaşamadıysanız, birbirinize sempati duyuyorsanız, görüşmeyi sürdürürsünüz, en azından selamlaşırsınız. “Dost”lar ise, belli bir yere ve zamana bağlı olmaksızın; gönül bağınızı, iletişiminizi koparmadığınız, aradığında, buluştuğunuzda sanki hiç ayrı kalmamışsınız gibi, birbirinizi yargılamadan muhabbet edip dertleştiğiniz, sırlarınızı paylaştığınız, hemen her konuda yardım isteyebileceğiniz, yardımına koşacağınız, bazen akrabadan yakın duyumsadığınız kimselerdir. Dolayısıyla çok değerlidirler.
Dostluklar, pek çok ilişki gibi türlü sınavlardan geçer. Bazen sizin, bazen onun yüzünden ya da birbirinizden bağımsız yaşadıklarınız nedeniyle, krizler baş gösterebilir. Bir süre görüşemez, hatta darılırsınız… Ama, aklınız ondadır. Merak edersiniz. O bilmeden dua eder, Reiki iletirsiniz… Ama, birbirinizi sevdiğinizi, özlediğinizi içten içe bilirsiniz. Hep derim; her türlü ilişkide, karşılıklı iyi niyet, dürüstlük varsa, çözülmeyecek sorun yoktur. Bir kişinin dürüstlüğünden, sevgisinin içtenliğinden, iyi niyetinden kuşkulanmaya başladığınız anda, ilişki ve iletişimde sorunlar baş gösterir. “Hatasız kul olmaz” , “Kimse kusursuz değil” düşüncesinden hareketle, herkese bir şans; hatta iki - üç şans veririm. Açık yüreklilikle anlamaya ve anlatmaya çalışırım…. Ama, bu süreçte ve sonrasında iyi niyetimin, anlayışımın, özverimin ve güvenimin kötüye kullanıldığını farketmem, o kişiyi yalnızca yüreğimden değil; yaşamımdan tamamen çıkarmama neden olur.
Yalan, tavırlardaki saygısızlık, kabalık, geçiştirme önemli göstergelerdir. Böyle durumlarda, daha önce birine dediğim gibi; “Ben salak değilim. Sen beni kandırmıyorsun; ben sana inanmak istediğim için, beni kandırmana izin veriyorum. Yani, kendimi kandırıyorum.” O kişiyi öyle çok seviyorsunuzdur ki, ilişkiniz ya da dostluğu sizin için öyle değerlidir ki; ona yalanı, o çirkin tavırları bir türlü yakıştırmak istemezsiniz. Hep altında başka “nedenler arar, bahaneler uydurursunuz. İşte bu safça kendinizi kandırmaktır. Ama, eğer “Bunu bana nasıl yapar? Beni hiç mi sevmiyormuş? İnsan olarak gözünde hiç mi değerim yok?” derseniz, egonuza yenik düşmüş, öfke, üzüntü, hırs, kıskançlık gibi olumsuz duygulara kendinizi açmış olursunuz. Hepimizin düştüğü tuzaklardan… Bence o kişiye verilecek en güzel ceza, onu ilgisiz, kendinizden mahrum bırakmaktır. Bu ego büyüklüğü değil; o kişiyi değersizleştirmek aslında… Ben bunun biraz daha ilerisine gider; yakınlarımı, sevdiklerimi o kişi hakkında uyarırım. Yalnızca bir kez… Belki o kişinin de alması gereken dersler vardır.
Kavun değil ki…
Hani “Kavun değil ki…” diye başlayan bir söz vardır. İnsan sarrafı değiliz. Sezgileri güçlü, beden dili okumakta usta kişiler bile yanılabilir. “Bana arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim” atasözünden yola çıkarsak, sosyal medyada arkadaşlık isteği kabul etmenin bile ne denli önemli olduğu gerçeğiyle yüzleşiriz. Ben genelde, ortak arkadaşlara, o kişi hakkındaki bilgilere ve paylaşımlarına bakarım. Yine de, densiz ve ahlaksız, hatta tehlikeli kişilerle karşılaşabiliyorsunuz. Haydi, orada “Engelle”, “Şikayet et” seçenekleri var. Peki gerçek yaşamda ne yapacaksınız? Kendinizi nasıl koruyacaksınız?
Bazen, üçüncü bir kişi, sizin dost sandığınız kişiyi tanımanıza aracı olabiliyor. Diyelim ki; sizin çok düzgün sandığınız birinin, başka bir kadına ya da erkeğe kötülük (dolandırmak, şiddet uygulamak, yalan söylemek, hakkını yemek, iftira atmak, ırzına geçmek, taciz etmek, malını çalmak… vs. ) yaptığını öğreniyorsunuz. O kadın ya da erkek ile dost olmanız şart değil; ama, onların yaşadıklarının yalan ve dedikodu olmadığına emin olmanız şart. İşte, kötülük yapan kişi eğer benim dostum ise, karşısındaki hak etsin etmesin, etmesin, böyle bir durumda dürüstlük, iyilik hanesine zayıf notu yazdırmış olur. Üçüncü kişi vasıtasıyla, herhangi bir “dostum”un yaptığı kötülüğün göz ardı edilemez şekilde ayan beyan ortaya çıkması, artık geri dönüşsüz bir “dışlama” gerektirir. Çünkü, her ne kadar bana zararı dokunmamış da olsa, bu o kişinin kötülüğünün, güvenilmezliğinin, bana da aynı şeyi yapabileceğinin göstergesidir. Kaldı ki; onun gerçek yüzünü bilenler için, benim o kişiyle arkadaş – dost olmam, benim için kötü bir referanstır.
İşte, bu yüzden bazı insanlar; ilişkilerde “Turnusol kağıdı”, “Mihenk taşı” işlevi görür ki; iyi ki varlar. Onlara da acı veren, öfkelendiren, düş kırıklığı yaşatan; diğer yandan, bizi uyandıran, kurtaran deneyimlere aracı oldukları için teşekkür etmek gerekir.
-
17.04.2022 Kötülükle savaşıyoruz
-
13.04.2022 EGEÇEP’ten doğa direnişçilerine ve İkizköy’e ödül
-
16.03.2022 Kıyıya vuran deniz yıldızlarını suyla buluşturanlar
-
25.01.2022 Kar özlemi ve anımsadıklarım
-
29.11.2021 Keşfetmeye değer kent: Salihli
-
06.11.2021 Can’ının istediğini yapmak
-
02.11.2021 Parmaklarıyla okuyup, can kulağıyla dinleyenlere engel yok!
-
24.07.2021 İnsan insanın kurdu değil; yurdu olmalı
-
16.07.2021 Haksızlık, liyakatsızlık ve "Çoklu Standart" her yerde!
-
06.07.2021 Yakan su!
-
18.06.2021 Gazeteci kimdir, nedir, ne yapar?
-
19.05.2021 Gençlere saygı duyuyorum ve güveniyorum
-
18.05.2021 Milas’tan doğan ödüllü marka: Alaboğaz Zeytinyağı
-
26.04.2021 Bir çocuğun ağzından Atatürk’ün yurt ve çocuk sevgisi
-
21.04.2021 Doğal sevinç kaynağı: Çocuklar
-
20.04.2021 "Sen yanmazsan, ben yanmazsam..."
-
14.04.2021 İnsanlığın uyanışı ve sabır
-
16.03.2021 Yazmak için iyi nedenler olsun isterdim
-
03.03.2021 Çok şehit verdik, ama hesap veren yok!
-
28.01.2021 Covit 19 Aşısı hakkında akla gelen sorulara yanıtlar
-
27.01.2021 DELİCE
-
14.01.2021 Evdeki dönüşümlü atıkların toplanması
-
13.11.2020 Atatürk Sevgisi azalmaz
-
04.11.2020 İnternet etiğine bir değinelim
-
03.11.2020 Kadınlarımızın KARA yazgısını kim AKlayacak?
-
14.10.2020 Labranda’nın çağdaş dervişi
-
31.08.2020 Göç etmek
-
15.08.2020 Siyasal öngörülerim
-
02.07.2020 İnancın Sınanması
-
01.07.2020 Kötü işletmecilik
-
25.06.2020 Yürüten iktidar!
-
08.06.2020 “Siyasi Parti Dini”
-
05.06.2020 Karantina dönemine ilişkin...
-
02.06.2020 Patlicez gari!
-
27.04.2020 Bodrum’un acı otu Koronayı yener!
-
20.04.2020 Korona herkesi eşitledi mi?
-
15.01.2020 Din bu mudur?
-
11.01.2020 Tiyatro diye bir şey var
-
10.01.2020 Ne ummuştuk, ne oldu!...
-
30.12.2019 “Sapere Aude!”
-
28.12.2019 Güllük’ün bitmeyen ulaşım sorunları
-
03.12.2019 “DÜNYAYI SANAT KURTARACAK”
-
09.10.2019 Hepimizin içinde biraz “Joker” var
-
27.09.2019 “Halka öğretmeniz gerekenleri önce kendiniz öğrenin”
-
13.09.2019 “İnsanlığın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum”
-
06.08.2019 Kutsal ve Tağut nedir?
-
03.07.2019 İNSANLIK NE ZAMAN KOŞACAK?
-
25.05.2019 Ruh Açlığı
-
13.05.2019 Dikkat edilmesi gereken şeyler
-
17.04.2019 "Barışçıl Savaşçılar" olacağız
-
07.03.2019 YALNIZCA İNSAN OLMAK İSTİYORUZ
-
25.02.2019 Yıllar sonra “Ruhlarımızı tokuşturmak”
-
19.02.2019 Yaşam - sevdiğim için - güzel
-
05.02.2019 Yaşanabilir yer olsun
-
19.01.2019 DEFTERLER
-
25.12.2018 Sevdiğim ve sevmediğim kentler
-
30.11.2018 Yaşam gibi; acı ve güzel
-
02.10.2018 Yeni üyelerle daha güçlüyüz
-
05.09.2018 Sakarya Savaşı, 15 Temmuz’da mı kazanıldı?
-
15.08.2018 “Siyasi iktidar bizi cezalandırmak istiyor!”
-
18.07.2018 Bu nasıl Okul Aile Birliği Başkanı?
-
06.07.2018 Nicelik değil nitelik ve niyet önemli!
-
06.07.2018 Seçimde kim kazandı?
-
12.06.2018 Tarihimizde dönüm noktası olacak bir seçim
-
15.05.2018 “Güç bende artıııık!”
-
10.05.2018 Anımsanması gereken notlar
-
27.04.2018 Millet, egemenliğine sahip çıksın!
-
24.04.2018 “Çamlak Çömlek Patladı!”
-
17.04.2018 Hoşgörüsüzlük ve değişik bakış açıları
-
13.04.2018 Şeker fabrikaları neden önemli?
-
04.04.2018 “HAK”tan yana olmak
-
03.04.2018 Anı misillemesi
-
06.03.2018 Amaç Osmanlı’yı yüceltmek, Cumhuriyeti küçümsemek midir?
-
20.02.2018 Yozlaşmış cinsellik
-
15.02.2018 Atatürkçü Düşünce Derneği, DKÖ değil mi?
-
16.01.2018 Nasıl Atatürkçü olunur?
-
15.01.2018 “Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyorum”
-
12.01.2018 ‘Güllük Kütüphanesi’nin kaderi kimin elinde?
-
09.01.2018 “Bir olalım, iri olalım, diri olalım”*
-
27.12.2017 Güncel siyasetten ruhsal kurtuluşa ...
-
15.12.2017 Spora ve sporcuya yatırım
-
12.12.2017 Sağlık ve huzur için “Tai Çi Çuan”
-
05.12.2017 “Yazmasam deli olacaktım”
-
24.11.2017 İnsanın değerinin ölçütü nedir?
-
16.11.2017 İçtenlik
-
14.11.2017 Milas ve Güllük’te bitmeyen sorunlar …
-
27.10.2017 Farklı bir turizm anlayışı: ‘Mor Salkım Bağları’
-
11.10.2017 Dünyanın en güzel tatlısı!
-
10.10.2017 Okumak, anlamak ve bilmek
-
07.10.2017 Devlet, “Ana” ya da “Baba” değil artık!
-
23.09.2017 Öncelik, cehaletle savaştır
-
19.09.2017 ‘Özel Okul Devlet Teşviği’ kime verilir?
-
09.09.2017 Türban, keşke müslüman ve iyi insan olmaya yetseydi …
-
08.09.2017 ‘Vicdan azabı’ en büyük cezadır!
-
05.09.2017 Bu 30 Ağustos’ta yaşadıklarım, hissettiklerim …
-
05.08.2017 Güllük’ün çok ciddi ve sıradan sorunları var …
-
03.08.2017 Sanata susamışlık
-
13.07.2017 Ören de kötüye gidiyor sanki!
-
30.06.2017 “Deniz İnsanları”
-
28.06.2017 “Oğlumu ‘Fikri ve vicdanı hür’ yetiştirmek istiyorum”
-
15.06.2017 Tehlike sürüyor!
-
12.06.2017 Bu nasıl bir Ramazan?
-
22.05.2017 Evde pizza yapmanın pratik yoları
-
11.05.2017 “Hayatımın en yorucu ve en güzel haftasonuydu!”
-
03.05.2017 Neye ve kime güveneceğiz?
-
24.04.2017 Ata’ya mektup
-
18.04.2017 Hukuk ve Demokrasi kaybetti
-
04.04.2017 Türkiye’yi işgalin zemini hazırlanıyor
-
31.03.2017 Atatürkçü vatanseverlerin buluşma noktaları
-
14.03.2017 ‘Mağduriyet Edebiyatı’ uluslararasılaştı!
-
10.03.2017 İleride emekli maaşı alamayacak mıyız?
-
08.03.2017 Kadın ve Cumhuriyet
-
23.02.2017 Adaletin bu mu ...?
-
15.02.2017 Saati tersine kurmak
-
11.02.2017 İzmir’i seviyorum
-
08.02.2017 Kirli propaganda
-
24.01.2017 Evlatlarımız ve vatanımızdan değerli neyimiz var?
-
12.01.2017 “Salla başı al maaşı”
-
06.01.2017 Yüz kızarması ve yiğitlik
-
24.12.2016 Türkiye artık “Cumhur”un olmayacak mı?
-
17.12.2016 Şeytanı yeneceğiz!
-
10.12.2016 Eğreti Şiir
-
03.12.2016 İlişki ve evlilik seyri üzerine ...
-
25.11.2016 Sanatla aydınlatanlar
-
11.11.2016 Bu ülkenin toprağında taşında ‘O’nun izi var
-
14.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 2
-
13.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 1
-
29.09.2016 Şort bahane!
-
20.09.2016 Toplumsal barış ve huzuru bozmak için mi?
-
06.09.2016 Mutlu olmanın yollarından biri
-
01.09.2016 "Bu cennet vatan uğruna"
-
25.08.2016 "Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini"
-
22.08.2016 “Ey Türk İstikbalinin Evladı!”
-
16.08.2016 Kütüphane ve domuzlar
-
01.08.2016 “Şimdi insanlar şeytan olmuş yavrum”
-
26.07.2016 İç savaş tehlikesi ve TSK’nın durumu
-
19.07.2016 Gün gelir, ‘O HALK’a işin düşer
-
08.07.2016 Kanıksama!
-
28.06.2016 Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin ...
-
14.06.2016 Yeşili koruyamıyoruz
-
10.06.2016 Cumhurbaşkanının diploması ...
-
09.06.2016 “Hareketi Severiz!”
-
25.05.2016 Kadının hakları ve kazanımları açısından geriye gidiş: Boşanma Komisyonu Raporu
-
23.05.2016 Herkes 19 Mayıs’ı kendince kutladı
-
17.05.2016 Anne olmak, var olmak, var etmek
-
22.04.2016 Nasıl bir Din dersi?
-
20.04.2016 Doğa turizmine yatırım kaçınılmaz
-
15.04.2016 Gülçin ERŞEN
-
04.04.2016 Allah, sevenden ve sevgiden yanadır
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.