- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 19 January 2019, Saturday 8:30
- 2172 kez okundu
“Ben o defteri kapattım artık” sözünü niye söyleriz? Aslında bitmediği, yazılmamış temiz sayfaları kaldığı halde kapatılıp bir kenara konulan, hatta atılan defterler gibi; yaşanmaktan vazgeçilen ilişkiler için…
Okul yıllarımızda hepimizin sene sonunda yarım kalmış defterleri olmuştur. Bazıları hor kullanıldığı için, kirli, kabı yırtık, sayfa köşeleri kıvrık - boş sayfaları olsa da – atılacak durumda; yıpranmış, tüketilmiş ilişkiler gibi… Bazılarının boş sayfaları çokçadır. Temiz kullanılmıştır. Kabı da iyi durumdadır. Yazılmaya devam edilir. Bazılarının içindekiler de öyle değerli ve önemlidir ki; defter bitse bile saklanır. Yıllarca süren, doyulmayan, bitmeyen ilişkiler, sevgiler, dostluklar, evlilikler gibi… Ya da elde olmayan nedenlerle ayrı düşülse de, anıları özenle zihinde ve yürekte saklananlar gibi…
Yaşadığımız her olay ve ilişki, tanıştığımız ve yaşamımıza giren kişiler, rastlantısal, şans eseri değildir; hepsi bizim gelişip, olgunlaşmamız için birtakım deneyimlere (sınavlara) aracı olan, yaşamsal ve ruhsal açılardan çok önemli unsurlardır. Siz de onların gereksinim duyduğu deneyimleri yaşatırsınız aslında… “Tanrı insanları sevdikleriyle sınar” diye bir söz vardır. Çok sevdiğiniz insanların, ruh ve beden sağlığı, yaşamı, kişilikleri, ilişkileri bizim için önem kazanır. Yoksa, genelde boş veririz; “Ne hali varsa, görsün!” (Çok kızgınsak) “Benden uzak, şeytana yakın olsun” deriz. Artık o kişinin “Defteri dürülmüş”tür…
Geçenlerde bir arkadaşım facebookta şöyle bir paylaşım yapmıştı: “Uğruna ölümü göze alabileceğim birçok insanı yaşamımdan çıkardım. Çünkü yokluklarına üzülmek, yaptıklarına üzülmekten daha kolay.”
“Sevgili gider, sevgi kalır”
Aslında birini, biraz da kendimizi cezalandırmak / ıslah etmek için sürekli ya da geçici olarak yaşamımızdan çıkarırken; aklımızda, yüreğimizde, anılarımızda izi kalır. Bazen birini cezalandırmanın (ıslah etmenin) tek yolu, onu kendimizden mahrum (Kendimizi de ondan mahrum) bırakmaktır. Zor gelse de bu benim genelde tercih ettiğim yoldur. Çünkü, kendime saygım ve o insana sevgim bunu kaçınılmaz kılar. İşte geçenlerde bu çağrışımlarla şu tümceleri yazdım: “Sen iyi biri değilsin; kötü olduğunu farkına varmadığından, kendini düzeltmek için çaba harcamayan birisin. Ben ise, günah işlemekten, “Kötü” olmaktan korkarken; bazen kendimi ya da başkasını düzeltebilmek adına; kötü görünmeyi / olmayı göze alabilen biriyim.”
Sevgi ve sevdiği için, insanın yapabileceği en büyük özveri bu mudur? Yoksa, her şeye karşın o kişiyle birlikteliği sürdürmek, hoş görmek, yanlışlarına göz göre göre katlanmak mı büyük özveri? Affetmek büyük erdem. Ama, önce o kişiye yanlışıyla yüzleşme, bunun ayırtına varma, yanlışını ve kendisini düzeltme şansı vermeliyiz. Bunu başarmak için içtenlikle çaba sarfettiğine, iyi niyetine, sevgisine inanıyorsak; karşılıklı anlayış, affetme, özveri, yardımlaşma süreci, hep sürmek üzere başlar… Bu konuda Halil Sezai’nin ‘tweet’i ip ucu veriyor: “Kimseye sevdiğiniz halde arsızlaşacak şansı vermeyin. Çünkü, devamlılığı olacaktır. Seven kişi, incitmekten ar duyar. Ödü kopar kırmaktan. Huzursuz olur üzme fikrinden bile. Unutmayın; sevgili gider, sevgi değil.”
Aşkın sevinci, acının nefreti
Yaşamda en büyük sevinç ve haz veren şeylerin, baş edilemez sanılan acı ve yoksunluk hislerini de yaşatması ilginç!?...
Ernest Hemingway’in “Kadınsız Erkekler” kitabının tanıtımıyla ilgili bir alıntı şöyle: “Her şeyi kaybedebilir insan; bunu kaybedecek durumu yaşatmamalı kendine. Kaybedecek durumu yaratmamalı. Kaybedemeyeceği şeyler aramalı.”
Bununla ilgili yazdığım yorum, çok uzun bir makaleye esin verebilecek yoğun bir özet: “Aslında ne kadar metaforik bu tümceler arka arkaya gelince… Yalnızca erkeklerin değil, bazı kadınların da bilinçaltı yansıması; kaybetmeyi pek umursamayacağın kişilerle ilişki yaşa (ki acı çekmeyesin)… Benim bakış açımdan ise; kaybedemeyeceğin, yitirmeye katlanamayacağın (değerli, eşsiz, tam istediğin gibi) ve senden vazgeçmeyecek (aşık, sadık, vefalı, ne istediğini bilen, sözünde duran) kişiyi ara, bul, denk geldiğinde fark et…”
İnsan, ilkine bakış açısına uygun ilişkiler yaşarsa, ruhunu uyuşturur, insanlıktan uzaklaşır; sevişmeyi bırakıp, hayvanlar gibi çiftleşmeye başlar. Oysa, sevgidir, sevidir insanı sevinçlerin ve acıların en büyüğü ile pişiren, olgunlaştıran, yücelten… O yüzden de insancıklar, çıkar, cinsellik, doyumsuzluk, iki yüzlülük ile yaşadıkları ilişkileri ve senetleştirdikleri evlilikleri “AŞK” kılıfı içinde göstermeye çabalıyorlar. Ama, nereye kadar?
***
Yaşamımızın zor bir devresini, önemli bir geçiş dönemini, biten bir ilişkiyi geride bıraktığımızda, “Temiz bir sayfa açmak” tan söz ederiz. İster aynı deftere devam edelim, isterse yeni bir deftere başlayalım; geri kalan sayfalarımızı eski yanlışları yinelemeyerek, en güzel yazımızla (en özenli davranışlarımız, onurlu ve erdemli yaşanmışlıklar, olgunlaştıran deneyimler, güzel anılar ile), yanlışsız doldurmaya çalışmalıyız.
Yazımız ve yazgımız güzel olsun.
-
17.04.2022 Kötülükle savaşıyoruz
-
13.04.2022 EGEÇEP’ten doğa direnişçilerine ve İkizköy’e ödül
-
16.03.2022 Kıyıya vuran deniz yıldızlarını suyla buluşturanlar
-
25.01.2022 Kar özlemi ve anımsadıklarım
-
29.11.2021 Keşfetmeye değer kent: Salihli
-
06.11.2021 Can’ının istediğini yapmak
-
02.11.2021 Parmaklarıyla okuyup, can kulağıyla dinleyenlere engel yok!
-
24.07.2021 İnsan insanın kurdu değil; yurdu olmalı
-
16.07.2021 Haksızlık, liyakatsızlık ve "Çoklu Standart" her yerde!
-
06.07.2021 Yakan su!
-
18.06.2021 Gazeteci kimdir, nedir, ne yapar?
-
19.05.2021 Gençlere saygı duyuyorum ve güveniyorum
-
18.05.2021 Milas’tan doğan ödüllü marka: Alaboğaz Zeytinyağı
-
26.04.2021 Bir çocuğun ağzından Atatürk’ün yurt ve çocuk sevgisi
-
21.04.2021 Doğal sevinç kaynağı: Çocuklar
-
20.04.2021 "Sen yanmazsan, ben yanmazsam..."
-
14.04.2021 İnsanlığın uyanışı ve sabır
-
16.03.2021 Yazmak için iyi nedenler olsun isterdim
-
03.03.2021 Çok şehit verdik, ama hesap veren yok!
-
28.01.2021 Covit 19 Aşısı hakkında akla gelen sorulara yanıtlar
-
27.01.2021 DELİCE
-
14.01.2021 Evdeki dönüşümlü atıkların toplanması
-
13.11.2020 Atatürk Sevgisi azalmaz
-
04.11.2020 İnternet etiğine bir değinelim
-
03.11.2020 Kadınlarımızın KARA yazgısını kim AKlayacak?
-
14.10.2020 Labranda’nın çağdaş dervişi
-
03.09.2020 Mihenk Taşı, Turnusol Kağıdı
-
31.08.2020 Göç etmek
-
15.08.2020 Siyasal öngörülerim
-
02.07.2020 İnancın Sınanması
-
01.07.2020 Kötü işletmecilik
-
25.06.2020 Yürüten iktidar!
-
08.06.2020 “Siyasi Parti Dini”
-
05.06.2020 Karantina dönemine ilişkin...
-
02.06.2020 Patlicez gari!
-
27.04.2020 Bodrum’un acı otu Koronayı yener!
-
20.04.2020 Korona herkesi eşitledi mi?
-
15.01.2020 Din bu mudur?
-
11.01.2020 Tiyatro diye bir şey var
-
10.01.2020 Ne ummuştuk, ne oldu!...
-
30.12.2019 “Sapere Aude!”
-
28.12.2019 Güllük’ün bitmeyen ulaşım sorunları
-
03.12.2019 “DÜNYAYI SANAT KURTARACAK”
-
09.10.2019 Hepimizin içinde biraz “Joker” var
-
27.09.2019 “Halka öğretmeniz gerekenleri önce kendiniz öğrenin”
-
13.09.2019 “İnsanlığın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum”
-
06.08.2019 Kutsal ve Tağut nedir?
-
03.07.2019 İNSANLIK NE ZAMAN KOŞACAK?
-
25.05.2019 Ruh Açlığı
-
13.05.2019 Dikkat edilmesi gereken şeyler
-
17.04.2019 "Barışçıl Savaşçılar" olacağız
-
07.03.2019 YALNIZCA İNSAN OLMAK İSTİYORUZ
-
25.02.2019 Yıllar sonra “Ruhlarımızı tokuşturmak”
-
19.02.2019 Yaşam - sevdiğim için - güzel
-
05.02.2019 Yaşanabilir yer olsun
-
25.12.2018 Sevdiğim ve sevmediğim kentler
-
30.11.2018 Yaşam gibi; acı ve güzel
-
02.10.2018 Yeni üyelerle daha güçlüyüz
-
05.09.2018 Sakarya Savaşı, 15 Temmuz’da mı kazanıldı?
-
15.08.2018 “Siyasi iktidar bizi cezalandırmak istiyor!”
-
18.07.2018 Bu nasıl Okul Aile Birliği Başkanı?
-
06.07.2018 Nicelik değil nitelik ve niyet önemli!
-
06.07.2018 Seçimde kim kazandı?
-
12.06.2018 Tarihimizde dönüm noktası olacak bir seçim
-
15.05.2018 “Güç bende artıııık!”
-
10.05.2018 Anımsanması gereken notlar
-
27.04.2018 Millet, egemenliğine sahip çıksın!
-
24.04.2018 “Çamlak Çömlek Patladı!”
-
17.04.2018 Hoşgörüsüzlük ve değişik bakış açıları
-
13.04.2018 Şeker fabrikaları neden önemli?
-
04.04.2018 “HAK”tan yana olmak
-
03.04.2018 Anı misillemesi
-
06.03.2018 Amaç Osmanlı’yı yüceltmek, Cumhuriyeti küçümsemek midir?
-
20.02.2018 Yozlaşmış cinsellik
-
15.02.2018 Atatürkçü Düşünce Derneği, DKÖ değil mi?
-
16.01.2018 Nasıl Atatürkçü olunur?
-
15.01.2018 “Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyorum”
-
12.01.2018 ‘Güllük Kütüphanesi’nin kaderi kimin elinde?
-
09.01.2018 “Bir olalım, iri olalım, diri olalım”*
-
27.12.2017 Güncel siyasetten ruhsal kurtuluşa ...
-
15.12.2017 Spora ve sporcuya yatırım
-
12.12.2017 Sağlık ve huzur için “Tai Çi Çuan”
-
05.12.2017 “Yazmasam deli olacaktım”
-
24.11.2017 İnsanın değerinin ölçütü nedir?
-
16.11.2017 İçtenlik
-
14.11.2017 Milas ve Güllük’te bitmeyen sorunlar …
-
27.10.2017 Farklı bir turizm anlayışı: ‘Mor Salkım Bağları’
-
11.10.2017 Dünyanın en güzel tatlısı!
-
10.10.2017 Okumak, anlamak ve bilmek
-
07.10.2017 Devlet, “Ana” ya da “Baba” değil artık!
-
23.09.2017 Öncelik, cehaletle savaştır
-
19.09.2017 ‘Özel Okul Devlet Teşviği’ kime verilir?
-
09.09.2017 Türban, keşke müslüman ve iyi insan olmaya yetseydi …
-
08.09.2017 ‘Vicdan azabı’ en büyük cezadır!
-
05.09.2017 Bu 30 Ağustos’ta yaşadıklarım, hissettiklerim …
-
05.08.2017 Güllük’ün çok ciddi ve sıradan sorunları var …
-
03.08.2017 Sanata susamışlık
-
13.07.2017 Ören de kötüye gidiyor sanki!
-
30.06.2017 “Deniz İnsanları”
-
28.06.2017 “Oğlumu ‘Fikri ve vicdanı hür’ yetiştirmek istiyorum”
-
15.06.2017 Tehlike sürüyor!
-
12.06.2017 Bu nasıl bir Ramazan?
-
22.05.2017 Evde pizza yapmanın pratik yoları
-
11.05.2017 “Hayatımın en yorucu ve en güzel haftasonuydu!”
-
03.05.2017 Neye ve kime güveneceğiz?
-
24.04.2017 Ata’ya mektup
-
18.04.2017 Hukuk ve Demokrasi kaybetti
-
04.04.2017 Türkiye’yi işgalin zemini hazırlanıyor
-
31.03.2017 Atatürkçü vatanseverlerin buluşma noktaları
-
14.03.2017 ‘Mağduriyet Edebiyatı’ uluslararasılaştı!
-
10.03.2017 İleride emekli maaşı alamayacak mıyız?
-
08.03.2017 Kadın ve Cumhuriyet
-
23.02.2017 Adaletin bu mu ...?
-
15.02.2017 Saati tersine kurmak
-
11.02.2017 İzmir’i seviyorum
-
08.02.2017 Kirli propaganda
-
24.01.2017 Evlatlarımız ve vatanımızdan değerli neyimiz var?
-
12.01.2017 “Salla başı al maaşı”
-
06.01.2017 Yüz kızarması ve yiğitlik
-
24.12.2016 Türkiye artık “Cumhur”un olmayacak mı?
-
17.12.2016 Şeytanı yeneceğiz!
-
10.12.2016 Eğreti Şiir
-
03.12.2016 İlişki ve evlilik seyri üzerine ...
-
25.11.2016 Sanatla aydınlatanlar
-
11.11.2016 Bu ülkenin toprağında taşında ‘O’nun izi var
-
14.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 2
-
13.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 1
-
29.09.2016 Şort bahane!
-
20.09.2016 Toplumsal barış ve huzuru bozmak için mi?
-
06.09.2016 Mutlu olmanın yollarından biri
-
01.09.2016 "Bu cennet vatan uğruna"
-
25.08.2016 "Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini"
-
22.08.2016 “Ey Türk İstikbalinin Evladı!”
-
16.08.2016 Kütüphane ve domuzlar
-
01.08.2016 “Şimdi insanlar şeytan olmuş yavrum”
-
26.07.2016 İç savaş tehlikesi ve TSK’nın durumu
-
19.07.2016 Gün gelir, ‘O HALK’a işin düşer
-
08.07.2016 Kanıksama!
-
28.06.2016 Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin ...
-
14.06.2016 Yeşili koruyamıyoruz
-
10.06.2016 Cumhurbaşkanının diploması ...
-
09.06.2016 “Hareketi Severiz!”
-
25.05.2016 Kadının hakları ve kazanımları açısından geriye gidiş: Boşanma Komisyonu Raporu
-
23.05.2016 Herkes 19 Mayıs’ı kendince kutladı
-
17.05.2016 Anne olmak, var olmak, var etmek
-
22.04.2016 Nasıl bir Din dersi?
-
20.04.2016 Doğa turizmine yatırım kaçınılmaz
-
15.04.2016 Gülçin ERŞEN
-
04.04.2016 Allah, sevenden ve sevgiden yanadır
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.