- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 22 April 2016, Friday 3:54
- 3205 kez okundu
Gülçin ERŞEN
“Elhamdülillah müslümanım” diyerek yazıma başlayayım da yanlış anlaşılmalara baştan yer vermeyeyim...Zorunlu din dersi, hem laiklik ilkesine hem de İslamiyet’e aykırıdır.
10 Nisan 1928 tarihinde yapılan anayasa değişikliğiyle, anayasadan devletin dininin İslam olduğu hükmü ve TBMM’nin görev ve yetkilerinden söz eden 26. maddeden dinî hükümlerin yerine getirilmesi ibaresi çıkarılmıştır. Ayrıca, milletvekillerinin ve cumhurbaşkanının yeminlerinden “vallahi” sözcüğü kaldırılmıştır.
Öte yandan; 1982 yılında hazırlanan yeni Anayasanın 24. maddesi, din ve ahlak öğretimi ile ilgili yeni düzenlemeler getirmiştir. 24. maddenin ilgili paragrafı şöyledir:
“Din ve Ahlak eğitimi ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din Kültürü ve Ahlak öğretimi ilk ve orta öğretim kurumlarında okulların zorunlu dersleri arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitimi ve öğretimi ancak kişinin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin talebine bağlıdır.”
Bu hem insan hakları hem demokrasi hem de hukuksal anlamda geriye gidiş anlamında bir düzenlemedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), zorunlu din ve ahlak kültürü derslerine karşı, Ankara’dan 14 kişinin 2011’de açtığı davada kararını açıklayarak, hükümeti ailelerin inanç aidiyetlerini ortaya koymak zorunda bırakılmadıkları bir muafiyet sistemine geçilmesi konusunda uyardı. Mahkeme, oybirliğiyle aldığı kararda, “Türkiye daha fazla geciktirmeden, ailelerin dini ve felsefi inançlarını açıklamak zorunda bırakılmadıkları bir muafiyet sistemi gibi, sorunun giderilmesine dönük imkanları ortaya koymak zorundadır” ifadeleri kullanıldı. Üzerinden yıllar geçti. Türkiye’yi son yıllarda “demokratik hukuk devleti” olmaktan uzaklaştıran uygulamaların bir uzantısıymışçasına, ulusal yargı kararlarının bazılarında olduğu gibi, uluslararası bir üst mahkemenin kararları da hükümetçe hiçe sayılıyor.
Yüzlerce yıldır, kendisine din adamı, “Hoca” denilen bazı şarlatan ve sapıkların, kadınları ve genç kızları “kötü emellerine alet” ettiğini, dinimizde aslında yer almayan safsatalarla genç beyinleri kirlettiğini biliyoruz. Bu bağlamda, din eğitiminin devlet denetiminde bulunması hayırlı gibi görünse de ben gerici zihniyetin dayatması saydığım, ilk ve orta okullarda zorunlu din dersine karşıyım.
“Gerçek insan” olabilmek
Benim “müslüman” olmaktan anladığım; “gerçek insan” olabilmektir. Bu nedenle, nüfus cüzdanımda dinimin yazılması, kendimi müslüman saymam, ibadetlerimi de zorunluluktan değil - kendimi daha huzurlu ve sağlıklı duyumsamama neden olduğundan – isteyerek yerine getirmeye çalışmam doğaldır. (Allah’ın benim namazıma, orucuma ihtiyacı yok ki; benim ve başka varlıkların yararına olduğuna inandığımdan elimden geldiğince yapıyorum ben ibadetlerimi. Bırakın farzları, sadakayı, yoldaki taşı kenara kaldırmayı; bir dostun halini hatrını sormak, selam vermek ve almak, gülümsemek, yararlı ve erdemli bir yaşam sürmek de ibadettir.)
Ancak, oğlumu zorunlu din dersine sokmamak için, nüfus cüzdanındaki din hanesini boş bırakmayı bile aklımdan geçiriyorum. Bu bağlamda; nüfus cüzdanlarından din hanesinin kaldırılmasından yana değilim. Örneğin, öldüklerinde kişilerin kendi dinsel inancının gerekliliklere göre defnedilmeye hakkı vardır. Ama, isteyen din hanesini boş bırakabilir.
İnsanın zihinsel, yaşamsal, bilimsel, inanç özgürlüğü, “Laiklik” ile mümkündür. Kimin ne olduğu, gerçekten vicdanlı ve hakkaniyetli, “iyi bir insan” olup olmadığı böyle anlaşılır. Tarih boyunca, her dinden yobazlar, insanlığı ancak o dinden soğutur; o dine karşı olmayı aşılar. “Zorla güzellik olmaz!” Oysa, çok bilinen bir hadis “Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz! Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilâfa düşmeyin!” biçimindedir. Hükümetin din eğitimi anlayışı, Peygamber buyruğu sayılan bu sözle ne ölçüde bağdaşmaktadır?
Hak dinlerin amacı; aslında “Gerçek (Olgun, tekamül etmiş, ermiş) insan” olabilmemizi sağlamaktır. Din dersleri de, bu amacı destekler yönde olmalıdır. Böyle iddialı bir amaçı gerçekleştiremeyecekse; hiç değilse, “Din nedir, dinler tarihi, ibadet ve inanca ilişkin kavramlar” gibi başlıklar altında bir programı kapsayabilir. Yoksa, salt bir dini övüp diğerlerini yeren, sureleri ezberletip mekanik robotlar gibi namaz kılmanın öğretildiği, aslında islamiyetin başlangıcında ve özünde var olmayan mezheplerin ayrıntısıyla öğretildiği, böylece mezhepsel ayrılıkların vurgulandığı (Okul yöneticisi olan bir din öğretmeninin sınav sorularının tamamı neredeyse mezleplere ilişkindi) din eğitimine – zorunlu olmasa da – karşıyım!
Öyle değil, böyle dindar
Ben bugün kendimi inançlı, ibadetlerini elinden geldiğince yapan, dürüst, namuslu, onurlu yaşamaya gayret eden bir müslüman sayıyorsam, bunda okuldaki din derslerinin payı pek azdır. Asıl, “Gerçek dindar” akrabalarım, tanıdıklarım, başta Kuran’ı Kerim’in Türkçesi olmak üzere, dinsel kaynaklar, başka dinlerin kitapları (Tevrat, İncil) ve başka dinden insanlar, felsefeye, dinsel öğretilere ve tasavvufa ilişkin okumalarım, daha aklıma gelmeyen yaşama, varlıklara ve yaradılışa ilişkin pek çok şey etkili olmuştur.
Çocuğunun İslam dinine ilişkin bilgileri eksiksiz öğrenmesini, Kuran’ı Arapça da okumasını, hatta onun bir din adamı olmasını isteyen, onu önce İmam Hatip Lisesi’ne ardından da İlahiyat Fakültesi’ne yönlendirsin. Ben İslamiyet’in özünü, tinsel (manevi, ruhsal) yönünü anlamayı, yaşamayı ve yaşatmayı hedefleyen, tasavvuf öğretisini benimseyen ve sufi olmayı amaçlayan biriyim. Oğlumu da eğer bu yolu seçerse, o yönde eğitmek ve örnek olmak isterim. Hatta bizler için Allah’ın bir lütfu sayılabilecek Türk ve Anadolu Erenleri’nin yaşamları, öğretileri, bunların eserleri ve onlara ilişkin kitaplar önemli kaynaklardır... İslamiyette ve tasavvufta tevekkül ve tefekkür (derin düşünme) önemlidir. Okuldaki ve Kuran kurslarındaki din dersleriyle bunlar öğrenilemez.
Çocukların asıl gereksinimi, onlara düşünmeyi, akıl yürütmeyi öğretecek “Felsefe (Düşünbilim)” eğitimidir. Mustafa Kemal Atatürk; öğretmenlerden boşuna “Fikri hür, vicdanı hür” nesiller yetiştirmelerini istememiştir. Yurttaşlar, böyle yetiştirilirlerse, bilinçli, bilgili, özgür, insan haklarına ve başkalarının özgürlüğüne saygılı, demokrat bireyler olurlar. (18 Nisan 2016 / Güllük)
-
17.04.2022 Kötülükle savaşıyoruz
-
13.04.2022 EGEÇEP’ten doğa direnişçilerine ve İkizköy’e ödül
-
16.03.2022 Kıyıya vuran deniz yıldızlarını suyla buluşturanlar
-
25.01.2022 Kar özlemi ve anımsadıklarım
-
29.11.2021 Keşfetmeye değer kent: Salihli
-
06.11.2021 Can’ının istediğini yapmak
-
02.11.2021 Parmaklarıyla okuyup, can kulağıyla dinleyenlere engel yok!
-
24.07.2021 İnsan insanın kurdu değil; yurdu olmalı
-
16.07.2021 Haksızlık, liyakatsızlık ve "Çoklu Standart" her yerde!
-
06.07.2021 Yakan su!
-
18.06.2021 Gazeteci kimdir, nedir, ne yapar?
-
19.05.2021 Gençlere saygı duyuyorum ve güveniyorum
-
18.05.2021 Milas’tan doğan ödüllü marka: Alaboğaz Zeytinyağı
-
26.04.2021 Bir çocuğun ağzından Atatürk’ün yurt ve çocuk sevgisi
-
21.04.2021 Doğal sevinç kaynağı: Çocuklar
-
20.04.2021 "Sen yanmazsan, ben yanmazsam..."
-
14.04.2021 İnsanlığın uyanışı ve sabır
-
16.03.2021 Yazmak için iyi nedenler olsun isterdim
-
03.03.2021 Çok şehit verdik, ama hesap veren yok!
-
28.01.2021 Covit 19 Aşısı hakkında akla gelen sorulara yanıtlar
-
27.01.2021 DELİCE
-
14.01.2021 Evdeki dönüşümlü atıkların toplanması
-
13.11.2020 Atatürk Sevgisi azalmaz
-
04.11.2020 İnternet etiğine bir değinelim
-
03.11.2020 Kadınlarımızın KARA yazgısını kim AKlayacak?
-
14.10.2020 Labranda’nın çağdaş dervişi
-
03.09.2020 Mihenk Taşı, Turnusol Kağıdı
-
31.08.2020 Göç etmek
-
15.08.2020 Siyasal öngörülerim
-
02.07.2020 İnancın Sınanması
-
01.07.2020 Kötü işletmecilik
-
25.06.2020 Yürüten iktidar!
-
08.06.2020 “Siyasi Parti Dini”
-
05.06.2020 Karantina dönemine ilişkin...
-
02.06.2020 Patlicez gari!
-
27.04.2020 Bodrum’un acı otu Koronayı yener!
-
20.04.2020 Korona herkesi eşitledi mi?
-
15.01.2020 Din bu mudur?
-
11.01.2020 Tiyatro diye bir şey var
-
10.01.2020 Ne ummuştuk, ne oldu!...
-
30.12.2019 “Sapere Aude!”
-
28.12.2019 Güllük’ün bitmeyen ulaşım sorunları
-
03.12.2019 “DÜNYAYI SANAT KURTARACAK”
-
09.10.2019 Hepimizin içinde biraz “Joker” var
-
27.09.2019 “Halka öğretmeniz gerekenleri önce kendiniz öğrenin”
-
13.09.2019 “İnsanlığın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum”
-
06.08.2019 Kutsal ve Tağut nedir?
-
03.07.2019 İNSANLIK NE ZAMAN KOŞACAK?
-
25.05.2019 Ruh Açlığı
-
13.05.2019 Dikkat edilmesi gereken şeyler
-
17.04.2019 "Barışçıl Savaşçılar" olacağız
-
07.03.2019 YALNIZCA İNSAN OLMAK İSTİYORUZ
-
25.02.2019 Yıllar sonra “Ruhlarımızı tokuşturmak”
-
19.02.2019 Yaşam - sevdiğim için - güzel
-
05.02.2019 Yaşanabilir yer olsun
-
19.01.2019 DEFTERLER
-
25.12.2018 Sevdiğim ve sevmediğim kentler
-
30.11.2018 Yaşam gibi; acı ve güzel
-
02.10.2018 Yeni üyelerle daha güçlüyüz
-
05.09.2018 Sakarya Savaşı, 15 Temmuz’da mı kazanıldı?
-
15.08.2018 “Siyasi iktidar bizi cezalandırmak istiyor!”
-
18.07.2018 Bu nasıl Okul Aile Birliği Başkanı?
-
06.07.2018 Nicelik değil nitelik ve niyet önemli!
-
06.07.2018 Seçimde kim kazandı?
-
12.06.2018 Tarihimizde dönüm noktası olacak bir seçim
-
15.05.2018 “Güç bende artıııık!”
-
10.05.2018 Anımsanması gereken notlar
-
27.04.2018 Millet, egemenliğine sahip çıksın!
-
24.04.2018 “Çamlak Çömlek Patladı!”
-
17.04.2018 Hoşgörüsüzlük ve değişik bakış açıları
-
13.04.2018 Şeker fabrikaları neden önemli?
-
04.04.2018 “HAK”tan yana olmak
-
03.04.2018 Anı misillemesi
-
06.03.2018 Amaç Osmanlı’yı yüceltmek, Cumhuriyeti küçümsemek midir?
-
20.02.2018 Yozlaşmış cinsellik
-
15.02.2018 Atatürkçü Düşünce Derneği, DKÖ değil mi?
-
16.01.2018 Nasıl Atatürkçü olunur?
-
15.01.2018 “Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyorum”
-
12.01.2018 ‘Güllük Kütüphanesi’nin kaderi kimin elinde?
-
09.01.2018 “Bir olalım, iri olalım, diri olalım”*
-
27.12.2017 Güncel siyasetten ruhsal kurtuluşa ...
-
15.12.2017 Spora ve sporcuya yatırım
-
12.12.2017 Sağlık ve huzur için “Tai Çi Çuan”
-
05.12.2017 “Yazmasam deli olacaktım”
-
24.11.2017 İnsanın değerinin ölçütü nedir?
-
16.11.2017 İçtenlik
-
14.11.2017 Milas ve Güllük’te bitmeyen sorunlar …
-
27.10.2017 Farklı bir turizm anlayışı: ‘Mor Salkım Bağları’
-
11.10.2017 Dünyanın en güzel tatlısı!
-
10.10.2017 Okumak, anlamak ve bilmek
-
07.10.2017 Devlet, “Ana” ya da “Baba” değil artık!
-
23.09.2017 Öncelik, cehaletle savaştır
-
19.09.2017 ‘Özel Okul Devlet Teşviği’ kime verilir?
-
09.09.2017 Türban, keşke müslüman ve iyi insan olmaya yetseydi …
-
08.09.2017 ‘Vicdan azabı’ en büyük cezadır!
-
05.09.2017 Bu 30 Ağustos’ta yaşadıklarım, hissettiklerim …
-
05.08.2017 Güllük’ün çok ciddi ve sıradan sorunları var …
-
03.08.2017 Sanata susamışlık
-
13.07.2017 Ören de kötüye gidiyor sanki!
-
30.06.2017 “Deniz İnsanları”
-
28.06.2017 “Oğlumu ‘Fikri ve vicdanı hür’ yetiştirmek istiyorum”
-
15.06.2017 Tehlike sürüyor!
-
12.06.2017 Bu nasıl bir Ramazan?
-
22.05.2017 Evde pizza yapmanın pratik yoları
-
11.05.2017 “Hayatımın en yorucu ve en güzel haftasonuydu!”
-
03.05.2017 Neye ve kime güveneceğiz?
-
24.04.2017 Ata’ya mektup
-
18.04.2017 Hukuk ve Demokrasi kaybetti
-
04.04.2017 Türkiye’yi işgalin zemini hazırlanıyor
-
31.03.2017 Atatürkçü vatanseverlerin buluşma noktaları
-
14.03.2017 ‘Mağduriyet Edebiyatı’ uluslararasılaştı!
-
10.03.2017 İleride emekli maaşı alamayacak mıyız?
-
08.03.2017 Kadın ve Cumhuriyet
-
23.02.2017 Adaletin bu mu ...?
-
15.02.2017 Saati tersine kurmak
-
11.02.2017 İzmir’i seviyorum
-
08.02.2017 Kirli propaganda
-
24.01.2017 Evlatlarımız ve vatanımızdan değerli neyimiz var?
-
12.01.2017 “Salla başı al maaşı”
-
06.01.2017 Yüz kızarması ve yiğitlik
-
24.12.2016 Türkiye artık “Cumhur”un olmayacak mı?
-
17.12.2016 Şeytanı yeneceğiz!
-
10.12.2016 Eğreti Şiir
-
03.12.2016 İlişki ve evlilik seyri üzerine ...
-
25.11.2016 Sanatla aydınlatanlar
-
11.11.2016 Bu ülkenin toprağında taşında ‘O’nun izi var
-
14.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 2
-
13.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 1
-
29.09.2016 Şort bahane!
-
20.09.2016 Toplumsal barış ve huzuru bozmak için mi?
-
06.09.2016 Mutlu olmanın yollarından biri
-
01.09.2016 "Bu cennet vatan uğruna"
-
25.08.2016 "Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini"
-
22.08.2016 “Ey Türk İstikbalinin Evladı!”
-
16.08.2016 Kütüphane ve domuzlar
-
01.08.2016 “Şimdi insanlar şeytan olmuş yavrum”
-
26.07.2016 İç savaş tehlikesi ve TSK’nın durumu
-
19.07.2016 Gün gelir, ‘O HALK’a işin düşer
-
08.07.2016 Kanıksama!
-
28.06.2016 Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin ...
-
14.06.2016 Yeşili koruyamıyoruz
-
10.06.2016 Cumhurbaşkanının diploması ...
-
09.06.2016 “Hareketi Severiz!”
-
25.05.2016 Kadının hakları ve kazanımları açısından geriye gidiş: Boşanma Komisyonu Raporu
-
23.05.2016 Herkes 19 Mayıs’ı kendince kutladı
-
17.05.2016 Anne olmak, var olmak, var etmek
-
20.04.2016 Doğa turizmine yatırım kaçınılmaz
-
15.04.2016 Gülçin ERŞEN
-
04.04.2016 Allah, sevenden ve sevgiden yanadır
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.