• 03 November 2020, Tuesday 10:19
GülçinErşen

Gülçin Erşen

Kadınlarımızın KARA yazgısını kim AKlayacak?

Pelda’nın anlamı ne diye anası Leyla Hanım’a sordum; “Bir dalın yaprak yeşermesi” anlamındaymış. Pelda, henüz yaşamının baharında yaprağı yolunan, kırılan taptaze bir dal… Televizyon dizilerinde, basında çıkan haberlerde, gündüz kadın programlarında görmeye alışkın olduğumuz bir trajedinin öznesi… Yaşadıklarını, birebir annesinden ayrıntısıyla dinleyince yüreğinize oturuyor, gözleriniz doluyor, boğazınıza bir şeyler düğümleniyor ve başınız ağrıyor, ağlayamadığınız ve öfkenizi dizginlemek zorunda kaldığınız için…

Leyla, yazgısı kara yüzlerce kızımızdan birinin anası. Yakın bir arkadaşım, Diyarbakır’daki teyzesinin kızının yıllardır yaşadığı trajediyi dinleyip, çözüm üretememenin sıkıntısıyla bir gece beni aradı. Ben de Av. Şenal Sarıhan’a telefon edip, danıştım. Leyla Hanım’ın da onunla konuşmasına aracı oldum. Diyarbakır’da ikinci tuttuğu avukattan muzdarip Leyla Hanım, önerimize uyup, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Komisyonu ile görüştü. Gelişmeleri izliyorum. Bu arada kendisiyle defalarca telefonda konuşup olayı ayrıntısıyla öğrendim. Size de aktarayım:

Leyla Hanım’ın, dünyalar güzeli kızı Pelda, henüz 12 yaşında bir çocukken, öz dayısı (yani Leyla Hanım’ın ağabeyi ) tarafından, onun oğluyla evlendirilmek üzere kaçırılır. Dayının (Haşim O.) ve o sıralar 19 yaşındaki yeğeni Hüseyin’in (ve de iki ağabeyinin) çeşitli suçlardan sabıkası vardır. Leyla Hanım’ın eşi tır şoförü olduğundan uzaklardadır. Sürekli ağabeyi tarafından tehdit edilen Leyla Hanım, korkusundan bir süreliğine Osmaniye’ye taşınmıştır. Ancak, orada da rahat bulamazlar. Akrabaları aracılığıyla onları bulan Haşim O., karnında bebeği ile anasına sığınan Pelda’yı gene zorla alır götürür. Pelda’nın önce oğlu, iki yıl sonra kızı doğar. Yaşı küçük olduğundan oğlanın velayetini daha önce Leyla Hanım almıştır. İkinci çocuk daha bir yaşındayken, Pelda eşi ve kayınbiraderi tarafından dövülerek, işkence edilerek ve ertesi gün kalbine bir kurşun sıkılarak yaşamdan tamamen koparılır. Henüz 17 yaşında, iki çocuk anası gencecik bir kadıncık, öz dayısı Haşim O.’nun azmettirdiği eşi ve eşinin ağabeyi tarafından öldürülür.

Bu nasıl ağabey, nasıl dayı?

Genelde her gün kızıyla, hiç değilse telefonda görüşebilen Leyla Hanım, o sıralar 2 gün üst üste kızından haber alamaz. Çünkü, işkence edilen kızının telefonu elinden alınmıştır. Ölümünden bir gün önce, çocuklar yenge (Haşim O.’nun eşi) tarafından evden uzaklaştırılmıştır. Yani, aslında planlı bir cinayet söz konusudur. Kızının cenazesini yıkayan akraba ve tanıdık kadınların Leyla Hanım’a anlattığına göre; Pelda’nın bacaklarında bıçak yaraları, vücudunun çeşitli yerlerinde yeni ve eskiden kalma morluklar, yaralar, çürükler vardır. (Zaten, önceden annesinin yanına kaçıp geldiği zamanlarda, ateşte kızdırdıkları bıçağı vücuduna bastırarak kendisine işkence yaptıklarını anlatmıştır.) Ne yazık ki; otopsi yapılmadığı gibi, kadınlar ifade vermeye çekinmiştir.

Leyla Hanım, daha önce kızını kurtarabilmek için, Pelda’yı zorla kaçıran ağabeyine dava açtığında; mahkeme, 13 yaşındaki kızın kemik yaşının hesaplanmasını istediğinde, ne hikmetse, kemik yaşı 18 çıkmıştır. Leyla Hanım’a göre Haşim O. tehdit ya da rüşvetle sahte rapor hazırlatmıştır.

“Ben eşime kaçarak evlendim. Ağabeyim, kızımı kaçırarak bunun intikamını aldı. Sonra, onu oğullarına öldürttü.” diyor Leyla Hanım. Böyle bir şey, bunca acımasızlığa gerekçe olabilir mi?

Bütün bu yaşananlar, özellikle hukuksal süreç, kadınlarımızın ne kadar savunmasız, çaresiz, korunmasız bırakıldığının, uğradıkları haksızlıkların boyutlarını anlamamıza yetiyor.

Gelinen nokta ve ne yapılmalı?

Pelda’nın katili Hüseyin O. ve suç ortağı ağabeyi cezaevindeler. Hüseyin O., 18 yıl ceza almış, ama dava istinaf mahkemesindeymiş. Leyla Hanım, müebbet hapis beklerken bu cezanın hafif kaldığını ve azmettirici dayı Haşim O.’nun da ceza alması gerektiğini belirtiyor. Haklı olarak da şu anda kızının katilinin babası ve anasıyla kalan torunları için endişeleniyor. Haşim O., 6 ve 4 yaşlarındaki çocukların velayetini bir şekilde almayı başarmış. Sosyal medya hesabında 6 yaşındaki erkek torununa PKK’lı üniforması ve poşu ile, 4 yaşındaki kız torununa da gelinlik benzeri bir giysiyle, birlikte zafer işareti yaptırarak poz verdiriyor. Zaten kendisi de PKK bayrakları ve APO (Abdullah Öcalan) posterleriyle çektirdiği fotoğrafları gururla sergiliyor. Durum böyleyken, pek çok sabıkası bulunan ve üç oğlu da ağır suçlarla (büyük oğlu da müebbet hapismiş) hüküm giymiş, katil çocuklar yetiştirmiş, öz yeğenine işkence yapılmasına göz yummuş, hatta bunu teşvik etmiş, terör örgütü yandaşı birine iki çocuk nasıl emanet edilir?!

Konuyla ilgili tüm devlet kurumlarına, Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan başta olmak üzere, Adalet Bakanı’na, İçişleri Bakanı’na, Sağlık Bakanlığı’na, Demokratik Kitle Örgütleri’ne, Yargı kurumlarına sesleniyorum. Pelda, bir simgedir. Bu olay bağlamında yaşananlar sistemdeki ve toplumsal yapıdaki yozlaşmanın boyutlarını ortaya koymaktadır. Suçluları kolayla aklayan bu sistem, kadınlarımızın kara yazgısını aklayabilecek mi?

Ben bu olayı öğrendim, Leyla Hanım’ı tanıdım, Pelda’yı da onun yüreğinden gelip ağzından çıkan sözlerle dinledim ya; artık, bir kadın, bir ana, bir aydın, bir insan ve bir gazeteci olarak elimden geleni yapacağım.

Gülçin ERŞEN – 1 Kasım 2020 / Güllük

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık