• 04 April 2017, Tuesday 19:27
GülçinErşen

Gülçin Erşen

Türkiye’yi işgalin zemini hazırlanıyor

Gülçin ERŞEN

Başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batılı ülkeler (ve belki Rusya da) Birinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye üzerinde gerçekleştiremedikleri planlarını, yıllardır uygulamaya sokma, hattâ tamamlama uğraşı içerisindeler. Aslında Türkiye’nin işgaline uygun zemini hazırlama çabalarının sonuna yaklaştılar sayılır. Ne yazik ki; siyasi iktidar, demokrasiyi rafa kaldıran uygulamaları, pür telâş halkoylamasına sunduğu Türkiye’deki yönetim sisteminin, yani siyasi rejimin değiştirilmesini hedefleyen yeni anasaya ile işgalci-sömürgeci niyetli Batılıların ekmeğine yağ sürüyor.

Son 10-15 yıldır hepimiz, Irak, Libya, Mısır, Suriye gibi ülkelerin türlü bahanelerle (kimyasal silah bulundurmak ya da üretmek, azınlıkların katledilmesi, demokrasinin olmaması, diktatör sayılan devlet başkanlarının uygulamaları, teröre destek vermek ... ) işgal edildiklerine, parçalandıklarına, yapılarının, yönetimlerinin değiştirildiğine tanık olmadık mı? İşgal bahanelerinin çoğu asılsız, dayanaksız, uluslararası hukuk kurallarına aykırı olduğu gibi, gelen yönetim, siyasal, ekonomik, toplumsal koşullar eskisini aratır durumda... O zamanlar da yazılarımda dile getirmiştim: “Türkiye, özellikle çevresindeki karmaşık, belirsiz siyasi tuzaklara düşmekten, işgal kuvvetlerinin yanında yer almaktan kaçınmalıdır... İleride; Türkiye’de demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü, adil yargı yok; ya da Kürtlere, Ermenilere, Alevilere ayrımcılık, zulüm yapılıyor gibi bahanelerle, müttefikimiz olan, ama Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Eyyy!...’ diye fırçaladığı devletlerin, NATO’nun, hatta BM Barış Gücünün ülkemizi işgale yeltenmeyeceğinin garantisi var mı?”

Zaten Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) yıllarca süren; başta “Savcısıyım!” dediğiniz, sonra “Kumpas” dediğiniz hukuk dışı yargılama süreçleriyle yıpratıp gözden düşürmediniz mi? FETÖ’cü darbe girişimi ile yüzlerce yurttaş ölmeden, TBMM bombalanmadan önce “Deneyimli, vatansever, Atatürkçü” kadroların TSK’den ihraç edilmesine, “Gerici, bölücü, vatan haini, fetöcü pisliklerin” TSK’nın kritik noktalarına yerleşmelerine niye, nasıl göz yumdunuz?

Metal Fırtına

Yıllar önce (2004-2006) Çin’in başkenti Pekin’de bulunduğum sıralarda bir diplomat arkadaşım, “Metal Fırtına” adlı (Orkun Uçar, Burak Turna tarafından yazılmış Politik Kurgu – Roman türünde) bir kitap armağan etmişti. Kitapta, Türkiye’nin Amerika (ABD) tarafından nasıl bir düşman ülkesiymişçesine, acımasızca, havadan siviller bombalanarak işgal edildiği anlatılıyor. O zamanlar TSK, şimdiki durumunda değildi kuşkusuz... Jules Verne’nin çocukluğumda okuduğum macera romanlarındaki gibi uzak ve düşsel görünen bu kurgu, bugün gerçeğe yakın gözüküyor!

TSK’den Ergenekon, Balyoz, Kafes gibi ucube davalarla ilişiği kesilmiş olan, nitelikli, vatansever, deneyimli, Kemalist askerlerle ordumuz yeniden güçlendirilmeli; özellikle FETÖ artıkları hızla temizlenmeli; TSK, güçlü, saygın, güvenilir durumuna -TV dizileri ve hamasi söylemlerle değil- gerçekten kavuşturulmalıdır. Ağzından salyalar akarak, Türkiye’deki gelişmeleri izleyen düşmanlar için en büyük “caydırıcı güç” budur.

“Ekonomik zaferler”

Ayrıca, ekonomimizi (tarım ve hayvancılığı da), yerli sanayimizi güçlendirip geliştirecek uygulamalar bir an önce gerçekleştirilmelidir. (Kurtuluş Savaşı sonrası, askeri zaferlerin ekonomik zaferlerle taçlandırılması gerektiğini söyleyen Atatürk’ümüzün ne denli haklı ve ileri görüşlü olduğu ortadadır.)

Türk halkının tarihinde, genlerinde bulunan toplumsal barış, yardımlaşma, uzlaşma, adalet kültürü yeniden yaşama geçirilmelidir. Eğitim, yayınlar, devleti yönetenlerin, siyasilerin, toplum önderlerinin söylemleri bu yönde olmalıdır.

Sâd Suresi, 28’inci Ayet’te; “Yoksa, biz iman edip, barışa yönelik işler yapanları yeryüzünde fesat çıkaranlarla aynı mı tutacağız? Yoksa, takva sahiplerini arsız sapıklar gibi mi yapacağız?” deniyor.

Yıllardır, İslam dinini ve Milliyetçiliği referans almış siyasi partilerin, özellikle de AKP’nin ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın halkoylamasında “evet” oyu verilmesi için kampanyalarında, propagandalarında kullandıkları söyleme bakın. Düşmanca, ötekileştirici, bölücü, kışkırtıcı, kin, öfke ve aşağılama duygularının öne çıktığı sözler ağızlarından dökülmüyor mu?

Türk Pilotu Kaddafi,

Libya Generali Erbakan

Bu bağlamda; aklımdaki bazı anı ve bilgileri paylaşmakta yarar görüyorum. Kendi halkı tarafından acımasızca katlettirilen (linç edilmesine izin verilen) Libya Lideri Muammer Kaddafi’nin 1960’lı yıllarda İzmir’de bulunan Hava Harp Okulu’nda eğitim gördüğünü biliyor muydunuz?.. 1990’lı yılların ortalarında, o zaman CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal, (benim de izlediğim bir basın toplantısında) Refah Partisi Lideri rahmetli Necmettin Erbakan’ın bir açıklaması üzerine, “Kaddafi’nin generali olmaktansa, Türk ordusunda onbaşı olmayı yeğlerim!” demişti. Nereden nereye!... O zaman siyasilerin bize biraz saçma ve seviyesiz gelen açıklamaları, şimdikilerine göre ne kadar masum, tutarlı ve seviyeliymiş meğer!

Halkoylamasında sandıktan “Evet” çıkarsa, özgürlük ve demokrasi yanlısı gençlerin, 2013 Haziran’ında İstanbul Taksim Parkı’ndan kıvılcımlanıp tüm yurda yayılan “Direniş” eylemlerinin benzerlerini yapmayacağının; 15 Temmuz 2016 gecesi sokağa dökülerek, ne olup bittiğinden habersiz gencecik askeri okul öğrencilerinin boğazını kesen gözü dönmüş yobazların (Asteğmen Kubilay’ın Menemen’de şehit edilmesini anımsatır bana), bu gençlere satırlarla saldırmayacağının garantisi var mı?

İstiklal Marşımızın dindarlığı ve vatanseverliği tartışılmaz şairi Mehmet Akif Ersoy şöyle demiş: “Birlikten ayrılan, birbirleriyle uğraşan milletler, önce cesaret, metanet, özgüven gibi karakter özelliklerinden uzaklaşır; sonra da kuvvetine, heybetine, istiklaline sonsuza kadar veda eder.”

Yıllarca Doğu ve Güneydoğu’da süren terör, artık yurt geneline yayıldı. Arap Yarımadası’nın kuzeyindeki, güneydoğu sınırımızın hemen öbür yanındaki Türkmenler yıllarca görmezden gelinir, sorunlarına kulak tıkanırken; Suriye’nin iç sorunları, bizim oradaki savaşa katılma nedenimiz olmuş!? Sözde müttefikimiz ABD, oradaki PYD / YPG güçlerine, Türk ordusunda bile bulunmayan gelişkin, güçlü silahları veriyor. Batıda Ege adalarıma yerleşen Yunan askerleri, oradaki Rumlarla, saldırı amaçlı askeri tatbikatlar yapıyor... Yurdumuzun, Kurtuluş Savaşı öncesindeki işgal planlarının yeniden gündeme geldiği ve yakında uygulamaya konulacağı beklentisi var belli ki...

İşte Türkiye’nin yurtiçinde ve yurtdışındaki (ulusal ve uluslararası) koşulları, yurttaş olarak bu endişeleri taşımamıza neden oluyor. İnsan, yurttaş, vatansever (ülkemizin, çocuklarımızın geleceğini düşünen) bizlerin, herkesin, halkın bu endişelerine son verecek; Türkiye’nin, Türk halkının, çıkarını, yararını, barışı, komşularımızın, hattâ tüm insanlığın hayrını düşünüp gözetecek siyasi iktidarlara, yöneticilere ihtiyacımız var! Yeni bir anayasaya değil!

(31 Mart 2017 / Güllük)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık