- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 24 January 2017, Tuesday 4:44
- 2859 kez okundu
Gülçin ERŞEN
Kurtuluş Savaşımızdan bu yana vatanımız, ülkemiz, geleceğimiz açısından en karanlık, tehlike ve tehdit altındaki günlerimizi yaşıyoruz.
Ülkemizin gündeminde çok önemli iki konu var: Anayasa ve rejim değişikliği; Eğitim - Öğretim sistemi ve müfredat değişikliği (öğrenim plan, programı ve içeriğinde değişiklik).
Anayasa ve rejim değişikliğine daha önceki iki yazımda değinmiştim. Şimdi hepimiz, çocuklarımız ve ülkemizin geleceği açısından yaşamsal önem taşıyan eğitim ve müfredat konusunu ele almak istiyorum.
Ben yurdumuzun, halkın yararı, gelişimi için; düşünen, sorgulayan, araştıran bireyler yetişmesini istiyorum. Bu nedenle Felsefe dersine ortaokuldan başlayarak ağırlık verilmeli ve bu ders zorunlu olmalı. “Ondan sonra al başına belayı!” diyenlere, “Düşünen kafalara zararlı fikirler üşüşür, büyüklerimiz bizden iyi düşünür” anlayışıyla yetiştirilen; hele gerici, bağnaz, dar görüşlü, itaat (biat) eden, sorup, sorgulayıp, araştırıp eleştirmeyen kişilerin, ülkede ne büyük yıkım ve katliamlara neden olduğunu gördük derim. (Sivas Madımak, Ankara’daki terör saldırıları, Darbe girişimi, Reina saldırısı, kadına uygulanan şiddetin ve kadın cinayetlerinin, intiharların artması, töre cinayetlerinin sürmesi, inşaatların çökmesi, trafik kazalarında artış, yolsuzluklar, usûlsüzlükler...)
“Aklını kullanan, vicdanının sesini dinleyen”
Din dersinin zorunlu olmasına karşıyım. (Nedenini uzun uzun yazmayacağım. “Nasıl bir din eğitimi” başlıklı başka bir yazımın içeriğinde gerekli açıklamalar var.) Özellikle; mezhep ayrımcılığına vurgu yapan; başka inançtakileri ötekileştiren, aşağılayan din dersi, din dersinin amacına ve İslamiyet’e aykırıdır. “Dinde zorlama yoktur.” Dinlerin amacı nasıl insanları “iyi, ahlaklı” yapmaksa, din dersi de dürüst, namuslu, temiz, önyargısız, insan sevgisi ve barışa dayalı, paylaşımcı, bilimden yana (“İlim Çin’de bile olsa gidip alınız”), “Aklını kullanan ve vicdanının sesini de dinleyen” insanlar yetişmesine hizmet etmeli.
Din eğitiminin temelleri de aile içinde atılır genelde, bu nedenle; zorunlu olmaması gereken din eğitiminin ortaokulda başlaması uygundur. Birçok ailenin çocuklarını daha küçük yaşlarda Kuran Kursları’na gönderdiği de bir gerçek. Okullardaki din eğitimi Kuran-ı Kerim’i anlayarak, Türkçe çevirisinden okumayı özendirmeli ve öyle okunup öğrenilmeli. İsteyen Arapça sure ve duaları ezberler.
“Nutuk” ders konuları arasına girmeli, okutulmalı
Benim yakın tarihten anladığım, Cumhuriyet’in ilanından, günümüze kadarki dönemdir. Bu bağlamda; Atatürk’ün ölümünden öncesi ve sonrası ilkokuldan başlayarak, 1960 Askeri Darbesi (nedenleri, getirdikleri, götürdükleri...) 1970’ler, 12 Eylül de ortaokul ya da lisede anlatılmalı. 15 Temmuz’dan önce, şimdi FETÖ denilen kanserin, devletin her hücresine nasıl yerleştiği ve yerleştirildiği de gençlere anlatılmalı.
Ortaokul ve Lise yıllarımızda epey ayrıntılı işlenen Selçuklu ve Osmanlı tarihinin ne denli yetersiz olduğunu ileriki yıllarda anladık zaten. (Allah’tan çeşitli kanallarda haber ve belgesel türü programlarda bazı konular ve kişiler ayrıntılı olarak işleniyor da işin aslını öğreniyor millet. Tabii bu konuda yazılan çok başarılı ve tutarlı tarihsel kitaplar da var çok şükür.)
Kurtuluş Savaşımız (İsmet İnönü’den Halide Edip’e, Sütçü İmam’dan Hasan Tahsin’e ve Kara Fatma’ya dek kişileriyle, olaylarıyla), Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamı, kişiliği, ilke ve devrimleri ilk - orta - lisede her yaş seviyesine uygun ve gerçekçi anlatılmalı. Atatürk’ün “Söylev ve Demeçleri” ve o dönemin resmi yazışma ve belgeleri esas alınmalı. Özellikle Lise birinci sınıftan başlayarak “Nutuk” mutlaka okutulmalı, derslerde işlenmeli, ödev konusu olmalı.
“Emeklerimizi, geleceğimizi, paralarımızı heba etmeyin!”
Bugüne kadar, iyisi kötüsü, doğrusu yanlışıyla uygulanan eğitim politikaları, “Aydın, Kemalist, hümanist (insansever), ilerici, sosyalist, dindar ya da ateist” kişilerin yetişmesine de neden olduysa, “Gerici, yobaz, kadın ve Atatürk düşmanı, vatan haini, bölücü, faşist, antidemokratik, çıkarcı, yiyici” tiplerin de oluşmasına engel olamadı. Söylendiği gibi; belli amaçlara yönelik (“Kindar ve dindar nesiller yetiştirmek”, Başkanlık sistemi ve diktatörlüğe uygun, demokrasiden ve çağdaşlıktan uzak toplum oluşturmak) müfredat programı hazırlanıyorsa, bu ülkedeki veliler, aileler, öğretmenler bildiğini okur!
Milli Eğitim Bakanlığı’nın sitesinde yeni müfredat Şubat başlarına dek, eğitimcilerin ve velilerin görüşlerine sunulmuşsa da, hükümetin şimdiden ders kitaplarının içeriğini ve yazacak, basacak kişi ve kurumları belirlediği öne sürülüyor. Öyleyse, “Sizin görüşlerinizi önemsemiyoruz (önemsermiş gibi yapıyoruz); siz boşuna uğraşmayın; biz siyasi iktidar olarak bildiğimizi okur, istediğimizi yaparız!” demek isteniyor.
Bu anlayış, yurttaşlara da “Siz, oyumuzla iktidara gelmiş, vergilerimizle geçinen ve icraatte bulunan siyasiler, bürokratlar, bakanlar, yöneticiler! Biz de sizin oldu bittiye getirdiğiniz yasalara, kurallara, sisteme uymuyoruz! Çünkü, güvenimizi, saygımızı, oyumuzu, vergilerimizi, emeklerimizi heba ediyorsunuz!” deme hakkını doğurur.
Başta Anayasa, hukuk, yasa dinlemeyen, haksızlıklara, adaletsizliğe, antidemokratik uygulamalara izin veren bir yönetim düzeni, halkça benimsenemez ve kalıcı olamaz.
“Korku dağları bekler” de kime karşı ve nereye kadar? Vatanımızdan ve evlatlarımızdan daha değerli neyimiz var? Çocuklarımız bizim en değerli varlıklarımız, geleceğimizdir. Onları en iyi biçimde yetiştirmek, başta ailelerin, eğitimcilerin, toplumun, devletin görevidir. Özellikle çocukların ilk öğretmeni olan annelerin ve babaların da bilgili ve bilinçli olması şarttır. Ben oğlumu, “Aklını kullanan ve vicdanını dinleyen”; (dürüst, namuslu, ilkeli, erdemli, cesur, insansever, iyiliksever, vatansever, sağduyulu, aydın, bilgili, ilerici, barışçı, paylaşımcı, Atatürkçü) “Gerçek bir insan” olarak yetiştiriyorum. Kimse de buna engel olamaz!
(20 Ocak 2017 / Güllük)
Not: Atatürk’ü tahta başında latin abecesini yazarken gösteren o çok bilinen resim yerine; onun öğretmene ve öğrenciye saygısını, eğitim - öğretime verdiği önemi gösteren bu resmi kullanmayı daha uygun buldum.
-
17.04.2022 Kötülükle savaşıyoruz
-
13.04.2022 EGEÇEP’ten doğa direnişçilerine ve İkizköy’e ödül
-
16.03.2022 Kıyıya vuran deniz yıldızlarını suyla buluşturanlar
-
25.01.2022 Kar özlemi ve anımsadıklarım
-
29.11.2021 Keşfetmeye değer kent: Salihli
-
06.11.2021 Can’ının istediğini yapmak
-
02.11.2021 Parmaklarıyla okuyup, can kulağıyla dinleyenlere engel yok!
-
24.07.2021 İnsan insanın kurdu değil; yurdu olmalı
-
16.07.2021 Haksızlık, liyakatsızlık ve "Çoklu Standart" her yerde!
-
06.07.2021 Yakan su!
-
18.06.2021 Gazeteci kimdir, nedir, ne yapar?
-
19.05.2021 Gençlere saygı duyuyorum ve güveniyorum
-
18.05.2021 Milas’tan doğan ödüllü marka: Alaboğaz Zeytinyağı
-
26.04.2021 Bir çocuğun ağzından Atatürk’ün yurt ve çocuk sevgisi
-
21.04.2021 Doğal sevinç kaynağı: Çocuklar
-
20.04.2021 "Sen yanmazsan, ben yanmazsam..."
-
14.04.2021 İnsanlığın uyanışı ve sabır
-
16.03.2021 Yazmak için iyi nedenler olsun isterdim
-
03.03.2021 Çok şehit verdik, ama hesap veren yok!
-
28.01.2021 Covit 19 Aşısı hakkında akla gelen sorulara yanıtlar
-
27.01.2021 DELİCE
-
14.01.2021 Evdeki dönüşümlü atıkların toplanması
-
13.11.2020 Atatürk Sevgisi azalmaz
-
04.11.2020 İnternet etiğine bir değinelim
-
03.11.2020 Kadınlarımızın KARA yazgısını kim AKlayacak?
-
14.10.2020 Labranda’nın çağdaş dervişi
-
03.09.2020 Mihenk Taşı, Turnusol Kağıdı
-
31.08.2020 Göç etmek
-
15.08.2020 Siyasal öngörülerim
-
02.07.2020 İnancın Sınanması
-
01.07.2020 Kötü işletmecilik
-
25.06.2020 Yürüten iktidar!
-
08.06.2020 “Siyasi Parti Dini”
-
05.06.2020 Karantina dönemine ilişkin...
-
02.06.2020 Patlicez gari!
-
27.04.2020 Bodrum’un acı otu Koronayı yener!
-
20.04.2020 Korona herkesi eşitledi mi?
-
15.01.2020 Din bu mudur?
-
11.01.2020 Tiyatro diye bir şey var
-
10.01.2020 Ne ummuştuk, ne oldu!...
-
30.12.2019 “Sapere Aude!”
-
28.12.2019 Güllük’ün bitmeyen ulaşım sorunları
-
03.12.2019 “DÜNYAYI SANAT KURTARACAK”
-
09.10.2019 Hepimizin içinde biraz “Joker” var
-
27.09.2019 “Halka öğretmeniz gerekenleri önce kendiniz öğrenin”
-
13.09.2019 “İnsanlığın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum”
-
06.08.2019 Kutsal ve Tağut nedir?
-
03.07.2019 İNSANLIK NE ZAMAN KOŞACAK?
-
25.05.2019 Ruh Açlığı
-
13.05.2019 Dikkat edilmesi gereken şeyler
-
17.04.2019 "Barışçıl Savaşçılar" olacağız
-
07.03.2019 YALNIZCA İNSAN OLMAK İSTİYORUZ
-
25.02.2019 Yıllar sonra “Ruhlarımızı tokuşturmak”
-
19.02.2019 Yaşam - sevdiğim için - güzel
-
05.02.2019 Yaşanabilir yer olsun
-
19.01.2019 DEFTERLER
-
25.12.2018 Sevdiğim ve sevmediğim kentler
-
30.11.2018 Yaşam gibi; acı ve güzel
-
02.10.2018 Yeni üyelerle daha güçlüyüz
-
05.09.2018 Sakarya Savaşı, 15 Temmuz’da mı kazanıldı?
-
15.08.2018 “Siyasi iktidar bizi cezalandırmak istiyor!”
-
18.07.2018 Bu nasıl Okul Aile Birliği Başkanı?
-
06.07.2018 Nicelik değil nitelik ve niyet önemli!
-
06.07.2018 Seçimde kim kazandı?
-
12.06.2018 Tarihimizde dönüm noktası olacak bir seçim
-
15.05.2018 “Güç bende artıııık!”
-
10.05.2018 Anımsanması gereken notlar
-
27.04.2018 Millet, egemenliğine sahip çıksın!
-
24.04.2018 “Çamlak Çömlek Patladı!”
-
17.04.2018 Hoşgörüsüzlük ve değişik bakış açıları
-
13.04.2018 Şeker fabrikaları neden önemli?
-
04.04.2018 “HAK”tan yana olmak
-
03.04.2018 Anı misillemesi
-
06.03.2018 Amaç Osmanlı’yı yüceltmek, Cumhuriyeti küçümsemek midir?
-
20.02.2018 Yozlaşmış cinsellik
-
15.02.2018 Atatürkçü Düşünce Derneği, DKÖ değil mi?
-
16.01.2018 Nasıl Atatürkçü olunur?
-
15.01.2018 “Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyorum”
-
12.01.2018 ‘Güllük Kütüphanesi’nin kaderi kimin elinde?
-
09.01.2018 “Bir olalım, iri olalım, diri olalım”*
-
27.12.2017 Güncel siyasetten ruhsal kurtuluşa ...
-
15.12.2017 Spora ve sporcuya yatırım
-
12.12.2017 Sağlık ve huzur için “Tai Çi Çuan”
-
05.12.2017 “Yazmasam deli olacaktım”
-
24.11.2017 İnsanın değerinin ölçütü nedir?
-
16.11.2017 İçtenlik
-
14.11.2017 Milas ve Güllük’te bitmeyen sorunlar …
-
27.10.2017 Farklı bir turizm anlayışı: ‘Mor Salkım Bağları’
-
11.10.2017 Dünyanın en güzel tatlısı!
-
10.10.2017 Okumak, anlamak ve bilmek
-
07.10.2017 Devlet, “Ana” ya da “Baba” değil artık!
-
23.09.2017 Öncelik, cehaletle savaştır
-
19.09.2017 ‘Özel Okul Devlet Teşviği’ kime verilir?
-
09.09.2017 Türban, keşke müslüman ve iyi insan olmaya yetseydi …
-
08.09.2017 ‘Vicdan azabı’ en büyük cezadır!
-
05.09.2017 Bu 30 Ağustos’ta yaşadıklarım, hissettiklerim …
-
05.08.2017 Güllük’ün çok ciddi ve sıradan sorunları var …
-
03.08.2017 Sanata susamışlık
-
13.07.2017 Ören de kötüye gidiyor sanki!
-
30.06.2017 “Deniz İnsanları”
-
28.06.2017 “Oğlumu ‘Fikri ve vicdanı hür’ yetiştirmek istiyorum”
-
15.06.2017 Tehlike sürüyor!
-
12.06.2017 Bu nasıl bir Ramazan?
-
22.05.2017 Evde pizza yapmanın pratik yoları
-
11.05.2017 “Hayatımın en yorucu ve en güzel haftasonuydu!”
-
03.05.2017 Neye ve kime güveneceğiz?
-
24.04.2017 Ata’ya mektup
-
18.04.2017 Hukuk ve Demokrasi kaybetti
-
04.04.2017 Türkiye’yi işgalin zemini hazırlanıyor
-
31.03.2017 Atatürkçü vatanseverlerin buluşma noktaları
-
14.03.2017 ‘Mağduriyet Edebiyatı’ uluslararasılaştı!
-
10.03.2017 İleride emekli maaşı alamayacak mıyız?
-
08.03.2017 Kadın ve Cumhuriyet
-
23.02.2017 Adaletin bu mu ...?
-
15.02.2017 Saati tersine kurmak
-
11.02.2017 İzmir’i seviyorum
-
08.02.2017 Kirli propaganda
-
12.01.2017 “Salla başı al maaşı”
-
06.01.2017 Yüz kızarması ve yiğitlik
-
24.12.2016 Türkiye artık “Cumhur”un olmayacak mı?
-
17.12.2016 Şeytanı yeneceğiz!
-
10.12.2016 Eğreti Şiir
-
03.12.2016 İlişki ve evlilik seyri üzerine ...
-
25.11.2016 Sanatla aydınlatanlar
-
11.11.2016 Bu ülkenin toprağında taşında ‘O’nun izi var
-
14.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 2
-
13.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 1
-
29.09.2016 Şort bahane!
-
20.09.2016 Toplumsal barış ve huzuru bozmak için mi?
-
06.09.2016 Mutlu olmanın yollarından biri
-
01.09.2016 "Bu cennet vatan uğruna"
-
25.08.2016 "Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini"
-
22.08.2016 “Ey Türk İstikbalinin Evladı!”
-
16.08.2016 Kütüphane ve domuzlar
-
01.08.2016 “Şimdi insanlar şeytan olmuş yavrum”
-
26.07.2016 İç savaş tehlikesi ve TSK’nın durumu
-
19.07.2016 Gün gelir, ‘O HALK’a işin düşer
-
08.07.2016 Kanıksama!
-
28.06.2016 Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin ...
-
14.06.2016 Yeşili koruyamıyoruz
-
10.06.2016 Cumhurbaşkanının diploması ...
-
09.06.2016 “Hareketi Severiz!”
-
25.05.2016 Kadının hakları ve kazanımları açısından geriye gidiş: Boşanma Komisyonu Raporu
-
23.05.2016 Herkes 19 Mayıs’ı kendince kutladı
-
17.05.2016 Anne olmak, var olmak, var etmek
-
22.04.2016 Nasıl bir Din dersi?
-
20.04.2016 Doğa turizmine yatırım kaçınılmaz
-
15.04.2016 Gülçin ERŞEN
-
04.04.2016 Allah, sevenden ve sevgiden yanadır
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.