• 18 June 2021, Friday 10:39
GülçinErşen

Gülçin Erşen

Gazeteci kimdir, nedir, ne yapar?

Çocukluğumdan beri yazılı ve görsel basında gazeteci ya da belgeselci olmayı düşlerdim. Okumayı ve yazmayı seven, düzgün ve akıcı konuşan (Hatta konuşkan yaratılışta) biri olarak kişiliğim ve yeteneklerin buna uygundu. Zaten 1986'da girdiğim üniversite yerleştirme sınavında da 4. tercihim Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Radyo ve Televizyon Bölümüydü; 5. tercihim de ondan biraz daha düşük puanı olan Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümüydü. Ben dördüncü tercihimi kazandım. O zaman için bilgisayar, stüdyo, teknik donanım, ısınma gibi fiziksel koşulları kötüydü; ama, akademisyen ya da mesleğin duayeni sayılan çok değerli öğretmenlerimiz ve TRT stajlarımız sayesinde çok üstün bir eğitimle mezun olduk.

Gazetecilik bıçak sırtı bir dengede durmayı gerektiriyor. Üniversitede okurken söylediğim şeyi hep yineliyorum; ben haber ve bilgi vermek için gazeteci oldum. (Ünlü, zengin, avantacı, rüşvetçi, yandaş olmamamdan belli değil mi?) Biz "Basında özdenetim" konusunu öğrencilik yıllarımızda bu konudaki makalesi ile ödül almış bir meslektaşımızdan (1980'lerin sonlarında) konferans olarak dinlediğimizde; Amerika Birleşik Devletleri'nde röportaja gittiğimiz birinin ısmarladğı kolayı içmenin bile etik sayılmadığını öğrenmiştik.

Gazetecinin belli bir siyasi görüşünün ve duruşunun olması doğaldır. Bunu çalışmayı tercih ettiği meslek kurumuyla belirlerdi eskiden... Ancak daha 1990'lı yıllarda, basın sektörünün gazeteci kökenli olmayan patronların eline geçmesiyle eşzamanlı olarak, gazetecilerin de kurumlar arasında futbolcu gibi transfer olduklarına tanıklık ettik.

Öte yandan; gazetecilik gibi "Havalı" bir mesleği yapmaya can atan bazı kadın ve erkeklerin tepeden inme köşeyazarı, sunucu, spiker olmaları da cabası... İşte son günlerde tartışılan konuların kökü tam da buraya dayanıyor. Birçok değerli meslektaşımın dile getirdiği gibi; bizler okullu ya da alaylı olarak, en alt düzeyden, muhabirlikten başlayarak, düşük maaşlarla ve köle gibi yıllarca çalışarak belli bir yerlere gelmeyi başarabilirken; birileri lüks yatlarda, konutlarda, otellerde, haberin öznesi sayılan kimselerle aşırı samimi ilişkiler içinde!... Ve Uğur Mumcu'dan bizim kuşağımıza ve genç arkadaşlara dek, mesleğini namusuyla, haber ve bilgi vermek adına yapanlar yaşadıkları türlü sıkıntılara ek olarak; haksız yere yargılanıp, yıllarca hapiste yatıp, suikastle öldürülebiliyorlar. Ama, kendilerine dokunulmayan birileri, belki de bu yüzden, iyice arsızlaşarak kanallarda boy gösteriyor, mafya ile siyasiler arasında arabuluculuğa soyunuyor, bunu da "Milyon dolarlar" karşılığı yapabiliyor! Bir de bu sözde gazeteciler, meslek etiğinden, dinden, namustan, emekten, vatan ve bayrak sevgisinden söz etmiyorlar mı!...

Ülkemizde her şeyin gerçeğinin, özellikle değerli, nitelikli kimselerin, şeylerin kıymetinin bilinmediği; bunların sahtesinin, müsveddesinin, taklitlerinin, düşük kalitedekilerinin, özetle liyakatsizlerin ön plana çıkıp itibar gördüğü dönemleri yaşıyoruz yıllardır. Ama işte bu gibilerin saygınlığının ve koltuğunun bir suç örgütü liderinin sıkça söylediği gibi, bir kameraya bağlı olduğunu da biliyoruz.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık