- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 03 May 2017, Wednesday 19:31
- 3054 kez okundu
Gülçin ERŞEN
Tartışmalı halkoylamasından sonra, 27 Nisan 2017’de YSK beklenen açıklamayı yaparak, CHP’nin itirazlarını, “Tam kanunsuzluk oluşmamıştır” gerekçesiyle reddetti ve “kesinleşen” sonuçları açıkladı. Lise yıllarımızda Mantık dersinde bize ilk öğretilen örnek; “Bir kapı ya açık ya da kapalıdır; kapı aralık ya da biraz açık denilemez” şeklindeydi. Bu bağlamda, bir şey ya kanuna uygundur ya da değildir; yarı yarıya kanunsuzluk ya da eksik kanunsuzluk, mantıksız ve saçmadır. O zaman da oyların bir kısmı yasal bir kısmı yasa dışı demektir! Hangi kısmının yasa dışı olduğunu size bırakıyorum...
Bazı gazeteci ve siyasetçi tanıdıklarım; “Bırak artık bu tartışmaları... Türkiye çok ciddi sorunlarla karşı karşıya... Sınırlarımızın dışında tanklarla toplarla savaşa girdik... Dış güçler de halkoylaması ve Cumhurbaşkanımız ile ilgili polemiklerle gündemi meşgul edip halkı bölmek, ülkeyi yıpratmak istiyor...” diyor. Onlardan birine de söyledim: Tamam da ülkemizin bu duruma gelmesinde sandıktan çıkmış olan şimdiki siyasi iktidarın suçu, sorumluluğu yok mu? Seçimlerin güvenliği, hakkaniyeti, adaleti, özgürlüğü sağlanamazsa, halk niye sandığa gidip oy kullanacak? Sonuçlar nasıl geçerli sayılacak?
Eskiden (15-20 yıl önce) gazete ve dergilerde yayımlanan anket sonuçlarında siyasetçiler, siyasetçileri çatısı altında barındıran TBMM, Emniyet teşkilatı (Polis, Jandarma) en güvenilmez kurumlar arasında başı çekerken; TSK (Türk Ordusu) hep en güvenilir kurum sayılırdı... Ancak, özellikle AKP döneminde, sinsi ve sistematik çalışmalarla, önce “kumpas davaları”, sonra ne ve nasıl olduğu anlaşılamayan FETÖ’cü darbeyle, TSK’nın saygınlığı yerle bir edildi.
“Sivil Darbe”
Şimdi, 16 Nisan 2017’de gerçekleşen, Cumhuriyet’ten ‘Başkanlık’ sistemine geçişe yol açan halkoylaması ile YSK, Türkiye’nin en güvenilmez kurumu olmuştur. Bunun vehametini anlatmadan; karşı karşıya olduğumuz durumu özetleyeyim: Mustafa Kemal Atatürk’ün, şehit ve gazilerimizin, tüm halkın topyekün savaş ve çabalarıyla kurulan yaklaşık 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti, sivil bir darbeyle son bulmuştur... Kaç kişi bunun farkında?
Fiili durumu yasallaşan “Başkan” Recep Tayyip Erdoğan, şimdi evet – hayır tartışmalarının geride kaldığını, hayır diyenlerin de kendi yurttaşı olduğunu dillendiriyor. Propaganda kampanyaları sırasında “Hayır” diyenleri FETÖ, PKK ile aynı kefeye koyup “terörist” ilan etmeseydi; 16 Nisan akşamı yaptığı konuşmada, bir devlet başkanına yakışır ılımlı ve uzlaştırıcı bir söylem yerine “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diyerek, sanki o zamana kadarki süreçte yaşanan eşitsizlikler, haksızlıklar, hileler, kural ve kanun dışılıkları doğrularmış gibi konuşmasaydı; belki daha inandırıcı gelirdi bizlere...
Bizler, ülkemizde yıllardır suçlusu ve sorumlusu olmadığınız olumsuzlukların çilesini çekmekten bıkmışken, bunların asıl sorumlularının “sütten çıkmış ak kaşık” ilan edilmelerini, hele
onları desteklememizin beklenmesini haklı ve normal karşılayamıyorum.
2019’a dek neler olacak?
Adil ve güvenli bir seçim sağlayamayan YSK’nin açıkladığı yüzde 51 oranındaki “Evet”, aslında siyasi iktidar açısından bir hezimettir. Bugünlerde bir genel seçim yapılsa, AKP’nin tek başına iktidara gelemeyeceği açıktır. 2019’a dek Türkiye’yi nelerin beklediğini tam olarak kestirmek güç; Allah ömür verirse, birlikte yaşayıp göreceğiz. Gelecek seçimlerde de sonuçların gerçeği yansıtacağını; gerçekten demokratik, adil, şaibesiz bir süreç yaşanacağını ummuyorum ne yazık ki; bu durumda karamsarlığa kapılan birçok kişi oy kullanmayabilir... Diyelim ki; en sıradan ve en önemli demokratik hakkımızı kullanmak için sandığa gitmeye kararlıyız. Peki AKP iktidarı, yine istediği sonuç çıksın diye ne yapacak? Doğu’daki bazı illerde yaşandığı gibi; sandıklarda ellerinde pompalı tüfekle bekleyen yandaş magandalar mı görevlendirecek? Bu durumda ben elimde silah oy kullanmaya gidemeyeceğime göre; ya oy kullanamadan gerisin geri eve döneceğim ya da demokratik ve yasal hakkımı kullanma uğruna, yaralanıp öleceğim. Bence gerek yok, nasılsa iş Yandaş Seçim Kurulu’nda bitiyor! Hatta bir dahaki seçimlerde, yalnızca AKP hanesi bulunan seçim pusulaları bastırılsın. Ya da boşuna zahmete ve masrafa girilmesin (Çünkü, bu paralar da bizim cebimizden çıkıyor aslında); Başkan, “Bundan böyle seçim meçim yok! Ben ölene dek başkanım! O kadar!” desin. Biz nasılsa kanmıyoruz; birileri de kendi kendini kandırmasın.
Diyanet takviminin 20 Nisan 2017 tarihli sayfasında Peygamber Hz. Muhammed’in özelliklerinde söz edilirken şöyle deniliyor: “Ne dünya, ne de dünyalık şeyler onu kızdırabilirdi. Ancak, bir hak çiğnendiğinde, o alınıncaya kadar öfkesini hiçbir şey dindiremezdi.” Sözde dindar olanlar, türlü haksızlıklar yapar ve bunlara göz yumarken; benim öfkem haksızlıklara, hak yiyenlere, göz yumanlara ve hakkın iade edilmemesinedir!
Biz bize düşman mıyız?
Ben vatanını, ülkesini seven, vergisini veren bir yurttaş olarak en basit demokratik hakkımı özgürce kullanamıyorsam, oyumun boşa gitmesinden, can güvenliğimden, geçmişte uğradıklarım bir yana, başka haksızlıklara uğramaktan korkuyorsam, devlet ve kurumları işlemiyor demektir! O zaman biz kime ve neye güveneceğiz?... Kendimize... Gerçekten yurtsever, insansever, dindar, vicdanlı, dürüst, cesur, Atatürkçü olanlara... Bu vatanı biz kurtardık, devleti biz kurduk, (Şehit ve Gazilerimizin emanetine sahip çıkarak) biz yaşatmak ve korumak zorundayız. El birliği ile... Düşmanımız çok! Bir de biz bize düşman olmayalım.
YALAN
Yalan yalan yalan!
Bu tayfanın işi hep yalan!
Yetmedi yaptıkları talan...
“Mal da yalan mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan”
Bu tayfa yalancı,
- Türkiye’nin hali nece Hacı?
- Ne bilem ben bacı?
Onlar yolcu, biz hancı.
(20 Nisan 2017 / Güllük)
Not - Bu yazıya son şeklini verdiğim şu anlarda 1 Mayıs 2017... Emek ve Dayanışma Günü denilen “İşçi Bayramı” da, “Dünya Kadınlar Günü”, “Gazeteciler Günü” gibi, benim açımdan pek de kutlanmaya değer bir gün değil ülke koşullarında. Basın Yayın Yüksekokulu (İletişim Fakültesi) mezunu bir emekçi olarak yıllarca çok elverişsiz koşullarda (çok düşük maaşlarla, sigorta primlerim ödenmeden) çalışmak zorunda kaldım. Sendikaya üye olmak, işsiz kalmakla eş değerdi (O zamanlar yalnızca Cumhuriyet Gazetesi ve Anadolu Ajansı çalışanları sendikaya üye olabiliyordu...) Salt kadın olduğum için, mesleki, toplumsal ve ailevi yaşamda birçok olumsuzluklar yaşadım... İşte devlet ve kurumları bu olumsuzlukları da giderebiliyorsa iyi işliyor demektir. O zaman, 1 Mayıs’ları Taksimde kutlamak anlamlı olur ...
(1 Mayıs 2017 / Güllük)
-
17.04.2022 Kötülükle savaşıyoruz
-
13.04.2022 EGEÇEP’ten doğa direnişçilerine ve İkizköy’e ödül
-
16.03.2022 Kıyıya vuran deniz yıldızlarını suyla buluşturanlar
-
25.01.2022 Kar özlemi ve anımsadıklarım
-
29.11.2021 Keşfetmeye değer kent: Salihli
-
06.11.2021 Can’ının istediğini yapmak
-
02.11.2021 Parmaklarıyla okuyup, can kulağıyla dinleyenlere engel yok!
-
24.07.2021 İnsan insanın kurdu değil; yurdu olmalı
-
16.07.2021 Haksızlık, liyakatsızlık ve "Çoklu Standart" her yerde!
-
06.07.2021 Yakan su!
-
18.06.2021 Gazeteci kimdir, nedir, ne yapar?
-
19.05.2021 Gençlere saygı duyuyorum ve güveniyorum
-
18.05.2021 Milas’tan doğan ödüllü marka: Alaboğaz Zeytinyağı
-
26.04.2021 Bir çocuğun ağzından Atatürk’ün yurt ve çocuk sevgisi
-
21.04.2021 Doğal sevinç kaynağı: Çocuklar
-
20.04.2021 "Sen yanmazsan, ben yanmazsam..."
-
14.04.2021 İnsanlığın uyanışı ve sabır
-
16.03.2021 Yazmak için iyi nedenler olsun isterdim
-
03.03.2021 Çok şehit verdik, ama hesap veren yok!
-
28.01.2021 Covit 19 Aşısı hakkında akla gelen sorulara yanıtlar
-
27.01.2021 DELİCE
-
14.01.2021 Evdeki dönüşümlü atıkların toplanması
-
13.11.2020 Atatürk Sevgisi azalmaz
-
04.11.2020 İnternet etiğine bir değinelim
-
03.11.2020 Kadınlarımızın KARA yazgısını kim AKlayacak?
-
14.10.2020 Labranda’nın çağdaş dervişi
-
03.09.2020 Mihenk Taşı, Turnusol Kağıdı
-
31.08.2020 Göç etmek
-
15.08.2020 Siyasal öngörülerim
-
02.07.2020 İnancın Sınanması
-
01.07.2020 Kötü işletmecilik
-
25.06.2020 Yürüten iktidar!
-
08.06.2020 “Siyasi Parti Dini”
-
05.06.2020 Karantina dönemine ilişkin...
-
02.06.2020 Patlicez gari!
-
27.04.2020 Bodrum’un acı otu Koronayı yener!
-
20.04.2020 Korona herkesi eşitledi mi?
-
15.01.2020 Din bu mudur?
-
11.01.2020 Tiyatro diye bir şey var
-
10.01.2020 Ne ummuştuk, ne oldu!...
-
30.12.2019 “Sapere Aude!”
-
28.12.2019 Güllük’ün bitmeyen ulaşım sorunları
-
03.12.2019 “DÜNYAYI SANAT KURTARACAK”
-
09.10.2019 Hepimizin içinde biraz “Joker” var
-
27.09.2019 “Halka öğretmeniz gerekenleri önce kendiniz öğrenin”
-
13.09.2019 “İnsanlığın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum”
-
06.08.2019 Kutsal ve Tağut nedir?
-
03.07.2019 İNSANLIK NE ZAMAN KOŞACAK?
-
25.05.2019 Ruh Açlığı
-
13.05.2019 Dikkat edilmesi gereken şeyler
-
17.04.2019 "Barışçıl Savaşçılar" olacağız
-
07.03.2019 YALNIZCA İNSAN OLMAK İSTİYORUZ
-
25.02.2019 Yıllar sonra “Ruhlarımızı tokuşturmak”
-
19.02.2019 Yaşam - sevdiğim için - güzel
-
05.02.2019 Yaşanabilir yer olsun
-
19.01.2019 DEFTERLER
-
25.12.2018 Sevdiğim ve sevmediğim kentler
-
30.11.2018 Yaşam gibi; acı ve güzel
-
02.10.2018 Yeni üyelerle daha güçlüyüz
-
05.09.2018 Sakarya Savaşı, 15 Temmuz’da mı kazanıldı?
-
15.08.2018 “Siyasi iktidar bizi cezalandırmak istiyor!”
-
18.07.2018 Bu nasıl Okul Aile Birliği Başkanı?
-
06.07.2018 Nicelik değil nitelik ve niyet önemli!
-
06.07.2018 Seçimde kim kazandı?
-
12.06.2018 Tarihimizde dönüm noktası olacak bir seçim
-
15.05.2018 “Güç bende artıııık!”
-
10.05.2018 Anımsanması gereken notlar
-
27.04.2018 Millet, egemenliğine sahip çıksın!
-
24.04.2018 “Çamlak Çömlek Patladı!”
-
17.04.2018 Hoşgörüsüzlük ve değişik bakış açıları
-
13.04.2018 Şeker fabrikaları neden önemli?
-
04.04.2018 “HAK”tan yana olmak
-
03.04.2018 Anı misillemesi
-
06.03.2018 Amaç Osmanlı’yı yüceltmek, Cumhuriyeti küçümsemek midir?
-
20.02.2018 Yozlaşmış cinsellik
-
15.02.2018 Atatürkçü Düşünce Derneği, DKÖ değil mi?
-
16.01.2018 Nasıl Atatürkçü olunur?
-
15.01.2018 “Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyorum”
-
12.01.2018 ‘Güllük Kütüphanesi’nin kaderi kimin elinde?
-
09.01.2018 “Bir olalım, iri olalım, diri olalım”*
-
27.12.2017 Güncel siyasetten ruhsal kurtuluşa ...
-
15.12.2017 Spora ve sporcuya yatırım
-
12.12.2017 Sağlık ve huzur için “Tai Çi Çuan”
-
05.12.2017 “Yazmasam deli olacaktım”
-
24.11.2017 İnsanın değerinin ölçütü nedir?
-
16.11.2017 İçtenlik
-
14.11.2017 Milas ve Güllük’te bitmeyen sorunlar …
-
27.10.2017 Farklı bir turizm anlayışı: ‘Mor Salkım Bağları’
-
11.10.2017 Dünyanın en güzel tatlısı!
-
10.10.2017 Okumak, anlamak ve bilmek
-
07.10.2017 Devlet, “Ana” ya da “Baba” değil artık!
-
23.09.2017 Öncelik, cehaletle savaştır
-
19.09.2017 ‘Özel Okul Devlet Teşviği’ kime verilir?
-
09.09.2017 Türban, keşke müslüman ve iyi insan olmaya yetseydi …
-
08.09.2017 ‘Vicdan azabı’ en büyük cezadır!
-
05.09.2017 Bu 30 Ağustos’ta yaşadıklarım, hissettiklerim …
-
05.08.2017 Güllük’ün çok ciddi ve sıradan sorunları var …
-
03.08.2017 Sanata susamışlık
-
13.07.2017 Ören de kötüye gidiyor sanki!
-
30.06.2017 “Deniz İnsanları”
-
28.06.2017 “Oğlumu ‘Fikri ve vicdanı hür’ yetiştirmek istiyorum”
-
15.06.2017 Tehlike sürüyor!
-
12.06.2017 Bu nasıl bir Ramazan?
-
22.05.2017 Evde pizza yapmanın pratik yoları
-
11.05.2017 “Hayatımın en yorucu ve en güzel haftasonuydu!”
-
24.04.2017 Ata’ya mektup
-
18.04.2017 Hukuk ve Demokrasi kaybetti
-
04.04.2017 Türkiye’yi işgalin zemini hazırlanıyor
-
31.03.2017 Atatürkçü vatanseverlerin buluşma noktaları
-
14.03.2017 ‘Mağduriyet Edebiyatı’ uluslararasılaştı!
-
10.03.2017 İleride emekli maaşı alamayacak mıyız?
-
08.03.2017 Kadın ve Cumhuriyet
-
23.02.2017 Adaletin bu mu ...?
-
15.02.2017 Saati tersine kurmak
-
11.02.2017 İzmir’i seviyorum
-
08.02.2017 Kirli propaganda
-
24.01.2017 Evlatlarımız ve vatanımızdan değerli neyimiz var?
-
12.01.2017 “Salla başı al maaşı”
-
06.01.2017 Yüz kızarması ve yiğitlik
-
24.12.2016 Türkiye artık “Cumhur”un olmayacak mı?
-
17.12.2016 Şeytanı yeneceğiz!
-
10.12.2016 Eğreti Şiir
-
03.12.2016 İlişki ve evlilik seyri üzerine ...
-
25.11.2016 Sanatla aydınlatanlar
-
11.11.2016 Bu ülkenin toprağında taşında ‘O’nun izi var
-
14.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 2
-
13.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 1
-
29.09.2016 Şort bahane!
-
20.09.2016 Toplumsal barış ve huzuru bozmak için mi?
-
06.09.2016 Mutlu olmanın yollarından biri
-
01.09.2016 "Bu cennet vatan uğruna"
-
25.08.2016 "Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini"
-
22.08.2016 “Ey Türk İstikbalinin Evladı!”
-
16.08.2016 Kütüphane ve domuzlar
-
01.08.2016 “Şimdi insanlar şeytan olmuş yavrum”
-
26.07.2016 İç savaş tehlikesi ve TSK’nın durumu
-
19.07.2016 Gün gelir, ‘O HALK’a işin düşer
-
08.07.2016 Kanıksama!
-
28.06.2016 Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin ...
-
14.06.2016 Yeşili koruyamıyoruz
-
10.06.2016 Cumhurbaşkanının diploması ...
-
09.06.2016 “Hareketi Severiz!”
-
25.05.2016 Kadının hakları ve kazanımları açısından geriye gidiş: Boşanma Komisyonu Raporu
-
23.05.2016 Herkes 19 Mayıs’ı kendince kutladı
-
17.05.2016 Anne olmak, var olmak, var etmek
-
22.04.2016 Nasıl bir Din dersi?
-
20.04.2016 Doğa turizmine yatırım kaçınılmaz
-
15.04.2016 Gülçin ERŞEN
-
04.04.2016 Allah, sevenden ve sevgiden yanadır
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.