- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 12 June 2017, Monday 19:41
- 2496 kez okundu
Gülçin ERŞEN
İnsan olarak, hele hele müslüman geçinen bir kul olarak, kendimizi toplumdan, islam aleminden ve dünya olaylarından soyutlayarak, kafamızı deve kuşu gibi toprağa gömerek, huzur içerisinde ibadet yapıp oruç tutamayacağımız bir Ramazan geçiriyoruz.
Ramazana damga vuran en sarsıcı ve üzücü olay; Haziran’ın ilk gününde askeri helikopterin düşüşüyle aynı anda 13 şehit ve aynı gün Şırnak’ta 3 şehit daha vermiş olmamızdı. Bu olayla ilgili sosyal paylaşım sitelerinde ve basında çok şey yayımlandı. Olayın tartışmalı ve çok acı olduğu bir gerçek. Ama, böylesine bir olay sonrasında “Kardeş” Azerbaycan acımızı paylaşarak 3 gün yas ilan ederken, Türkiye Cumhuriyeti’nde bir gün bile yas tutulmaması, yaşamın “olağan” akışını sürdürmesi çok daha acı!
Helikopterdeki askerler, en düşük rütbelisinden en büyük rütbelisine dek, TSK’da kalan “iyi” (gerçek vatansever, deneyimli ve başarılı) askerlerdi. Allah rahmet eylesin, yakınlarına sabırlar versin. Ben yalnızca, Şehit Yarbay Songül Yakut için facebook’ta yaptığım birkaç satırlık paylaşıma yer vermek istiyorum:
“Örnek Türk kadını... Şehit olurken bile yaşamı ve yaptıklarıyla çok şey anlattı, öğretti. Kaybımızın büyüklüğünü, acımı, isyanımı daha belirginleştirdi. Keşke deme lüksü yok. Ama, keşke daha çok böyle kadınımız, kızımız olsa, değerleri, çalışmaları yaşarken bilinse ve pisi pisine ölmeseler. Yarbay Songül Yakut, seni tanımamız için şehit mi olman gerekiyordu? Belki de senin gibi bir kahramana en yakışan ölüm şehadet idi..”
Din ve insanlık adına geri adımlar
Mezunu olduğum Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi, “Bu okulda oruç tutulmuyor” gerekçesiyle sopalı, satırlı gericilerin (Belki de “Kışkırtıcı Ajan”ların) saldırısına uğradı. Kampüs korumaları olaya seyirci kaldı.
Ulusal televizyon kanallarının bazılarında sözde din adamları, oruç tutmayanların, hatta hayızlıyken oruç tutmayan kadınların sokakta bir şeyler yiyip içmemeleri gerektiğini, “Yoksa dayak yerler” (!) diyerek, sanki bunu meşrulaştırırmışçasına açıklama yaptılar!
Ben de yine facebookta bununla ilgili bir paylaşım yaparken; “Biz oruçluyken önümüzde yiyen içene bir şey demiyoruz, kızmıyoruz, hatta benim başkalarına oruçlu halimle sofra hazırladığım çok oldu. Sevabım arttı. Tutmayana kızıp, şiddet uygulayıp, niye sevabımı, ibadetimi geçersiz kılayım?” dedim. Ve başını gösteriş için örtüp, oruç tutmayan; ramazan ayında onca acılı olay yaşanırken, eğlencesinden, yiyip içmesinden vazgeçmeyen; üstüne üstlük dedikodu, hasetlik, fesatlık, düşmanlık ile zamanını ve enerjisini harcayan kadınlara ne denli kızdığımı yazdım.
Mübarek ayda, ülkenin tepesinden tabanına dek, insanlık ve müslümanlık adına daha ne çok yol katetmemiz gerektiğini, ama nedense hep geriye doğru adımlar atıldığına tanıklık ediyoruz.
Zeytin ağaçlarının umursamazca katledilip, var olan yasaların ve yaptırımların uygulanmamasından yakınırken, daha kötüsü oldu. Yine birilerinin çıkarlarına göre yasal düzenleme yapılarak, “kamu yararı” gözeterek yapılacak madenler ve sanayi tesisleri için zeytin ağaçlarının katledilmesinin yolunu açacak yasa tasarısı hazırlandı! İnsanlığın (dolayısıyla kamunun) yararı, öncelikle doğanın korunmasıdır. Bizler sokak aralarındaki üç beş zeytin ağacının, yapılacak üç beş katlı bina için kesilmesine üzülürken, yüzlercesinin kesilmesine göz yumulacak! Zeytin Kuran’da adı geçen “kutsal” meyvelerden biri değil mi yoksa? Bunlar Kuran-ı, saygıdeğer ilahiyatçı Prof. Dr. Mehmet Okuyan’ın öğütlediği gibi anlayarak okumamışlar ya da anlamak işlerine gelmiyor.
Sığ ve derin, iç ve dış meseleler iç içe
Ramazanın ortalarına doğru, haber bültenlerinde futbolcu Arda Turan ile birlikte Katar meselesi gündemi işgal etti.
Üniversite yıllarımdan bu yana milli takımın yanı sıra tuttuğum tek takım Galatasaray. Futbolla ilgilenmem ve bir spor dalının bu denli güncel, ekonomik ve siyasal yaşamı etkilemesinden de rahatsızlık duyarım. Lafı televizyonlardaki yorumcular gibi uzatmadan diyeceğimi diyeyim: Atatürkümüzün özlü sözünden esinlenerek; “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.” Dolayısıyla Arda Turan’ı sevmiyorum!
Kafaları karıştıran ve televizyondaki haber ve tartışma programlarında son günlerde yoğun işlenen Katar meselesini gelince, üniversitede Siyasal Tarih, Siyaset Bilimi, Uluslararası Siyaset okumuş biri olarak, şunları yazmak isterim:
Türk demokrasi ve Cumhuriyet tarihinde, “Devlet” ve “Hükümet” ayrımı vardı. Devlet kurumları, yetişmiş, nitelikli, deneyimli bürokrat ve diplomatlar ile varlığını sürdürürken, yürütmeyi temsil eden hükümetler değişirdi. Yani, ilkesel olarak, hükümetler geçici, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kalıcıdır. Oysa AKP döneminde, devletin FETÖ’leştiğini, 17 – 23 Aralık sonrası ve yeni anayasa ile Türkiye Cumhuriyeti’nin AKP’lileştirilmesinin yolunun açıldığını görüyoruz. Halkın yüzde 50’sini temsil eden (O da artık şüpheli) bir yönetim, devletin ve halkın kaderini tek başına belirleyemez! Bunun sancı ve sıkıntılarını iç ve dış politikada gördük, görüyoruz.
Katar krizinde, bu ülkeye “Acaba, bize (Türkiye’ye değil) ne katar?” yaklaşımı sergileyen siyasi iktidarı, büyük ve önemli bir ikilem bekliyor... Dış politika uzmanlarının belirttiği gibi; Başta Suudi Arabistan olmak üzere, ABD destekli Arap ülkeleri, aslında “Katar seni dışlıyorum, Türkiye sen anla!” demektedir. Gazeteci Hüsnü Mahalli, Halk TV’ye telefonla verdiği demeçte; çıkarcı, iki yüzlü, kalleş ve tutarsız bir siyaset izleyen Araplara güvenilmemesi gerektiğini vurguladı. Ama, AKP iktidarının 2011’den bu yana izlediği dış politika da biraz öyle değil mi? Türkiye, en kısa zamanda kendisine ve tarihine yakışır ilkeli, tutarlı, güvenilir, istikrarlı bir siyaset izlemeye başlamalıdır.
Ramazanın belki de tek güzel gelişmesi
Ekonomik sıkıntılar içerisinde, halkın çoğunluğu iftar ve sahurda soframa ne koysam derdini yaşarken, müslümanlıkla bağdaşmayan debdebe, lüks, gösteriş ve israf simgesi iftar ziyafetleri, özellikle sosyal medyaya damgasını vurdu.
Enflasyonun hızlı artışı, işsizlik, asgari ücretin açlık sınırı altında olması, emekli maaşlarının asgari ücrete bile yaklaşamaması gibi ekonomik sorunlar milletin belini büker, sinirlerini bozar, insanları umutsuzluğa ve karamsarlığa sevkederken, biraz olsun sevinç ve umut veren gelişmeler de oldu.
AKP iktidarının 2008’de getirdiği ve 2000 senesinden bu yana emekli olanlara uygulanan “maaş bağlama” (kademeli hesaplama) sisteminden ötürü ben dahil birçok yeni emekli 1000 TL’nin altında maaş alıyor. FOX TV, emekli olduğum günlerde gönderdiğim iletilerimi dikkate alarak, emekli maaşlarında bundan kaynaklanan haksızlığı ve adaletsizliği iki gün üstüste ana haber bülteninde gündeme taşıdı. Ben de bunu sosyal medyada, “İki yıl önce Elazığ’da bir işçi emeklisi bu nedenle açtığı davayı kazanmış. Maaşı 300 tl arttığı gibi, geçmişe dönük 35 bin lira alacağı çıkmış. Yargıtay’ın bu konudaki kararı emsal sayılıyormuş. Yani yargı yolu açık. Ama yurttaşı niye böyle hakkını almak için zahmete sokuyorlar?!” notuyla paylaştım. Üstelik paylaşmakla kalmayıp, Change Org’da imza kampanyası başlattım.
Bir güzel gelişme daha
Yazım yayına hazır hale geldiği sıralarda bir güzel gelişme daha olmuştu, onu da şuracığa ekleyiverdim:
Hükümet, haklı karşı çıkışların, karşı duruşların yükselip yaygınlaştığı koşullarda “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın zeytinliklerle ilgili maddelerini komisyona geri çekti … Tümüyle gündemden çıkarılması dileğiyle …
İşte böyle geçen bir Ramazan sonrası, “Şeker gibi bir Bayram” geçirebilecek miyiz, bilemiyorum. Yine de hepimize hayırlı bayramlar; aydınlık, gönençli, mutlu yarınlar diliyorum.
(8 Haziran 2017 / Güllük)
-
17.04.2022 Kötülükle savaşıyoruz
-
13.04.2022 EGEÇEP’ten doğa direnişçilerine ve İkizköy’e ödül
-
16.03.2022 Kıyıya vuran deniz yıldızlarını suyla buluşturanlar
-
25.01.2022 Kar özlemi ve anımsadıklarım
-
29.11.2021 Keşfetmeye değer kent: Salihli
-
06.11.2021 Can’ının istediğini yapmak
-
02.11.2021 Parmaklarıyla okuyup, can kulağıyla dinleyenlere engel yok!
-
24.07.2021 İnsan insanın kurdu değil; yurdu olmalı
-
16.07.2021 Haksızlık, liyakatsızlık ve "Çoklu Standart" her yerde!
-
06.07.2021 Yakan su!
-
18.06.2021 Gazeteci kimdir, nedir, ne yapar?
-
19.05.2021 Gençlere saygı duyuyorum ve güveniyorum
-
18.05.2021 Milas’tan doğan ödüllü marka: Alaboğaz Zeytinyağı
-
26.04.2021 Bir çocuğun ağzından Atatürk’ün yurt ve çocuk sevgisi
-
21.04.2021 Doğal sevinç kaynağı: Çocuklar
-
20.04.2021 "Sen yanmazsan, ben yanmazsam..."
-
14.04.2021 İnsanlığın uyanışı ve sabır
-
16.03.2021 Yazmak için iyi nedenler olsun isterdim
-
03.03.2021 Çok şehit verdik, ama hesap veren yok!
-
28.01.2021 Covit 19 Aşısı hakkında akla gelen sorulara yanıtlar
-
27.01.2021 DELİCE
-
14.01.2021 Evdeki dönüşümlü atıkların toplanması
-
13.11.2020 Atatürk Sevgisi azalmaz
-
04.11.2020 İnternet etiğine bir değinelim
-
03.11.2020 Kadınlarımızın KARA yazgısını kim AKlayacak?
-
14.10.2020 Labranda’nın çağdaş dervişi
-
03.09.2020 Mihenk Taşı, Turnusol Kağıdı
-
31.08.2020 Göç etmek
-
15.08.2020 Siyasal öngörülerim
-
02.07.2020 İnancın Sınanması
-
01.07.2020 Kötü işletmecilik
-
25.06.2020 Yürüten iktidar!
-
08.06.2020 “Siyasi Parti Dini”
-
05.06.2020 Karantina dönemine ilişkin...
-
02.06.2020 Patlicez gari!
-
27.04.2020 Bodrum’un acı otu Koronayı yener!
-
20.04.2020 Korona herkesi eşitledi mi?
-
15.01.2020 Din bu mudur?
-
11.01.2020 Tiyatro diye bir şey var
-
10.01.2020 Ne ummuştuk, ne oldu!...
-
30.12.2019 “Sapere Aude!”
-
28.12.2019 Güllük’ün bitmeyen ulaşım sorunları
-
03.12.2019 “DÜNYAYI SANAT KURTARACAK”
-
09.10.2019 Hepimizin içinde biraz “Joker” var
-
27.09.2019 “Halka öğretmeniz gerekenleri önce kendiniz öğrenin”
-
13.09.2019 “İnsanlığın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum”
-
06.08.2019 Kutsal ve Tağut nedir?
-
03.07.2019 İNSANLIK NE ZAMAN KOŞACAK?
-
25.05.2019 Ruh Açlığı
-
13.05.2019 Dikkat edilmesi gereken şeyler
-
17.04.2019 "Barışçıl Savaşçılar" olacağız
-
07.03.2019 YALNIZCA İNSAN OLMAK İSTİYORUZ
-
25.02.2019 Yıllar sonra “Ruhlarımızı tokuşturmak”
-
19.02.2019 Yaşam - sevdiğim için - güzel
-
05.02.2019 Yaşanabilir yer olsun
-
19.01.2019 DEFTERLER
-
25.12.2018 Sevdiğim ve sevmediğim kentler
-
30.11.2018 Yaşam gibi; acı ve güzel
-
02.10.2018 Yeni üyelerle daha güçlüyüz
-
05.09.2018 Sakarya Savaşı, 15 Temmuz’da mı kazanıldı?
-
15.08.2018 “Siyasi iktidar bizi cezalandırmak istiyor!”
-
18.07.2018 Bu nasıl Okul Aile Birliği Başkanı?
-
06.07.2018 Nicelik değil nitelik ve niyet önemli!
-
06.07.2018 Seçimde kim kazandı?
-
12.06.2018 Tarihimizde dönüm noktası olacak bir seçim
-
15.05.2018 “Güç bende artıııık!”
-
10.05.2018 Anımsanması gereken notlar
-
27.04.2018 Millet, egemenliğine sahip çıksın!
-
24.04.2018 “Çamlak Çömlek Patladı!”
-
17.04.2018 Hoşgörüsüzlük ve değişik bakış açıları
-
13.04.2018 Şeker fabrikaları neden önemli?
-
04.04.2018 “HAK”tan yana olmak
-
03.04.2018 Anı misillemesi
-
06.03.2018 Amaç Osmanlı’yı yüceltmek, Cumhuriyeti küçümsemek midir?
-
20.02.2018 Yozlaşmış cinsellik
-
15.02.2018 Atatürkçü Düşünce Derneği, DKÖ değil mi?
-
16.01.2018 Nasıl Atatürkçü olunur?
-
15.01.2018 “Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyorum”
-
12.01.2018 ‘Güllük Kütüphanesi’nin kaderi kimin elinde?
-
09.01.2018 “Bir olalım, iri olalım, diri olalım”*
-
27.12.2017 Güncel siyasetten ruhsal kurtuluşa ...
-
15.12.2017 Spora ve sporcuya yatırım
-
12.12.2017 Sağlık ve huzur için “Tai Çi Çuan”
-
05.12.2017 “Yazmasam deli olacaktım”
-
24.11.2017 İnsanın değerinin ölçütü nedir?
-
16.11.2017 İçtenlik
-
14.11.2017 Milas ve Güllük’te bitmeyen sorunlar …
-
27.10.2017 Farklı bir turizm anlayışı: ‘Mor Salkım Bağları’
-
11.10.2017 Dünyanın en güzel tatlısı!
-
10.10.2017 Okumak, anlamak ve bilmek
-
07.10.2017 Devlet, “Ana” ya da “Baba” değil artık!
-
23.09.2017 Öncelik, cehaletle savaştır
-
19.09.2017 ‘Özel Okul Devlet Teşviği’ kime verilir?
-
09.09.2017 Türban, keşke müslüman ve iyi insan olmaya yetseydi …
-
08.09.2017 ‘Vicdan azabı’ en büyük cezadır!
-
05.09.2017 Bu 30 Ağustos’ta yaşadıklarım, hissettiklerim …
-
05.08.2017 Güllük’ün çok ciddi ve sıradan sorunları var …
-
03.08.2017 Sanata susamışlık
-
13.07.2017 Ören de kötüye gidiyor sanki!
-
30.06.2017 “Deniz İnsanları”
-
28.06.2017 “Oğlumu ‘Fikri ve vicdanı hür’ yetiştirmek istiyorum”
-
15.06.2017 Tehlike sürüyor!
-
22.05.2017 Evde pizza yapmanın pratik yoları
-
11.05.2017 “Hayatımın en yorucu ve en güzel haftasonuydu!”
-
03.05.2017 Neye ve kime güveneceğiz?
-
24.04.2017 Ata’ya mektup
-
18.04.2017 Hukuk ve Demokrasi kaybetti
-
04.04.2017 Türkiye’yi işgalin zemini hazırlanıyor
-
31.03.2017 Atatürkçü vatanseverlerin buluşma noktaları
-
14.03.2017 ‘Mağduriyet Edebiyatı’ uluslararasılaştı!
-
10.03.2017 İleride emekli maaşı alamayacak mıyız?
-
08.03.2017 Kadın ve Cumhuriyet
-
23.02.2017 Adaletin bu mu ...?
-
15.02.2017 Saati tersine kurmak
-
11.02.2017 İzmir’i seviyorum
-
08.02.2017 Kirli propaganda
-
24.01.2017 Evlatlarımız ve vatanımızdan değerli neyimiz var?
-
12.01.2017 “Salla başı al maaşı”
-
06.01.2017 Yüz kızarması ve yiğitlik
-
24.12.2016 Türkiye artık “Cumhur”un olmayacak mı?
-
17.12.2016 Şeytanı yeneceğiz!
-
10.12.2016 Eğreti Şiir
-
03.12.2016 İlişki ve evlilik seyri üzerine ...
-
25.11.2016 Sanatla aydınlatanlar
-
11.11.2016 Bu ülkenin toprağında taşında ‘O’nun izi var
-
14.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 2
-
13.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 1
-
29.09.2016 Şort bahane!
-
20.09.2016 Toplumsal barış ve huzuru bozmak için mi?
-
06.09.2016 Mutlu olmanın yollarından biri
-
01.09.2016 "Bu cennet vatan uğruna"
-
25.08.2016 "Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini"
-
22.08.2016 “Ey Türk İstikbalinin Evladı!”
-
16.08.2016 Kütüphane ve domuzlar
-
01.08.2016 “Şimdi insanlar şeytan olmuş yavrum”
-
26.07.2016 İç savaş tehlikesi ve TSK’nın durumu
-
19.07.2016 Gün gelir, ‘O HALK’a işin düşer
-
08.07.2016 Kanıksama!
-
28.06.2016 Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin ...
-
14.06.2016 Yeşili koruyamıyoruz
-
10.06.2016 Cumhurbaşkanının diploması ...
-
09.06.2016 “Hareketi Severiz!”
-
25.05.2016 Kadının hakları ve kazanımları açısından geriye gidiş: Boşanma Komisyonu Raporu
-
23.05.2016 Herkes 19 Mayıs’ı kendince kutladı
-
17.05.2016 Anne olmak, var olmak, var etmek
-
22.04.2016 Nasıl bir Din dersi?
-
20.04.2016 Doğa turizmine yatırım kaçınılmaz
-
15.04.2016 Gülçin ERŞEN
-
04.04.2016 Allah, sevenden ve sevgiden yanadır
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.